6G: Jet hızıyla internet hayal değil

6G: Jet hızıyla internet hayal değil

Hayatımızın vazgeçilmezi haline gelen internet, sadece varlığıyla değil hızıyla da önemli bizim için. Değişen ve günden güne hızlanan dünya düzeninde internetin yavaş olmasına en basit tabirle sabrımız yok. Birçoğumuz şu anda dördüncü nesil yani 4G hızında internet kullanıyoruz. 5G teknolojisi ise bazı ülkelerde hayata geçmeye başladı. 6G hakkında bir şeyler söylemek için teorik olsa da mevcut 5G ağının uzantısı özellikleri düşünmek zorundayız. Dolayısıyla 6G teknolojisinin özelliklerini anlayabilmek için önce 5G’yi kavramak gerekiyor.
6G’nin kulağa bir parça “masal” gibi gelmesinin temel nedeni, birçok ülkede daha 5G’nin kullanıma girmemiş oluşu. 6G, 5G’den 100 kat hızlı bir performans ortaya koyacak. Yani bu yeni nesil teknoloji, dijital dünya ile gerçek dünya arasındaki boşluğu doldurmaya, belki de ciddi anlamda iki dünyayı daha yakın kılmaya hazırlanıyor.

5G hala tüm dünyada tam olarak kullanılabilir değil.
5G hala tüm dünyada tam olarak kullanılabilir değil.

5G zaten halihazırda birçoğumuzun kullanmış olduğu 4G’den 100 kat daha hızlı bir bağlantı. Ancak internetin hızlı olmasıyla tek başına yeterli değil. Herkesin belirli bir ‘download’ ve ‘upload’ sınırı bulunuyor. Bir de gecikme süresi (Ms) söz konusu. 5G hayatlara girdiğinde bu sorunlar büyük oranda azalacak. 6G devreye girdiğinde ise uzmanlara göre en akıl almaz teknolojik başarıları bile mümkün kılacak.

Olabileceklere bir bakalım:

- Gerçek zamanlı büyük miktarda veri işlemeyi desteklemesi ve büyük verilerle çalışmayı kolaylaştırması.

- Yapay zeka, robotik ve otomasyon gibi teknolojilerin yeni boyutlara genişlemesi. Fabrikaların yapay zeka destekli teknoloji kullanan makinelerle çalışmasının artması ve böylece üretilmesi uzun süren maddelerin seri üretimine geçilmesi.

- İnternet aracılığıyla çalışan bütün araçların maksimum hıza ulaşması. En basitinden dosya aktarımlarının anında gerçekleşmesi.

- VR, AR ve benzerleri gibi gelişen teknolojilere boyutlandırması. XR, holografik ekranlar ve dijital çoğaltma gibi yeni teknolojilere öncülük etmesi.

6G’nin karşılaşacağı zorluklar

6G, bilgiyi algılama, insanlarla ve makinelerle iletişim kurma ve hayatı deneyimleme şeklimizi değiştirecek. Tüm bunları ve daha fazlasını başarmak için cep telefonlarının donanım ve bilgi işlem yeteneklerinde iyileştirmeler, buna ilaveten 5G’ye kıyasla genişletilmiş ağ performansı gerekiyor.

6G’nin sağlayacağı hiper bağlantı ve bilgiye erişim, dünya genelinde yaşam standartlarını iyileştirecek. Ancak aşılması gerekenler var. 6G için engeller, coğrafi ya da şehirlerin yapısından kaynaklanabilir. Terahertz dalgaların emilimi bu engeller nedeniyle kayıp yaşayabilir.

Mevcut 5G ağları da bu sorunu yaşıyor. Kullanıcılar bir ağaç veya bina tarafından engellendiğinde sinyal kaybı yaşanıyor.

