Kazalarda kusurun kimde olduğu nasıl tespit edilir?

Kazalarda kusurun kimde olduğu nasıl tespit edilir?

Türkiye genelinde günde yaklaşık 2 bin kaza tutanağı tutuluyor. Peki bu tutanaklar nasıl inceleniyor? Kazalarda kimin kusurlu olduğu nasıl belirleniyor? Hepsinin cevabı bu yazıda.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre geçen yıl 1 milyon 182 bin 491 trafik kazası meydana geldi. Maalesef bu kazaların 185 bin 128'i ölüm ve yaralanmayla sonuçlandı. 997 bin 363'ü ise maddi hasarlıydı. Yani meydana gelen kazaların neredeyse yüzde 85'i maddi hasara yol açacak cinstendi. Kazaların yüzde 75'i de yerleşim yeri içinde gerçekleşti.

Peki kaza halinde can güvenliğimizden eminsek meydana gelen hasarla ilgili ne yapmalıyız? Quick Sigorta Hasar Koordinatörü Hakan Alkan kazada kimin kusurlu olduğunun nasıl anlaşıldığını örnek kaza senaryoları üzerinden anlattı. 

Quick Sigorta Hasar Koordinatörü Hakan Alkan
Quick Sigorta Hasar Koordinatörü Hakan Alkan

Başımıza bir trafik kazası geldiğinde can güvenliğinin ardından neye dikkat etmeliyiz?

Sizin de söylediğiniz gibi önce can güvenliği. Eğer bir yaralanma söz konusu değilse güvenli bir alana geçilmeli. Önce araçları olay yerinden kaldırmadan farklı açılardan birkaç poz fotoğraf çekmeli. Bu çok önemli. Çoğunlukla kusurun kimde olduğu bu fotoğraflardan anlaşılabilir.

Bu fotoğrafları nasıl çekmeliyiz?

Hem de kendi aracımızı hem de karşı aracı, yandan, önden, arkadan ve her iki çarpışan aracı genel olarak fotoğraflamalıyız. Sadece kendi aracınızın fotoğrafını çekerseniz hasarı belgelemiş olursunuz ama olayın nasıl olduğunu da anlamamız için mümkün olduğunca tüm detaylar fotoğraflanmalı. Olay yerinde dur levhası, dönülmez işareti gibi uyarılar varsa onlar da fotoğraflanmalı. Hangi yolda hangi aracın geçiş üstünlüğü olduğuna dair trafikte bir hiyerarşi var. Caddenin sokağa üstünlüğü var. Bulvarın da caddeye üstünlüğü var. O nedenle olayın meydana geldiği yolun da fotoğrafı çekilirse çok iyi olur. Eğer bu yoksa adres belirtilmeli. Fotoğraflama işinin ardından araçlar olay yerinden kaldırılmalı ki trafik güvenliği tekrar tesis edilebilsin.

Bu aşamadan sonra her iki sürücü de tutanak tutmalı. Eskiden kaza olduğunda polis çağrılıyordu. Fakat günümüzde bu çok zor. Hele de İstanbul trafiğinde o kadar çok kaza oluyor ki! Polisin meşgul edilmesinin yanı sıra olay yerine gelmesi bile saatleri bulabiliyor, trafik kesintiye uğruyordu. O yüzden sigorta çalışanları birliği ile emniyet ortaklaşa bir çalışma yürüttü, yurt dışındaki örnekleri de inceledi. Ben de bu çalışmalar içinde bulundum. Sonunda Türkiye'ye has bir sistem üzerine anlaşıldı. Kaza yapan kişilerin kendi aralarında kaza tespit tutanağı tutabilmesi için bir form düzenlendi.

Bu formda hangi bilgiler yer alıyor?

Bu formda kazanın nasıl, nerede meydana geldiği bilgileri yer almak zorunda. Varsa görgü tanığı ile sürücülerin kendi bakış açılarına göre ifadeleri yer alıyor. Kimlik, araç ve sigorta bilgileri de dolduruluyor. Bir boş alan da kazanın krokisinin çizilmesi için var.

Kaza yapanlar bu tutanağı uzlaşarak mı dolduruyor?

