Selfie ölümleri gerçeklik algısını sorgulatıyor

Selfie ölümleri gerçeklik algısını sorgulatıyor

Son altı yılda selfie çekerken ölenlerin sayısı tüm dünyada 259’a ulaştı. Hayatını kaybedenlerin çoğu 30 yaş altı erkekler. Uzmanlar, sosyal medya paylaşımında bulunmak için ölümü göze almanın altında sosyal medya üzerinden kimlik oluşturma krizinin yattığı görüşünde.

Akıllı telefonlara ön kamera eklenmesiyle ve sosyal medya kullanımının yayılmasıyla başlayan selfie çılgınlığı nedeniyle ölenlerin sayısı tüm dünyada yadsınamayacak sayıya ulaştı. Google’ın fotoğraf depolama servisi Google Photos’taki verilere göre 2015 yılında 18-24 yaş arası kullanıcılar günde 24 milyar selfie çekti ve bu selfie’lerin yüzde 55’i sosyal medya ağlarında paylaşıldı. Ancak bu sıralar, teknolojinin pompaladığı selfie çılgınlığı ölüm tehlikesiyle gündemde çünkü özellikle 30 yaş altı kullanıcılar farklı selfie’ler çekmek için kimi zaman bir şelaleye tırmanıyor ya da tren istasyonunda raylara uzanıyor…

Yeni Delhi’deki All India Tıp Bilimleri Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen çalışmada Ekim 2011 ve Kasım 2017 arasında toplam 259 kişinin selfie çekerken öldüğü belirlendi. Gazetelerde yer alan selfie nedeniyle gerçekleşen ölüm haberlerinin incelendiği araştırmada selfie nedeniyle gerçekleşen 137 kazada ölenlerin çoğunun 30 yaş altı erkeklerden oluştuğu da ortaya çıktı: Ölenlerin yaş ortalaması 23! Bunların yüzde 72.5’i de erkek.

Boğulma birinci sırada

Boğulma, yangın ve yüksekten düşme selfie ölümlerinde başlıca nedenler arasında. Ölüm sayısının en yüksek olduğu ülke ise Hindistan. Onu; Rusya, ABD ve Pakistan takip ediyor. Ateşli silahlardan kaynaklanan selfie ölümlerinin çoğu ABD’de meydana geldi. 2011’de üç olan selfie ölümleri; 2014’te 13’e, 2015’te 50’ye, 2016’da ise 98’e çıktı.

Bu gelişmelerin ardından, Mumbai'de, 16 bölgeye “selfie çekmek yasak” uyarısı konuldu. Endonezya'da ise idari yetkililer Merapi Yanardağı’nın yer aldığı turistik bölgede benzer uyarılar hazırladı.

“Sosyal medya mahrem algısını değiştirdi”

 Her şey “en iyi selfie”yi sosyal medya ağlarında paylaşmak için.
Her şey “en iyi selfie”yi sosyal medya ağlarında paylaşmak için.

Selfie ölümlerinin altında yatan psikolojik etkileri uzmanına sorduk. Klinik Psikolog Emine Özçivici Ayhan’a göre, eskiden yüz yüze iletişimle yaşanan sosyal ilişkiler sosyal medya çağında ekranlar aracılığıyla yapılıyor: “Gerçekte tanımadığımız, ekranda küçük bir fotoğrafıyla tanıştığımız kişilerle hayatımızın en özel karelerini paylaşabilecek kadar kendimizi ve özel alanımızı açar hale geldik.”

Özçivici sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sosyal medya insanların kimliklerini yeniden oluşturdukları bir platform. O mecralarda paylaştıklarımızla; gittiğimiz, gezdiğimiz yerlerle ve hatta yediklerimizle bir imaj oluşturuyoruz. Buna bir süre sonra kendimiz de inanmaya başlıyoruz. Bu anlık karelerle oluşturulan imajın çoğu gerçek hayatımızı yansıtmıyor. Bir fotoğraf karesini paylaşmak için maddi-manevi kendini zorlayıp, uzun yolculuklar yapan kişiler var.”

