Sanal gerçeklikle fobilerin tedavi edilmesine son yıllarda hız verilmişti. Ancak yeni geliştirilen teknolojiler, bu tedavinin bir terapiste ihtiyaç duyulmadan uygulanmasını da mümkün kılıyor. Bu yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.
Fobiler birçok kişinin hayatını etkileyen, yaşam kalitesini düşüren bir sorun. Üstelik fobisi olan kişilerin hiç azımsanmayacak bir bölümü hayatlarının hiçbir döneminde tedavi almıyor. Bu da sorunlarının hiçbir zaman çözülmediği anlamına geliyor. Ancak son birkaç yılda kullanım alanı genişleyen yeni teknolojiler bu sorunları ortadan kaldırmaya gittikçe yaklaşıyor.
Terapistlere artık ihtiyaç yok mu?
Fobilerin tedavi edilmesinde sanal gerçeklik bir süredir kullanılıyordu. Ancak bu tedavinin bir terapistin gözetimi altında yapılması bir zorunluluktu. Şimdilerde bu zorunluluk da yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Oxford Üniversitesi’nden Profesör Daniel Freeman’ın geliştirdiği yeni bir program, psikolojik terapinin bir “sanal terapist” aracılığıyla yapılmasını mümkün kılıyor. Üstelik kişiselleştirilebilen bu program ve programın içerdiği sesli komut sistemi sayesinde bu sanal terapistle iletişim kurmak da mümkün.
Oxford Üniversitesi’nde yükseklik korkusu olan 100 kişi arasında yapılan deneylerin ardından ortaya çıkan sonuçlar şöyle: Sanal gerçeklik gözlüğü ve Freeman’in geliştirdiği programı her seferinde iki saatten az olmamak şartıyla beş kezden fazla kullanan deneklerin yüzde 68’inde fobilerin azaldığı gözlendi. Bu deneklerin korkularındaki azalmanın oranı ise neredeyse yüzde 75! Üstelik Freeman’ın açıklamasına göre bu oranlar, yüz yüze gerçekleştirilen terapilerden çok daha iyi.
“Sonuçlar beklediğimizden daha iyi”
Freeman şunları söylüyor: “Bu sistemi olabildiği kadar hayal gücüne dayanan, eğlenceli bir şekilde tasarladık. Ses yönlendirme sistemi sayesinde kullanmak da çok kolay. Sanal gerçeklik gözlüğünü takarak tamamlamanız gereken görevler arasında çökecek gibi duran bir köprüden geçmek, üç katlı bir binanın yüksekliğinde olan bir ağaçtan kedi kurtarmak, yüksek bir binanın balkonunun kenarında resim yapmak var. Sonuçlar bizi çok memnun etti. Bu tedavinin işe yarayacağından emindik ancak sonuçlar beklentilerimizi aştı. Bu tedavi hakkıyla uygulandığı zaman gerçek hayatta bir tedavi almışcasına hastaların hayatları değişiyor.”
Yükseklik korkusundan muzdarip olanlar ise hallerinden oldukça mümkün. Tedavinin katılımcılarından biri olan Sarah, yüksek bir yerde olması gerektiği zamanlarda sanal gerçeklik gözlüğü taktığını düşündüğünü anlatıyor: “Sanal gerçeklik gözlüğünün gözümde olduğunu düşünerek yüksek bir yerde olduğunu unutmaya çalışıyorum. Bu sayede kaygım da azalıyor.” Katılımcılardan Nico ise bu tedavinin hayatında bu kadar fark yaratacağını düşünmediğini ancak her şeyin iyi gittiğini söylüyor: “Bu tedavinin bir oyundan farksız olacağını, hedefine ulaşamayacağını düşünüyordum. Ancak tedavinin ardından kendimi sürekli zorlamaya başladım. Üçüncü kattan sonra dördüncü, sonra beşinci…”
Türkiye’deki durum
Sanal gerçeklik gözlüklerinin fobilerin tedavi edilmesi amacıyla ülkemizde kullanılması yeni değil. NP İstanbul Beyin Hastanesi'nden Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy bu yeni tedavinin kullanım alanlarını anlattığı röportajında şunları söylemişti: “Kaygı ve korkunun tedavi edilebilmesi için sadece konuşmanın ya da hayalde duyarsızlaştırma çalışmalarının yetmediği durumlarda sanal gerçeklik uygulanır. Kaygı, korku ve özellikle fobilerde, bilişsel davranışçı terapiler etkilidir. Psikoterapide sadece kişiyle konuşarak tedavi etmek değil, günümüzde teknolojinin imkanlarından da yararlanılmaktadır. Kaygı bozuklukları ve fobilerin terapisinde, kişide buna yol açan düşünce ve imajların ortaya çıkarır ve bunlarla ilgili aşamalı olarak duyarsızlaştırma çalışmaları yapılır. Kaygı ve korkunun tam olarak geçmesi için de kişinin kaygı ve korku veren durumla karşılaşması gerekir. Şimdiye dek bunlarla ilgili hayalde duyarsızlaştırma çalışmaları yapılıyordu.”
Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar adlı akademik dergide Elif Üzümcü, Burçin Akın, Hüseyin Nergiz, Müjgan İnözü ve Ufuk Çelikcan’ın ortak imzasıyla yayımlanan “Anksiyete Bozukluklarında Sanal Gerçeklik” başlıklı makale de konuyla ilgili dikkat çekici sonuçlar ortaya koyuyor.
Bu tedavinin en önemli sorunlarından biri “sanal gerçeklik” uygulamasının bir “risk” oluşturmaması. Yani fobisi olanlar sanal gerçeklik gözlüğüyle dünyanın en yüksek yapısının terasında da olsa riskte olmadığını biliyor. Ancak “Anksiyete Bozukluklarında Sanal Gerçeklik” makalesinin sonuç kısmı şu ifadeleri barındırıyor: “Sanal ortamdaki deneyimler kişinin gerçek yaşamındaki deneyimlerini de etkilemektedir. Günümüz teknolojisi sanal deneyimler ile gerçek yaşam deneyimleri arasında bir köprü kurma görevi üstlenmektedir. Sanal gerçeklik teknolojisinin psikopatolojilerin değerlendirme ve tedavisindeki kullanımı da sanal ortamda, terapistin kontrolü altında sağlıklı davranışlara ve başa çıkma becerilerine alışkanlık kazandırmaktadır.”
Oxford Üniversitesi’ndeki çalışmanın bir başlangıç olduğunu kabul etmek lazım. İlerleyen yıllarda fobi terapilerinde terapiste ihtiyaç duymadan sadece geliştirilen programı satın almak yeterli olacak. Bunun sinyallerinden biri de psikolojik rahatsızlıkların sanal gerçeklik ile tedavi edilmesi için yatırımlar yapılması. İngiltere'deki Sağlık Araştırmaları Ulusal Enstitüsü dört milyon sterlinlik bir yatırımın bu alan üzerine yapılacağını açıkladı. Manchester Üniversitesi'nden Dr. Warren Mansell bunun şaşırtıcı olmadığını iddia ediyor.