Tüylü can dostunuz hakkında her şeyi bildiğinizi mi düşünüyorsunuz? Tekrar düşünün! Köpekleri konu alan araştırmalar sayesinde öğrenilen bu gerçekler sizi şaşkına çevirebilir.
Köpekler en iyi arkadaşlarımız, bu yüzden tüylü dostlarımız hakkında bilinmesi gereken her şeyi bildiğinizi düşünmeniz şaşırtıcı değil. Onlarla bunca zaman geçirdikten sonra davranış kalıplarını, sevdikleri şeyleri, kendilerini ifade ediş biçimlerini çözmüş olmanız olası. Ancak yanılıyorsunuz: tüylü dostlarımız hakkında sizi anlayıp anlamadıklarından sağlığınıza nasıl yardımcı olabileceklerine kadar bilimin söyleyeceği çok şey var.
Uzun süre boyunca kimse köpek davranışlarını incelemek istemedi. Biyologlara göre köpekler gerçekten hayvan değil, Frankenstein'ın canavarı gibi insanların evrimleştirmesiyle ortaya çıkan hibrit yaratıklardı. Psikologlara göre ise köpekleri fareler gibi daha küçük ve daha kullanışlı deneklere tercih etmek için bir sebep yoktu. Köpeklerin zihinleri hiçbir bilim adamının umursamadığı bir gizemdi. 20’inci yüzyılın sonunda ise bu durum değişti. Köpeklerin, insanların neler yaptığını takip etme konusundaki inanılmaz yetenekleri üzerine yapılan çalışmalar çoğaldı. İşte bu çalışmaların ortaya çıkardığı ilginç gerçekler…
Köpekler bizi gerçekten seviyor
Atlanta, Georgia'daki bir deney köpeklerin insanlara karşı sevgi duyduğunu bilimsel olarak kanıtladı. Araştırmada çalışan bilim insanları, ağrısız beyin taramaları kullanarak köpeklerin beyin yapılarını inceledi. Ortaya çıkan sonuçlar; sevdikleri insana dair hatırlatmalar sunulan köpeklerin beyinlerindeki ödül merkezlerinin harekete geçtiğini belirlediler. Japonya'nın Tokyo kentinde yapılan başka bir deneyde ise köpeklerin beyin kimyası incelendi. Sevdiği insanla göz göze bakan köpeklerin beyin kimyalarının incelendiği deneyde ortaya çıkana göre göz göze bakıldığında hem insanlarda hem de köpeklerde "sevgi hormonu" denen oksitosin düzeylerinin yükseldiği görüldü.
Köpeklerde güçlü duygusal bağlar kurma yönündeki dürtünün, insanlarda mutasyona uğradığında Williams-Beuren Sendromu adı verilen çok nadir bir hastalığa yol açan genlerle bağlantılı olduğunu belirlendi. Bu sendromun ayırt edici özelliklerinden biri de doktorların "abartılı girişkenlik" dediği, sıcak duygusal bağlar kurma konusunda abartılı bir eğilim göstermek, tıpkı köpeklerdeki gibi!
Yaşlanma süreçleri çok farklı
Köpeklerin aldığı her yaşın insan yılıyla yedi yaşa denk geldiği teorisi bilim insanları tarafından çürütüldü. California Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma sonucunda köpeklerin iki yaşına geldiklerinde bunu 14 yaşa değil de orta yaşa denk geldiği ortaya çıktı. Üniversitenin araştırmasına göre, üç yaşına gelen köpekler 50 yaşındaki bir insana daha yakın durumda oluyor. Ayrıca araştırmada köpeklerin orta yaşlarına geldiklerinde insanlardan daha yavaş yaşlanma eğiliminde oldukları da ortaya çıktı. Bu da 10 yaşındaki bir köpeğin insan yaşıyla 68 yaşına denk geldiğini gösteriyor.
Ancak bu ergenlik çağı geçirmiyorlar demek değil! İngiltere’de yapılan bir araştırma, köpeklerin yaklaşık sekiz aylıkken ergenlik dönemine benzer bir aşama geçirdiğini keşfetti. Ergenlik çağındaki köpek yavrularının komutlara karşı daha umursamaz olduğu ve söz dinlemediği belirlendi. Araştırmanın başında yer alan Newcastle Üniversitesi Doğa ve Çevre Bilimleri Fakültesi'nden kıdemli öğretim görevlisi Dr. Lucy Asher, bu süreçte ev değişimi yaşayan köpeklerin psikolojik olarak savunmasız olduğunu ve karakter değişimi yaşayabildiklerini belirtiyor. Ayrıca tıpkı insanlardaki gibi, dişilerin ergenlik çağına daha hızlı ulaştığı da keşfedildi.
Söylediklerimizi gerçekten anlıyorlar
Birçok köpek sahibi, patili dostlarıyla konuşmaya meyillidir. Söylediklerinin anlaşıldığına yemin edebilecek bir köpek sahibi illa ki tanıyorsunuzdur. Yeni araştırmalara göre bu görüşte bir doğruluk payı da var. Emory Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, köpeklerin temel bir sözcük havuzuna sahip olduklarını, daha önce duydukları sözcükleri duymadıklarından ayırt edebildiklerini ortaya çıkardı. Araştırmanın ortaya koyduğu bir diğer önemli nokta da köpeklerin onlara söylenenleri anlamak için gerçekten çabaladıkları oldu. Köpeklerin yeni kelimeler duyduklarında beyinlerinin işitsel bölgelerinde daha fazla aktivasyon olduğu görüldü, bu da sahiplerinin söylediklerini anlamak istediklerini ve bunu yapmaya çalıştıklarını gösteriyor.
