COVID-19 salgını nedeniyle ara verilen sınıfta eğitim için geri sayım başladı. 31 Ağustos’ta online başlayan eğitim ve öğretim yılı, 21 Eylül’de kademeli olarak tekrar normale dönecek. Peki okullarda ne gibi önlemler alınacak? Aileler nelere dikkat etmeli? İşte tüm bu soruların cevapları!
Bu sene eğitim ve öğretim yılı her zamankinden daha farklı. Bütün dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını her şey gibi eğitim hayatını da etkiledi. Uzaktan eğitim modeliyle tanıştığımız salgının ilk dönemlerini geride bırakırken “yeni normal” eğitim hayatına merhaba diyeceğimiz bir sürece giriyoruz. Yeni kurallar ve önlemler yüzünden öğrencileri alışık olmadıkları bir düzen bekliyor. Aileler ve öğrenciler de bu süreçte mutlaka kendi önlemlerini almalı. Biz de bu konuyu uzmanlara danışıp aileler ve öğrencilere tavsiyeler vermesini istedik. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Songül Özer işin sağlık boyutunda tavsiyelerde bulunurken Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmeni Büşra Yoldaş ise sürecin psikolojik etkileri üzerine yönlendirmelerde bulundu.
Eğitimde “yeni normal”
Sağlık Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu’nun hazırladığı “Salgın Yönetimi ve Çalışma Rehberi” güncellendi. Bu rehbere göre okullarda aşağıdaki önlemler alınacak:
● Eğitim faaliyetine başlamadan önce okul binasının genel temizliği su ve
deterjanla yapılacak
● Okullarda temassız ateş ölçer, maske, sıvı sabun ve el antiseptiği veya en az yüzde 70 alkol içeren kolonya bulundurulacak. Kullanılmış maskeler için kapaklı çöp kutuları temin edilecek
● Sınıf, kantin ve yemekhane gibi toplu kullanım alanlarında sosyal mesafe en az bir metre olacak
● En az dört metre kareye bir kişi düşecek şekilde öğrenci ve personel planlaması yapılacak
● Alınacak önlemler okulun varsa web sayfasında yayınlanacak, okul açılmadan önce velilere e-okul, e-posta gibi iletişim kanallarıyla bilgilendirme yapılacak
● Öğrencilerin bırakılması ve alınması sırasında personel ve veliler sosyal mesafe kurallarına uyacak, maske takacak
● Okulda bulunan öğretmen, öğrenci ve diğer çalışanlar maske takacak, maskesi olmayanlar için bina girişinde maske bulundurulacak. Okulda bulunan kişilerin tümü kuralına uygun maske takacak, maske nemlendikçe ya da kirlendikçe değiştirilecek. Yeni maske takılırken ve sonrasında el antiseptiği kullanılacak.
● Sınıf ve odalar pencereler açılarak düzenli şekilde sık sık havalandırılacak. Doğal havalandırma tercih edilecek. Klima olması durumunda ise Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan klima önlemlerine uyulacak.
● Okulların açılmasıyla velilere, özel hazırlanmış “Bilgilendirme Formu ve Taahhütname” iki nüsha halinde imzalatılacak, bir nüshası velilere verilecek.
Okula dönüş için henüz erken mi?
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Songül Özer ile okula dönüş ve enfeksiyon riski üzerine konuştuk. Özer, bu süreçte ailelere, öğretmenlere ve Milli Eğitim Bakanlığı’na büyük iş düştüğünü belirtip süreçle ilgili şunları söylüyor:
“Okula dönüş ciddi bir iş. Doğru planlanması gerekiyor. Eğer önlemler alınmazsa virüs korkunç rakamlara ulaşır. Çünkü okula dönüşle ilgili en büyük korku, gençlerin virüsü evlerindeki ileri yaşlardaki insanlara taşımaları. Bunun yanı sıra birçok öğrenci okula toplu taşımayla gidip gelecek. Buradaki temasları da düşünmek gerekiyor. Hastalık toplu taşıma içerisindeki insanlara da yayılabilir. Maske kullanımı olsa bile bu konuda toplum olarak yeteri kadar bilinçlenmiş değiliz. Peki ne yapılmalı? Öncelikle burada Milli Eğitim Bakanlığı’na önemli bir iş düşüyor. Okulların temizliğinden emin olmalılar, denetlemeler yapılmalı. Hatta benim fikrim dönüşümlü eğitim yapılması yönünde. Belli sınıfların belli günler okullara gitmeleri ya da belirli saatlerde gitmeleri gibi. Ara günlerde okullar temizlenebilir böylelikle hem az kişi okulda bulunmuş olur hem de daha hijyenik olur.”
Aileler “Okulum Temiz” belgesini sormalı
Uzmanlar ilk olarak çocuklara pandemiyle ilgili detaylı bilgi verilmesinin gerekli olduğunu söylüyor. Çocuklara özellikle fiziksel mesafe ve maske kullanımı konusunda bilinçlendirilmeli. Dr. Songül Özer de eğitimin çocuklukta başladığınız söylüyor. Mesafe, el yıkama ve maske eğitimlerinin küçük yaşta çocuklara öğretilebileceğine, neden dikkat edilmesi gerektiği konusunda çocukların ikna edilmesinin önemli olduğuna dikkat çekiyor. Ailelere düşen burada eğitmenlik yapmak. Özer, Milli Eğitim Bakanlığı’nın verdiği okullarda gerekli önlemlerin alındığını gösteren “Okulum Temiz” belgesinin okula verilip verilmediğinin ebeveynlerce sorgulanmasının da önemli olduğunu belirtiyor.
