Finlandiya yenilikçi eğitim sistemiyle tüm dünyaya örnek olmaya devam ediyor. Deneyime, esnekliğe ve öğrencilerin okulla duygusal bağ kurmasına dayanan Finlandiya eğitim sisteminin odağında çok önemli bir unsur daha var: Oyunlar.
Son yıllarda özellikle sosyal medyanın ilgisini çeken Finlandiya eğitim sistemi, gerek okulların fiziksel koşulları gerekse de okullarda izlenen müfredatın esnekliği ile geleneksel eğitim sistemlerinin tüm ezberlerini itina ile bozuyor. Eğitimin kendisini eğlenceli ve keşif duygusunu tetikleyen bir oyun olarak konumlandıran bu sistemde öğrenciler bizdeki gibi rahatsız sıralarda değil, ayakkabılarını çıkararak girdikleri sınıflarınının yumuşacık minderlerde veya ev rahatlığını aratmayan özel taburelerde oturuyor!
Dersliklerin ve tüm ortak alanların bu felsefeye göre tasarlandığı Finlandiya okulları öğrenciyi sadece evinde hissettirmekle kalmıyor, aynı zamanda konforlu bir oyun alanı da sunuyor. Finlandiya’daki okulların öne çıkan bir diğer özelliği ise teneffüs süresi ve sıklığının öğretmen ve öğrencilerin ortak kararı ile belirlenmesi. Bu özgürce belirlenen molalar sayesinde öğrenciler ders aralarında, sportif faaliyetlere ve oynanan oyunlara rahatlıkla vakit ayırabiliyor.
Ödevler değil, oyunlar başarıyı getiriyor
PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) verilerine göre birçok alanda en yüksek akademik skorlara sahip olan Finlandiyalı öğrencilere rağmen devlet eğitim sistemi hâlâ geliştirilip güncelleniyor. Ve bu yeniliklerin merkezinde ise oyunlaştırmaya ve deneyselliğe dayalı yeni modeller yer alıyor. Bu oyunlaştırma odaklı eğitim modeli ile hem öğrencilerin derslere olan ilgisi taze tutuluyor hem de dersler okulda yeterince özümsendiği için öğrenciler ödev yükü altına girmek zorunda kalmıyor. Böylece öğrenciler ödev yaparak geçirecekleri zamanda spor ve oyunlarla haşır neşir olarak okula karşı isteklerini de canlı tutmuş oluyorlar.
Türk bir babadan Finlandiya izlenimleri
Finlandiya’da kabul edilen eğitim ve çocuk yetiştirme standartlarına göre her çocuk kaliteli ve güvenli bir oyun alanına erişim sağlıyor. İki yaşındaki kızının daha nitelikli bir eğitim alması için ailesiyle birlikte Finlandiya’ya yerleşme kararı alan yazılım geliştirici Sinan İşlekdemir’in bu kararını etkileyen en önemli unsurlardan biri de bu derin oyun kültürü olmuş. İşlekdemir ile Finlandiya’ya taşınma hikayelerini konuştuk.
Finlandiya’ya yerleşme kararını nasıl aldınız?
Açıkçası Finlandiya bir süredir aklımızda olan bir ülkeydi. Mesleğimden ötürü her ne kadar İstanbul'da orta seviyenin belki biraz üzerinde bir hayata sahip olabilsem de İstanbul dışında iş bulabilmem pek mümkün değildi. İstanbul gibi bir yerde ise orta seviye bir gelire sahipseniz kaçabileceğiniz en güvenli yer Beylikdüzü. Eğer gözünüzü Beylikdüzü'nde yaşayacak kadar kararttıysanız, zaten Finlandiya dediğiniz yer Beylikdüzü'nden sonra iki durak falan! Kızımız büyüyordu; parka, sokağa çıkaracağımız yaşa geldiğinde endişelerimiz artmaya başladı. Ancak çocuklar oyun oynamalı. Özgürce oynayabilmeli! Sürekli onları takip eden, her hareketini izleyen ebeveynlerden özgür olmalı; sosyalleşmeliler. Bunu İstanbul'da sağlayamayacağımız açıktı. Bir diğer konu da eğitim sistemindeki çalkantılar. Gelinen durumun etkisiyle bir kaçış noktası aradık ve Finlandiya güvenlik, eğitim, doğa ve sosyal devlet olma konusunda gerçekten tüm beklentilerimizi karşıladı. Bu yüzden Finlandiya'ya taşınmaya karar verdik. Şu anda Helsinki’ye yakın mesafede bulunan Espoo şehrinde yaşıyoruz.
Finlandiya'da Türkiye'den farklı olan oyun kavramını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Finlandiya’da çocuklar çocukluklarını layıkıyla yaşayabiliyor. Çünkü burada aile içi eğitimden okuldaki eğitime kadar her aşamada oyun bir lüks değil bir ihtiyaç olarak görülüyor. Dolayısıyla çocukların üzerinde bir başarı baskısı hiçbir zaman olmuyor. Çünkü bu noktada çocuklara rekabetten ziyade, takım olma duygusu aşılanıyor. Ayrıca oyunlarda zorbalığa, şiddete, öfkeye tolerans yok. Bizde "Çocuk canım onlar, kavga ederler" ya da "Aa kardeşe vurma ayıp, sen abisin" gibi cümleleri çok sık duyarsınız. Burada öyle şeyler yok çünkü çocuklara söz konusu otokontrol baştan aşılanmış durumda.
Bir diğer nokta ise burada pek elektronik oyuncaklar yok. Bizim AVM'lerimizde çok fazla elektrikli / elektronik oyuncak mevcut. Hatta 90’larda çocuk olmamıza rağmen biz bile atari salonlarında büyüdük. Buradaki oyun alanları iyi bakımlılar, yaratıcılar ve çocuklar için spor alanları üzerine kurulmuşlar. Hemen her mahallede en az iki ya da üç park var ve her parkta bir çocuk oyun alanı mevcut. Hatta devlete ait bu parklarda çocukların kullanımına açık oyuncaklar ve oyun odaları bulunuyor. Yani parka giden çocuk parkta oynayacağı kova, kürek, atlama ipi vb. her şeyi buradan alıp giderken yerine bırakıyor. Bir de bazı oyun parklarında, devletin görevlendirdiği çalışanlar var. Okul öncesi uzmanı olan bu kamu görevlileri gün içinde çocuklara oyunlar oynatıyor, onların oyunlarına ortak oluyor. Ayrıca şehrin her yerinde ebeveyn-çocuk aktiviteleri bulmanız mümkün. Özetle Finlandiya’da oyun algısının sporun ve koordinasyon becerileri üzerine kurulu olduğunu söyleyebilirim.