Biology Letters’da yayınlanan bir araştırmaya göre de köpekler yalnızca kelimeleri değil ses tonlarını da ayırt edebiliyor. köpeklere tanıdıkları ve tanımadıkları insanların aynı kelimeleri yinelediği ses kayıtları dinletildiğinde, köpeklerin tanıdıkları seslere tepki verdikleri, söylenen sözcüğü de tanıyabildikleri ortaya çıktı.
Yönlendirmeleri takip edebiliyorlar
Bilim insanları, insanın en iyi arkadaşının emirleri yerine getirme yeteneğinin doğuştan mı yoksa sadece eğitim yoluyla mı öğrenildiğini incelediler. Frontiers in Psychology'de yayınlanan bir araştırma, eğitimsiz sokak köpeklerin insanların işaret hareketlerini anlayabildiğini öne sürüyor. Çalışma, katılan köpeklerin yaklaşık yüzde 80'inin, önceden eğitim almamış olmasına rağmen, belirli bir yer işaret edildiğinde başarıyla takip ettiğini gösterdi.
Araştırmacılar, bunun, hayvanların karmaşık hareketleri anlamak için sadece insanları izleyerek de yol bulabildiğini gösterdiğini söylüyorlar. Bunun, sokak köpekleri ve insanlar arasındaki çatışmayı azaltmada etkileri olabileceğini de ekliyorlar.
Sağlığımızı iyi yönde etkiliyorlar
Dört patili arkadaşlarımızın zihinsel sağlığa yardımcı olma, kaygı ve yalnızlığı azaltma yetenekleri uzun zamandır biliniyor ancak fiziksel sağlık üzerinde nasıl olumlu bir etkiye sahip olabileceklerini biliyor musunuz? Araştırmacılar 3.8 milyon kişinin hasta verilerini birleştirerek hazırladıkları bir araştırma ile bir köpeğe sahip olmanın daha iyi kardiyovasküler sonuçlara yol açtığını belirledi. Özellikle kalp krizi ve felç geçirmiş, yalnız yaşayan hastaların fiziksel iyileşme süreçlerinin kısaldığı ortaya kondu.
American Heart Association'daki bilim insanları, evcil köpeği olmayanlara kıyasla, köpek sahiplerinin tüm nedenlere bağlı ölüm riskinin yüzde 24 oranında azaldığını ve kalp krizinden sonra ölme olasılıklarının yüzde 65 daha az olduğunu söylüyor. Kardiyovasküler sorunlardan muzdarip olanların ölme olasılığı da yüzde 31 daha düşük. Köpeklerle etkileşim kurmanın sadece hastanın kaygısını, kalp atış hızını ve kan basıncını düşürmekle kalmayıp, aynı zamanda mutluluk duygularıyla bağlantılı bir nörotransmiter olan dopamin üretimini de artırdığını gösteren kanıtlar giderek artıyor.
Süper güçleri var!
Köpeklerin burunlarının neden hep soğuk olduğunu hiç düşündünüz mü? Yaygın olarak bu durumun vücut ısısı düzenlemesiyle ilgili olduğu varsayılsa da araştırmacılar bunun, köpeklerin burunlarının aşırı hassas bir ısı dedektörü olarak işlev görmesinden kaynaklandığını ortaya çıkardı. Scientific Reports'ta yayınlanan bir çalışmada, İsveç ve Macaristan'dan bir araştırma ekibi, ortam sıcaklığı 30 derece olduğunda, bir köpeğin rinaryumunun (burnun çıplak uç noktası) beş derece daha soğuk olduğunu buldu.
Araştırmacılar, bu tür farklılıkların, burun ucunun duyusal bir işleve hizmet ettiğini gösterdiğine ve bu hipotezin doğru olduğunu kanıtlandığına inanıyorlar. Çalışma, bir köpeğin burnunun 1,5 metre uzaklıktan küçük bir memelinin varlığı gibi çok zayıf ısı kaynaklarını algılayabildiğini gösterdi.
Kendi meslekleri oluştu
16’ncı yüzyıla kadar köpekler, kör insanlar için rehber olarak kullanılıyordu. Artık hayatımızda başka önemli görevler de üstleniyorlar. Terapi köpeklerinin yaygın şekilde kullanıldığını biliyoruz. Fiziksel hastalığı olan, psikolojik problemlerle boğuşan hastalar için köpeklerle iletişim kurma seansları mevcut. Aynı şekilde polis köpeklerini, uyuşturucu keşfetmesi için eğitilen köpekleri de biliyoruz. Ancak köpeklerin görev aldığı tek alanlar bunlar değil.
Şili'deki orman yangınları 2017’de geniş arazileri tahrip etti. Ormanı iyileştirmek için ise köpekler yardıma koştu. Üç Border Collie cinsi köpek, koşarken çevreye tohumlar yayan özel çantalarla faunayı iyileştirmede görev aldılar. Köpekler için farklı bir çalışma alanı da arkeoloji oldu. Yeni bir çalışma, insan kalıntılarını bulmak için eğitilen köpeklerin arkeologların yeni kazı alanları bulmalarına yardımcı olduğunu gösterdi.