Harita elinde, sanatın peşinde

Harita elinde, sanatın peşinde

Artık kimse öyle rastgele tarihlerde, haritadan yer seçerek seyahat etmiyor. Etkinliklere göre rota belirleniyor. Melbourne’de moda sergisi, Hindistan’da elektronik müzik festivaline, Bayburt’ta çağdaş sanat müzesine gidiliyor. İşte sanatsever seyyahlara yurt içi ve yurt dışından farklı rotalar...

Köyde çağdaş sanat

Baksı Müzesi

Baksı Müzesi, Bayburt'un Bayraktar (Baksı) Köyü’nde 2010'da kuruldu. Ressam ve akademisyen Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, uzun yıllar kendi köyüne bir müze kurmayı hayal ediyordu. Proje başta sanatçılar olmak üzere çok sayıda gönüllünün katkısıyla yıllar içinde gerçek bir toplumsal projeye dönüştü ve 10 yıllık zorlu bir serüvenin sonunda tamamlandı.

Çağdaş sanat ile geleneksel el sanatlarını aynı çatı altında barındıran, atölyelerinde yöre insanına eğitim ve iş imkanı sağlanan Baksı Müzesi, farklı mimarisiyle dikkat çekiyor. Müze'nin elden geçirilen konukevi de 44 kişilik kapasiteye sahip. 2010’da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Müze Ödülü'nü alan bu müze, sanatla buluşmak ya da hayatın koşuşturmacasından uzaklaşmak isteyenlere ideal bir ortam sunuyor. Baksı’da kasım sonuna kadar Hüsamettin Koçan’ın göçü konu alan ve sanatçının hayatından izler taşıyan kişisel sergisi Ayağımdaki Diken sanatseverlerle buluşuyor.

Opera ya da fotoğraf

Londra

Kaynak: cloudfront.net
Kaynak: cloudfront.net

İngiltere’nin başkenti Londra sanatseverlerin ilgiyle karşıladığı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. 30 Eylül’de açılacak serginin adı Opera: Passion, Power and Politics (Opera: Tutku, Güç ve Politika) Victoria and Albert Müzesi, Kraliyet Opera Evi’yle ortak hazırladığı bu sergide 400 yıllık bir tür olan operanın siyasetle ve sanatla ilişkisini dile getiriyor.

Londra Kraliyet Akademisi, 7 Kasım-3 Ocak arasında Salvador Dali ve Marcel Duchamp sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergide sürrealist ressamların işlerinden 80 parçalık bir seçki yer alacak.

Serpentine Gallery’deki sergi de dikkate değer. Los Angeles’ta yaşayan Norveçli fotoğraf sanatçısı Torbjorn Rodland’ın şaşırtıcı ve bir o kadar da etkileyici eserlerini bir araya getiren sergi 29 Eylül’de açılıyor ve 19 Kasım’a kadar devam edecek.

Londra büyük, kimileri için karmaşık ama her zaman sürprizli bir şehir. Gezilecek yerlerin birçoğu nehir kenarında bulunuyor. Bundan dolayı Tower Bridge'den başlayıp nehir boyunca batıya doğruya ilerleyerek gezmeye devam edebilirsiniz. Bu güzergahta karşınıza ilk olarak çıkacak yer Prenses Diana'nın düğününün de yapıldığı St. Paul Katedrali olacaktır. Büyük Londra yangınında tamamen yandıktan sonra yeniden yapılan katedral, Londra'daki en ihtişamlı yapılardan biri gerçekten.

Batıya doğru ilerledikçe, Londralıların buluşma noktaları Trafalgar ve Piccadilly meydanlarına ulaşıyor olacaksınız. Özellikle müze gezmeyi seven biriyseniz, Trafalgar Meydanı'nda bulunan, ünlü ressamların eserlerinin de sergilendiği, National Gallery'Yi gezebilirsiniz. Monet'nin nilüferleri, Van Gogh'un ayçiçekleri görülmeye değer.

