Dünyayı arşınlayan sanatçı Di̇cle Doğan

Dünyayı arşınlayan sanatçı Di̇cle Doğan

Hepimiz yaşamımızın bir kısmında buhran dönemi yaşar ve içinden çıkmak için yollar aramaya başlarız. Kulağa en hoş gelen yol ise tek başına dünyayı gezme hayalidir. Ancak yaşam şartları, iş ve okul derken bu hayali gerçekleştirebilen nadir kişiler vardır. Performans sanatçısı Dicle Doğan da onlardan biri. Değişim ve kendini bulma ihtiyacıyla dört yıldır dünyayı yürüyerek gezen Doğan ile bu keşfini ve neler yaşadığını konuştuk. 

Kimdir Dicle Doğan, yürüyüş tutkundan önce neler yapıyordun?

İstanbul’da 1988 yılında doğdum. Büyükada’da köpeğim Chloe ve kedim Tufi ile yaşıyorum. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Çağdaş Dans Anasanat Dalı mezunuyum. Bağımsız koreograf ve performans sanatçısıyım.

Sosyal medya hesaplarında takma ismin Hareket Amiri. Nereden geliyor bu isim? Yürüyüşlere başladıktan sonra mı kullanmaya başladın?

Bu lakap bana üniversite birinci sınıftayken Büyükada’da yaşayan çocukluk arkadaşlarım tarafından verildi. İETT otobüs numaralarını ezbere bildiğim için herkes bütün yol güzergahlarını bana soruyordu. Bir gün şakayla karışık “Hareket amirliği gibisin” dediler. O gün bugündür hareket amiriyim (gülüyor).

Peki bu lakabın senin yolculuk tutkunu harekete geçiren unsurlardan biri miydi?

Yolculuk tutkumla hiç alakası yok aslında. Ama hem mesleğimle hem yolla çok uyuşan bir isim oldu. Hareket tasarımcısıyım ve sanki bunun için bu ismi kullanıyorum gibi görünüyor. 

Doğan, yürüyüş amacını “Hiçliğe ulaşmak, basit ve sıradan bir insan olmak. Doğaya daha fazla ait olmak ve özüme ulaşmaya çalışmak” olarak tanımlıyor.
Doğan, yürüyüş amacını “Hiçliğe ulaşmak, basit ve sıradan bir insan olmak. Doğaya daha fazla ait olmak ve özüme ulaşmaya çalışmak” olarak tanımlıyor.

“DEĞİŞİME VE KENDİMİ BULMAYA İHTİYACIM VARDI”

Neredeyse herkesin alıp başını uzaklara gitme arzusu vardır. Bu arzuyu tek başına, üstelik yürüyerek gerçekleştirmene iten güç nedir?

Bir sanatçı olarak ezberlenmiş bir hayat yaşadığımı hissediyordum. Değişime ve kendimi bulmaya ihtiyacım vardı. 2015 yılında bağımsız olmanın ve kendi yöntemlerimle üretmenin beni daha mutlu edeceğini fark ettim. Ama nasıl bir yöntemle bunu yapacağımı bilmiyordum. Yürüyerek seyahat eden insanların hikayelerinin yazıldığı bir kitap okudum ve ben de yürüyerek seyahat etme kararı aldım.

Yürüyüşlerindeki hedeflerin ve amaçların neler?

Hiçliğe ulaşmak, basit ve sıradan bir insan olmak. Doğaya daha fazla ait olmak ve özüme ulaşmaya çalışmak.

Yolculuk rotanı nasıl belirliyorsun?

Aslında niyetim beş yıl sürmesini planladığım bir dünya turu yapmaktı. Ama maddi ve manevi imkanlarım buna izin vermedi. Ben de dünyadaki hac yollarını araştırıyorum. Hedefimi biraz daha küçülttüm ve dünyanın bütün hac yollarını yürümeye karar verdim. Benim için bu yollar manevi gücü kuvvetli yollar. Bazen kendi yolumu kendim yaratıyorum bazen de binlerce yıldır yürünen yolları adımlıyorum. Hepsinin enerjisi bambaşka.

