Araştırmacılar, anne-baba ilgisinin anaokulundan liseye öğrencilerin akademik performansını etkilediğini ileri sürüyor. Hem psikologlar hem de eğitimciler güvenli bağlanmanın kariyerdeki yerine, eğitim sırasında çocuğa doğru desteğin önemine dikkat çekiyor.
Okulların açılmasıyla birlikte anne ve babaların da eğitim mesaisi başladı. Eğitimcilerin ve psikologların özellikle dikkat çektiği konu ise ebeveyn ilgisi. Bu ilgi hem evde hem de okulda çocuklarının eğitimi ve akademik başarısı için üzerlerine düşeni yapması olarak kabaca anlatılabilir. Anne-baba ve çocuk üçgeninde bu ilginin sağlıklı çalışabilmesi ise güvenli bağlanmadan geçiyor.
0-3 yaş aralığında kurulan bu bağın bireyin bütün yaşamına etki ettiğinin de altını çizen uzmanlar, güvenli bağlanmayı “doğumdan itibaren temel bakım veren ile bebek arasında kurulan duygusal, güvene dayalı bağ” olarak tanımlıyor. İkili ilişkilerden akademik başarıya, kariyere ve sosyal hayata kadar etkisi büyük olan güvenli bağlanmanın bireyin kendilik algısını, varlığıyla ilgili değerlendirmelerini de etkilediği belirtiliyor.
Peki güvenli bağlanan çocuk nasıl bir kişilik oluşturuyor? Ailesiyle güvenli bağlanmayı başarmış bir çocukta özgüven, özsaygı ve öz şefkat sağlıklı bir şekilde gelişiyor. Kendisiyle barışık olan, kendini seven ve potansiyeline güvenen bir birey, kariyerinde ve özel hayatında da başarıyı yakalayabiliyor. Güvenli bağlanma sayesinde daha başarılı olmak başarısızlığın hiç yaşanmayacağı anlamına tabii ki gelmiyor. Ancak sağlıklı bağ kuran bireyin başarısızlıklara karşı daha yapıcı bir kişilik örüntüsü geliştirebiliyor.
Güvenli bağlanma sayesinde öfke kontrolü, stresle başa çıkma, psikolojik sağlamlık daha güçlü oluyor. Tüm bunlar değerlendirildiğinde güvenli bağlanma bireyin kariyer gelişimi üzerinde temel bir etki taşıyor.
Ebeveynlerin okul hayatına katkısı
Kariyerin şekillendiği çocukluk çağının uzun yıllarını kapsayan okul hayatı hem çocuklar hem de ebeveynler açısından önemli bir zaman dilimi. Bu noktada anne ve babalar, çocuklarının geleceği için ne kadar katkıda bulunabildikleri konusunda endişeli olabilir.
Bu pencereden bakıldığında, “anne ve babalar çocuklarının eğitim sürecine nasıl katkıda bulunabilirler ya da çocukların okulda başarılı olmasına nasıl yardımcı olurlar?” cevabı en çok aranan soru oluyor. Bu soruya madde madde cevap verelim.
Örnek olmak: Çocukları yönlendirmek için kullanabilecek en etkili yöntem onlara doğru örnek olmak. Ebeveynlerin evde öğrenme sürecini hangi yollarla teşvik ettiği, çocuğun okul çalışmalarına nasıl katıldığı, okul başarısını artırmada önemli faktörler. Çocuğunun kurallara uymasını isteyen ebeveynlerin kendi disiplinleriyle çocuklarına örnek olması öneriliyor. En basit örnekle çocuğa “Kitap oku” demek yerine, çocuğu kitap okumaya örnek olarak yönlendirmek daha verimli hatta kalıcı olur.
