Okullardaki gizli tehlike: Akran zorbalığı

Okullardaki gizli tehlike: Akran zorbalığı

Eğitim döneminde yaşanan en yaygın sorunlardan biri de akran zorbalığı. Araştırmalara göre her dört çocuktan biri hayatının bir döneminde akran zorbalığına uğruyor. Her yaş grubunda görülebilen akran zorbalığına dair sorularımızı Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Ayşe Şahin yanıtladı.

Akran zorbalığı nasıl tanımlanıyor?

Çocuk veya ergenlerin kendi yaş grubundan kişiler tarafından maruz bırakıldığı fiziksel, cinsel, sözel ya da sosyal saldırganlık içeren tekrarlayıcı davranışlara akran zorbalığı adı veriliyor. 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Ayşe Şahin.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Ayşe Şahin.

Akran zorbalığına kimler uğrar?

Akran zorbalığına uğrayan çocuklar, çeşitli sebeplerle zorbalık karşısında kendisini koruyamayacak çocuklardır. Örneğin, bazı çocuklar fiziksel olarak daha güçsüz veya psikolojik olarak zorbalığın olumsuz etkisine daha açık olabilir. Bu durum bu çocukların saldırgan davranışlara ve zorbalığa maruz kalma riskini artırır. Akran zorbalığında şiddet, kasıtlı ve sistematik olarak devam eder, hatta çocuk kendisini koruyamaz hale gelebilir.

Zorbalığın türleri nelerdir?

Fiziksel olarak saldırgan davranışlar:

✔ Yumruk atmak

✔ Tekme atmak

✔ Tükürmek

✔ Çelme takmak

✔ Kesici ya da delici aletlerle saldırmak

✔ Ateşli silahlarla korkutmak

Sosyal olarak saldırgan davranışlar:

✔ Kişi hakkında olumsuz söylemlerde bulunmak

✔ Bir gruptan kişiyi dışlamak

✔ Görmezden gelmek

✔ Küçümseyici söylemlerde bulunmak

✔ Dalga geçmek

Sözel olarak saldırgan davranışlar:

✔ Boy, kilo, diş yapısı, ten rengi gibi bedensel özelliklerle alay etmek

✔ Giysi ve gözlük gibi dış görünüş özellikleriyle alay etmek

✔ Peltekliğiyle, kekemeliğiyle, aksanıyla ya da şivesiyle alay etmek

✔ Küçük düşürücü lakaplar takmak

✔ Kaba sözlerle (manyak, geri zekalı, ezik, vb.) hitap etmek

Cinsel olarak saldırgan davranışlar:

✔ Cinsel amaçlı dokunmak

✔ Elle ya da sözle sarkıntılık yapmak

✔ Cinsel çağrışımlı sözcükler kullanarak imalarda bulunmak

✔ Giysilerini (etek, eşofman) kendi isteği dışında kaldırmak ya da çıkarmak

✔ Hakkında cinsel içerikli söylentiler yaymak

✔ Tecavüz vs.

Eşyalara şiddet içeren davranışlar:

✔ Eşya ya da yiyecekleri zorla almak

✔ Para ya da eşyaları çalmak

✔ Haraç almak

✔ Zorla bir şeyler ısmarlatmak

✔ Defter ya da kitaplarını karalamak

✔ Eşyalarını izinsiz kullanmak

Akran zorbalığının çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri neler?

Akran zorbalığına müdahale edilemezse zorbalığa maruz kalan çocuğun hayatında psikolojik yaralara yol açabilir. Zorbalığa uğrayan çocuklarda düşük benlik algısı, kendine güvenememe, depresyon, kaygı bozuklukları, akademik başarısızlık, madde bağımlılığı, evden veya okuldan kaçma, arkadaş ortamlarına girmede zorluk gibi durumlar oluşabilir.

Akran zorbalığına müdahale edilemezse zorbalığa maruz kalan çocuğun hayatında psikolojik yaralara yol açabilir.
Akran zorbalığına müdahale edilemezse zorbalığa maruz kalan çocuğun hayatında psikolojik yaralara yol açabilir.