Doğan, en temel eşyalar  dışında yanına ekstra hiçbir şey almamaya özen gösteriyor.
Doğan, en temel eşyalar dışında yanına ekstra hiçbir şey almamaya özen gösteriyor.

“TAŞIYABİLECEĞİN KADAR YÜK ALMAYI BİLMELİSİN”

Paylaşımlarına baktığımda senin gibi yürümek isteyenlere çanta hazırlama, karşılaşacak sorunlar ve benzeri konularda tüyolar veriyorsun. Biraz bize de bahseder misin?

Ben ilk yürümeye karar verdiğimde yürüyerek seyahat eden ve tecrübelerini Türkçe paylaşan yalnızca bir blog vardı. Hâlâ da yürüyerek seyahat etmeyi tercih eden çok kişi yok ülkemizde... Çanta hazırlığı hangi mevsimde, hangi güzergahı yürüyeceğinize göre değişkenlik gösteriyor. Genel olarak bilekli goretex bir trekking botu, baton, bir tişört ve bir pantolon olmazsa olmazımız. Ben su ve yemekle birlikte maksimum 12 kiloluk bir sırt çantası ile yürüyorum. Bazen çadırımla, bazen çadırsız. İlk yardım malzemelerim ve en temel eşyalarım dışında yanıma ekstra hiçbir şey almamaya özen gösteriyorum. Bence yürüyerek seyahatte bir insanın öğrendiği en temel şey şu: Taşıyabileceğin kadar yük almayı bilmelisin.

Yürüyüşlerinde ne gibi zorluklarla karşılaştın? En zor anın neydi?

Yürüyerek seyahat bence başlı başına zor bir eylem. Yaklaşık 12 saat açık havadasın, iklim koşullarına ayak uydurmak zorundasın. Bazen susuz, bazen yemeksiz kalabilirsin. Ayakların su topladığı için acı dayanılmaz olabiliyor. Çok sıcak bir günde üçüncü derece yanık olabilme ihtimalin var ya da karlı bir yürüyüşte hipotermi olabilirsin. Dağda ayağın kayıp kendi kendini tedavi etmek zorunda kalabilirsin. Bazen ansızın selin ortasında kalabilirsin. Tüm bu saydıklarım başıma gelenler (gülümsüyor). 

Doğan, “Gerçekliğin nasıl bu kadar yaratıcı bir sürece hizmet ettiğini yürüyerek seyahat ederken öğrendim” diyor.
Doğan, “Gerçekliğin nasıl bu kadar yaratıcı bir sürece hizmet ettiğini yürüyerek seyahat ederken öğrendim” diyor.

Aynı zamanda performans sanatçısısın. Deneyimlerin ürettiğin eserler, sergilediğin performanslara ne gibi katkılar sağlıyor?

Benim için yürüyüşlerimin en önemli yanı süreç içinde edindiğim tecrübeler. Bu yüzden de sonuçla çok fazla ilgilenmiyorum. Kısacası üretirken de sürecin verimliliği ile ilgileniyorum. Yolda olmak sürekli bir konsantrasyon ve anın içinde olmayı gerektiriyor. Gerçekliğin nasıl bu kadar yaratıcı bir sürece hizmet ettiğini yürüyerek seyahat ederken öğrendim diyebilirim. Süreci her zaman göstermek gerekmediğini, yaşamın her anında üretime ihtiyacımız olduğunu ve bunun için ille de seyirciye ihtiyacımız olmadığını gördüm.

Yaptığın yolculukları nasıl finanse ediyorsun? Destekçilerin var mı?

Keşke olsa ama henüz bir destekçim yok. Kendi imkanlarımla finanse etmeye çalışıyorum. Atölyeler, yoga kampları düzenliyorum. Tiyatrolarda koreograf olarak çalışıyorum ve birikimlerimi yürüyüşlerime harcıyorum.

Son olarak okurlarımıza söylemek istediklerin var mı?

Bu dünyada gelip geçici bir misafir olduğumuzun farkına varıp doğa ile uyumlu yaşamalıyız. Bu dünya hepimizin ve bu dünya yürüyebileceğimiz kadar küçük.