Afrika’ya uzanan iyilik hareketi

Afrika’ya uzanan iyilik hareketi

Yeryüzünün su, gıda, enerji ve eğitim sorunlarını sürdürülebilir çözümler üretmek için 2016 yılında Hayri Dağlı tarafından kurulmuş bir yardım kuruluşu var: IDEA Universal. Üç kıtada, altı ülkede 67 köyle buluşmuş, 150 bin insanın yaşamının dönüşümüne katkı sağlamış IDEA Universal’ın hikayesini kurucusundan dinledik. 

Görsel Kaynağı

İsveç’te ekoloji alanında eğitim alan Hayri Dağlı; TEGV, ÇEVKO Vakfı, Doğa Derneği, Birleşmiş Milletler Aile Programı gibi kuruluşlarda görev yaptı. 67 ülkeye keşif seyahatleri gerçekleştirdi. 2014’te İstanbul’daki kent yaşamını ve konforunu bırakarak aşırı yoksul bir milyar insanı anlamak adına Afrika’da bir köye yerleşti. Postu yere sererek yıllarca tıpkı komşuları gibi günde bir doların altında yaşadı. Kendisini bu coğrafyanın insani ve çevresel sorunlarını çözmeye adadı, yaşadığı süre içinde Afrika’ya yapılan tek seferlik yardımların faydadan çok zarar verdiğini gözlemledi. Geliştirdiği, sürdürülebilir bir kalkınma modeli olan “Akıllı Köyler” ile 150 bin insanın yaşamını kalıcı olarak dönüştürdü. Su, tarım, enerji ve eğitim sorunlarını teknolojiyi kullanarak bütüncül bir şekilde çözen Akıllı Köyler modeli, Birleşmiş Milletler tarafından Afrika’da yapılan en sürdürülebilir ve yenilikçi beş proje arasına girdi ve 10 milyon TL’lik ekonomik katkı yarattı. Hayri Dağlı’nın bu sıra dışı yaşam hikayesi, TRT Su Savaşları belgeseline konu oldu. “Campaign” dergisinin ilham veren liderler listesine giren ve “Digital Age” dergisi tarafından yılın insanı seçilen Hayri Dağlı, aynı zamanda Birleşmiş Milletler Sosyal ve Ekonomik Konseyi’nde danışman üye olarak görev yapıyor. Hayri Dağlı bu sıralar kitabı üzerine çalışıyor ve kurucusu olduğu IDEA Universal Derneği’nin programlarını yürütmek için Afrika, Asya ve Türkiye arasında mekik dokuyor. Yakın zamanda CNNTürk’te hikayesinin bilinmeyenlerini öğreneceğiz. 

Tanzanya’da bir gönüllülük hikayesi.
Tanzanya’da bir gönüllülük hikayesi.

Görsel Kaynağı

“VİCDANLI HERKES HAREKETE GEÇMEK İÇİN CESARET BULUR”

Sizi tanıyabilir miyiz? Sizi bu alanda çalışmaya yönlendiren ne oldu?

Aslında ben kendimi en basit tabiri ile bir yolcu olarak tanımlıyorum. Bilmek isteyen, yola çıkan ve değişimi kışkırtan bir yolcu. Yedi yıl önce kent yaşamı ve konforunu bırakarak bu insanların hikayesini zerre miskal mertebesinde anlamak adına tek yöne bilet alarak bir empati yolculuğuna çıktım. Afrika’da bir köye yerleştim ve komşularım gibi günde bir doların altında yaşamaya başladım. Gece yatağa aç girmemek için tarım yaptım. Suyu kuyudan içtim. Bir dolarım bittiğinde aynı komşumdan pirinç istedim. Sömürgeciliğin ve iç savaşların karanlık yüzünü yaşadım. Gerillalar tarafından rehin alınmaya çalışıldım. Hamile kadınların ortalama altı kilometre su taşırken bebeklerini kaybetmelerini, sekiz yaşındaki bir çocuğun kirli sudan dolayı hastalanmasını gözlerimle gördüm. Su yolculuğunda kadınlara tecavüz edilmesine, yabani hayvanlar tarafından saldırıya uğramalarına tanık oldum. 30 kilo verdim ama çok şey kazandım. Tek yöne biletle başladığım bu sıra dışı Afrika yolculuğu, sonrasında bana unutulmuş binlerce insanın dönüşen hikayesine tanık olma fırsatı verecekti. Yaşadığım bu tanıklıklar ve hepimizin bildiği istatistiklerin ete kemiğe bürünmesi belki de ilk adımı atmak için bana cesaret verdi. Bu noktada yaşam iki seçenek çıkardı karşıma; ya bunu, “coğrafya kaderdir” sözünü söyleyerek kabul etmek ya da harekete geçmek ve bambaşka bir şeyler yapmak. Bu hikayelere tanık olan herhangi biri yaşamına hiçbir şey olmamış gibi devam edemezdi. Vicdanlı herkes eyleme geçmek için gerekli cesareti bulurdu.

