Büyük şehirlerde yaşamanın artan maliyetleri, mimarları yaşam alanları tasarımında daha yaratıcı olmaya zorladı. Ortak sinema, ortak teras gibi çözümlerle birlikte artık eşyaları paylaşarak tüketim çılgınlığının önüne geçmek de mümkün.
Kolektif yaşam alanları sakinlerinin yaşamlarını zenginleştirmek ve desteklemek için yer ve zaman paylaşımının bir yolu olarak değerlendiriliyor. Her ev, tipik bir daire gibi bağımsız olarak tasarlanıyor ve bireysel gizlilik korunuyor. Fakat bina sakinleri bazı durumlarda; mutfak, ortak oturma odası, bahçe, çocuk parkı, çamaşır odası ve misafir odası gibi alanları paylaşımlı olarak ortak kullanıyor.
Kolektif yaşam alanları, tüketim kültürüne karşı ortak kullanımlı eşyaların kiralanmasını da sağlıyor. Matkap, ingiliz anahtarı, çekiç, elektrikli süpürge ve bunlar gibi diğer ev aletleri… Böylece “eşya köleliği”nden kurtulmak mümkün oluyor.
TGU Mimarlık’ın sahibi Mimar Gökçen Kumaş Uçan, kolektif binaların sosyalleşmeyi artıracağı ve kent içinde yok olan doğanın başka formlarda, ekolojik olarak binalarda yer alacağını belirtiyor. Uçan bu konuyu şöyle açıklıyor: “Türkiye'de kolektif yaşam alanlarının oluşumu; ekolojik ve sosyal yaşam döngüsünde yaşayan mutlu bireylerin habercisi. Aynı toplum içinde yaşayan ama birbirimizden bihaber bireyleriz. Çok katlı binalarda insanlar; asansör gibi dar alanlara, kısa süreli tanışıklıkları sığdırmaktan öteye geçmeli. Mutfağındaki yemeği, terasındaki kahvesini ortak kullanım alanlarına taşıyarak daha sosyal hale gelmesi mümkün. Mutfak ve teras gibi alanlar, ortak alanlar olarak konumlandığında kütlesel olarak da küçülmeye gidilecek. Çok katlı binalarda terasların önem kazanması ile yeşil bandı üst kotlara taşıyacak ve kaybolmaya yüz tutmuş ekoloji betonların içerisinden göğe yükselecek.”
Tüketim çılgınlığına karşı kolektif binalar
Bu yeni yaklaşımın en büyük iddialarından biri daha az tüketmeye olanak sağlayan çözümler sunması. Evlerdeki onlarca gereksiz eşya yerine bina yönetiminden kiralama opsiyonu kolektif yaşam alanlarının temel prensibi. Bu konsepte, daha az tüketime yönlendiriyor.
Uzman Klinik Psikolog Kübra Güven Dirican yaşamlarımızı sadeleştirmemiz gerektiğine vurgu yaparak, “İletişim teknolojilerinin hızlandığı ve toplumsal ruh sağlığının olumsuz etkilendiği çağımızda, tüketim çılgınlığı büyük oranda artış gösteriyor. Tüketim çılgınlığı, alışveriş bağımlılığı olarak da tanımlanabilir. Reklamlarda tüketimi arttırmak için kullanılan teknikler, psikolojik yöntemler ile uygulanan subliminal mesajlar, internet alışverişinin sağladığı hız ve konfor, alışverişte nakit para kullanımı gerektirmeyen kredi kartlarının kullanımı, boş zamanlarda tercih edilen AVM tarzı sosyal alanlar kişileri alışveriş bağımlılığına hızlı bir şekilde iten faktörlerin arasında. Tüketim çılgınlığının altında yatan ana duygu ruhsal açlık.. Çağımızda gerek toplumsal, gerek çevresel, gerek bireysel nedenler ile artan stres, depresyon ve anksiyete bozuklukları ruhsal açlık duygusunu tetikliyor. Ruhsal olarak açlık yaşayan kişi, bu hissini doyurabilmek için çok yemek, çok almak, çok tüketmek gibi davranışlar sergileyebiliyor. Burada önemli olan nokta kişinin ruhsal doyumunu dış kaynaklarda değil, içsel kaynaklarda aramasıdır” diyor.
AND Frekans, İstanbul
Kolektif yaşam alanları yaklaşımını temel alan bir yapı da İstanbul’da. Kartal’da eski fabrika arazileri üzerine yapılması planlanan AND Frekans’ın ana teması kolektif yaşam! Modern yaşam ile birlikte komşuluk ilişkilerinin evrim geçirdiğini gören AND Yapı, komşuları ile aynı frekansta olmak isteyen kişiler için bu projeyi gerçekleştirdiklerini anlatıyor. Toplam 413 konuttan oluşan proje için üç farkı bölüm ve üç farklı etap planlanıyor. Projenin ilk etabı olan AND Frekans 215’te 1+1, 2+1 ve 3+1 dairelerden oluşan 215 konut bulunacak.
Tüketim ekonomisi yerine paylaşım ekonomisini temel alma iddiasındaki projede, “satın alma, kirala” sloganı kullanılıyor. Bu kolektif yaşam alanı konsepti Türkiye’de bir ilk.
Kullanılmayan eşyalar ve araç gereçler için alternatif bir çözüm sunan bu projede, her gün ihtiyaç duymadığınız eşyaları kiralamanız mümkün. Ayrıca otomobili olmayan bina sakinleri otoparklarını ve kullanmadıkları depolama alanlarını diğer sakinlere kiralayabiliyor. Evin içindeki her alanı verimli bir biçimde değerlendirmeyi amaçlayan bu proje, retro-modern bir üslupla dizayn edilecek.
Collective Old Oak, Londra
Dünyanın en büyük kolektif yaşam alanlarından biri, Collective Oak Common, 2016'da Londra’da açıldığı zaman medyada büyük ilgi gördü. 550'den fazla yatak odasına sahip ortak alan bina sakinlerine yeterli olanaklar sunacak şekilde tasarlanmıştı. Binada ayrıca bir ortak çalışma alanı, bir restoran, spor salonu, sinema, SPA ve çamaşırhane bulunuyor.
WeLive, New York
Dünyanın en büyük metropollerinden ve emlak fiyatlarının en yüksek olduğu şehirlerden biri olan New York’ta kolektif yaşam alanlarına sahip yeni nesil konut projeleri büyük rağbet görüyor. WeLive, genç ve çalışkan beyaz yakalılar için tasarlanmış. Çarşaflar, havlular, şampuan ve mutfak gereçlerinden internete, kablo TV, hatta elbise askılarına kadar ihtiyaç duyulabilecek her şeyi “paylaşma” sistemiyle sunuyor. Ayrıca projenin popülaritesini artıran bir şey daha var: Kira bedeli dahilinde sunulan grup yemekleri, karaoke ve fitness derslerini kapsayan ortak etkinlikler.
Roam Kollektif Konut Kompleksi, Bali