Hayır, uzlaşmak zorunda değiller. Taraflar birbirini kusurlu bulabilirler. Bunun önemi yok. Kararı komisyon verir. Örneğin gidip bir araca çarptınız ve kusurlu olduğunuzu düşünüp bunu zabıt altına aldınız. Komisyonun incelediği duruma göre örneğin sizin geçiş üstünlüğünüz vardı. Bu durumda kusur çarptığınız aracın olmuş olmuyor. Taraflar tutanağı doldurduktan sonra kopa ya da iki nüsha halinde imzalayıp kendi sigorta şirketlerine verirler.

Fotoğraf çekmek ve tutanak tutmak dışında ne yapılmalı?

Görgü tanığı varsa onun ifadesi önemli. Civardaki iş yeri kameralarının görüntüleri de alınabilir. Özellikle fotoğraf ya da görgü tanığı yoksa.

Örnek kaza senaryoları üzerinden kusurun kimde olduğunu anlatabilir misiniz?

SENARYO 1: 

Senaryolar üzerinden kazalar değerlendirilir
Senaryolar üzerinden kazalar değerlendirilir

Burası kontrolsüz bir kavşak. Işık ya da trafik polisi yok. Aynı genişlikte iki yol olduğuna göre geçiş üstünlüğü yok. O halde sağdan gelen aracın önceliği var. Bu iki araçtan mavi olanın kırmızı olanı beklemesi lazımdı. Bu durumda kusurlu olan araç mavi olan.

SENARYO 2: 

Senaryo 2 de ise hatalı şerit değiştirme yaşanıyor
Senaryo 2 de ise hatalı şerit değiştirme yaşanıyor

Mavi araç açısından hatalı şerit değiştirme söz konusu. Öndeki aracı sollarken karşı şeride tecavüzde bulunmuş oluyor.

SENARYO 3: 

Senaryo 3
Senaryo 3

Bu krokide bir yol var ve bir de bu anayola katılım var. Dolayısıyla yola katılan aracın beklemesi gerekirdi. Mavi araç kırmızı aracı beklemediği için kusurlu.

SENARYO 4: 

Senaryo 4
Senaryo 4

Otoparkta iki araç da geri geri çıkarken çarpışıyor. Burada her iki araç da yüzde 50 kusurlu.

SENARYO 5: 

Senaryo 5
Senaryo 5

Bu krokide A aracı yeşil ışıkta durduğu için B aracı da hız sınırını koruyamadığı için kusurlu. Hasar tespitinde Karayolları Trafik Kanunu 57 ve 52. maddesine göre her iki araç için yüzde 50 kusurlu diyebiliriz. Kağıt üzerinde böyle görünse de bu noktada tutanaklar önemli. Örneğin A aracı sürücüsü "önümden kedi geçiyordu" durdum diyorsa ki genelde geçerli bir nedenle durmuş oluyor, o durumda arkadan çarpan B aracı kusurlu olmuş oluyor. Türkiye genelinde de pratikte istisnalar dışında her zaman arkadan çarpan araç kusurlu durumda olur.

SENARYO 6: 

Senaryo 6
Senaryo 6

Her iki araç da diğerinin şeridini ihlal edip sağ şeridi takip etmedikleri için yüzde 50 oranında kusurlu.

Peki ortada fotoğraf, görgü tanığı yoksa ve taraflar birbirini suçluyorsa, ortada da tartışmalı bir durum varsa nasıl çözüm sağlıyorsunuz?