İdea Universal nasıl kuruldu, çıkış noktası neydi?

Az gelişmiş ülkelere yıllardır devletler veya sivil toplum kuruluşları tarafından yardımlar yapılıyor. Ancak günü kurtaran, tek seferlik yardım anlayışı bu ülkelere faydadan çok zarar veriyor. Afrika’da günde bir doların altında yaşadığım süre boyunca bu yardımların bırakın sorunları çözmeyi aksine insanlarda hayal kırıklığına yol açtığı ve bağımlılık yarattığını gözlemledim. Diğer taraftan yeryüzünün daha güzel bir yer haline gelmesine katkıda bulunmak isteyen iyi insanlar ya da şirketler, karşılarında güvenebilecekleri sivil toplum kuruluşları bulmakta zorlandıklarını belirtiyorlardı. Bu noktada evrensel değerler etrafında din, dil, ırk ayrımı yapmayan, şeffaf, bağımsız, inovatif bir sivil toplum kuruluşu olan IDEA Universal’i “bir gün kapanmak” hedefiyle kurduk. Çünkü açlık ve susuzluğu bitirmek ve bize ihtiyaç duymayan daha adil bir dünya kurmak için çalışıyoruz. İlk günden itibaren amacımızı yoksullara yardım etmek yerine yoksulluğu yok etmek olarak belirledik. Kısa sürede bağışçısından yararlanıcısına 150 bin kişilik bir aile olduk. Dünyanın her yerinden iyi insanlar başlattığımız bu dönüşüm hareketinin parçası olmak istiyor.

Ekibiniz kimlerden oluşuyor peki?

Türkiye ve dünyanın farklı ülkelerinden gelen, işine aşkla adanmış bir ekibimiz var. İstanbul’dan Nil, Gülşen, Lora, Ayşe, Doruk, Bilkay; Londra’dan Emily; Amsterdam’dan Anna; New York’tan Genni; Nepal’den Prakash; Madagaskar’dan Fred; Tanzanya’dan Halima, Shabani; Gambiya ve Senegal’den Fabakary emeklerini insanlığa adıyorlar. Dünyayı takip ediyor, başka kuruluşların yaptığı hataları inceliyor, yaptığımız her işi bir öncekinden daha iyi yapmaya çalışıyoruz. 

Madagaskar’da sondajın sonunda gelen mutluluk.
Madagaskar’da sondajın sonunda gelen mutluluk.

Görsel Kaynağı

Bugüne kadar IDEA bünyesinde neler yapıldı?

IDEA Universal kurulduğu günden bu yana Tanzanya, Madagaskar, Nepal, Zanzibar, Senegal ve Gambiya’da pek çok kişiye sürdürülebilir ve kalıcı olacak şekilde su, gıda, enerji, gelir ve eğitim imkanı sağladı. İnovasyon ve teknolojiyi kullanarak en temel sorunları çözdüğümüz “Akıllı Köyler” modelimizle Asya ve Afrika’da 15 milyon TL’lik ekonomik katma değer yarattık.

“DOĞA HER ŞEYİN ÇÖZÜMÜNÜ SUNUYOR”

Akıllı Köyler modelini detaylandırır mısınız biraz?