İsviçre’de Fransız resmine bir bakış

Zürih

Kaynak: bio-technopark.ch
Kaynak: bio-technopark.ch

İsviçre’nin en önemli sanat merkezlerinden. Dadacılığın doğum yeri. Mimar Le Corbusier’nin son eserini ithaf ettiği şehir. Sanat meraklıları için Zürih’te mutlaka ziyaret edecek bir yer var. Listenin başındaki yer kent merkezinde bulunan Kunsthaus Sanat Müzesi. Van Gogh, Picasso, Claude Monet, Rothko, Merz, Bacon gibi önemli sanatçıların eserleri burada sergileniyor. Yakın zamanda burada açılacak Fransız ressamları sergisi, sanat çevrelerince özellikle merak ediliyor. 10 Kasım’da açılacak olan sergide 1820-1880 yılları arasında eleştirmenler tarafından acımasızca eleştirilen hatta kimi zaman alay edilen ancak üzerinden yıllar geçtikten sonra itibarı iade edilen Fransız ressamlar mercek altına alınıyor. Sergi şubat ayına dek sürecek.

Zürih’e gittiyseniz bazı tarihi yapıları ve müzeleri de gezebilirsiniz. Fraumünster Kilisesi, Zurichhorn Parkı, Grossmunster Kilisesi, Bahnhofstrasse Caddesi, Botanik Park, Rathaus (belediye binası), Paradeplatz, Niederdorfstrasse, Kunsthaus Sanat Müzesi görülmeye değer yapılardan bazıları.

853 yılında Alman Kralı Louis tarafından yaptırılmış olan Fraumünster Kilisesi, şehir merkezinde bulunan en önemli kiliselerden. Kilisenin tarihi cazibesinin yanı sıra, ünlü mimar Marc Chagall tarafından yapılmış renkli cam pencereleri ve eşsiz mimarisi ziyaretçileri kendine hayran bırakıyor.

Eğer sanata doydum derseniz Avrupa’nın en büyük saatinin bulunduğu St. Peterskirhe’i görebilir, ülkedeki en eski su değirmeni olan Old Hammer Mill’e giderek orada çalışan demircileri ve demircilerin yaptığı pek çok sanat eserini inceleyebilirsiniz. Klasik müzik, opera ve bale tutkunlarının buluşma noktası olan Zürih Opera Evi ve Tonhalle Konser Salonu’nda bir müzik dinletisi veya gösteriye katılmanız da mümkün.

Sanatla eğlence bir arada

Berlin

Kaynak: buyandrent.de
Kaynak: buyandrent.de

Sanat üzerine yeniden inşa edilmiş bir kent Berlin… Her köşesinden sanat, mimari fışkırıyor, sokaklarda dolaşırken her an kulağınıza bir klasik müzik dinletisi çalınabiliyor. Az değil günde bin 500 etkinliğe ev sahipliği yapıyor bu kent. Yaz gelince bu sayı iki binlere kadar çıkıyor. Sanatla eğlence paralel olarak gelişiyor şehirde. Gece hayatı, şık ve cazip alışveriş olanakları ve tarihiyle Berlin ziyaretçilerini her zaman şaşırtmayı biliyor.

Berlin’de 250 müze, 120 sinema ve 350'nin üzerinde bar var. Ve yüzlerce sanat galerisi. Çağdaş sanat sadece galerilerde de karşınıza çıkmıyor. Friedrichshain'deki Berlin duvarının en büyük kalıntısı olan bir kilometre uzunluğundaki Doğu Yakası Galerisi'nin üzerindeki binlerce graffiti sanatçısının eserlerini incelerken bile şehrin sanatsal dokusunu hissediyorsunuz.

Şehirde gezilmesi gereken çok sayıda çağdaş sanat galerisi var. Ama müzeleri de atlamamak lazım. Zeus ve Athena'ya adanmış Pergamon Anıtı'nı, Babil'in Asma Bahçeleri'nin kapılarını görmek ve tarihte bir yolculuğa çıkmak için Bergama Müzesi'nin yolunu tutmalı. Savaşta bombalanan ve İngiliz mimar David Chipperfield tarafından tekrar yapılan Neues Müzesi ve Kraliçe Nefertiti'nin büstünün bulunduğu Alte Müzesi de öne çıkanlardan.

