Televizyon, her evin olmazsa olmazı. Dizilerse, ekranların baş tacı. Peki son dönemde dünyada ve Türkiye’de televizyon trendleri neler? Türkiye’nin ilk televizyon ve dizi yorum sitesi Ekranella’nın kurucusu Elçin Yahşi ile konuştuk. Kendisinden dizi önerileri de aldık.
Netflix, Blu TV gibi kanallar girdi hayatımıza. Çok da tuttular gibi görünüyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Özellikle çalışan, kendi hayatına yön veren kitle, yayın saati mahkumu olmak istemiyor artık. Seyirciye istediği programları ona uygun zamanda ve yerde izleme imkanını veren Netflix, yayıncılık anlamında ciddi bir kırılma noktası oluşturdu. House of Cards’ın tüm sezon bölümlerini aynı anda yayına alarak, televizyon tarihinde bir devrim gerçekleştirdi, “binge-watching” yani “maraton” kavramını soktu hayatımıza. Sonra büyük bir hamle yaparak tüm dünyadan, Türkiye’den de izlenebilir hale geldi Netflix. İzleyicinin “istediği yerde, istediği zaman” izleme ihtiyacına cevap veren yerli platformlar da oluştu elbette. Blu Tv ve puhu tv hem kanallarda yayınlanan dizileri hem de orijinal içeriklerini sunuyor izleyiciye. Ancak özgün içerik anlamında bizim katedecek çok yolumuz var daha. Şimdilik platformlarımızın en çok rağbet gören özellikleri, dizileri istediğimiz yerde ve zamanda, reklamsız olarak izlememizi sağlamaları.
Sizce yapım şirketleri izleyicinin beklentisini doğru okuyabiliyor mu? Nerelerde doğru kararlar alıyorlar, nerelerde hata yapıyorlar sizce?
Vallahi bu benim için de sır. Mesela bir tanıtım yayınlanıyor, bakıyorsunuz, hissediyorsunuz ki o işin başarılı olması yani beğenilip uzun süre yayında kalması im-kan-sız! Dışarıdan bir izleyici bunu görüyor da uzmanlık alanı bu olan koskoca yapım şirketi nasıl görmüyor, bir muamma. Mutlaka bu konuya özen gösteriyorlardır ama çok meşakkatli bir iş bu. Kafada yaratılanla ekranda görünen birbirini hiç tutmayabiliyor. Kağıt üzerinde çok şahane görünen iki ismin ekran elektriği kısa devre yapabiliyor mesela. Artık bir de sosyal medya baskısının verdiği panik var. İşi zor yapım şirketlerinin. Başarılı olan, izlenen dizilerin benzerini ekrana sürüvermenin, büyük paralar yatırılan bu işte panik nedeniyle acele kararlar almanın hata olduğunu düşünüyorum. Acele etmeyen, sakin ve kararlı davranan yapım şirketlerinin doğru adımlar attığını ve hezimete uğramadığını da görüyoruz. Neyse ki…
Dünyada televizyon trendleri neler?
Bunu madde madde söyleyeyim.
* The Handmaid’s Tale, Dark, Black Mirror gibi, bizi bekleyen karanlık geleceğe dair distopya dizileri son dönemde epey öne çıktı. Devamı da geliyor.
* Çizgi roman uyarlamalarının, süper kahraman dizilerinin de özellikle genç izleyiciler tarafından ilgi gördüğünü biliyoruz. Mesela Marvel çizgi romanlarının uyarlamaları Daredevil, Jessica Jones, Luke Cage, Iron Fist, The Defenders, The Punisher gibi…
* Gün geçmiyor ki bir sinemacı daha televizyon dizisiyle uğraşmaya başlamasın. Hollywood büyük bütçeleri belli formüllerle hazırlanmış ve çok iş yapacağı kesin filmlere yatırmaya başladıktan sonra soluğu televizyonda alan çok sayıda yönetmen ve oyuncu var. Sinemacıların televizyonu da değerlendirmelerini bir trend olarak sayabiliriz herhalde. Mesela Meryl Streep, geçen yılın bol ödüllü dizisi Big Little Lies’ın yeni sezonunda yer alacak.
* Son olarak da beğeniyle izlenmiş ve ununu eleyip, eleğini asmış dizilerin yıllar sonra yeniden, genellikle eski kadroyla hayata geçirilmesi var. Fuller House, Gilmore Girls, MacGyver, Prison Break, Star Trek, Twin Peaks, X-Files, 24, Will & Grace, Dynasty, Roseanne… Bir Friends yok, olmayacak. Heyhat!
Sizin yerli ve yabancı en sevdiğiniz, mutlaka izleyin dediğiniz dizileri öğrenebilir miyiz?
Yerli klasiklerden Geçmiş Bahar Mimozaları’nı (TRT Arşiv’de var), Yeditepe İstanbul’u (YouTube’da var, TRT Arşiv’e de gelir herhalde), Kartallar Yüksek Uçar’ı (TRT Arşiv), Karanlıkta Koşanlar’ı (Youtube) keşke herkes izleyebilse. Bir de Aşk-ı Memnu’yu (her iki versiyonu da), Yaprak Dökümü’nü… Bu son ikisi Blu Tv’de var.
Yabancılardan da The Wire, The Sopranos, Six Feet Under, Seinfeld, Friends her hafızaya kazınması gereken diziler. Bence tabii.
Dürüst yorum ve tanıtımlar var
Ekranella’dan (www.ekranella.com) biraz söz edelim mi? Nasıl ve neden kurdunuz bu siteyi?
Aslında epey anlattım bunu. 2013’te ansızın aktif gazetecilik dışında bulunca kendimi, sosyal medyada çok zaman geçirir oldum, dizilerin ne kadar çok konuşulduğunu fark ettim. Sadece televizyonu konuşabileceğimiz bir platform olsa dedim, ki dünyada örnekleri vardı zaten. Böylece açtık Ekranella’yı… Her anlamda bir ilkti, şimdi ilk açıldığı zamanki halinin birçok benzeri var.
Ekranella’da neler bulabilir TV izleyicisi?
En dürüst yorum ve tanıtımları... Magazin, dedikodu bulamaz.
Sizce bir dizi neye göre tutuyor?
Bu formül bende yok valla. Kimsede de olduğunu sanmıyorum. Ama ‘star sistemi’nin artık yürümediğini biliyoruz. Yoksa misal senaristleri de (Eylem Canpolat, Sema Ergenekon) oyuncuları da (Haluk Bilginer, Emre Kınay) sektörün en ünlü isimlerinden olan Kara Yazı gibi bir dizi niye birkaç bölümde bitsin? Bunu hayata geçirmek pratik anlamda çok zor olabilir ama benim bir izleyici olarak görebildiğim kadarıyla ideal koşulların bir araya geldiği, yani senarist(ler)in her kelimesine inanarak yazdığı bir senaryoya, en büyük rolden en küçük figürana kadar bütün oyuncuların özenle seçildiği diziler başarılı oluyor gibi görünüyor.