Çocuklara interneti yasaklamak çözüm mü?

Çocuklara interneti yasaklamak çözüm mü?

Sosyolog Ellis Cashmore’un yeni kitabı Screen Society’e göre çocuklara interneti yasaklamak çocuk istismarıyla eşdeğer. “Yasaklayıcı davranışlar çocukları nasıl etkiliyor?”, “Ebeveynler çocuklarına nasıl davranmalı?” sorularını konunun uzmanları olan pedagoglara sorduk.

Birmingham'daki Aston Üniversitesi'nde Sosyoloji Profesörü olan Ellis Cashmore, 2 binden fazla internet kullanıcısı ile ilgili alışkanlıklarını incelemek üzere Teeside Üniversitesi ve Güney Avustralya Üniversitesi'nden araştırmacılarla işbirliğine gitti. Haziran ayında sonuçları açıklanan araştırmaya göre teknoloji, bilimsel çalışmaların söylediği dikkat sürelerinin kısalması, depresyon ve ruhsal sağlık sorunlarının tersine, genel olarak ele alındığında insanların hayatına olumsuz değil olumlu katkılar yapıyor.

İnternet ve teknoloji bağımlılığının tanımı şu şekilde yapılıyor: Özel ve öz bakım ihtiyaçlarının ertelenmesi ya da karşılanmaması, kişi tarafından bunların önemsenmemesi… Oysa bu yeni araştırmaya göre, uzun süreli internet ve teknoloji kullanımının depresyon, dikkat süresinin kısalığı gibi olumsuz etkileri yok. Araştırma, kişinin bu araçları kullanırken aldığı hazzın yadsınamaz olduğunu ve bunun dışındaki zamanlarda da temel gereksinimlerini ertelemediğini savunuyor.

“Elbette kötü yönleri de var ancak teknoloji dünyayı tanıma şeklimiz haline geldi. Çikolata yeme, dizi izleme gibi alışkanlıkların da bağımlılığa dönüşme riski var” diyen Ellis Cashmore, telefonla sosyalleşmenin asosyal olma anlamına gelmediğini, sadece farklı bir sosyalleşme biçimi olduğunu belirtiyor ve uyarıyor: “Çocuklara interneti yasaklayarak öğretici, eğlenceli ve gelecek hayatları için onlara katkıda bulunacak bir sosyal aktiviteden çocukları mahrum bırakmış oluyoruz.”

“Çocuklarda dikkat bozukluğu, tikler ve yabancılaşma gelişebilir”

Uzmanlara göre interneti tamamen yasaklamak yerine süre kısıtlaması getirmek daha doğru.
Uzmanlara göre interneti tamamen yasaklamak yerine süre kısıtlaması getirmek daha doğru.

Bu araştırma ve konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Pedagog Aykut Akova, bilgisayar karşısında geçirilen sürenin uzunluğunun, arkadaşlarla aile ile geçirilen süreyi kısalttığını belirtiyor ve şunları paylaşıyor: “Ekran karşısında geçirilen sürenin günde 7-8 saate ulaşması, çocuğun bunun dışındaki aktivitelere ve paylaşımlara çok az vakit ayırması anlamına geliyor. Uzun süre bilgisayar, tablet ya da telefonla vakit geçiren çocuklarda dikkat bozukluğu, tikler, yabancılaşma gelişebilir.”

Akova, internet kullanımında süre kısıtlamasına şu sözlerle dikkat çekiyor: “Teknolojiyle çocuğun ilişkisini tamamen kesecek şekilde değil, çocuğun online ortamda yaptığı aktiviteleri denetleyerek süre sınırlamasıyla yaklaşmak doğru bir ebeveyn tavrı olacaktır. Ailelerin çocuğun oynadığı oyuna, gezindiği sitelere hakim olması da önemli bir nokta. Çocuğu bilgisayar ya da tablet başında tamamen yalnız ve kontrolsüz bırakmamak gerekiyor.“

Akova’ya göre İnternette geçirilen sürenin dışında, çocukların sosyalleşme imkanı bulacağı spor ve sanatsal aktivitelere yönlendirilmesi çocukların gerçek hayata karışmasına destek oluyor.

Yasaklamak yerine süre kontrolü

Yüz yüze iletişimden çekinenler için internetin iyi bir fırsat yaratacağını savunan uzmanlar da var.
Yüz yüze iletişimden çekinenler için internetin iyi bir fırsat yaratacağını savunan uzmanlar da var.

Pedagog Öznur Simav, internet kullanımının kişinin üstündeki etkilerini şu sözlerle açıklıyor: “Kişi yalnızsa, internette vakit geçirmek ona uçsuz bucaksız bir kapı açar; ruh sağlığını olumlu etkileyebilir. Yüz yüze iletişimden çekinenler için internet üzerinden iletişim iyi bir fırsat diyebiliriz. Kişi kendini sosyal medyada yazılı olarak daha iyi ifade edebilir ancak internet kullanımı bağımlı tarzda olursa diğer aktiviteleri engeller.”

Simav, interneti kararında kullanmanın önemini vurguluyor ve yüz yüze iletişimin gerekliliğine dikkat çekiyor: “Yüz yüze olma durumu tahmin edilenin üzerinde önem taşıyor. Duygularımızı mimiklerle, bakışlarla, yüz kaslarını kullanarak ifade etmek kişiler arası iletişimde oldukça etkili.”

“Çocuklar arasında, yaş grubuna göre aynı çizgi filmi, aynı diziyi ya da programı izliyor olmak çocukların aralarında bağ kurmaları, ortak bir dil geliştirmeleri için önemli olabilir. İlgili programla pek çok paylaşımda bulunup, tartışabilirler. Bu anlamda katkısı olur” diyen Simav, internet kullanımında aynı etkileşimin olmadığına dikkat çekiyor: “Pasif durumda uzun süreli kullanım, çocukların özellikle dil, bilişsel, duygusal, motor, fiziksel gelişimlerini olumsuz etkiler.”

Simav uzun süreli internet kullanımında özellikle çocukların çok etkileneceği ve internet dışındaki zorunlu görev ve sorumluluklarda aynı dikkat ve ilgi yoğunlaşmasını göstermesinin beklenemeyeceği görüşünde.

Son zamanlarda çocuklarda birbirlerinin duygularını anlamama, insanların yüz ifadelerinden bir sonuç çıkaramama, birbirlerine kötü söz söylemenin onu nasıl etkileyeceğini tahmin edememe gibi durumların yaşandığına şahit olduğunu belirten Simav, aile ve arkadaşlarla yüz yüze paylaşımın önemine ve gerekliliğine dikkat çekiyor. Simav da bağımlılığın önüne geçebilmek için süre kontrolünü öneriyor: “Ebeveynler, ‘yasaklamak’ şeklinde değil de ona verilmiş bir süre olarak sunarlarsa çocukla aralarındaki ilişki de bozulmamış olur.”