Geçmişten geleceğe bisiklet!

Geçmişten geleceğe bisiklet!

3 Haziran Dünya Bisiklet Günü… İki tekerlekli özgürlük sembolü bisiklet, 1790’lardan bu yana dünyanın hayatında. Zaman içinde çeşit çeşit modelle karşımızda olan bisikletin geleceği de son derece parlak görünüyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu 2018 Nisan’ında 3 Haziran'ı “Dünya Bisiklet Günü” ilan etti. Bu özel günün kabulünün sebepleri çoktu. BM, iki yüz yıldır kullanılmakta olan bisikleti benzersiz, uzun ömürlü, çok yönlü, basit, uygun fiyatlı, güvenilir, temiz ve çevreye uygun sürdürülebilir bir ulaşım aracı olarak gördüğünü açıklıyordu.

BM’in vurguladığı gibi insanlar bisikleti yıllardır eğlence, spor, ulaşım gibi çeşitli amaçlarla kullanılıyor. Ancak birçok icat gibi bisiklet de var oluşundan günümüze kadar hem mekanik hem de tasarım olarak büyük değişimler yaşadı. 

Günümüzdeki tasarımına yakın görünen ilk bisikleti Fransa'da 1790’lı yıllarda Comte de Sivrac isimli mucidin icat ettiği fikri ağır basıyor. Bu bisikletin pedalları yoktu.
Günümüzdeki tasarımına yakın görünen ilk bisikleti Fransa'da 1790’lı yıllarda Comte de Sivrac isimli mucidin icat ettiği fikri ağır basıyor. Bu bisikletin pedalları yoktu.

İlk bisiklet günümüzdekinden çok farklı

Bisikletin var oluş yolculuğuna baktığımızda tarihteki ilk bisikletin nerede, ne zaman ve kim tarafından icat edildiği hakkında farklı görüşler olduğunu görüyoruz. Yine de ilk bisikletin mucidine dair genel geçer bir kabul mevcut. Günümüzdeki tasarımına yakın görünen ilk bisikleti, Fransa'da 1790’lı yıllarda Comte de Sivrac isimli mucidin icat ettiği fikri ağır basıyor. “Celeripede” olarak adlandırılan, iki tekerleği olan, sert ahşap çerçeveden oluşan ve pedalı bulunmayan bu bisiklet, kullanıcısının ayaklarını hareket ettirmesiyle ilerletilebiliyordu. Günümüzün bisikletlerinin tersine gidonu (bisikletin direksiyonu) ve selesi (bisikletin oturulacak yeri) bulunmayan bisikletin yönü, vücudun sağa ve sola eğilmesiyle değiştirilebiliyordu.

Bisikletin gelişiminde dönüm noktaları

1817 yılına gelindiğinde, Alman Baron Karl Von, Sivrac’ın ürettiği ilk bisiklete bir gidon ve bir sele yerleştirerek “draisienne” adında farklı bir bisiklet tasarladı. Bu bisikletin kütlesi yaklaşık olarak 22 kg geliyordu. Ahşap çerçevesi, demir tekerlekleri, jantları ve freni olan bisiklette pedal yine yoktu. Bu bisikletle dolaşmak hayli yorucuydu.

1839 yılında pedallar geldi. İskoç Kirkpatrick MacMillan, bisikletin göbeğine demir çubuklarla pedalları ekledi. Kullanıcı, krank miliyle ön tekerleğe bağlanan pedalları ayağıyla öne ve arkaya sallayarak arka tekerleği hareket ettirebiliyordu. Böylece bu bisikletle öncekilere göre daha hızlı gidilebiliyordu.

1850’li yıllara kadar denge problemini çözmek için üçüncü ve dördüncü tekerleğin eklendiği yeni tasarımlar ortaya çıktı. Ancak pedal ve çevirme kolunun kullanıldığı bu tasarımların çoğu ağırlık ve tekerleklerin sürtünme sorunu nedeniyle yaygınlaşmadı.