Restore edilerek 2015’te tekrar açılan Berlinische Galerie’de, 1880-1980 arasında Berlin’in sanat ortamında üretilen eserlerin bir retrospektifi yer alıyor. Sergide 20’nci yüzyılın dışavurumcu, Dadacı, yeni nesnelci ve statükoya meydan okuyan Bağımsız Berlin akımından sanatçılara ait eserler sergileniyor.

Gemäldegalerie, diğer kentlerin müzelerindeki kadar başyapıta sahip olmasa da koleksiyonu dünya çapında önemli, çok çekici Rönesans ve barok çağ eserlerini içeriyor. Coğrafi ve kronolojik tasfiye edilen koleksiyonda Caravaggio, Rubens ve Raphael’in yanı sıra Alman, Hollanda ve Flaman ressamların 13-17’nci yüzyıllara ait nefes kesici tablolarını görebilirsiniz.

Melbourne’de moda

Melbourne

Kaynak: popsugar-assets.com
Kaynak: popsugar-assets.com

Bu yıl 70. doğum gününü kutlayan ünlü modaevi Dior bu özel günü kutlamak için hazırladığı sergiyi üç büyük kentte sergiliyor: New York, Paris ve Melbourne. Melbourne’de Ulusal Galeri’de gerçekleşen sergide modaevinin 1947 ila 2017 yılları arasında tasarladığı 140 elbise sergileniyor. Sergi 7 Kasım’a kadar sürecek.

Dünyanın en yaşanabilir kentleri sıralamasında üst üste yedinci kez ilk sırada yer alan Melbourne turistlere elbette bir sergiden çok daha ötesini vaat ediyor. Melbourne yemyeşil parklar, tek katlı evler, trafiksiz hayat, kurallara uyan sağlıklı ve gülümseyen insanlarla karşılıyor ziyaretçilerini.

Melbourne, kendi ruhu olan çok güzel bir şehir. Royal Botanic Garden ve kapalı pazar gezmeyi sevenler için tam bir eğlenceye dönüşecek Queen Victoria Market görülmesi gerekenler listesinde ilk sıralarda yer alıyor. Şehir tüm sanatseverlerin hayran olacağı büyüklükte bir müzeye sahip: Melbourne Müzesi. Carlton Gardens’ın içerisinde tüm heybetiyle yer alan bu müzede Vikinglerden miras kalan sayısız sanat eseri görülebilir. Şehir müze ve galeriler açısından tam bir vaha. Etnik kökenler, bilim, spor ve askeri temalı müzelerden, sanat galerilerine, taşımacılıkla ilgili olanlardan, göç temasını işleyenlere kadar, ilgi alanınıza göre seçebileceğiniz onlarca güzel müze ve galeri şehrin dört bir yanına dağılmış durumda.

Sarilerle, Bedevi çadırında elektronik müzik

Rajasthan

Kaynak: cntraveler.com
Kaynak: cntraveler.com

Hindistan’da, 17. yüzyıldan kalma bir sarayda, bir müzik festivaline katılmak ister misiniz? Öyleyse 15-17 Kasım arasında Hindistan’ın Rajasthan eyaletinde yapılacak Manyetik Alanlar Müzik Festivali tam size göre. Bir Bedevi çadırında konaklanan festival boyunca yöresel enstrümanlarla icra edilen müziklerden elektronik müziğe kadar geniş bir çerçevede performanslar yer alacak.

Kelime anlamı Kralların toprakları olan Rajasthan Hindistan'ın batısında, birbirinden ilginç şehirleri olan bir eyalet. En ünlü şehirleri pembe şehir Jaipur, mavi şehir Jodhpur, altın şehir Jaisalmer ve Udaipur. Burası Hindistan’ın Hindistan'ın en gelişmiş eyaletlerinden. Düzenli caddeler, asfalt yollar, Kuzey’le karşılaştırılınca nispeten temiz bir çevre, gülümseyen insanlar… Rajasthan Hindistan'a 1949'da katılmış, ancak kültürlerini çok iyi koruyorlar ve bir bütün olarak Hint kültürü yerine Rajasthan kültürünü öne çıkarıyorlar. Eğer sefaletin ötesindeki Hindistan’ı görmek isterseniz rotanızı Rajasthan’a çevirmenizi öneririz.