Çocuğun eğitimini takip etmek: Çocukların okul başarısını artırmanın yollarından bir diğeri de çocuğun eğitimini yakından takip etmek. Özellikle öğretmen toplantılarına, spor etkinliklerine veya sunumlara mümkün olduğunca katılımı önerilen ebeveynler, bu davranışlarıyla çocuğuna verdiği önemi de gösterir. Eğitimciler ve çocuk psikologları, ebeveynin çocuklarıyla ilgili her bir etkinliğe katılımının, çocuklardaki davranış problemlerini azaltabildiğini ve performansı iyileştirebildiğini gösteriyor.
Çocuğu öğrenmeye hazırlamak: Çocuğun sabah okula gitmeden önce yiyeceği yemekten, okulla alakalı görevlerini yerine getirmesine, çantasını toplayıp ödevlerini yapmasına yardımcı olmaya kadar yapılacak her şeydir. Doyurucu ve sağlıklı bir kahvaltıyla çocuklar okulda daha iyi performans gösterebilir ve daha kolay odaklanabilir. Hazırlık okulda, özellikle de ilk yıllarda başarı için önemli bir anahtar görevi görür.
Öğrenilenleri kontrol etmek: Çocuğun okulda geçirdiği zaman, katıldığı dersler ve etkinlikler hakkında çocukla düzenli olarak konuşulması öneriliyor. Bu yaklaşım, çocuğun eğitime ve okula gösterdikleri ilgiyi ebeveyn olarak önemsediğini göstermenin en sağlıklı ve faydalı yöntemlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Hata yapmasına izin vermek: Çocukların hata yapmasına izin vermek, en ufak bir aksaklıkta kurtarıcı rolüne bürünmemek gerekiyor. Gerçekten acil ve gerekli durumlarda devreye girmesi gereken ebeveynlerin sağlıklı destek vermesi, olası deneyimler üzerine konuşup sonuçlarını değerlendirerek yapılabilir. Uzmanlar böyle davranılması halinde yaşanan her bir deneyimin öğretici olacağını vurguluyor.
Bağımsızlıklarını desteklemek: Çocukların bağımsız olmasını desteklemek, onların esneklik kazanmasını, sorunlu süreçleri yönetmesini, aksilik ve başarısızlıklarla başa çıkma konusunda gelişmesini sağlar. Aileler sürekli çocuklarının arkasını kollamamalı, seçimlerinin ve yaptıklarının sonuçları ne olursa olsun onlara duydukları sevgiyi kaybedeceklerini düşündürmemeli.
Merak ve yaratıcılığı teşvik etmek: Çocuklarla beraber parklara, müzelere veya tarihi yerlere gitmek, beraberce buraları keşfetmek çocukların merak ve yaratıcılık duygularını büyük oranda teşvik eder. Çocuğun dünyaya hayranlık beslemesine ve hayatın güzelliklerini görmesine, yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olur.
Yönetme becerilerini güçlendirmek: Yönetme işlevi becerileri arasında dikkat, planlama, sorun giderme, çoklu görevi yerine getirebilme gibi koşulları kontrol etme yetenekleri sayılabilir. Çocuklar, bu alanlarda büyüyüp olgunlaştıkça çok daha fazla beceri kazanabilir. Ebeveynlerin de katılabileceği aktivite ve oyunlarla bu yetenekler geliştirilebilir.
Okulda gönüllü olmak: Ebeveynler, çocukların sınıfında veya okulun kütüphane, laboratuvar, spor salonu gibi bölümlerinde gönüllü yapılacak bir işe talip olabilir. Okul Aile Birliği’ne dahil olarak diğer ebeveynlerle tanışılabilir, onlarla çocukların eğitimi konusunda fikir alışverişi yapılabilir.
Ebeveynlerin, çocukların ve eğitimcilerin birlikte çalışması yarınlarımız olan çocuklarımızın her yönden donanımlı yetişmesi için olmazsa olmazdır. Bu bilinçle herkesin üstüne düşeni gerçekleştireceği bir eğitim dönemi yaşanması dileğiyle!
KAYNAKLAR
abapsikoloji.com
damladanismanlik.com