COVID-19’a yakalanan, tedavi gören, atlatan ve yeniden normal yaşamına dönen kitlenin önemli bir kesiminde COVID-19 semptomları üç aya kadar sürüyor.
Çin’de çıkalı iki seneyi geçti. Dünyanın geri kalanı da 1,5 yılı geride bıraktı. Evlere hapsolduk; okullarımızdan, işyerlerimizden kısacası düzenimizden olduk. Varyantları çıktı, “evrim geçiriyor” dendi, ölümler arttı azaldı derken on gün sonra neler yaşayacağımızı tahmin edemez hale geldik. Ancak ilginç, tuhaf hatta acayip şeyler de gündeme gelmeye başladı.
Önce herkes onları yanlış anladı
Dünyanın genelinde, COVID-19’dan korunduklarına inanan ve evinden çalışmaya başlayan kitle bir yıl geçmeden isyan etmeye başladı çünkü hemen hepsi hem daha uzun saatler boyu çalıştıklarını hem de kendilerini daha fazla stres altında ve “hasta” hissettiklerini söylüyordu. Üstelik bu kitle içinde yer alan ve COVID-19’a yakalanmayanlarla kıyaslandığında salgından etkilenen, hastaneye yatan, iyileşip taburcu olanlar daha fazlaydı. Bu kitlenin başka bir iddiası daha vardı: Ruhsal ve zihinsel sağlıkları iyi değildi. Hiçbir kronik semptom göstermeyenlere kıyasla kendilerini sürekli endişe içinde, sanki yeniden hastalığa yakalanacakmış ve her şey bu kez çok daha kötü olacakmış gibi hissediyorlardı.
Önce herkes onları yanlış anladı. “Hastayım” veya “kendimi iyi hissetmiyorum” bahanesinin ardına sığınıp işten kaytarmaya çalıştıklarını zannetti. Başta İngiltere ve bazı AB ülkeleri, çalışanlara koçluk, işyeri desteği ve psikolojik yardım almalarını tavsiye etmeye başladı. Elbette işe yaramadı. Başbakan Boris Johnson, COVID-19 ölümlerinin ülkede 100 bini aştığı Ocak 2021 sonrasında, özellikle kendini bir türlü iyileşmiş hissetmeyen bu kitle tarafından ağır eleştiriye uğradı. İyileşmiş olarak kabul edilenlerin açığı kapatmaya zorlanırcasına çalıştırıldığı, bu yüzden aslında bir türlü tam olarak iyileşemedikleri öne sürüldü.
Hem hasta hem yalnız
İngiliz yetkililer daha fazla vakit harcamadı ve ilk yaptıkları şey de Ulusal İstatistik Ofisi’ni (ONS) devreye sokup ülkede hastalığa en son nasıl bakıldığını ve salgının yaşam şeklini nasıl etkilediğini belirlemek oldu. Bu araştırmanın belki de en önemli sonucu “yalnızlık” çıktı. Öyle ki hastalığa yakalanan İngilizlerin hemen hiçbiri konuşacak, içinde bulunduğu durumu anlatıp dertleşecek kimse bulamıyor ve kendini yapayalnız, adeta terk edilmiş gibi hissediyordu! Akciğer hastalıkları üzerine faaliyet gösteren İngiliz Akciğer Vakfı (British Lung Foundation) ise farklı bir tespitle ortaya çıktı. Buna göre İngilizlerin neredeyse tamamı COVID-19’dan kötü etkileniyordu ki bunun en basit sebebi de gerçekten hasta hissettikleri halde kimseyi buna inandıramıyorlardı. Vakıf da karşı adım attı ve “12 haftadan uzun süren ancak COVID-19 teşhisi konamayan rahatsızlık hali de COVID-19 olarak açıklanır” ilkesini benimsedi. Böylece her kim 4-12 hafta arası COVID-19 semptomları gösteriyorsa, ona da “Devam Eden Semptomatik COVID-19” teşhisi konması gerektiğini duyurdu.
