Bu sabah hepimiz Yeşilçam’ın büyük jönlerinden Cüneyt Arkın’ın ölüm haberiyle uyandık. Hayatının yarım asırından fazlasını sinemaya adamış olan Arkın’ın ölümü ise başta Türk sineması emekçileri olmakla beraber herkesi yasa boğdu.
Eskişehir’den Yeşilçam’a uzanan bir yolculuk
Fahrettin Cüreklibatır ismiyle 8 Eylül 1937’de Eskişehir’in Karaçay köyünde dünyaya gelen Cüneyt Arkın, yoksul bir ailede büyüdü. İlkokulu tamamladıktan sonra Eskişehir Atatürk Lisesi’nde öğrenimine devam eden Arkın daha sonra İstanbul Tıp Fakültesi’ni kazanarak İstanbul’a yerleşti. 1961 yılında mezun olan Arkın artık bir doktordu.
Cüneyt Arkın iki sene kadar doktorluk yaptıktan sonra, memleketi Eskişehir’de yedek subay olarak askerliğini yaparken Göksel Arsoy’un barşolünü oynadığı Şafak Bekçileri filmi de orada çekiliyordu. Uzun boyu, delici bakışları ve karizmasıyla yönetmen Halit Refiğ'in dikkatini çeken Arkın, 1963 yılında Artist dergisinin açtığı yarışmaya girerek birinci oldu. Aynı yıl Halit Refiğ’in de desteğiyle sinemaya adımını attı.
Gurbet Kuşları’ndan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı
1964 yılında oynadığı Gurbet Kuşları filmi, Cüneyt Arkın'ın sinema kariyerindeki dönüm noktalarından biriyidi. Her ne kadar romantik jön karakterlere can verse de Gurbet Kuşları filmindeki kavga sahnesinde ne kadar başarılı olduğunu gören Refiğ onu aksiyon filmlerine yönlendirdi. Halit Refiğ’in sözünü dinleyen Arkın, aynı dönemde İstanbul’a gelen Medrano Sirki’nden altı ay boyunca akrobasi dersi aldı. Öğrendiklerini Türk sinemasına işleyen Cüneyt Arkın, Malkoçoğlu ve Battalgazi serileriyle devrim yarattı.
İlk yönetmenlik denemesi: Vatandaş Rıza
Cüneyt Arkın ilk yönetmenlik denemesini 1979 yılında Vatandaş Rıza filmiyle gerçekleştirdi. Gecekondusu yıkılan Rıza karakterine can veren Arkın, bu filmde bir milyonerle mücadele ediyordu. Oğlu Murat ve eşi Betül Arkın ile kamera karşına geçtiği filmin senaristleri arasında Atilla Dorsay da bulunuyordu. Filmde ayrıca usta yönetmen Osman F. Seden de Necdet Çelikel karakterine hayat verdi.
1980’lerde Ölüm Savaşçısı, Kavga, Sürgündeki Adam, Dünyayı Kurtaran Adam ve İki Başlı Dev gibi filmlerde yer aldı. 1990’lara gelindiğinde ise Cüneyt Arkın polisiye dizilerine yöneldi.
Kırılmadık kemiği kalmadı!
Cüneyt Arkın kariyeri boyunca birçok kaza atlattı. Hiçbir filminde dublör kullanmayan, dublör kullanmanın seyirciyi kandırmak olduğunu düşünen Arkın’ın setlerde kırılmadık kemiği kalmadı. Hatta oğlu Murat Arkın konuyla ilgili olarak "Babam çok ter döktü yetmedi kanını döktü. Vücudunda kırılmadık kemik kalmadı, ölümlerden döndü ama yine de hiç kimseden bir şey istemedi” demişti.
2009’da sinir sıkışması nedeniyle üç ay hastanede tedavi gören Cüneyt Arkın, uzun süredir yaşlılığa bağlı olarak birçok hastalıkla mücadele ediyordu. Yeşilçam’ın devlerinden biri olan Arkın’ı, 28 Haziran günü kalp krizi nedeniyle ebediyete uğurladık.
Cüneyt Arkın’ın ardından…
Cüneyt Arkın’ın ölümü hem Türk halkını hem de sanat dünyasını yasa boğdu. Ölüm haberinin ardından sanat dünyası birer birer düşüncelerini paylaştı:
Orhan Gencebay: “Allah gani gani rahmet eylesin. Son zamanlarda hastaymış. Durumu iyi değil diye duyuyorduk. Onun çalışmaları başkaydı. Kendisiyle bir çok anılarımız var. Ben bir sanatçı olarak, dost olarak değerini anlatabilirim. İstisna biri. Çok yakışıklı biriydi. Dünya starı olabilirdi. Böyle bir teşebbüsü de vardı. Bu söylediğimiz sahneler bir tanesini söyleyeyim. Kamyon giderken kamyonun sağ tarafından aşağı inerek öbür tarafından çıkardı. Böyle bir yüreği, arzusu, işini yapabilme isteği vardı. İstisna bir sanatçımızı kaybettik.”