“Sosyal medya üzerinden kimlik oluşturuluyor”

Özellikle yeni nesil için, sosyal medya platformlarındaki imajları çok önemli.
Özellikle yeni nesil için, sosyal medya platformlarındaki imajları çok önemli.

Peki, sosyal medyada neden bu kadar öne çıkmak istiyoruz? Özçivici bu durumu kişinin kimliğini artık sosyal medya ağları üzerinden oluşturmasına, sosyal medya imajının özellikle ergen ve post-ergen dönemdeki kişiler için büyük önem taşımasına bağlıyor: “İnsanın doğumdan ölüme kadar kimlik oluşturduğu sürece baktığımızda, ergenliğin ardından gelen post-ergenlik dediğimiz dönemin 25’li yaşlara kadar sürebildiğini görüyoruz. Kişiye göre post ergenlik süreci 30 yaşa kadar da sürebilir. Bu dönemde; değer bulma, değer görme ihtiyacımız yani kişilik oluşturma gayreti söz konusu. Hayranlık duyduğumuz, özendiğimiz, olmak istediğimiz kimlikleri yansıtmaya çalışıyoruz. Sürdürülebilirlik anlamında yaşamımızın tamamının böyle olması gerekmiyor. Fotoğrafta, videoda öyle görünebiliyorsak bu imajı yaratabiliriz. Yani realitenin olmadığı bir hayatı kendi hayatımız gibi gösterebiliyoruz.”

“Gerçek hayattan kopmaya neden olabiliyor”

Klinik Psikolog Emine Özçivici Ayhan, sosyal medyada kimlik edinme gayretinin kişilere haz verdiğini vurguluyor.
Klinik Psikolog Emine Özçivici Ayhan, sosyal medyada kimlik edinme gayretinin kişilere haz verdiğini vurguluyor.

Özçivici, selfie ölümlerindeki yaş faktörü ile ilgili ise şu yorumda bulunuyor: “Selfie kazalarında ölenler tam ergen değiller, ergenliğin son evresindeler. Yani aslında birey olarak daha bağımsız hareket edebilme gücüne erişmiş, ama kimlik kazanımlarını tamamlamamışlar. Sosyal medyadaki kimliği bulma gayreti o kadar fazla haz veriyor ki, ölüm riskini hesap edemiyorlar. Orada kendini kaybetme hali, gerçeklikten kopma hali var. Örneğin, yıkılmak üzere olan surlara çıkan hamile bir kadın surlardan düşerek çocuğuyla birlikte ölüyor. Bir insan ne kadar gerçeği algılama becerisini yitirmiş olmalı ki, tehlikeyi analiz edemez hale geliyor? Normalde, eğer sosyal medya ağları olmasa, hamile bir kadına ‘Gelin, bu surları gezelim’ desek yapmayacak. Sadece bir fotoğraf karesi için yapabiliyor. Oradaki kimlik ve imaj hayatımızda büyük öneme sahip.”

“Risklere karşı farkındalık yaratılmalı”

Erkekler, sosyal medya paylaşımlarında güç ve cesaret gösterisi yapıyor.
Erkekler, sosyal medya paylaşımlarında güç ve cesaret gösterisi yapıyor.

Özçivici, selfie ölümlerinde erkek oranının yüksek olmasını ise cinsiyet özelliklerine bağlıyor: “Erkeklerin dopamin salgıları daha yüksek. Bunun etkisiyle daha fazla risk alır, adrenalinin peşinden daha hızlı gidebilirler. Toplum da elbette buna izin veriyor. Erkekliğin kendine has yapısını koyma çabası da söz konusu. Erkeklerin paylaşımlarında daha fazla risk görebilirsiniz. Bir kadın daha çok estetik, zarafet, moda ve güzellik üzerine paylaşımlarda bulunurken bir erkeğin koyduğu fotoğraflar daha ağırlıkla gücünü, cesaretini gösteren fotoğraflardır. Cinsiyetin kendi özelliği gereği erkeklerde cesaret ve güç gösterisi öne çıkıyor. Gerçeklikten kopma sebebiyle aldıkları riski hesap edememe hali olabiliyor.”