Mimar Sinan’ın zamana meydan okuyan eserleri

Mimar Sinan’ın zamana meydan okuyan eserleri

Osmanlı İmparatorluğu’nun baş mimarı, dehası zamanı aşan Mimar Sinan’ın günümüzde dimdik ayakta duran çok sayıda eseri bulunuyor. Dört yüze yakın eseri bulunan Mimar Sinan’ın en özel yapılarını derledik.

II. Selim, III. Murat ve Kanuni Sultan Süleyman gibi güçlü Osmanlı padişahları dönemlerinin baş mimarı Koca Sinan, dimdik ayakta olan mimarlık harikası eserleriyle dünyayı kendine hayran bırakıyor. 99 yıllık hayatına köprü, saray, kervansaray, cami, türbe, mescit gibi 375 yapı sığdıran dahi Mimar Sinan’ın öne çıkan 10 eseri…

Haseki Hamamı
Haseki Hamamı

Haseki (Hürrem Sultan) Hamamı-İstanbul

Haseki (Hürrem Sultan) Hamamı, 1556-1557 arasında, Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan'ın isteği üzerine Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş. Sultanahmet Camii ve Ayasofya arasında tarihi Zeuxippus (MS 100-200) hamamlarının bulunduğu yerdeki yapı, klasik dönem Osmanlı hamam mimarisinde inşa edilse de önemli bir farkı bulunuyor. Hamamdaki kadın ve erkek bölümleri aynı eksen üzerinde bulunuyor. Bu da Türk hamamı mimarisinde bir yenilik.

Süleymaniye Camii
Süleymaniye Camii

Süleymaniye Camii- İstanbul

Klasik Osmanlı mimarisinin en görkemli örneklerinden biri olan Süleymaniye Camii, İstanbul’un silüetinin de ayrılmaz bir parçası. Cami, medrese, kütüphane, hastane, okul, hamam, imaret ve dükkanları içinde barındıran Süleymaniye Külliyesi’nin bir parçası olarak yapılmıştır. Tarihi Yarımada’da turistlerin de her daim merakını çeken Süleymaniye Camii, 1551 ile 1557 yılları arasında Kanuni Sultan Süleyman için inşa edildi. Tarihi caminin belki de en dikkat çekici yanı, dört adet minaresinin bulunması. Bunun nedeni Kanuni'nin İstanbul'un fethinden sonraki dördüncü padişah olması. Minarelerindeki toplam on şerefe ise Kanuni Sultan Süleyman’ın imparatorluğun onuncu padişahı oluşuna işaret ediyor.

Atik Vâlide Sultan Külliyesi
Atik Vâlide Sultan Külliyesi

Atik Vâlide Sultan Külliyesi- İstanbul

İstanbul'un Üsküdar ilçesine hâkim konumdaki Toptaşı sırtına II. Selim'in eşi ve III. Murat'ın annesi Afife Nur-Bânû Valide Sultan tarafından yaptırılan eser, geniş bir alana yayılan birbirinden farklı birimleri bir arada bulunduruyor. Mimar Sinan tarafından 1570-1579 yılları arasında inşa edilen komplekste cami, medrese, tekke, okul, imaret, dârüşşifâ, hamam ve kervansaray gibi yapılar bulunuyor. Valide-i Atik Külliyesi’nin en önemli kısmı ise kervansaray. Planları mimarlık fakültelerinde ders konusu olan külliye, Mimar Sinan’ın dehasını tam manasıyla yansıtıyor.

Selimiye Camii
Selimiye Camii

Selimiye Camii- Edirne

Mimar Sinan’ın “ustalık eserim” dediği söylenen Edirne’deki Selimiye Camii, adından da anlaşılacağı üzere II. Selim zamanında yapılıyor. Yapımına 1568 yılında başlansa da caminin tamamlanıp ibadete açılmasını görmeye II. Selim’in ömrü yetmiyor. 14 Mart 1575 yılında ibadete açılan cami, dönemin meşhur sanatlarından olan çini ve hattın muhteşem örnekleriyle donatılmış. Ayrıca, 2000 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesine giren Selimiye Camii ve Selimiye Külliyesi, 2011 yılında Dünya Mirası olarak kabul edildi.

Mihrimah Sultan Camii
Mihrimah Sultan Camii

Mihrimah Sultan Camii- İstanbul

Mihrimah Sultan Camii, Mimar Sinan’ın en çok bilinen eserlerinden. Üsküdar semtinde bulunan cami, 1540 ile 1548 yılları arasında inşa ediliyor. Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’ın kızları Mihrimah Sultan’ın arzusu üzerine yapılan caminin özelliği; içinin mint yeşili, saman sarısı, beyaz gibi renkli pencerelere sahip olması. Gün ışığını günün bütün saatlerinde içeri kabul eden caminin bir diğer özelliği, konumunun ustalıkla ayarlanmış olmasında saklı. Cami, Mihrimah Sultan’ın “ay ve güneş” anlamına gelen ismine atıfla, nisan ve mayıs aylarında güneşin ve ayın doğuşuna, iki minaresi arasında yer açıyor.  