Serdar Gökhan: "Öğrendiğimde yıkıldım. Araba kullanıyordum, kenara çektim. Hiç beklemediğim bir ölümdü. Çok üzüldüm. Hangimiz daha iyi filmler yapacak diye tatlı bir rekabet içindeydik. Söyleyecek kelime bulamıyorum. Gerçekten büyük bir kayıp. Bir efsaneydi bana göre. Sahip çıkmak lazım. Bir elin beş parmağı kadar insan kaldı Yeşilçam'da. Kalanlara sahip çıkmak lazım. Bir ödül vermekle bu iş olmuyor. İlgilenmek lazım. İlgi alakadan yoksun kaldıkları zaman çöküyorlar. İnşallah bundan sonra kalanlarımıza sahip çıkarız. Cüneyt dünya tatlısı bir adamdı. Allah gani gani rahmet eylesin. Nur içinde yatsın. Tüm camiamıza, ailemize başsağlığı diliyorum"
Türkan Şoray: Canım Cüneyt... Bundan sonra, yokluğunu bilmek, düşünmek, öyle acı ki… Seni sonsuza kadar kalbimde yaşatacağım. Sinema ve tüm sinemaseverlerde. Yerin dolmayacak.
Hülya Koçyiğit: "Sinemanın bana kattığı değerlerden sevgili arkadaşım Cüneyt Arkın'ın vefat haberi ile derin üzüntü içindeyim. Türk sineması bir ustasını, bir çınarını daha kaybetti bugün. Sinemamıza büyük izler bırakan canım arkadaşım benim, filmlerinle yaşayacaksın kalplerimizde. Sevgili ailesinin başta olmak üzere hepimizin başı sağ olsun."
Filiz Akın: "Sanki içime doğmuş da acı haberi duymak istemiyormuşum gibi televizyonu açmamıştım bu sabah. Hala haberin yarattığı şok etkisiyle konuşamıyorum. Telefonlarım çalıyor durmadan… Öyle üzgünüm ki! Hani klasik bir tanımlama vardır “O bizim Malkoçoğlu’muz, Dünyayı kurtaran cengaverimizdi falan filan… En kısa haliyle o bizim “Cüneyt Arkın’ımızdı... Biraz kendime gelince devam ederim..."
Ata Demirer: "Seni çok sevdik nurlar içinde yat Cüneyt Arkın... Pandizot kumaşı koltuklardan izledik ilk kez teyyare sinemasında yıllar yıllar önce…Sinema gibi sen de hep var olacaksın!"
Gülşen Bubikoğlu: "Bu sabah aldığım acı haberle göğsüme bir yumruk oturdu. Cüneyt Arkın'ı kaybetmişiz! Sinemanın en güçlü aktörü, sağlığını bedel olarak ödediği, benim en yakışıklı partnerim. Hiçbir şeye odaklanamadan oturduğum yerde kalakaldım. Ne kadar üzgünüm, anlatamam. Canım Betül ve güzel aileye başsağlığı ve sabır diliyorum. Zor kabullenilecek bir kayıp. Huzur içinde uyusun canım dostum."
Bilinmeyenleriyle Cüneyt Arkın
● Babası Hacı Yakup Cüreklibatır, Türk Kurtuluş Savaşı gazisidir.
● Arkın’ın soyadı Cüreklibatır, yürek ve yiğit anlamına gelen batır/batur sözcüklerinin birleşmesinden geliyor. Kendisi de bir Nogay olan Arkın’ın soyadının “Cüreklibatır”a dönüşmesi ise memleketi olan Eskişehir'deki Kırım-Tatar kökenli toplulukların dillerinden kaynaklanıyor.
● Cüneyt Arkın ismini, gazeteci Vecdi Benderli’nin Cüneyt Gökçer’den Cüneyt, Ramazan Arkın’dan Arkın’ı birleştirmesiyle aldı.
● Eskişehir Atatürk Lisesi’nde okuduğu dönemde sınıf arkadaşlarından biri Yılmaz Büyükerşen’di.
● Malkoçoğlu filminin çekimleri sırasında eli koptu. Elini diken ise İstanbul Tıp Fakültesi’nden hocası Halit Ziya Konuralp oldu.
● Türkiye’de ilk kez menajer kullanan oyuncuydu.
● Cüneyt Arkın, dönemin yeni James Bond’u olacaktı. Ancak İngilizce’yi iyi konuşamaması rolü almasına engel oldu.
● Cüneyt Arkın’ın en büyük hayranlarından biri Belçikalı oyuncu Jean-Claude van Damme’dır.
● Yeşilçam’daki en yakın arkadaşı Kemal Sunal’dı.
● Cüneyt Arkın hiçbir filminde dublör kullanmadı. Ayrıca her filminde kendi dublajını kendi yaptı.
● Cüney Arkın’ın Güler Mocan’dan Filiz, Betül Işıl’dan ise Kaan ve Murat adlı çocukları bulunuyor.
● Cüneyt Arkın bir süre gazetelerde sağlık konularıyla ilgili köşe yazarlığı yaptı.
● Binicilik ve karetede uzman sporcu ünvanı vardı.
● Sağ görüşlü olmasına rağmen, Tarık Akan siyasi duruşu nedeniyle sinemadan ambargo yediğinde Akan’a destek olmak için Akan ile birlikte Maden filminde kamera karşısına geçti.