Usta oyuncu Ayşen Gruda’yı 74 yaşında kaybettik. Vefat haberini duyuran doktorlarının söylediği bir cümle usta oyuncunun kalplerde kurduğu tahtı açıklamaya yetiyordu: “Hepimizin ailesinden sanki bir cenaze çıktı!”
Türk tiyatro ve sinemasının usta oyuncusu Ayşen Gruda, dün bir süredir yoğun bakımda tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. 74 yaşındaki usta oyuncunun doktoru, İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ergün Kasapoğlu kısa bir açıklama yaparak, “Pankreas kanseri teşhisiyle yaklaşık 1.5 yıldır hastanemizde dünyadaki en güncel tedaviler ile takip edilen, Türk sinema ve tiyatrosunun duayen ismi Ayşen Gruda’yı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Hepimizin ailesinden sanki bir cenaze çıktı. Çok üzgünüz" dedi.
Dr. Kasapoğlu’nun “Hepimizin ailesinden sanki bir cenaze çıktı” sözleri Ayşen Gruda’nın kaybını tarif etmek için çok doğru bir cümle. Çünkü uzun yıllar süren kariyeri boyunca, Ayşen Gruda, hem sinema filmleri hem de rol aldığı dizilerle ailemizin bir ferdi haline gelmiş, kendisini Türkiye’nin dört bir yanındaki ailelere sevdirmeyi başarmıştı.
Komşularını taklit ederek yeteneğini keşfetti
Ayşen Gruda, 22 Ağustos 1944 tarihinde Erman ailesinin ortanca kızı olarak İstanbul, Yeşilköy'de dünyaya geldi. Yıllar sonra, 2015’te doğduğu evi anlatırken “Osmanlı zamanında karargah olarak kullanılan bir köşkte dünyaya geldim. Boşuna devlet gibi kadınım demiyorum” diyerek o ünlü kahkahasını atacaktı. Henüz çocuk yaşlarda, oyunculuğa olan yeteneği kendini göstermeye başladı. İstanbul’un o yıllardaki kozmopolit yapısı Ayşen Gruda’nın yeteneğini geliştirmesine olanak verdi. Yeşilköy’deki Ermeni komşularını taklit ederek sevilen bir çocuk olmayı da başardı. Kardeşi Ayben Erman ve ablası Ayten Erman da kendisi gibi oyunculuğa doğuştan yetenekliydi. Ancak henüz lise yıllarındayken Erman kardeşler babalarını kaybetti. Ailenin boğuştuğu maddi zorluklarla mücadele edebilmek için Ayşen Gruda da eğitimini bırakarak çalışmaya başladı.
Ayşen Gruda, ilk kez 1962'de, 18 yaşındayken, “Kongre Eğleniyor” adlı oyunla sahnenin tozunu yuttu. Ardından, Tevfik Bilge’nin turne tiyatrosunda profesyonel olarak oyunculuğa başladı. Ayşen Gruda’nın hayatı birkaç yıl içinde değişti. Bir süre Müjdat Gezen ile nişanlı kaldı. Ancak Gezen askerdeyken bu ilişki bitti. Gruda yıllar sonra bir kıskançlık krizi yüzünden nişanı attığını verdiği röportajla itiraf etti: "İntikam için! Aslında, çocukça bir şey diyeyim. Bu yine askerden izne geldi, ‘Yasak Sokaklar’ isminde bir film çekiliyor ve Müjdat da orada asistan. Bir baktım, filmde oynayan Pervin Par’ın kirpiğini takmış, kıyafetlerini giymiş, taklitler yapıyor. Çok sinirlendim. Neden başkasının elbiselerini değil de Pervin’inkileri giyiyor diye..."
Ayşen Gruda, bu ayrılığın ardından Ankara Meydan Sahnesi'nde tanıştığı tiyatro oyuncusu Yılmaz Gruda ile 1965'te evlendi. Çiftin kızları Elvan doğunca tiyatroya ara verdi Ayşen Gruda. Ancak ilk fırsatta özlemini duyduğu sahnelere geri döndü. Yılmaz Gruda ile 1976 yılında boşansalar da eşinin soyadını kullanmaya devam etti.
İkili, kızlarının imza attığı bir proje sayesinde 2016 yılında aynı sahnede buluştu. O günlerde Ayşen Gruda, "Hiçbir çocuk anne ve babasının ayrılmasını istemez. Meğer Elvan bunu hiç istememiş. Ben ve babası onun dileğini yerine getirdik” açıklamasını yapacaktı.
Domates güzeli
Ayşen Gruda, tiyatro sahnesinde 16 yıl boyunca oyunlar oynadıktan sonra, televizyonun da daha geniş kitlelere yayılmasıyla, ekranda da sevenleriyle buluşmaya başladı. 1977'de TRT için yaptığı skeçlerden birinde "Domates Güzeli Nahide Şerbet" karakterini canlandırdı. Bu karakter o kadar sevildi ki, Gruda "Domates güzeli" olarak anılmaya başladı. Bu skeç Gruda’nın popülerleşmesine vesile oldu; reklam teklifleri aldı. O skeçle değişen hayatını daha sonra “Bir gecede 16 yıllık tiyatro hayatımda olmadığım kadar meşhur oldum.” Sözleriyle anlatacaktı. Bu teklifleri geri çevirmeyince ise TRT ile arasına bir soğukluk girdi. Ardından TV yerine sinema ve tiyatroya ağırlık verdi.
Dönemin ünlü oyuncularından Adile Naşit'le birlikte, Ertem Eğilmez filmlerinin çekirdek kadrosunda yer alan oyuncu, Yeşilçam'ın bugün bile unutulmayan filmlerinde rol alarak kendisine hatrı sayılır bir hayran kitlesi yarattı. Neler yoktu ki bu filmlerin arasında; "Hababam Sınıfı", "Hanzo", "Süt Kardeşler", "Tosun Paşa", "Çöpçüler Kralı", "Gülen Gözler", "Şabanoğlu Şaban", "Neşeli Günler", "Davaro", "Gırgıriye"… Hepsi de bir döneme damgasını vuran, hatta bu filmleri sadece televizyondan ya da dijital platformlardan izleyen yeni neslin bile favori yapımlarıydı…
Ayşen Gruda; Adile Naşit ile başlayan, Kemal Sunal, Tarık Akan, Metin Akpınar, Münir Özkul ile devam eden kayıplarımızın sonuncusu oldu. Ağır hastalığına rağmen, doktorlarının da söylediği gibi Gruda’nın acı çekmeden hayatını kaybetmesi ve son zamanlarına kadar bizi kendisinden mahrum bırakmaması en büyük tesellimiz. Usta oyuncunun torunu Emre Gruda, anneannesinin yarın toprağa verileceğini açıkladı.
Ayşen Gruda, Şubat 2018'de Posta Gazetesi'nden Oya Çınar'a röportaj vermişti. O röportajı tekrar okumanın tam zamanı: "Biliyorum ki, bu halk beni nasıl gömeceğine kendi karar verecek. Öyle bir vasiyetiniz mi var? Hayır. Vasiyete gerek yok. Onlar bilir beni nasıl gömeceklerini. O gün gelene kadar da benden sevgi ve ilgilerini esirgemeyeceklerini hissediyorum."