COVID jenerasyonunu neler bekliyor

COVID jenerasyonunu neler bekliyor

Dünyayı sarsan ve hâlâ içinde olduğumuz pandeminin etkileri, çocukların ve gençlerin gelecekte baş etmesi gerekecek sorunlar listesini uzattı. 

COVID-19 salgını sonrası 2019 öncesine kolay kolay dönülebilecek gibi görünmüyor. Pandemiyle birlikte sosyal yaşamdan ekonomiye kadar birçok alanda köklü ve mecburi değişiklikler oldu. Her yaştan insan, psiko-sosyal ve ekonomik açılardan etkilendi. Özellikle kişilik yapısı gelişen çocuklar ve gençler tüm bu etkileri ve daha fazlasını sadece bu dönemde değil gelecekte de yaşayacağa benziyor.

New Scientist dergisi de bu öngörüyü merkezine alarak 2019’dan bugüne yaşanan salgının geleceğin yetişkinlerini, derginin söylemiyle “COVID Jenerasyonu”nu ne kadar etkileyeceğine yönelik bir araştırmaya imza attı. Araştırmadan bazı başlıklara göz atalım.  

Eğitimdeki gelir eşitsizliği kendisini pandemi zamana uzaktan eğitime katılım oranlarında da gösterdi.
Eğitimdeki gelir eşitsizliği kendisini pandemi zamana uzaktan eğitime katılım oranlarında da gösterdi.

Eğitim eşitsizliği ve psikoloji

Pandemi, tüm dünyada eğitimde yaşanan eşitsizlikleri de iyice görünür kıldı. Araştırmaya göre İngiltere gibi gelir düzeyi yüksek ülkelerde bile uzaktan eğitime katılım, özel okullarda yüzde 74, devlet okullarında ise sadece yüzde 38 oldu. Dolayısıyla yüz milyonlarca öğrenci için son 1,5 yıl eğitimde kayıp bir dönem ki bu da bütün eğitim hayatının yüzde 5’i anlamına geliyor. İstatistiklere göre her bir yıllık eğitim, gelecekteki gelir seviyesine ortalama yüzde 8’lik etki yapıyor. Tüm bu rakamlar ışığında COVID Jenerasyonu için bu etkinin ileriki yıllarda kendini hissettirmesi bekleniyor.

Beden sağlığı kadar ruh sağlığı da hayatta kalmak ve kaliteli bir hayat sürdürmek açısından önemli. Ancak modern zamanların ortaya çıkarttığı sorunlar -konsantrasyon dağınıklığı, teknoloji bağımlılığı, iletişim sorunları, depresyon gibi- çocukların ve gençlerin psikolojisini alt üst etmişken pandemi bu etkiyi katladı. Derginin araştırmasına göre 2000-2019 arasında 18-24 yaş arası gençler, anksiyete ve depresyona yakalanma riski en yüksek yaş grubuydu. COVID-19 ile birlikte şimdi 45 yaş altı her üç kişiden biri psikolojik problemler yaşıyor. Bunların yüzde 40’ını 18-21 yaş arası gençler oluşturuyor. 

Halihazırda ciddi bir sorun olan barınma konusu ilerleyen yıllarda COVID jenerasyonunun başını ağrıtacak gibi.
Halihazırda ciddi bir sorun olan barınma konusu ilerleyen yıllarda COVID jenerasyonunun başını ağrıtacak gibi.

Barınma problemleri

Büyük Buhran veya 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı, İkinci Dünya Savaşı ya da 2008 yılında yaşanan ekonomik kriz dönemlerini yaşayan gençlerin geleceği zora girmişti. Gençler, ekonomik sıkıntı yaşanan zamanlarda iş bulmakta zorlandığı gibi ekonomik bunalımın yarattığı dalga etkisi sebebiyle gelir düzeylerini ileriki yıllarda da toparlayamadı. Derginin araştırmasında COVID-19 dönemi ve sonrası için de benzer bir tahmin yapılıyor. İngiltere’de yapılan anketlere göre pandemi döneminde yaşayan gençlerin refah seviyesi, anne babalarından daha düşük olacak. Bazı temel gereksinimler örneğin barınma ihtiyacı önümüzdeki yıllarda büyük sorun olacağa benziyor.