Akıllı Köyler, IDEA Universal Derneği’nin yeryüzünün en yoksul bölgelerinde yürüttüğü bütüncül ve entegre bir sürdürülebilir kalkınma programıdır. Köylerin su, gıda, enerji, eğitim ve gelir sorununu kalıcı bir şekilde çözmeyi hedefliyor. Proje, 100 metrelik derinliğe ulaşan sondajların açılması, yenilenebilir enerjiyi kullanarak her eve 24 saat Dünya Sağlık Örgütü standartlarında su sağlanması, tarım alanı oluşturulması ve sulama sistemi kurulması, tohum bankacılığı, sürdürülebilir tarım eğitimleri ve her eve günde 15 saat güneş enerjisi sağlanmasını içeriyor. Akıllı Köylerde sensörler ve uydu bağlantısı sayesinde su kullanımı, arıza bilgisi gibi verilere anında ulaşabiliyor ve müdahale edebiliyoruz. Dünyada ilk kez bir sivil toplum kuruluşu dört temel sorunu entegre şekilde çözen, güneş enerjisini temele alan bir modeli geliştirdi ve uyguladı. Dünyadan birçok farklı kuruluş akıllı köylerimize çalışma ziyareti gerçekleştirmek için bizimle iletişime geçiyor. Model, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile entegre şekilde geliştirildi. Modelde köylüler planlama, uygulama ve sürdürülebilirlik süreçlerini bizzat yürütüyorlar. Sık sık buluşup dostlarımızın hayallerini, düşüncelerini dinliyoruz. Böylelikle bizim geçerken uğramadığımızı, onlarla tek yürek olduğumuzu biliyorlar. Doğa ile insan arasındaki bozulmuş kadim ilişkiyi onararak nasıl bir gelecek istediğimizi birlikte tasarlıyoruz. Aslında doğa kendi içinde her şeyin çözümünü sunuyor. Biz o kadim insan ve doğa ilişkisini onardığımızda her şey değişiyor.

Nasıl bir değişim yaratıyorsunuz?

Bir köye içme suyunu modern şekilde sağladığımızda, sürdürülebilir tarım alanı açıp köyü sulama sistemiyle donattığımızda, bunu da sürdürülebilir tarım, doğal gübre yapımı, tohum saklama gibi eğitimlerle desteklediğimizde her şey değişiyor. Su taşımakla geçen zaman okula ve tarlada üretime ayrılıyor. Bahçelerden alınan verim artıyor. Verim artışı, ek gelir demek, pirincin yanına ek gıda demek, açlığın azalması demek. Kirli su veya yetersiz beslenmeden dolayı sağlığı bozulmuş çocukların sağlıklarına kavuştuklarını gözlemliyoruz. Ayrıca verdiğimiz güneş kitleri sayesinde çocuklar akşamları ders çalışabiliyorlar. Ailelerin mum ya da gaz yağına olan bağımlılıklarının bitmesiyle yangın riski de azalıyor. Yaptığımız ölçme değerlendirmede kadınların yüzde 96’sının kurduğumuz bahçeden elde ettikleri gelirin çoğunu çocukların eğitimine harcadıklarını gördük. Yani kadına fırsat verdiğimizde bir nesle fırsat veriyoruz. 150 bin kişinin su, gıda, enerji ve eğitim sorunlarını sürdürülebilir şekilde çözmüşüz. Bizim mutluluk kaynağımız işte bu. 

Su komitesi toplantısından bir kare
Su komitesi toplantısından bir kare

Görsel Kaynağı

“1 Milyon Meyve Ağacı” adlı yeni projenizin gelişimi ve detaylarından bahseder misiniz?

Gezegenimiz tarihinin en zor günlerini yaşıyor. En gelişmiş ülkeler dahi pandemi ile mücadelede yetersiz kalıyor. Az gelişmiş Afrika ülkeleri ise yıllardır devam eden küresel su ve gıda krizini bu dönemde daha da derinden hissetmeye başladı. Bugün 2 milyar insan yetersiz beslenme sorunuyla yaşamak zorunda. Her gün 20 bin çocuğu yetersiz beslenmeye bağlı hastalıklardan dolayı kaybediyoruz. İklim değişikliği ve kuraklık her yıl daha fazla küçük çiftçiyi etkiliyor, çaresiz bırakıyor. Ormanlarımızın ve türlerimizin hızla tükenmesine sebep oluyoruz. Ancak hâlâ geç değil. Bu kötü gidişi tersine çevirebiliriz. Bu mücadelede bize yardım edebilecek en değerli varlığımız: Ağaçlar. Ağaçlara tekrar sarılarak açlık ve susuzluk krizini azaltabiliriz. İklim değişikliğini yavaşlatabilir, çölleşmeyi durdurabiliriz. İşte bu nedenle bugüne kadar yaptığımız en büyük projemizi başlatıyoruz. Hedef “Afrika için 1 Milyon Meyve ve Yemiş Ağacı”! Afrika’nın çölleşmiş ve yoksul bölgelerinde uygulayacağımız proje ile meyve ve yemiş ormanları kuruyoruz. Avokado, papaya, mango, kaju, cassava, portakal gibi ağaçlardan oluşan topluluk ormanları iki yıl içinde bölgeye hem sürdürülebilir gıda sağlayacak hem de gelir getirecek. 100 bin insanın gıdaya ve gelire erişimi artacak.