Ahi Çelebi Camii
Ahi Çelebi Camii

Ahi Çelebi Camii- İstanbul

İstanbul’un Eminönü semtinde bulunan Yemişçiler Camii veya Kanlıfırın Mescidi gibi farklı isimleri de bulunan Ahi Çelebi Camii, Ahi Çelebi Tabip Kemal tarafından 1480 yılında yaptırılmış. Şanssız bir şekilde 1539 ve 1653’te Yemiş iskelesinde çıkan yangınlardan iki kez etkilenmiş. Tuğladan 4 (dört) sivri kemer üzerine oturtulmuş caminin içindeki kapı hayli yüksekte olduğu için bir merdivenle ulaşılıyor. Minaresi, kapısı, geçiş bölümleri ile mimari açıdan önemli bir camii olmasa da tarih açısından önemi büyük.

Rüstem Paşa Kervansarayı
Rüstem Paşa Kervansarayı

Rüstem Paşa Kervansarayı- Erzurum

Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı sadrazam Rüstem Paşa tarafından 1554-1561 yılları arasında Mimar Sinan’a yaptırılan Rüstem Paşa Kervansarayı, günümüzde hâlâ işlevselliğini koruyan yapılar arasında. Yapı, Osmanlı kervansaray mimarisinin şaheserlerinden sayılıyor. Kervansarayda imarethane, mescit, dinlenme yeri, dükkânlar; deve, eşek, öküz, manda ve atların bağlandığı bölümler bulunuyordu. Ancak bunların bir kısmı günümüze ulaşamamış. Yapı sadece 1970 yılında bir restorasyon geçirmiş. Taş Han ve Rüstem Paşa Bedesteni olarak da bilinen bu kervansaray, günümüzde Oltu taşı esnaflarına ev sahipliği yapıyor. 

Behram Paşa Camii
Behram Paşa Camii

Behram Paşa Camii- Diyarbakır

Behram Paşa Camii, 1564-1572 yılında Diyarbakır’ın 13. Osmanlı Valisi Behram Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış. Caminin en önemli özelliği, tümüyle kesme taştan yapılmış olması. Yerel Diyarbakır mimarisini tam olarak yansıtan cami, tek kubbeli olarak tasarlanmış. Caminin içindeki duvarlar alttan belli bir yüksekliğe kadar XVI. yüzyıl İznik çinileri ile kaplanmış. Caminin diğer bir özelliği çift kademeli beş sahınlı son cemaat yeri bulunması. Yapı, Mimar Sinan’ın nadide eserleri arasında yer alıyor. 

Kırkçeşme Su Kemeri
Kırkçeşme Su Kemeri

Kırkçeşme Su Kemeri- İstanbul

Kırkçeşme Su Kemeri çok büyük bir su kompleksi. Kanuni Sultan Süleyman zamanında, İstanbul’un artan su ihtiyacını karşılaması amacıyla Mimar Sinan’a yaptırılmış. 1554- 1560 yılları arasında Belgrad Ormanı’ndan su getirmek amacıyla inşa edilen bu yapı, tam anlamıyla bir mühendislik harikası olarak kabul ediliyor. Bizans zamanından beri bu bölgede bir su tesisi olduğu bilinen bir gerçek. Bu nedenle Mimar Sinan’a yaptırılan Kırkçeşme kemerlerinde Bizans kalıntılarının izlerine de rastlanır. Bu devasa su temin sistemi, beşi birkaç sıra kemerli 55 kilometrelik kanala ve 33 su kemerine sahip. Su kemeri ve su dağıtım havzalarının yanı sıra halkın kullanımına açık 300’e yakın çeşmesi olan bir dağıtım ağı da içeriyordu. Bu kemer, Terkos suları kente ulaşana kadar geçen yaklaşık 330 yıl süresince yeni yapılar eklenerek sürekli gelişmiş. Mağlova Su Kemeri de bu kemerin bir parçasıdır.

Mağlova (Moğlova) Su Kemeri
Mağlova (Moğlova) Su Kemeri

Mağlova (Moğlova) Su Kemeri- İstanbul

Mağlova Su Kemeri, mimarlık otoriteleri açısından dünya su mimarisinin başyapıtlarından biri olarak kabul ediliyor. Mimar Sinan tarafından 1554-1563 yılları arasında inşa edilen su kemeri, 257 metre uzunluğunda, 35 metre yüksekliğinde. Kayıtlara göre 1563 yılının eylül ayında büyük bir kasırga ve sel felaketi yaşayan İstanbul’da birçok yapı gibi Mağlova Kemeri de felaketten etkilenmiş. Hatta su kemerin tamamen yıkıldığı biliniyor. Mimar Sinan’ın eserini farklı ve yeni bir sistemle yeniden inşa ettiği düşünülüyor. Dönemin teknolojik imkanlarıyla böyle bir işe imza atılması ise “mucize” olarak değerlendiriliyor. 450 yıllık geçmişi ve mimari özellikleri sayesinde kemer, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alındı.