Çocuklara ait sosyal medya hesapları ebeveynleri tarafından henüz onlar dünyaya gelmeden önce açılıyor ve hatta pek çok çocuk henüz bir yaşına bile basmadan sosyal ağlarda binlerce takipçi ediniyor. Peki acaba çocukların sosyal medyada bu kadar görünür olması ne derece doğru?
Güncel istatistiklere göre, sosyal ağlarda en çok paylaşılan içeriklerin başında komik kedi videoları, bilgilendirici haber içerikleri ve bebeklerin/çocukların arz-ı endam ettiği eğlenceli video ve görseller geliyor. Çocuklar birbirinden komik ve sevimli halleriyle sosyal medya kullanıcılarını gülümsetirken, bu uğraş ebeveynler için günden güne bir hobiye hatta “gelir kapısı”na dönüşüyor.
Nedir bu “webeveynlik”?
İngilizce’deki share (paylaşmak) ve parenting (ebeveynlik) kelimelerinin birleşiminden türetilen hibrit bir kelime olan “sharenting” çocuğunu büyütürken, çocuğa dair görsel malzemeleri ve hikayeleri sürekli sosyal medyada paylaşan ve bu tip içeriklerden beslenen bir ebeveynlik anlayışını tarif ediyor. Türkçede ise bu kavramı tarif etmek için, web ve ebeveynlik kelimelerinin birleşimi ile oluşan “webeveynlik” kelimesi kullanılıyor.
Yani webeveynler hem kendi çocuklarının dijital kimliklerini oluşturuyor hem bu kimlikler altında çocukları adına paylaşımlar yapıyor hem de çeşitli mecralarda çocuk bakımı ve eğitimi gibi konularda sürekli fikir alışverişinde bulunuyor.
Aile albümleri dijitale taşınıyor
Özellikle Instagram’da ebeveynleri tarafından çocukları adına açılmış yüz binlerce hatta milyonlarca takipçisi olan profillere rastlamak mümkün. Çocuk henüz doğmadan önce çocuk adına alınan profilde, bebek beklenirken düzenlenen “baby shower” partisinden doğum telaşına, ilk yaş gününden ilk okul macerasına kadar pek çok olaya gerçek zamanlı olarak tanıklık ediyoruz.
Diğer bir deyişle geçmişte aile albümlerini, CD’leri ve VHS kasetleri dolduran anılar artık o ailenin özeli olmaktan çıkıp herkese açık bir albüm haline geliyor. Doğal olarak bu içerikleri gören kişiler bu fotoğraf ve videoları beğeniyor, yorumlar yapıyor ve hatta kendi takipçileriyle paylaşarak içeriklerin bir anda milyonlara ulaşmasına aracılık ediyor. Peki acaba bu kamusallık ne kadar doğru?
Webeveynliğin psikolojik boyutu
Uzmanlara göre, çocuklarına dair görsel malzemeleri sosyal medyada paylaşan ebeveynlerin önemli bir çoğunluğu bu durumun yarattığı psikolojik sakıncaların farkında değil. Çocuk gelişimi uzmanı Hülya Aydın bu durumun içinde barındırdığı gizli zararları şu şekilde açıklıyor: “Doğduğu andan itibaren sürekli sosyal medya malzemesi yapılan çocuklar, zamanla kameralara poz vermek zorunda hissediyor ve doğallığını yitiriyor. Örneğin anaokulunda öğrencimiz olan bazı kız çocuklarının sürekli güzel ve bakımlı görünme baskısı altında olduğunu gözlemliyoruz; ki bu bir çocuğun kendini ifade etmesinin önünde duran çok büyük bir engeldir.”
Çocuklarının her anını sosyal medyada paylaşan ebeveynlerin muhtemelen güçlü bir onaylanma ihtiyacı içinde bulunduklarının altını çizen Aydın, bu ebeveynlerin kimi zaman sosyal ağlar üzerinden zorbalığa ve yıkıcı söylemlere maruz kalmalarına dikkat çekiyor ve ebeveynliğin mahrem ve müdahale edilemez bir alan olduğunu belirtiyor.
Webeveynliğin getirdiği gizli tehlikelerin farkında mıyız?
Çocuklara ait fotoğraf ve videoların sosyal ağlarda, herkese açık olarak paylaşılması sadece çocuk gelişimini ve psikolojisini etkilemiyor. Çünkü maalesef bu işin bir de “suistimal” tehlikesi boyutu var.
Uzmanlara göre çocuklara ait görsel malzemelerin herkese açık olarak paylaşılması maalesef kendini savunamayacak kadar küçük ve güçsüz bu bireyleri istismarcıların açık hedefi haline getiriyor. Çocuk gelişimi uzmanı Hülya Aydın bu konuda ebeveynlere önemli uyarılarda bulunuyor: “Çocuğunuzun fotoğraf ve videolarını mümkün olduğunca sosyal ağlarda paylaşmayın. Bu görselleri illa dijital ortama aktarmak istiyorsanız kapalı ve gizli albümlerde sadece seçtiğiniz kullanıcılarla paylaşın. Ayrıca çocuğunuzun gittiği okulun ve evinizin konum bilgilerini de asla kimseyle paylaşmayın”
Çocukların “webeveynler” karşısındaki hakları
Ebeveynlerin çocuklarına ait görselleri sosyal medyada paylaşmalarının çocuklar üzerindeki gelişimsel etkileri malum. Peki acaba bu paylaşımlarla çocukların yasal hakları da ihlal ediliyor olabilir mi? Bu konuda pek çok farklı görüş olsa da hukukçuların birleştiği nokta, iradesini açıklama yeteneğine sahip olmayan çocukların mahremiyet alanlarına izinsizce girilmesinin açıkça bir hak ihlali olduğu yönünde. Hatta pek çok dijital hukuk uzmanına göre önümüzdeki yıllarda çocukların ebeveynlerine açtığı “özel hayatın gizliliğini ihlal” davaları ile karşılaşmak mümkün olacak. İzmir Barosu avukatlarından Av. Gamze Şimşek’e göre “Mümeyyiz yani ‘iyiyi kötüden ayırt etme kabiliyetine sahip’ olmayan bir birey için aşı, eğitim ve güvenlik gibi zaruri konular haricinde keyfi kararlar vermek, hukuki açıdan açıkça ihlal olarak değerlendirilebilir.”
Av. Gamze Şimşek aynı zamanda bu konuda verilmiş emsal kararlar olduğuna da dikkat çekiyor ve geçtiğimiz yıl yaşanan “blogger anne” olayına atıfta bulunuyor: “Geçtiğimiz yıl görülen, Instagram fenomeni Nihan Kayalıoğlu ile eşi Savaş İçten’in çekişmeli boşanma davası, çocuk mahremiyeti konusunun doğuracağı ihtilaflara son derece iyi bir örnek teşkil ediyor. Pedofilinin böylesine yaygın olduğu bir çağda baba Savaş İçten’in anne Nihan Kayalıoğlu’nun çocuklarının mahremlerini ortaya döken paylaşımlarına tedbir koydurup yasak getirmesi günümüzde pek çok davada emsal niteliği taşıyor.”