Günümüzde de ciddi bir barınma sorunu söz konusu, üstelik sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da hatta Amerika Birleşik Devletleri’nde de… Apartment List isimli bir emlak sitesinin raporuna göre, Amerika Birleşik Devletleri’nde konut fiyatlarındaki artış hızı son otuz yılın en yüksek seviyesinde. Birleşik Krallık’ta ise HomeLet isimli bir konut sigortası şirketinin endeksine göre yeni kiracılar için yıllık fiyat artışı 2019’dan bu yana yüzde 8,8’e kadar çıktı.

Konut fiyatları ne yazık ki Türkiye’de de tarihi bir tırmanışa geçti ve birçok kişi için ev sahibi olma hayalleri başka baharlara kaldı. COVID-19’un etkisiyle tatil yörelerindeki şehir ve kasabalara göç arttı. Büyük şehirlerde ise konut talebinin artışı nedeniyle çok yönlü bir konut sıkıntısı yaşanıyor. Uzmanlar yeni konut üretimine geçilmedikçe konut fiyatlarındaki artışın devam edeceğini söylüyor. Dünyada tek göz odalı ya da küçük metrekareli evlerden odaları paylaşılan evlere kadar birçok yöntemle veya kira düzenlemeleriyle soruna çözüm bulunmaya çalışılıyor. Ancak, önümüzdeki 5-10 yıllık süreçte problemin nasıl çözülebileceği bilinmiyor. Dolayısıyla COVID Jenerasyonu için de yakın gelecekte konut sıkıntısı yaşanacağına şüphe yok.

Temiz enerjiye geçiş karbon emisyonunda düşüş sağlayacağından dünyanın geleceğine direkt etki edecek.
Temiz enerjiye geçiş karbon emisyonunda düşüş sağlayacağından dünyanın geleceğine direkt etki edecek.

Tam çevre kendine geliyordu ki…

Salgın sürecinde ekonomik aktivitenin yavaşlamasıyla karbon emisyonlarında yüzde 17’lik bir azalma kaydedildi. Bu, iklim değişikliği konusunda kaygılar taşıyanlar için sevindirici bir gelişmeydi ama kısa sürdü. Ekonominin yeniden hızlanmasıyla birlikte emisyon düşüşü yüzde 6’da kaldı.

Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) Dünya Enerji Görünümü 2021 raporuna göre dünyada güneş ve rüzgâr enerjisi, elektrikli araçlar ve diğer düşük karbon teknolojiler gelişirken yeni bir enerji ekonomisi ortaya çıkıyor. Buna rağmen, temiz enerjide bugüne kadar sağlanan ilerleme küresel emisyonların sıfır seviyesine doğru inmesini sürdürülebilir kılmak için yavaş. Raporun mevcut politikalar senaryosuna göre ülkelerin bugüne kadar uyguladığı önlemlerle küresel sıcaklık artışının 2100’de sanayi öncesi döneme göre 2,6 santigratı bulacağı öngörülüyor.

Kuşak çatışmaları artabilir

Gençlerin çoğu maske, aşı, seyahat, iş hayatı ve eğitim kısıtlamalarından ‘büyükleri’ sorumlu tutuyor. İngiltere’de yapılan anketlerde nüfusun yüzde 60’ının Z kuşağı ile diğer insanlardan daha çok çatışma yaşadığını aktardığını kaydediyor. Ekonomik verilerin çoğu da yazık ki gençlerin geleceğinin anne-babalarından daha karanlık olacağına işaret ediyor. Bu durum nesil çatışmasını daha da körükleyebilir.  

Bilim insanları pandeminin doğum oranlarını artıracağını öngörmüştü, ancak böyle olmadı.
Bilim insanları pandeminin doğum oranlarını artıracağını öngörmüştü, ancak böyle olmadı.

Doğum oranlarında düşüş

Bilim insanları milyonlarca kişinin evlere kapandığı bir dönem sonrasında dünya genelinde bir bebek patlaması yaşanacağını ileri sürmüştü. Yanıldılar. İnsanların bebek sahibi olmaktan kaçınmasının en önemli sebebi ise ekonomik kaygılar. Yüksek gelirli 22 ülkenin 7’sinde 2020’nin sonları ve 2021’in başlarında doğumlarda önemli düşüşler kaydedildi. Bu durum, zaten nüfusları giderek yaşlanan ülkelerin gün geçtikçe daha yaşlı nüfuslarla karşı karşıya kalmasına sebep olacak. Bu da sağlık harcamaları, emekli maaş ödemeleri gibi ekonomik sorunları birlikte getirecek.