Türkçeye velespit olarak geçen “velocipede” olarak adlandırılan bisiklette pedallar ön tekerleğe sabitti.
Türkçeye velespit olarak geçen “velocipede” olarak adlandırılan bisiklette pedallar ön tekerleğe sabitti.

1860’lı yılların başında Fransız Pierre Michaux, oğlu ile birlikte geliştirdikleri ve Türkçeye velespit olarak geçen “velocipede” olarak adlandırılan bisiklette pedallar ön tekerleğe sabit kullanılmıştı. Böylece kullanıcılar hızlı bir şekilde pedalları çevirebiliyordu. Ancak ağır demir iskeleti ve demir çerçeveli tekerlekleri, bisikleti kullanışsız kılıyor, dönemin bozuk yollarında her çukur ve tümseğin üstünden geçerken kullanıcısını sarsıyordu.

1868 yılına gelindiğinde bisiklet için önemli bir gelişme yaşandı. Traffault adında bir başka Fransız, tekerlekleri kauçuktan yapılma lastik ile kapladı, kullanıcı rahatladı. Bu yeni buluş, yoldaki çukur ve tümseklerin yarattığı rahatsızlığı biraz olsun azalttı.

1870’li yılların başında İngiliz James Starley daha hızlı hareket edebileceği düşüncesiyle ön tekerleği arka tekerleğine oranla hayli büyük olan bir bisiklet üretti. Pedalları ön tekerlekte bulunan bisikletin selesi de ön tekerleğin üzerinde yer alıyordu. Bu bisikletin üzerine çıkıp oturmak zordu, yeterince hızlı da değildi.

Günümüzde kullanılan eşit büyüklükte tekerleklere ve zincire sahip, gidonlu ve seleli bisiklet ise 1885 yılında İngiliz John Kempp Starley tarafından icat edildi. Bu bisiklet “velocipede”e göre çok daha rahat, ön tekerleği büyük olan bisiklete göre ise daha hızlıydı.

Modern zamanlar modern tasarımlar

Bugün dağ bisikleti, yarış bisikleti, çocuk bisikleti, şehir ve yol bisikleti, fitness bisikleti, elektrikli bisiklet, hizmet bisikletleri olmak üzere birçok çeşidi bulunan bisikletler geliştirilmeye devam ediyor. Çevre kirliliği yaratmaması, ekonomik ve pratik olması bisikletin birçok insan tarafından kullanılmasını sağlıyor. Dünya genelinde şu anda 800 milyondan fazla bisiklet bulunuyor. Bu rakam yollardaki araba sayısının iki katına denk geliyor.

Günümüzde birbirinden farklı tasarımlarıyla dikkat çeken bisikletler ilk örneklerinin çok uzaklarına düşen resimler çiziyor. Hele 2021 ve 2022 yıllarında tanıtımı yapılan yeni nesil bisikletler, tasarımları ve kullanım özellikleriyle dikkat çekiyor. Bazıları şarj edilebilir özellikteki e-bisikletler bazıları da manuel bisikletler… İşte birbirinden ilginç beş bisiklet modeli.

Titaa kapalıyken de tek tekerlek üzerinde kullanılabiliyor.
Titaa kapalıyken de tek tekerlek üzerinde kullanılabiliyor.

Kargo bisikleti “Titaa”

Husky Design’ın tasarladığı Titaa, çift tekerlekli bir bisikletten kendi kendini dengeleyen tek tekerlekli bisiklete dönüşebilen filmlerden çıkmış gibi duran bir model. Titaa açıldığında, kargo bisikleti olarak kullanılıyor. Elektrikli bisiklet Titaa, arka tekerleğe yerleştirilen, değiştirilebilen ve şarj edilebilen pille çalışan bir sisteme sahip. 