“BAĞIŞÇILARIMIZ VE GÖNÜLLÜLERİMİZ AYNI ZAMANDA DOSTUMUZ”

Tüm bunları sağlamak için gerekli bütçeyi nasıl oluşturuyorsunuz?

Kurulurken en fazla bu konuyu düşündük. Etrafımızdaki insanlar arkamızda bir kurum ya da yapı olmadan işlerimizi yapamayacağımızı söylediler. Biz ise dünya ve Türkiye insanlarının paylaşma ruhuna, vicdanına hep güvendik ve pişman olmadık. İyi insanlar ve kuruluşlar bize güvenerek destek oldular; sonuçları görünce daha çok destek verdiler. Bağışçılarımız, yararlanıcılarımız ve gönüllülerimiz aynı zamanda dostlarımız oldular. Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, TRT, RED CROSS, Bioderma, SUCO, Sainte Pulcherie gibi kuruluşlar, okullar ve şirketler yaptığımız işlere destek sundular. Kriterimiz bize yapılan bağışın adil ve temiz bir yolla kazanılması. Bu kritere uyan herkesle çalışmak isteriz. 

Afrika köylerindeki sınıflar genellikle bir kara tahtadan ibaret.
Afrika köylerindeki sınıflar genellikle bir kara tahtadan ibaret.

Görsel Kaynağı

Afrika’da akılcı bir çözüm için en önemli adım ne sizce? Kimler adım atmalı?

Dünyada herkese yetecek gıdayı üretiyoruz. Herkese temiz su sağlayacak kaynağımız, teknolojimiz ve çözümlerimiz var. Gerçekten istersek yeryüzünden açlığı ve susuzluğu bir insan ömrü kadar yok edebiliriz. Ancak bunu yüzyıllık yanlışı devam ettiren, yukarıdan inme yardım anlayışıyla değil; hayal kuran, sahaya çıkan, katılımcı, bağımsız, şeffaf, gönüllülüğü profesyonellikle birleştiren, sürdürülebilirliğe önem veren, işini aşkla yapan kişi ve yapılarla sağlayabiliriz. Gönüllülüğü ve iyi niyeti bilgi derinliği, bilim ve teknolojiyle birleştirmek çok önemli. Çünkü iyi niyet tek başına dönüşüm getirmiyor. Getirseydi iyi niyetli insanlar sayesinde şu an açlık ve susuzluk bir dünya gerçeği olmazdı. O yüzden işini düzgün yapan kuruluşlarla çalışmak, onlara destek olmak önemli.

Hayri Dağlı’dan bir mesaj var!

Yaygın uygulamalardan farklı olarak küçük bağışların yüzde 100’ünü sahada, amaca yönelik kullanıyoruz. Ofis, seyahat ve yaşam giderlerimizi ise kurumsal bağışçılarımızdan talep ediyoruz. Türkiye’de ilk kez yapılan bir uygulamayla destekçilerimiz, yaptıkları bağışları kuruşu kuruşuna etki haritamızdan takip edebiliyor. İster 10 TL bağış yapsın, ister 10 bin TL fark etmeden bağışla hangi koordinatlarda neler yapıldığı fotoğraflar ve videolarla görülebiliyor. Destekçilerimizin verdiği bağışların nerede, nasıl kullanıldığını bilmesi IDEA Universal’e olan güveni artırıyor. Değişim yaratmak için hiç kimse küçük değildir. İstersek daha güzel bir yeryüzünü birlikte yaratabiliriz. Okuyucularımız küçük veya büyük bağışlarıyla destek olarak, bizimle gönüllü olarak, kurum ve kuruluşlarını ve bizim aramızda köprü kurarak ya da bizi etraflarına anlatarak destek olabilirler. Bu noktada web sitemizdeki harekete geçme seçeneklerimizi inceleyebilirler. Örneğin sadece 180 TL’lik bağışla bir insana yaşam boyu sürdürülebilir su, gıda ve enerji sağlamak ya da 300 TL’yle bir aileyi güneş enerjisine kavuşturmak mümkün. İnanırsak yeryüzünü daha güzel, daha adil bir yer yapabiliriz.