“Daha çok çalışıyorum” diyenler
Ulusal İstatistik Ofisi’nin 7 Nisan-13 Haziran 2021 tarihleri arasında ve 40 bine yakın İngilizle yaptığı anketten dikkat çekici sonuçlar çıktı. Buna göre İngilizlerin yaklaşık yüzde 44’ü, gösterdikleri uzun süreli COVID-19’un semptomları (yazının devamında buna kısaca USC19S diyelim) sebebiyle ne sıradan, günlük işlerini doğru dürüst yapabiliyordu ne de evden yürüttükleri ofis işlerini... Buna karşın yüzde 30’u hiç etkilenmiyordu. Yüzde 36’sı ise COVID-19’a ya hiç yakalanmamıştı ya da yakalanmış ancak hastalığın iş hayatını etkilediğine tanık olmamıştı. Ankete katılanların yüzde 6,2’sine ise ciddi ciddi USC19S teşhisi kondu. İlginç bir kitle de vardı: Her 10 kişiden biri testlerinin pozitif çıktığını ancak herhangi bir kronik semptom yaşamadığını söylüyordu. Ek olarak USC19S gösteren her dört kişiden biri, pandemi nedeniyle daha uzun saatler boyu çalıştığını iddia ediyordu. Bu iddiada bulunanlar da zaten kendini daha gergin, daha stresli hisseden yüzde 65’lik bir kitlenin içindeydi ve iki milyonu aşkın İngiliz vatandaşı, Şubat 2021’e kadar en az 12 hafta (yani üç ay) süren COVID-19 semptomları göstermişti! Hemen ardından Dünya Sağlık Örgütü de farklı ülkelerden gelen benzer şikayetleri dikkate alınca, Şubat 2021’de WHO’dan şu açıklama geldi: “COVID-19’a yakalanan her 10 kişiden biri, “USC19S gösterebiliyor.”
Yeni bir hastalık hali: COVID-19 değil ama benzer
Artık gündemimizde salgınla ilgili yeni bir madde var: Uzun süreli Covid 19 semptomları. Veya farklı bir ifadeyle Covid Sonrası Sendrom.
Uzun süreli COVID-19 semptomları, en anlaşılır ifadeyle uzun süren ama hasta edip yatağa düşürmeyen hafif veya şiddetli COVID-19 belirtilerini kapsıyor. Bu belirtiler en az 12 hafta, yani üç ay sürüyor. Bunlar aşırı yorgunluk, nefes darlığı, kalpte çarpıntı, göğüs ağrısı ve kalp sıkışması; “beyin sisi” denen ve hafızada, düşünmede, konsantrasyonda zorluk yaşanması; alınan tat ve kokuda farklılık hissetme, eklem ağrıları… Hepsi bu kadar değil elbette, uzmanlara göre onlarca hatta yüzlerce farklı şikayet de var. Yalnız mesele şu ki USC19S belirtisi gösteren kişiler, COVID-19’a yakalanıp yatağa düşen, karantinaya alınan ve iyileşen kişilerle kıyaslandığında 10 ayrı organ sistemini etkileyen 200’ü aşkın COVID-19 semptomunu çok daha uzun süre gösteriyor. Üstelik yine iyileşenlerle kıyaslandığında, USC19S sergileyenlerde halüsinasyonlar, uykusuzluk, duyma ve görmede farklılıklar, kısa süreli hafıza kaybı, konuşmada ve kullandıkları dilde sorunlar da ortaya çıkıyor. Sindirim sistemi, boşaltım sistemi hatta ciltte sorunlar da cabası. Bu semptomların şiddeti farklı olabiliyor ama şikayet ortak: “Duş almakta, markete alışverişe gitmekte, neyi nereye koyduğumu hatırlamakta bile zorlanıyorum!”
