Gelişen teknoloji, hastalıkların erken teşhis edilmesinin önündeki engelleri aşmamızı kolaylaştırıyor. Örneğin Zürih Robotik ve Zeki Sistemler Enstitüsü’nde geliştirilen akıllı telefon uygulaması Parkinson’un teşhisini mümkün kılıyor. Bununla birlikte, farklı hastalıkların teşhisine odaklanan farklı uygulamalar da umut verici.
Kişinin hareketlerini etkileyen, nörolojik bir gerileme hastalığı olarak tanımlanabilecek Parkinson’u teşhis edebilecek bir test maalesef yok. Ancak dünya genelinde 10 milyondan fazla kişiyi etkileyen, her yıl yaklaşık 60 bin kişide teşhis edilen bu hastalığın saptanabilmesi için bilim insanları çalışmalarını sürdürüyor. Erken teşhis sayesinde ilerlemesinin engellenebilmesi bu çalışmaları daha da anlamlı kılıyor. Öyle ki, bu çalışmalar arasında umut vadedenlerin olması sevindirici bir gelişme.
İsviçre’de bulunan Zürih Robotik ve Zeki Sistemler Enstitüsü’nde görev alan bilim insanları Parkinson hastalığının tespitinde yeni bir yöntem keşfetti: Akıllı telefon verileri… Geliştirilen sistem şöyle çalışıyor: Akıllı telefon uygulamasına benzer şekilde hazırlanan testler sırasında kişinin nasıl hareket ettiği inceleniyor. Bu veriler, bu sistem için geliştirilen yapay zeka tarafından inceleniyor ve Parkinson belirtileri ile karşılaştırılıyor. Böylece akıllı telefon kullanıcısının Parkinson hastası olup olmadığının tespit edilmesi amaçlanıyor. Bu sistem, veriler aracılığıyla akıllı telefon kullanıcısının yürüyüşünü, sesini, dokunmatik ekrana dokunuşlarını ve hafızasını incelemiş oluyor. İsviçreli bilim insanlarının geliştirdiği bu sistem, yüzde 85 doğru teşhis oranıyla çalışıyor. Bu oran, kullanılan yüzde 75 başarı oranına sahip diğer metotlardan daha iyi. Bu da akıllı telefonların hastalıkların teşhisinde kullanılabileceğine dair umutları haklı kılıyor.
“Hastalar oldukça istekli”
Parkinson hastalığının erken aşamada teşhis edilebilmesine olanak sağlayabilmek için yapılan çalışmalar Zürih Robotik ve Zeki Sistemler Enstitüsü ile sınırlı değil. Daha önce prestijli John Hopkins Üniversitesi ve Londra Üniversitesi de benzer çalışmalara imza atmıştı. John Hopkins Üniversitesi’nden araştırmacı Suchi Saria ve meslektaşları da birkaç ay önce benzer bir akıllı telefon uygulamasının geliştirilmesine önayak olmuştu. O aylarda ünlü haber ajansı Reuters’a bir mülakat veren Saria, HopkinsPD adını verdikleri uygulamayla başarmak istediklerini özetlemişti: “Diyabet gibi Parkinson Hastalığı’nda da değişkenlikler ve gösterdikleri semptomlarda dalgalanmalar var. Bu durum tedavilerin de çeşitlenmesine sebep oluyor. Biz bu dalgaları sadece hastanelerimizde ölçebiliyorduk. Ancak geliştirilen bu uygulama bu dalgalanmaların her koşulda ölçülmesine olanak sağlıyor. Bu gelişme hepimiz için heyecan verici. Hastalarımız da bu uygulamayı denemek için oldukça istekli.”
Özçekim ile teşhis
Akıllı telefonların ya da bu telefonlar için geliştirilen uygulamaların bazı hastalıkların teşhisinde kullanılması teknoloji ilerledikçe daha da yaygınlaşıyor. Rusya bilim insanlarının üzerinde çalıştığı proje de selfie/özçekim ile bazı hastalıkların teşhis edilebilmesini mümkün kılıyor. Bu yıl içinde tanıtılan MeCare isimli projenin yöneticisi Sergey Blintsov yaptığı açıklama ile MeCare’in selfie'leri analiz ederek Parkinson dahil çeşitli hastalıkları teşhis edebilen kardiyovasküler durumu gözler önüne serdiğini açıkladı. Uygulama ile yapılan teşhislerin yüzde 95 oranla doğru olduğunu belirten Blintsov, uygulamanın teşhis edebildiği hastalıkların sayısını artırmayı planladıklarının müjdesini verdi.
Ülkemizde de çalışmalar yürütülüyor
Hastalıkların akıllı telefonlar ile teşhis edilmesini sağlayan araştırmalar ülkemizde de sürdürülüyor. En yakın örnek, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nde geliştirilen uygulama. Bu yazılımla cep telefonları, özel bir kağıt üzerine damlatılan kandan hastalıkları tespit edebiliyor. Bu hastalıklar arasında grip, Hepatit B, Hepatit C ile birlikte HIV virüsü ve kanserin birtakım türleri de bulunuyor.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Kimya Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Yrd. Doç. Dr. Ümit Hakan Yıldız, kimya öğrencisi Hakan Berk Aydın ve bilgisayar mühendisliği öğrencisi Cihan Toklucu ile geliştirdiği ve “BİORGB” adıyla anılan projesiyle kan tahlili sayesinde teşhis edilebilecek hastalıkların kısa sürede ve daha düşük bir maliyetle öğrenilebilmesini sağlıyor. Yıldız, Anadolu Ajansı’nın sorularını yanıtlarken geliştirdiği sistemi, "Tahlilin yapılması için tıbbi cihaza ve eğitilmiş personele ihtiyaç var. En önemlisi hasta olup olmadığını anlamak için belirli bir süre gerekiyor. Salgın hastalık gibi durumlarda bu uzun süre tehlikeli olabiliyor. Şöyle bir test geliştirmeyi hedefledik; hasta geldiğinde kan alınsın, hekim onu bir kağıt platform üzerine damlatsın, çeşitli reaksiyonlardan sonra fotoğrafını çeksin ve projemizde geliştirilen mobil telefon uygulamasıyla sonucu alabilsin" sözleriyle anlatmıştı.