Y ve Z kuşağı kendilerini siyasal belirsizlikler, sınıfsal ve ırksal ayrımcılık ve iklim olayları nedeniyle sorumlu hissediyor.
Y ve Z kuşağı kendilerini siyasal belirsizlikler, sınıfsal ve ırksal ayrımcılık ve iklim olayları nedeniyle sorumlu hissediyor.

Sorumluluk hissediyorlar

Öte yandan Deloitte 2021 Y ve Z Kuşağı Araştırması ise tehlikeyi gören ve sorumluluk almak isteyen bir Y ve Z kuşağı tablosunun varlığını ortaya koyuyor. 2021 raporu, Kuzey Amerika, Latin Amerika, Batı Avrupa, Doğu Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Asya Pasifik'te 45 ülkeden 14 bin 655 Y kuşağı ve 8 bin 273 Z kuşağı katılımcının bireysel katılımıyla çevrimiçi yapıldı. Çalışmalar 8 Ocak-18 Şubat 2021 tarihleri arasında tamamlandı. Çalışmaya dahil edilen Y kuşağı 1983-1994 ve Z kuşağı 1995 -2003 yılları arasında doğan kişileri kapsıyor. Rapor, büyük kuruluşlarda yönetici pozisyonunda olanlardan kontratlı çalışanlara, gönüllülerde işsizlere kadar geniş katılımcı grubunu temsil ediyor.

Rapora göre Y ve Z kuşağı kendilerini siyasal belirsizlikler, sınıfsal ve ırksal ayrımcılık ve iklim olayları nedeniyle sorumlu hissediyor. Bu kuşağın üyeleri uzun zamandır toplumsal değişim için bir şeyler yapılabileceğini savunuyor ve artık bunun için dünyanın önemli bir dönüm noktasında olduğunu düşünüyor. 

Pandemi koşullarında gelir eşitsizliği ve işsizlik korkuları, Y kuşağı ve Z kuşağı için kişisel kaygılar listesinin başında yer alıyor.
Pandemi koşullarında gelir eşitsizliği ve işsizlik korkuları, Y kuşağı ve Z kuşağı için kişisel kaygılar listesinin başında yer alıyor.

Kaygılar yer değiştirdi

İklim değişikliği ve çevreyi korumak uzun zamandır Y kuşağının endişesiydi. Bu sene pandemi koşullarında şaşırtıcı olmayan bir şekilde gelir eşitsizliği ve işsizlik korkuları, Y kuşağı için kişisel kaygılar listesinin başına geçti. Bu kaygılarının hemen ardından yine çevre sorunlarına odaklanılmaya devam edildi. Z kuşağı için de işsizlik ve gelir eşitsizliği aynı Y kuşağında olduğu gibi öncelikli kaygılar. Global olarak bakıldığında Y kuşağı katılımcıların sadece yüzde 36'sı ve Z kuşağı katılımcıların yüzde 40'ı kişisel finansal durumlarının 2022'ye kadar iyileşeceğine inanıyor.

Kuşakların kişisel finansal kaygılarının artmasının yanında daha büyük bir toplumsal mesele olarak gördükleri ekonomik eşitsizlik konusu diğer bir endişeleri. Türkiye’den Y kuşağı katılımcıların yüzde 83 gibi büyük bir kısmı ve Z kuşağının da yüzde 76’sı gelirin toplum genelinde eşit olmayan bir şekilde dağıldığını düşünüyor.

Kaynak:

New Scientist dergisi “Covid kuşağı: Pandemi gençlerin geleceği için ne anlama geliyor?”

Deloitte 2021 Y ve Z Kuşağı Araştırması 

Quick Öğrenci Seyahat Sigortası

Öğrenci seyahat sağlık sigortası eğitsel faaliyetler amacıyla yurt dışına çıkan (Erasmus, uzun süreli eğitim, yüksek lisans, dil okulu vb.) öğrencilerin yaptırması gereken bir sağlık güvencesidir.

Detaylı bilgi için:

quicksigorta.com/ogrenci-seyahat-sigortasi