Bizans’tan Osmanlı’ya asırlar öncesinin tarihini yaşatan İstanbul, boğazın serin sularının kıyılarında sakladığı cennetten köşeleri, etrafı mimozalarla çevrili adalarıyla eşsiz güzelliklerle dolu! Bayram nedeniyle neredeyse şehrin yarısı boşalmışken, trafik stresine girmeden, gürültü ve kalabalıktan uzak gözde noktalarda doğanın uyanışına şahitlik etmeye, asırlar öncesine uzanan bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? İstanbul’da huzuru, doğal ve tarihi güzellikleri, lezzetin bin bir türlü halini bulabileceğiniz en gözde 5 noktayı sizler için derledik...
Tarihi Yarımada
Bizans'tan Osmanlı'ya yaklaşık 3 bin yıllık bir tarihi yaşatan, Eminönü, Sirkeci, Sultanahmet, Çemberlitaş, Beyazıt, Süleymaniye gibi tarihi semtlere ev sahipliği yapan Tarihi Yarımada, İstanbul’un ruhunu doyasıya yaşayabileceğiniz yerlerin başında geliyor. Ayasofya, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı, Aya irini Kilisesi, Süleymaniye Cami, Gülhane Parkı gibi Türkiye’nin ve dünyanın en önemli kültür varlıklarını içine alan Tarihi Yarımada’yı keşfetmek istiyorsanız bir iki gününüzü ayırmanız gerekiyor. Tarihle iç içe sokakları, mimarisi, yeme içme ve alışveriş noktalarıyla Fatih’in fethettiği İstanbu her durağında hala taptaze! Size sadece onları takip etmek düşüyor. Surlarla çevrili olduğu için Sur içi olarak da adlandırılan Tarihi Yarımada’ya hayat veren müzeleri, sarayları, ibadethaneleri keşfederken rotanızı Eminönü’ne yöneltip tarihi yüz yılı aşan restoranlarında kendinize ziyafet çekebilir, Mısır Çarşısı ve Kapalıçarşı’nın mistik atmosferinde alışveriş deneyimi yaşayabilirsiniz.
Adalar turu
Hazır bahar kapıya dayanmışken, İstanbul’da doğanın uyanışına şahitlik etmek isteyenlerdenseniz Kınalı’dan Heybeli’ye, Burgazada’dan Büyükada’ya uzanan bir adalar turu organize edebilirsiniz. Özellikle bahar ve yaz aylarında şehirden kaçış noktaları arasında ilk sırada yer alan adalar, İstanbul’un dinginliğini her ayrıntısında yaşatıyor. Osmanlı’dan bugüne seyfiye yeri olarak misafirlerini ağırlayan adalar, tarihi köşkleri, müzeleri, manastırlarıyla tarihten kısa bir kesit sunuyor. Her biri oya gibi işlenmiş mimozaları, köşklerin bahçelerini kuşatan begonvilleri, sardunyaları, tertemiz havası, yemyeşil orman deniziyle şehrin karmaşasından kaçanları kucaklıyor. Tekne ile ulaşımın sağlandığı adaların her biri için birkaç saatinizi ayırarak farklı aktivitelerde bulunabilirsiniz. Kınalıada’daki cami ve medreseleri gezebilir, Heybeliada’da Değirmendere Mesire Yeri’nde piknik yapabilir, Büyükada’yı bisikletle turlayabilir, Burgazada’nın tamamen doğal meyvelerle yapılan dondurmasıyla kendinizi şımartabilirsiniz.