Zorbalığa uğrayan kız ve erkek çocukların tepkileri farklılık gösteriyor mu?

Akran zorbalığı ve cinsiyet arasındaki ilişkileri inceleyen araştırmaların büyük bir bölümü, erkek öğrencilerin kız öğrencilere oranla daha fazla zorbalık yaptığına ve yine hem zorbalık yapan hem de zorbalığa maruz kalan öğrencilerin büyük oranda erkekler olduğuna işaret ediyor.

Akran zorbalığının önüne nasıl geçilebilir? Öğretmenlere ne gibi görevler düşüyor?

Öğrenciler, öğretmenler, okul yönetimi ve ailelerin iş birliğine dayanan bütüncül yaklaşımların daha etkili olduğu vurgulanmalıdır. Özellikle öğretmenlerin ve okul psikolojik danışmanlarının rolünün önemli olduğu görülmektedir. Öğretmenler, zorbalığın kabul edilemez olduğuna yönelik kesin kurallar belirlemelidir. Zorbalığa katılan çocukların gerektiğinde psikolojik destek almalarını sağlayarak önleme ve müdahale çalışmalarını yürütmelidir.

Ailelere ne gibi görevler düşüyor?

“Çocuklar arasında olur böyle şeyler” ya da “Benim çocuğum çok hassas” gibi yerleşmiş inançlar, akran zorbalığının fark edilmesini veya bu duruma müdahale edilmesini geciktirebilir.

Aileler çocukların söylemlerinde veya hareketlerinde akran zorbalığına dair uyarı işaretlerini fark ettiklerinde bunları göz ardı etmemelidir. Bu durum fark edildiğinde, ebeveyn ve çocuk arasındaki iletişim, yargılayıcı ve suçlayıcı olmamalıdır. İletişimin olup biteni ve çocuğu anlamak üzerine olması oldukça önemlidir. Zorbalığa maruz kalan çocuğun kendisinin yetersiz olduğuna ya da bu durumu hak ettiğine dair inancı olabilir. Bu sebeple kurulan iletişimde, “Sen ne yaptın, karşılığını vermedin mi?” gibi cümleler sarf edilmesi çocuğun benlik saygısını daha fazla zedeleyecek sonuçlar doğurabilir.

Akran zorbalığı yapma riskini arttıran değişkenlerden biri, çocuğun anne-babasıyla ilişkisidir.
Akran zorbalığı yapma riskini arttıran değişkenlerden biri, çocuğun anne-babasıyla ilişkisidir.

Peki olayın diğer tarafından bakılacak olursa bir çocuk neden zorba olur?

Akran zorbalığı yapma riskini artıran değişkenlerden biri, çocuğun anne ve babasıyla ilişkisidir. Yapılan araştırmalara göre zorbalık yapan çocuklar, anne babalarını daha az denetleyici olarak algılıyor, bireyselliklerini ifade etme konusunda destekleyici davranmadıklarını düşünüyor ve aileleriyle ile ilişkilerini olumsuz değerlendiriyor. Anne babalarıyla ilişkilerin iyileşmesinin ergenlerin zorba olma olasılığını azalttığı görülüyor.

Akran zorbalığına maruz kalan bir çocuğa nasıl destek olunabilir? Zorbalık yapan çocuğa nasıl yaklaşılmalı?

Zorbalığa uğrayan çocuğa yalnız olmadığı hissettirilmelidir. İçinde bulunulan durumun bir çıkışı olduğunu vurgulamak önemlidir. Çocuğa durumla başa çıkabileceğine yönelik güven verilmeli ve baş etme yöntemleri fikir olarak paylaşılmalıdır. Çocuk yerine ebeveynlerinin veya bir otorite figürünün problemi çözmeye çalışması çocuğun yetersizlik düşüncelerini pekiştirebilir. Önemli olan çocuk yerine müdahalede bulunmamak; onun kurtarıcısı değil, destekçisi olmaktır. Ayrıca bu tarz problemler yaşayan çocukların sosyal ortamdan izole olmamalarına dikkat etmek de oldukça önemlidir.