Virüs yüzde 75 aile içinde yayılıyor
Virüsün çocukları ve gençleri etkilemediği yönünde toplumda bir algı olduğunun ve bu algının doğru olmadığının altını çizen Özer, bu konuyla alakalı şunları söylüyor:
“Koronavirüs, 0-100 yaş arasındaki herkesi etkileyebilir. Sadece etkileme şekli farklıdır, hastalığın seyri ve ağırlığı farklıdır. Çocuklarda ve gençlerde bağışıklık sistemi çok daha güçlü olduğu ve bu yaş gruplarının farklı mikroorganizmalara karşı güçlendirilmiş bir bağışıklık sistemleri olduğu için onlar daha hafif geçirirler. Altta yatan bir hastalıkları varsa, örneğin kanser hastalığı olan bir çocuksa onun hastalığı geçirdiği ağırlık 70 yaşındaki kişiyle aynıdır. Hastalığın etkisi yine bizim tamamen altta yatan hastalığımız ve bağışıklık sistemimizle alakalı. Geçtiğimiz aylarda çocuklarda ve gençlerde koronavirüsün hafif geçtiğini gördük fakat bir de asemptomatik yani belirtisiz geçiren bir grup insan da var. Çocuklar ve gençler asemptomatik gruba dahil oluyor daha çok. Kendileri bu mikroorganizmayı alıyor, belirgin hastalık tablosunu yaşamıyor ama vücutlarında o virüs olduğu için solunum yoluyla birlikte çevrelerine yayıyorlar. Evde yaşı daha ileri büyükler varsa onlara da en büyük virüs kaynağı oluyorlar. Bir araştırma koronavirüsün yüzde 75 oranında aile içinde, yüzde 40 - 45 oranında iş yerinde, yüzde 20-25’de restoranlar ve toplu taşıma gibi kalabalığın olduğu alanlarda bulaştığını ortaya koydu.”
Uzaktan eğitim artık hayatımızın bir parçası
21 Eylül’e kadar uzaktan eğitim yoluyla devam eden eğitim süreci belki de hayatımızın önemli bir parçası haline gelecek. Vakaların artması ve riskin azalmaması ebeveynleri çocuklarını okula göndermek konusunda tereddütte bırakıyor. Ancak uzaktan eğitime henüz alışabilmiş de değiliz. Uzmanlar Z kuşağının online eğitime adaptasyonunun çok daha hızlı olduğunu söylüyor. Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen Büşra Yoldaş online eğitimle ilgili şunları söylüyor:
“Öğrenciler için online eğitim sürecindeki asıl problem öz disiplin. İrade çocukta çünkü eğitim bir tuş kadar uzak ve bir tuş kadar yakın. Sınav gruplarının öz disiplini hem yaşları hem de içinde bulundukları senenin önemi sebebiyle çok daha gelişmiş durumda. Evde oldukları süre boyunca ailelere ve öğretmenlere de çok iş düştü tabii. Ne olursa olsun, öğrenciyle birebir göz göze olarak yapılan eğitim tabii ki en etkili yöntem. Bir öğrencinin espiri yapması ve tüm sınıfın birlikte gülmesi var, yardımlaşmak var, beyin fırtınası yapmak var. Yüz yüze eğitim sınıf ikliminin sağlanması açısından online eğitime göre çok daha fazla zenginlik sunuyor. Ancak eğitim, aynı zamanda öğrenciye yenilikleri hızlıca kabullenebilme esnekliği sağlamak anlamına da geliyor. İnsan yeni durumlara alışabilmesiyle ayakta kalabilen bir varlık. Eğer online eğitim hayatımızın bir parçası olmaya devam edecekse etkili program ve planlarla öğrencilerin verimlerini artırmak üzere çalışacağız.”
Ailelere büyük iş düşüyor
Uzun bir süredir kapalı olan okullara seyreltilmiş eğitim modeliyle geri döneceğiz. Öğrencilerin okula dönüş sürecindeki motivasyonu için ailelere büyük iş düşüyor. Yoldaş, çocukların uyku düzenleri ve ödev kontrolleri açısından ailelerin normalden daha hassas davranmalarının önemli olduğunu belirtiyor. Aileler bu süreçte aşırıya kaçmadan uyarılarda bulunarak çocuklara eski rutinlerine dönmelerinde yardımcı olmaları gerektiğinin de altını çiziyor. Yoldaş, ailelere okula dönüşle ilgili şu tavsiyelerde bulunuyor:
“Öncelikle öğrencilerin okul formalarının günlük olarak kullanılması önem arz ediyor. Ellerimizi düzenli olarak yıkasak da gün içerisinde üstümüze başımıza elbette dokunuyoruz. Öğrencilerin ortak kullanımda olan hiçbir araç gereci bulunmamalı. Arkadaşından kalem istemek gibi çok ufak ayrıntılar var. Her öğrencinin kırtasiye gereçleri tamamlanmış olmalı ki, ortak kullanıma mahal vermeyelim. Bunun dışında hem ebeveyn olarak hem de öğretmenler olarak vurgulamamız gereken nokta, okulda kendilerini ve birbirlerini korumaları. Dahası, okuldan çıktıktan sonra ertesi gün de okula geleceğinin bilinciyle dikkatli hareket etmesi. Bu noktada ‘okulda olmak’ kurallara uyum açısından dışarıda da öğrenciye çok daha fazla sorumluluk yükleyecek. Çocuklar duya duya, göre göre okuldaki zamanlarını da hassasiyetle geçirmeye alışacaklar.”