Teknolojiyle birlikte hayatımıza giren yenilikler yalnızca elektronik eşyalarla sınırlı değil; müzik dünyası da bu değişimden payına düşeni alıyor.
Bir yanda geleneksel enstrümanlara yeni formlar eklenirken, diğer yanda yepyeni müzik aletleri de keşfediliyor. İşte 2000’ler sonrası icat edilen o enstrümanlardan birkaçı…
Hipnotik bir çalgı: Hangdrum
2000’lerin başında İsviçre’de Sabina Scharer ve Felix Rohner tarafından Pan-Art markası altında icat edilen hangdrum, el davulu anlamına geliyor. (Hang, Bern dilinde ve Macarcada “el” demek) UFO’ya benzeyen görüntüsüyle kucağa yerleştirilerek ve üzerindeki çukur alanlara vurularak çalınan hangdrum, arp veya gong gibi hipnotik ses grubuna dahil bir enstrüman. Bu enstrümanda ding adı verilen merkezi notanın yanı sıra etrafında yedi ya da sekiz tonlu daireler yer alıyor. 10 yıl boyunca dünyayı gezip etnik çalgıları inceleyen Scharer ve Rohner ikilisi, ilk üretimde ayarlamaları etnik ve tarihsel ölçütlere göre yapmışlar. Sonrakilerde ise ayarların sayısını azaltarak genel bir ton aralığı elde etmişler. İkilinin “Her ne kadar vurmalı bir çalgı olsa da kullanırken hassas davranılmalı” uyarısını da belirtelim.
Şu anda onu maddi ve manevi anlamda değerli kılan en önemli özelliği, 2013’ten beri üretilmiyor oluşu. Muadilleri yapılmaya çalışılsa da işin uzmanlarına göre aslının yerini pek tutmuyor. Orijinalini ikinci el satışlarda bulmak mümkün ama fiyatı çok değişken; 2 bin dolara da satılıyor 20 bin dolara da. Ancak şimdilerde orijinalini bulamasanız bile aplikasyon olarak telefona indirmeniz mümkün. Bu arada Hangdrum’la fenomen haline gelen Hang Massive’i de dinleyebilirsiniz:
Hepsi bir arada: Eigenharp
2001’de projelendirilen ve sekiz yıllık bir geçmişi olan eigenharp, 120 tuşlu, elektronik bir enstrüman. Müzisyen John Lambert tarafından icat edilen bu tuşlu, telli ve üflemeli enstrüman, üç müzik aletini yani piyano, saksafon ve gitarı aynı potada eritiyor. Yaklaşık 124 cm uzunluğu, 8 cm genişliği ve 4 cm kalınlığıyla da oldukça ergonomik. Web yazılım konusunda da oldukça iddialı olan Lambert, eigenharp’ı yaratırken bu yönünü de kullanmışa benziyor. Çünkü müzik aletinde Windows ve Linux sürümleriyle çalışan bir yazılım sistemi bulunuyor. Profesyoneller için alpha, amatörler için pico ve ikisinin arasında bir seviyeye hitap eden tau adlı üç modeli olan bu alet, üretici firması Eigenlabs’in sitesinden satın alınabilir. Fiyatlar 459 pound ile 4950 pound arasında değişiyor.
Game of Thrones’un film müziğini bir de eigenharp performansıyla dinleyin:
Dokunmatik şölen: Tenori-On
Japon sanatçı Toshio Iwai ve Yamaha’nın Gelişmiş Ses Teknoloji Merkezi’nden Yu Nishibori’nin iş birliğiyle yaratılan tenori-on, ilk kez 2005’te görücüye çıktı ve 2007’de satışa sunuldu. Amacının görüntü, ses ve kullanıcı deneyiminde estetiği yakalamak olduğunu söyleyen Iwai, aradaki bu süre zarfında yaptığı canlı performanslarla enstrümanın test aşaması da tamamlanmış oldu. 16X16’lık dokunmatik ve LED aydınlatmalı tuş takımıyla pratik bir kullanıma sahip enstrümanın, TNR-W ve TNR-O şeklinde iki versiyonu bulunuyor. Ses setleri aynı olan bu versiyonlardaki fark, TNR-W çerçevesinin magnezyum, TNR-O çerçevesinin plastik olması ve arkasında LED bulunmaması. Her ikisinin de altında LCD bir ekran yer alıyor. Ağırlığıysa bataryası hariç 700 gram. Tenori-on, İzlandalı şarkıcı Björk ve İngiliz şarkıcı Little Boots gibi teknolojiyi sahnesine taşıyan sanatçılar tarafından da tercih ediliyor. Amazon, e-bay gibi online alışveriş sitelerinde fiyatlar 500-800 dolar arasında değişiyor.
Yeni nesil vurmalı çalgı: AlphaSphere
Üretim, performans, kompozisyon ve müzik eğitimi için tasarlanan alphasphere,
İngiltere’deki Nu Desine tarafından 2012’de geliştirildi. Geometrik mantık temelli üretilen bu enstrüman, dokunmatik ve basınca duyarlı pedlerden oluşuyor. Elektronik müzik üretenler için daha fazla tonla ifadeyi artırmayı amaçlayan alphasphere’ın, nexus ve elit olmak üzere iki serisi var. Partilerde DJ’ler tarafından tercih edildiğinin ve büyük ilgi gördüğünün altını çizelim. www.alphasphere.com üzerinden nexus serisi 899, elit serisi 1.500 dolara satışa sunuluyor.
Gitarın ergonomik hali: Nomad
Red Dot Design Award, IDA Gold, Core77 gibi pek çok ödüle layık görülen tasarımcı Orit Dolev tarafından 2016’da geliştirilen nomad, hem dijital hem de analog sesler üretebileceğiniz bir enstrüman. Son derece dayanıklı malzemelerden üretilen, geleneksel ile moderni birleştiren minimal bir tasarım. Dolayısıyla müzik tutkusunu gittiği yere taşımak isteyenler için biçilmiş kaftan. Ahşap sapı ile geleneksel gitarı anımsatan nomad’ın basınca duyarlı ve pürüzlü yüzeyi, esnek lastik telleri ile sitar dahil pek çok telli enstrümanın sesini almak mümkün. Üstelik tellerin kopması ya da akordun bozulması gibi sorunlar da yok. Ekürisi amplifikatör ile birlikte aldığınızda koruma sağladığınız gibi, sesi de iki katına çıkarabiliyorsunuz. Henüz prototip aşamasında olan bu dahiyane enstrümanın ne zaman seri üretime geçeceği belli değil.
Enstrümanın yaratıcısı Dolev, esin kaynağı olarak insan, müzik ve yaşama işaret ediyor. Yaşamı olumlu yönde etkileyen, anlamlı ve sürdürülebilir ürünler tasarlamaya odaklanan Dolev, aynı zamanda pek çok büyük şirketin de favori tasarımcılarından. Örneğin Silikon Vadisi tabanlı tasarım firması Nonobject tasarım ekibinin ayrılmaz bir üyesi. Stratejik yenilik, ürün geliştirme, UI/UX, öykü anlatma gibi projelerde etkin biçimde rol almış. Yine MobileODT markası altında kanseri ve diğer hastalıkları erken teşhis amaçlı pratik sağlık projelerinde de ekibin önemli bir parçasıymış.