Polonezköy
Kilometrelerce yol gitmeden şehrin gürültüsünden uzaklaşmak istemeyenlerin yüzünü çevirdiği rotalardan biri olan Polonezköy, yemyeşil doğası ve çeşitli aktiviteleri buluşturan çoksesli yönüyle mutlaka gezilmesi gereken yerler arasında yer alıyor. Beykoz ilçesinin kuytu bir köşesinde İstanbul’un arka bahçesi olarak adeta misafirlerini Alis Harkalar Diyarında yolculuğuna çıkarıyor. Çok sayıda restoran, cafe, otel, pansiyon ve alternatif konaklama seçeneklerinin yer aldığı Polonezköy’de güne organik köy kahvaltısıyla başlayıp at gezintisi, yürüyüş ve bisiklet turuyla devam edebilir, akşam açık havada mangal keyfi yaşayabilirsiniz. Kolay ulaşım olanaklarıyla geç saatlerde de olsa evinize rahatlıkla dönebilirsiniz. Güne doğanın içinde güneşin ilk ışıklarıyla uyanmak isterseniz bahçesindeki rengarenk begonviller ve salkım söğütlerle sizi karşılayan pansiyonlarda konaklayabilirsiniz.
Ağva
Göksu ve Yeşilçay derelerinin tam ortasında bir sahil kasabası olan Ağva, İstanbul’un sınırları içinde adeta cennetten bir köşe! Yeşil tepeler ve dere kıyılarıyla çevrili Ağva, Frigler’den Osmanlılara uzanan tarihi kalıntılarla da dolu. Şile’nin yeşillikler içindeki bu şirin beldesi, çok sayıda doğa aktivesini bir arada sunuyor. Tarihi 7. yüzyıla kadar uzanan Ağva’da Roma ve Bizans döneminden kalma kilise ve mezar taşları bulunuyor. Ağva’nın sembolü Ağlayan Kaya, dev sarkıtları ve kaya formlarıyla muhteşem bir görüntü yaratan Gürlek Mağarası, çevresini kuşatan göletleri ve tırmanma kayalarıyla Kurudere Şelalesi, beldenin gizli hazinesi Kadırga ve Kilimli koyları gezilecek yerler listesinde öne çıkıyor. Yürüyüş ve bisiklet turu için oldukça elverişli koşullara sahip olan Ağva’da Göksu ve Yeşilçay dereleri üzerinde kano ya da deniz bisikletiyle gezintiye çıkabilir, sarp kayalıklarına tırmanabilirsiniz. Betona diz çöktüren şirin tarihi evleri, el emeği göz nuru yöresel ürünleriyle Akçakese Köyü’nü de gezilecekler listenize ekleyerek Ağva’da doğanın tüm nimetlerinin tadını doyasıya çıkarabilirsiniz.
Anadolu Kavağı
İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’e açılan kapısı olan Anadolu Kavağı, şirin bir balıkçı kasabası olarak eşsiz doğal güzelliklerini, lezzetin bin bir türlü haliyle harmanlıyor. Doğu Roma döneminden kalma Yoros Kalesi, tarihi 5 asır öncesine dayanan Midilli Ali Reis Cami ve Marko Paşa Köşkü ile de doğal güzellikleri tarihin penceresinden aydınlatıyor. Şehrin kalabalığından uzak, İstanbul Boğazı’nın panoramik manzarası eşliğinde, sadece doğanın tanıklık edebileceği huzurlu anlar yaşamak istiyorsanız Anadolu Kavağı, en doğru adreslerden biri. Yöresel ve organik ürünlerden oluşan köy kahvaltısı dillere destan! Kıyı şeridinde ve Yoros Kalesi yolunda birbiri ardına sıralanan restoranlarında İstanbul manzarasının güzelliğine yakışır bir ustalıkta hazırlanan taze deniz ürünleriyle damağınızı şenlendirebilirsiniz. İstanbul’un en yüksek ikinci tepesi Yuşa Tepesi’ne çıkabilir, Hz. Yuşa Peygamber’in mezarını ziyaret edebilirsiniz. Bu eşsiz coğrafyanın kapı komşuları Poyrazköy ve Anadolu Feneri‘ne de uğrayarak Marmara’nın Karadeniz sınır bekçileriyle tanışabilirsiniz. Eve dönüş yolunda köylülerin elleriyle hazırladıkları tarhana, erişte, salça, reçel gibi doğal ürünlerden satın alabilir, mutfağınıza sağlık kazandırabilirsiniz.