“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü”. Sadece bir gün olmamalı ve asla bir cümle dizisinde kalmamalı. Zira güvende hissetmek bir ayrıcalık değil bir hak.
Kimi zaman evin sıcak bir köşesinde kimi zaman bir dost gülümsemesinde kimi zaman da sadece kendi varlığını özgürce ifade edebilmekte saklı bir duygu “güven”. Yazık ki bu en temel insani his, birçok kadın için hâlâ bir ayrıcalık gibi yaşanıyor. Oysa güven, ayrıcalık değil, hak olmalı. Her kadının, her insanın doğuştan sahip olduğu, sorgulanamaz bir hak.
“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” ise takvimde bir gün olmanın çok ötesinde, şiddetin hiçbir biçiminin normalleşmemesi için yükselen ortak bir sesin sembolü. Kadınların, toplumun her alanında eşit, özgür ve güvende yaşayabilmesi için atılan adımların simgesi.
Mücadelede dünya ve Türkiye
Kadınların yaşam hakkını tehdit eden şiddet hâlâ küresel bir sorun. Ancak umut verici olan, birçok ülkenin artık bu sessizliğe son vermek için kararlı adımlar atması. Bu nedenle 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde dünyanın dört bir yanında kadına yönelik şiddeti önleme, farkındalık yaratma ve eşitliği savunma çağrısını yineliyor. Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Konseyi başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluş, kadına yönelik şiddeti insan hakkı ihlali olarak tanımlıyor ve bu alanda bağlayıcı sözleşmeler yürürlüğe koyuyor. İşte çeşitli ülkelerin uygulamalarından örnekler:
- BM Kadın Birimi (UN Women) tarafından düzenlenen “HeForShe” gibi kampanyalarla erkekleri ve toplumu çözümün parçası olmaya çağırıyor.
- İspanya’da 2004’te kabul edilen “Cinsiyete Dayalı Şiddet Yasası” ile hem hukuki hem psikolojik destek sistemleri oluşturuldu.
- İsveç ve Norveç’te eğitim müfredatına toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri eklendi. Şiddetin kaynağındaki kültürel kalıplar dönüştürülmeye çalışılıyor.
- Kanada’da “National Action Plan” kapsamında ise sığınma evlerinden yasal yardım merkezlerine kadar bütünleşik bir destek ağı kuruldu.
Bu ülkelerin ortak noktası ise şiddeti yalnızca bireysel bir olay olarak değil, toplumsal bir sorun olarak görmeleri ve konuyla devlet politikası düzeyinde mücadele etmeleri.
Türkiye’de de kadına yönelik şiddetle mücadele, son yıllarda kamu politikalarının öncelikli alanlarından biri haline geldi. Yasal ve kurumsal düzenlemelerden bazıları:
6284 Sayılı Kanun (2012): Kadınların korunması ve şiddetin önlenmesine dair en temel yasal çerçeve.
ALO 183 ve KADES Uygulaması: Kadınların acil durumlarda kolayca ulaşabileceği dijital ve telefon destek hatları.
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM): Psikolojik, hukuki ve barınma desteği sunan devlet kurumları.
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı (2021–2025): Farkındalık, koruma, önleme ve adalete erişim alanlarını kapsayan kapsamlı bir plan.
STK’lar ve Yerel Yönetimler: Mor Çatı, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, KAMER gibi sivil toplum kuruluşları sahada aktif rol oynuyor.
Bunun yanında medya kampanyaları, eğitim projeleri ve kamu spotları da toplumsal bilinç düzeyini artırmaya yönelik güçlü araçlar olarak öne çıkıyor.
Şiddet gören bir kadına nasıl yardım edersiniz?
Kadına yönelik şiddet, yalnızca fiziksel değil; psikolojik, ekonomik ve dijital biçimleriyle de kadınların yaşam alanını daraltıyor. Bu alanda toplumun her bireyinin yapılabilecekleri var. İşte adım adım yardım ve destek formülü:
Önce güvenliği sağlayın: Eğer evden çığlık, yardım isteği ya da kavga sesi geliyorsa, 112 Acil Durum Hattı’nı arayıp polis desteği isteyebilirsiniz. Şiddet anında kapıya gidip müdahale etmeye çalışmayın; bu hem sizin hem mağdurun güvenliğini tehlikeye atabilir. Olayın yerini, apartman numarasını ve duyduklarınızı net biçimde aktarın. Polis olay yerine gittiğinde, kişi şikayetçi olmasa bile tehlike varsa koruma tedbiri başlatabilir.
KADES uygulamasını hatırlatın: Eğer komşunuzla daha önce konuşma fırsatınız olduysa ya da güvenli bir şekilde iletişim kurabiliyorsanız ona KADES (Kadın Destek Uygulaması)’ndan bahsedin. Bu uygulama, acil durumda tek dokunuşla en yakın polis ekibini destek isteyen kişinin adresine yönlendirir.
Şiddet sonrasında destek: Kadın güvenli bir şekilde evden ayrılabildiyse veya ayrılmak istiyorsa ALO 183 Sosyal Destek Hattı’nı arayabilir. Bu hat, 7/24, ücretsiz, gizlilik esaslı çalışır. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM), barınma, psikolojik ve hukuki destek sağlar. Eğer bulunduğu ilde kadın sığınma evi varsa, bu merkezler yönlendirme yapar.
Gerekirse tanık olun: Eğer olayı bizzat gördüyseniz veya duyduysanız, karakolda veya savcılıkta tanık beyanı verebilirsiniz. Şiddet olayları “aile içi” diye nitelendirilse bile, tanıklık ifadeleri çok değerlidir.
Sessiz kalmayın: Bazen şiddet fiziksel değil, psikolojik veya ekonomik biçimde yaşanır. Kadının davranışlarında korku, içine kapanma, sürekli açıklama yapma gibi belirtiler görüyorsanız da ona “İstersen konuşabiliriz.”, “Yalnız değilsin, yardım alabiliriz.” gibi nazik bir tonda ve yargılamadan destek olun. Bu yaklaşım kişinin yardım istemesini kolaylaştırabilir.
Bu konuda konuşmaya devam etmeliyiz. Bu nedenle konuşmak, anlatmak ve farkında olmak bir tercih değil, bir sorumluluk.
Bir toplumun gerçek gücü, kadınlarının güvenle ve özgürce yaşayabildiği bir düzen kurabilmesinde yatıyor. Her birey, kurum ve devlet bu mücadelede bir halka olabilir ve olmalıdır da. Bu nedenle 25 Kasım, sadece bir takvim günü değil; eşitlik, adalet ve insan onuru için verilen mücadelenin sembolü. Her ses, her adım, her dayanışma bu zinciri güçlendirir. Kadına yönelik şiddet özel bir mesele değil, toplumsal bir yaradır. Bu yarayı ancak birlikte iyileştirebiliriz.