Evimi hayvanla paylaşmak istiyorum ama mesela “Kediye alerjim var, köpeği de günde iki kez dolaştıracak enerjide biri değilim” diyorsanız, internetten “alışılmış” pet dışında hayvanlar sahiplenebilirsiniz. Her hayvanla iletişim mümkün.
Evlerimizi paylaşabileceğimiz kedi, köpek ve kuştan başka hayvanlar da var. Bilim artık her türlü hayvanla iletişim sağlayabileceğimizi söylüyor. Satın almadan, yani biraz internet araştırmasıyla dahi ne kadar zalim bir sistem olduğu görülen hayvan ticaretine alet olmadan, bakılamadığı için terk edilmek istenenlerden yaşam tempomuza ve alanımıza uygun birini sahiplenerek hem farklı bir dost edinip hem de hayat kurtarabiliriz. Bir Google’layarak “yurt dışına taşınıyorum”, “alerjim çıktı”, “çocuğum oldu” gibi sebeplerle çok büyük ihtimalle birkaç ay önce edindiği herhangi bir hayvanı vermeye çalışan pek çok adrese ulaşabiliriz. Burada esas olan, asla para ödeyip ticaret çarkını döndürmemek.
Hayvan edinirken, Türkiye’de birkaç büyük şehir dışında veteriner hekimlerin çoğunun çiftlik hayvanları üzerine yoğunlaştığını, kedi ve köpekten dahi anlamadığını hesaba katmalıyız. O hayvanın herhangi bir sağlık sorununda yakınlarımızda danışacağımız bir hekim olup olmadığını önceden araştırmakta fayda var. Bir de, evde beslenmesinin yaşadığımız yerde yasak olmadığına emin olmak gerek elbette.
İşte birkaç alternatif…
Ginepig
Gine domuzu veya kobay, Güney Amerikalı domestik bir kemirgen arkadaşımız. Hamster kadar ürkek, tavşan kadar narin değil, oldukça az sağlık sorunu yaşayıp uzun ömürlü oluyor. Bakımı da kolay olduğundan, özellikle ilk kez hayvan sahiplenecekler ve küçük çocuklu aileler için çok uygun bir dost olduğu düşünülüyor. Günlük saman, taze su, taze sebze, çok az miktar özel mama ve C vitamini takviyesiyle yaşamını sağlıkla sürdürüyor. İnsanla ilişkisi sıcak. Küçük çığlıklarıyla iletişim kuruyor, mutlu olduğunda kedi gibi mırlıyor ve mesela sizi gördüğünde sevinçle ünlü “popcorn” dansını yapıyor. Tasmaya alıştırıp birlikte gezmeye çıkma şansınız da var. Her birinin apayrı ve bariz kişisel özellikleri oluyor.
IQ’su ve EQ’su bu kadar yüksek ve sevecen bir hayvanın laboratuvarlarda her türlü deneye maruz bırakıldığını düşününce insanın içi sızlıyor.
Gelincik
İlk kez 2004 tarihli Along Came Polly filminde Jennifer Aniston’ın evinde görüp çok şaşırmıştım. Özellikle ABD’de çok yaygın bir ev arkadaşı. Hayvanlarınızla uluslararası seyahat gerçekleştirmeniz gerektiğinde tabi olduğunuz uluslararası kanunlar var ve kedinizle, köpeğinizle neresi için hangi şartları yerine getirmeniz gerektiğini araştırırken, belgelerde hep şu üçlünün birlikte anıldığını görüyorsunuz: Cat, dog, ferret! Dünyada gelinciği olan ve onunla seyahatlere çıkan pek çok insan olduğu açık. Yine de, evde beslenmesinin yasak olduğu veya şartlara bağlandığı ülkeler ve eyaletler söz konusu.
Gelincik, tıpkı yavru kedi ve köpek gibi ısırmasının istenmediğini öğrenmesi gereken bir hayvan. Oynarken canınızı yakabileceğini kendiliğinden bilmiyor. Kedinin aksine evin içinde tuvaletini yapmak için kum aramadığından ve her yere tuvaletini yapma eğiliminde olduğundan tuvalet eğitimine ihtiyaç duyuyor. Çok zeki, iletişimi kuvvetli, dost canlısı, meraklı ve oyuncu. Doğası gereği sakin, ancak günün belli saatlerinde enerji patlaması yaşıyor. Böyle zamanlarda başını belaya sokmaması için gözünüzün üzerinde olması, bunun için de bol vakte sahip olmanız gerekiyor. Köpek gibi yoğun insan ilgisi ve iletişimi gereksinimi duyduğu için de bu tavsiye ediliyor. Onunla ne kadar çok zaman geçirirseniz, fiziksel ve psikolojik olarak o kadar sağlıklı bir ömür sürüyor.
Evde kediniz veya köpeğiniz varsa, biri gelinciği diğeri diğer hayvanı tutacak en az iki kişi halinde ilk tanıştırmayı yapmanız ve zamanla aşamalı olarak aynı ortamda serbest bırakmanız öneriliyor. Gelincik günlük olarak bol taze suya ve yağ ile protein oranları yüksek besine ihtiyaç duyuyor. Özel gelincik maması üretimi pek yaygın olmadığından, kedi veya yavru kedi mamasıyla beslenebiliyor. Pek çok insan yiyeceğinden hastalanıyor, pek çok ev bitkisinden zehirlenebiliyor, o bakımdan ne yediğine dikkat etmek çok önemli. Gerçi uygun beslenme tüm hayvanlar için aynı oranda önemli.
Şehir sakini yabaniler
Davetsiz misafirlerimiz! Şehir dediğimiz şey gezegen doğasının orasına burasına döktüğümüz betonlar olduğundan, her şehrin kendi coğrafyasına ait insandan başka sakinleri de vardır. Taksim’de kartalla karşılaşamayabiliriz artık. Çünkü avlanacak yeri yoktur ama mesela güvercin, karga, kirpi, kaplumbağa, martı, ebabil, serçe gibi gözümüz çok aşina olduğu için yaban olduğunu düşünmediğimiz ama aslında yaban kategorisinde bulunan pek çok hayvanla komşuyuz. Her an kazaya uğramış, aç veya susuz kaldığı için gücünü yitirmiş biriyle veya yuvadan düşmüş bir yavruyla karşılaşabilir ve elbette yardımcı olmak isteyebiliriz. Yaban hayatla yakından ilgili veterinerlerimizden Nilay Tezsay’ın YouTube’a yüklediği konuyla ilgili çeşitli eğitici, yol gösterici videolar var. Bu gibi uzmanların yardımına başvurabilir, Facebook profilinden hayvanın videosuyla birlikte mesaj göndererek yardım rica edebiliriz. Onun dışında ormanla ilgili bakanlık ve müdürlüklere ulaşmaya çalışabiliriz.
Düşüp kanadını kıran ve tek pençesi kopan bir karga bebeği bulmuştum. Uçup uçamayacağı belli değildi. Öldürmeyeceğime göre hayat boyu bende kalabileceğini hesaba katarak balkonda tesis kurmuştum ona. Yine de, olur da bir gün uçmayı başarırsa diye, daha doğrusu uçmak istesin, bana bağlanmasın diye fazla temasa alıştırmadım. Gerçekten de bir buçuk yıl sonra uçtu. Bulduğumuz yaban hayvanlarına yardım ederken amacımız onları “pet” yapmak değil, mümkün olduğunca iyileşmesine yardımcı olup doğasına dönmesini sağlamak olmalı. Ancak sağlığı düzelmeyip yardımsız yaşayamayacak olanlar istisnamız olabilir.