Muhtemelen yüzde 50 oranında iki taraf da kusurlu bulunur. Ama bu süreç şöyle işliyor. Kazayı yapan sürücüler sigorta şirketine başvurup hasarın giderilmesini talep eder. Eksper kaza tutanağını, evrakı Tramer (Trafik Sigortaları Bilgi Merkezi) dediğimiz sisteme yükler. Bu tutanak kazaya karışan iki aracın sigortacısı kimse onların da hesabına otomatik olarak aktarılır. Yani bu araçların kaskoları üç şirkete aitse konu üçünü de ilgilendiriyor. Üç iş günü içinde karar verilmesi gerek. Aslında yoğun bir iş. Çünkü Türkiye çapında tutanak sayısı günde 2 bini buluyor. Eğer bu sigorta şirketleri ortak bir karar veriyorsa diyelim ki iki araç da yüzde 50 kusurludur diyorsa bu şekilde bir karar çıkıyor. Ancak farklı kararlar çıkıyorsa anlaşmazlık yaşanıyor ve devreye devlet bünyesinde çalışan Tramer Komisyonu giriyor. Bu komisyonda uzman trafik polisleri veya alanında bilirkişilik yapmış görevliler yer alıyor. Onlar da dosyayı inceleyip yorumlayıp oy çokluğuyla karar vermek zorunda. Karar SMS yoluyla sigortalı araç sahiplerine bildiriliyor. Kararın doğru olmadığını düşünen araç sahibi de üç iş günü içinde karara itiraz edebilir. Bunu da genellikle bizler yani bağlı olduğu sigorta şirketleri aracılığıyla yapıyorlar. Ancak böyle bir itirazın çok büyük bir anlamı da olmuyor. Eğer ortada incelenen bilgilerin dışında bir bilgi, fotoğraf, video ya da ifade varsa o zaman itiraz anlam kazanıyor. Hatta bu bahsettiğim yoğunluk içinde yanlışlıklar da elbette ki olabiliyor. Örneğin geçenlerde park halindeki aracına başka bir aracın çarptığı kişi kusurlu bulunmuş. Ama maddi bir hata yapılmışsa bunu geri almak mümkün. Tabii Türkiye şartlarında da “Ben kusurluyum” diyen sürücüye çok az rastlıyoruz. Herkes "haklı". Hep "plakası alınamayan araçlar" onları sıkıştırmış oluyor nedense. Kimse seyir halindeyken cep telefonuyla konuşuyordum diyemiyor tabii. Delillendirilemiyor. Bu noktada MOBESE'ler ya da fahri trafik müfettişleri devreye giriyor, kırmızı ışıkta geçenleri, cep telefonlarına bakanları tespit edebiliyor. Sürücülerin kural ihlali yaptıklarında bunun cezalandırılacağını bilmeleri gerekiyor. Başka türlü kazaların önüne geçilmesi çok zor.

Sonuçları şaşırtıcı olan maddi hasarlı bir kaza hatırlıyor musunuz? 

Kazalarda kişilerin doğru beyanları önem taşıyor
Kazalarda kişilerin doğru beyanları önem taşıyor

Evet, geçenlerde böyle bir kaza başvurusu oldu. Vatandaş tutanakta krokide çizip "Aracım sağ şeritte park halindeyken başka bir araç gelip sol ön kapıma çarptı" demiş. Suçladığı diğer sürücü de ifadesinde "Dikkatsiz ilerliyordum. Çarptım. Kusurluyum" diyor. Eksper olayı incelemiş ve "Bu kaza anlatıldığı gibi olamaz" demiş. Neden olamaz? Çünkü çarpılan aracın fotoğraflarına baktığımızda hasarın ancak ve ancak sol ön kapı açıkken gerçekleşebileceğini görüyoruz. Yani park halindeki aracın kapısı açıkmış. Kapalı kapıya çarpılmış olsaydı metalde böyle bükülme olmazdı. Bu araç sahibiyle konuştuğumuzda kapısının açık olduğunu kabul etmiyor. Araca çarpan kişiyle konuştuğumuzda "Orası dar bir yoldu. İnmek için kapıyı açtı" dedi. "Neden bunu böyle belirtmedin?" diye sorduğumuzda "Benim hatam oldu" dedi. İşte bu durumda kusur tamamen değişiyor.

Son olarak bize kendinizden bahseder misiniz?

Sigortacılık mesleğine 1987'de başladım. Şark Sigorta, Koç Allianz ve Allianz'da çalıştım. Hasar müdürüydüm. 2009'da emekli olup eksperliğe başladım. Altı yıl kaza eksperliği yaptıktan sonra Quick Sigorta'da hasar koordinatörü olarak çalışmaya başladım. Dolayısıyla meslek hayatım boyunca hem hasar tarafında hem poliçelerin hazırlandığı teknik serviste hem de eksper tarafında yani bu sektörün her alanında çalışmış oldum.