6G teknolojisi için alıcı-verici kutularının üretim şekliyle beraber yerel hücresel ağın tüm altyapısının değişmesi ve geliştirilmesi gerekiyor.
6G teknolojisi için alıcı-verici kutularının üretim şekliyle beraber yerel hücresel ağın tüm altyapısının değişmesi ve geliştirilmesi gerekiyor.

Dünden bugüne hücresel ağlar

İlk kablosuz iletimi, İtalyan mucit Guglielmo Marconi, 1895 yılında mors kodu yollayarak gerçekleştirdi. Radyo dalgaları kullanılarak 3.4 kilometre çapında iletilen mors kodundan bir asır sonra, 1973’te, 0G cep telefonları olarak adlandırılan ilk kablosuz telefonlar gösterildi. Telekom şirketleri ilk nesil “1G” mobil ağını geliştirmeye başladı. Bu ağ, 30kHz bant genişliğine ve sadece sesli aramalara izin veren 2.4Kbps hıza sahipti. 1G, zayıf ses kalitesine ve sınırlı kapasiteye sahip olmasına rağmen 1991 yılına kadar kullanıldı. 2G cep telefonları, 1990’larda kullanımdaydı. Bu telefonlar kullanıcıların SMS, e-posta göndermelerine olanak sağlıyordu. 30kHz’den 200kHz’e kadar bant genişliği sunuluyordu. Daha sonra hız 384Kbps’ye çıktı ve her on yılda bir yeni bir nesil geldi. 3G, 2G’yi 50 kat daha hızlı genişleterek görüntülü aramaları ve internet tabanlı uygulamaları mümkün hatta kolay hale getirdi. Ardından kullanıma giren 4G, daha düşük gecikme süresi sağladı. 3G’nin 50 ila 500 katı hızlarına kadar ulaştı.

6G ise, sadece şeklen -alıcı-vericilerin üretim biçimi gibi- bir değişim değil, yerel hücresel ağın tüm altyapısının geliştirilmesini gerektiriyor. Kural olarak iletim hızındaki bir artış, hücrelerin daha sıkı bir şekilde dağıtılmasını gerektiriyor. Her yeni nesil, dalga boyundan ödün verirken spektrumun daha yüksek bir frekansını kullanıyor. Bu fedakarlığı yapmak, hücresel taşıyıcının menzil sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalacağı anlamına geliyor.

Bütün bu bahsettiğimiz akıl almaz hız, ne yazık ki erken vakitte görülebilecek bir teknoloji değil. Dünya üzerinde henüz 4G’ye bile geçmemiş ülkeler ve bölgeler varken ve 5G altyapısı da yaygınlaşmamışken 6G kullanımı kapı dışında beklemiyor. Ancak teknoloji devleri hazırlıklarını sürdürüyor. Onlar 6G konusunda çoktan yarış içerisine girmiş durumdalar. Örneğin halihazırda 5G yüzünden çekişmeleri süren ABD ve Çin, 6G testlerine başladı.

Çin merkezli elektronik şirketi Vivo Communication Technology, yakın zamanda hazırladığı 6G teknolojisiyle ilgili raporu paylaştı. “Bugün için, Gelecek için” forumunda raporu paylaşan Vivo’nun konuyla ilgili analizine göre, 6G teknolojisi; iletişim, hesaplama ve algılamayı tek bir sistemde buluşturacak. Entegre bir 6G ağının insanları makinelere ve makineleri makinelere bağlayıp yeni bir dijital dünya yaratacağı kaydediliyor. Raporda tarih de veriliyor. 2030 yılına kadar yüz milyarlarca cihazın birbirine bağlanması bekleniyor.

Tüm işaretler 6G’nin adım adım gerçeğe dönüştüğünü gösteriyor. Ancak tüm teknolojiler gibi 6G’nin hayata geçmesi için öncelikle muhtaç olduğu altyapının hazır olması gerekiyor. Hem 5G hem de 6G’yi deneyimlemek biraz daha vakit alacak gibi.