BaoPham Design’dan Aerodynamicbike

Bu incecik ve estetik açıdan zarif bisiklet, BaoPham Design’ın yaratıcı ekibinin ürünü. Hızlı bir sürüş sağlamak amacıyla ekstra sürtünmeyi ortadan kaldıran aerodinamik yapıya sahip bu bisikletin arka tekerlek rotorunda, pedallar hareket ettirildikten sonra etkinleşen elektrikli bir motoru bulunuyor. İnce yol bisikleti lastikleriyle donatılmış BaoPham Design'ın e-bisikleti şık görünümü ve hızıyla dikkat çekiyor. 

Birçok kişinin hayali olan işe bisikletle gidip gelme fikri üzerine tasarlanmış bir model Pendler.
Birçok kişinin hayali olan işe bisikletle gidip gelme fikri üzerine tasarlanmış bir model Pendler.

İşe giderken pedal çevirmek: Pendler

Pendler Bisikleti olarak adlandırılan bu bisiklet amacına uygun bir isim taşıyor. Danca “pendling”, “işe gidip gelme” anlamına geliyor. Ülkenin bisiklet kültürüne selam niteliğinde olan bu konseptin fikri, şehir içi sürüş ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde hayat bulmuş. Sağlam gövdesi, estetik çizgileri ve şehir yollarına uygun tekerlekleri Pendler’in öne çıkan özellikleri. 

Franz, göbeksiz tekerlek tasarımını tamamlamak için makine mühendisi meslektaşlarından yardım almış.
Franz, göbeksiz tekerlek tasarımını tamamlamak için makine mühendisi meslektaşlarından yardım almış.

Franz Cerwinka’nın Pilot’u

Endüstriyel tasarımcı Franz Cerwinka imzasını taşıyan Pilot, alüminyum çerçevesiyle beraber çarpıcı göbeksiz tekerlek tasarımıyla hayran bırakıyor. Franz, en ince ayrıntısına kadar işlevsel olan, göbeksiz tekerlek tasarımını tamamlamak için makine mühendisi meslektaşlarından yardım almış. Pilot’un merkez dışı aks tasarımı, tekerlekleri pedal çevirme hareketiyle uygun bir hızda döndürmek için ek dişliye sahip. Gaz kelebeğine basıldığında devreye giren yerleşik motor, eğimlerde kullanıcıya ekstra destek için devreye giriyor. 

Tasarımcı Patrick Pieper'ın eseri Bugatti Vitesse çizgilerinin temel ilham kaynağı 2015 Bugatti Vision Gran Turismo Concept'in modeli.
Tasarımcı Patrick Pieper'ın eseri Bugatti Vitesse çizgilerinin temel ilham kaynağı 2015 Bugatti Vision Gran Turismo Concept'in modeli.

Yarışmanın ardından doğdu: Bugatti Vitesse

Bugatti meraklıları bir tasarım yarışması için Facebook'ta #bugatticonceptbikechallenge etiketi açtı. Tasarımcı Patrick Pieper'a göre her şey bu etiketin açılmasıyla başladı. O zamanlar, konsept bisikletin 2D görünümünü çizen, sonra hikâyeyi Bonneville Speedway'in tuz düzlüklerinde 3D Model olarak resmeden Patrick'e göre, bu eşsiz yaratımın temel fikri, Bugatti'nin modern estetiğinden, 1930'ların yarış arabalarından ve bisikletlerinden parçalar taşıyor.

Üstteki örneklerden de anlaşılacağı üzere, çoğu şarj edilebilir motorlara sahip bisiklet modelleri, kullanıcının hayatını kolaylaştırmayı hedefliyor. Bisiklet de değişiyor ve zamana ayak uyduruyor. İnsanlıkla birlikte varlığını sürdürüyor. İyi ki doğmuş, iyi ki yaşıyor!

KAYNAKLAR

TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları

yankodesign.com

bilimgenc.tubitak.gov.tr