Sebebi bilinmiyor
USC19S’nin sebebi ne? Bunu şimdilik kimse bilmiyor. Bir gruba göre virüs, bazı insanların bağışıklık sistemini fazlasıyla hızlandırıyor ve sonuç olarak kişinin bağışıklık sistemi sadece virüse değil vücut dokularına da saldırıyor. Uzmanlar böyle bir şeyin ancak çok güçlü bağışıklık sistemine sahip kişilerin vücudunda yaşanabileceğine dikkat çekiyor. Bir başka gruba göre de virüs bu kişilerin vücuduna girdikten sonra sürekli uyku halinde yaşıyor sonra da aktif hale geçiyor. Herkesin anlayabileceği şekilde açıklamak gerekirse bu uzmanlara göre COVID-19 virüsü belki de uçuğa sebep olan herpes virüsü gibi faaliyet gösteriyor: Bir kez vücudunuza girdi mi zayıf anı yakaladığı anda ortaya çıkıyor. Ağır bir Covid yaşadıysanız, hep görünür halde oluyor ama sizi hasta etmeye de yetmiyor. Bir başka grup ise tek bir tez üzerinde durmanın yanlış olduğuna, farklı bünyelerde farklı sorunlara yol açmasının mümkün olduğuna dikkat çekiyor.
Kimler ve ne sıklıkta?
Kimlerde USC19S görülür ve bu ne kadar sık yaşanır şimdilik belli değil ama tıp alemi yaklaşık altı aydır “uzun süreli COVID-19” teşhisi koymaya devam ediyor. Tespit edilen bazı gerçekler de var tabii. Örneğin yaş ilerledikçe daha sık rastlanıyor ve kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülüyor. Ayrıca COVID-19’a yakalanmış, hastaneye kaldırılmış, tedavi görüp taburcu edilmiş kişilerde bu semptomlar daha yaygın olarak gözlemleniyor.
Yine de bir sayı vermek gerekirse uzun süreli COVID-19 semptomları gösterenler her 100 bin vakada ancak 2000 kişi. Bunların yüzde 1 ila 2’si 20’li yaşlardayken yüzde 5’i ise 60’lı yaşlarında. 18 yaş altında durum biraz daha garip. Yapılan araştırmalara göre Covid 19 ile ilgili hemen hiçbir şeyi yetişkinler gibi yaşamayan 200 bin ergen, çocuk ve bebeğin 4 bin-32 bin kadarı 15 hafta sonra yani neredeyse dört ay sonra bile hala belirtileri gösteriyor! Semptomlar bu çocukları ne kadar güçsüz bırakıyor belli değil çünkü hiçbiri hasta yatağında değil ve hemen hepsi de okuluna gidiyor. Baş ağrısı, yorgunluk, nefes alıp vermede yaşanan güçlük önemsiz değil. Bu çocuklar, her an tıbbi desteğe ihtiyaç duyabilir.
Sizde de var mı?
Peki, sizde USC19S var mı, bunu nasıl anlayacaksınız? Bunun için şimdilik bir test yok. Sadece USC19S teşhisi koyabilmek için hastada diyabet, tiroid fonksiyonlarında bir aksaklık ve demir eksikliği gibi sorunlar var mı yok mu, buna bakmak gerekiyor. Bu rahatsızlıklardan sizde yoksa ancak o zaman USC19S araştırılmaya başlanıyor. Doktorların beklentisi bir kan testinin bulunması yönünde. Aşı olmak USC19S’nı bertaraf edebilir mi o da belli değil. Doktorların bu konudaki tek umudu da COVID-19 belirtileri aşı yaptıranlarda hafif seyrettiği için, aşının USC19S’na da iyi gelebileceği yolunda.
COVID-19 da bir virüs
Sonuç olarak COVID-19 geçiren; evinde, hastanede veya yoğun bakımda fark etmez tedavi gören, taburcu olan ve aradan üç ay geçtiği halde kendisini hala hasta hissettiğini söyleyen bir kitle var ve hepsi de haklı. Bu hastalığın nekahet süresine dair kimse bilgi sahibi değil. Çünkü tıp uzmanları USC19S gündeme geldiğinde de aynı şeyi hatırlatmıştı: “COVID-19 viral bir hastalık ve viral hastalıklar da kronik veya kalıcı semptomları tetikleyebilir. Bu durum COVID-19’a özel değil. Sadece bazı vakalarda 12 hafta kadar devam ediyor, bunun standardı ne kadardır, onu bilemiyoruz.”