Koronavirüs psikolojik kaygıları da beraberinde getirdi. Beklenmedik ölümlere veya tehditlere maruz bırakan bu global kriz ortamı, pek çok kişinin psikolojik sıkıntılar yaşamasına sebep oldu. Bunların en başında da stres bozuklukları yer alıyor.
Koronavirüs hayatımızın her alanını etkilemiş durumda. Global pandeminin tehlikesi hâlâ devam ederken omzumuza binen yüklerden biri de stres bozuklukları. Hastalığa yakalanmamış ve kendini korumaya devam eden kişiler, her gün hastalığa yakalanma korkusuyla stres altındalar. Koronavirüs hastalarıyla yakın temasta bulunan sağlık çalışanları virüse maruz kalmanın yanı sıra artan hastalıklara, ölümlere ve yetersiz eleman sıkıntılarına da tanık oluyorlar. Koronavirüs ile hastaneye başvuran hastalar sosyal izolasyon, fiziksel rahatsızlık ve ölüm korkusu yaşıyorlar. Hastalığa yakalanan ve evde karantinada olan hastalar, acil sosyal desteğe sahip olmadıkları sonraki haftalarda psikolojik bozukluklar gösterebiliyorlar. Sosyal izolasyon gibi halk sağlığı eylemleri insanları yalnız hissettirebiliyor ve kaygıyı artırabiliyor.
Koronavirüs kaynaklı stres nasıl anlaşılır?
Aralık 2019’da Çin'de başlayan salgın, o zamandan beri büyük ve yıkıcı sonuçları olan küresel bir sağlık krizi haline geldi. Koronavirüs sebebiyle stres altında olan pek çok kişi var. Bunu sağlıklı bir şekilde kontrol edememek, psikolojik olarak zorlayıcı olabiliyor. Koronavirüsün üzerinizde ne kadar stres yarattığını ölçmelisiniz. Pandeminin yarattığı stresin kendini belli ettiği bazı davranış değişimleri var.
● Kendi sağlığınız ve sevdiklerinizin sağlığı, mali durumunuz veya işinizin kaybı konusunda endişe yoğunluğu
● Uyku veya yeme düzenindeki değişiklikler
● Konsantrasyon güçlüğü
● Kronik sağlık sorunlarının kötüleşmesi
● Zihinsel sağlık koşullarının kötüleşmesi
● Tütün ve/veya alkol gibi maddelerin kullanımında artış
● Duygu yoğunluğunda değişimler
Koronavirüs salgını sırasında strese nasıl tepki verdiğiniz; geçmişinize, ailenizden veya arkadaşlarınızdan gelen sosyal desteğinize, finansal durumunuza, sağlığınız ve duygusal geçmişinize, yaşadığınız topluluğa ve diğer birçok faktöre bağlı olabilir. Ancak göstergeleri ihmal etmemek büyük önem taşıyor.
Travma sonrası stres bozukluğu nedir?
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) büyük bir korkuyu deneyimleyen ya da korkunç bir olaya tanıklık eden kişide gelişen zihinsel bir sağlık durumu. Uzman Klinik Psikolog Orhan Taruk, travmatik olayların herkeste aynı etkiyi yaratmadığının altını çiziyor. “Herhangi bir olayın travma olarak görülmesi için bazı kriterleri karşılaması beklenir. Aynı travmatik olaya şahit olan bireylerde bir kısmı yas dönemini geçirir, acısı azalır ve günlük rutinine geri döner bir kısmı ise bu dönemlerden sonra dahi normal yaşantısına dönmekte ve rutinine dönmekte zorlanır, travmadan dolayı stres ve kaygı yaşamaya devam eder” diyen Taruk, travmatik olayların bireyde yoğun psikolojik ve fiziksel rahatsızlığa sebep olduğunu belirtiyor. Travmadan önce olmayan aşırı uyarılma tepkileri, uykusuzluk, gürültüye tolerans gösterememe, ani sinirlilik ve öfke patlamaları, korkma durumunda aşırı tepki gibi kendini gösterebiliyor.
Şu an yaşadığımız küresel salgının da kendine has özellikleri nedeniyle pek çok birey için travmatik olabileceğini belirten Taruk, “Son dönemlerde, özellikle koronavirüs sonrasında herhangi bir kayıp olsun ya da olmasın bu etkileri kendinizde ya da bir yakınınızda fark ediyorsanız yaygın anksiyete ya da travma sonrası stres bozukluğunun olabileceğini değerlendirmek üzere bir ruh sağlığı uzmanı ile görüşebilirsiniz. Ruh sağlığı uzmanı bu noktada kaygınızı kontrol etmedeki zorluğunuzu, kaygınızın günlük yaşamınıza nasıl müdahale ettiğini değerlendirir” diyor.
TSSB riski belirli kriterlere göre de artış gösterebiliyor. Koronavirüs riski daha yüksek olanlar (65 yaş üstü olanlar, kronik sağlık sorunları olanlar, sağlık çalışanları gibi), evde bir hastaya bakanlar, psikolojik bir rahatsızlığı olanlar, evsizler, yaşadığı bölgenin ana dilinde iletişim kurma şansı olmayanlar, komün olarak yaşayanların, pandemide bu rahatsızlığa yakalanma ihtimali de artış gösteriyor.
Travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde deneysel adımlar
Hem önceki araştırmalar hem de son bulgular, bulaşıcı hastalık salgınlarının ve pandemilerinin bazı kişiler için oldukça travmatik deneyimler olabileceğini ve travma sonrası stres bozukluğuna, kronik psikolojik sıkıntıya yol açabileceğini gösteriyor. Şu an için bu psikolojik durum antidepresan desteği ve psikolojik yardım ile tedavi ediliyor. Bu durumdan muzdarip kişilerin psikolojik destek görmesi büyük önem taşıyor. Genellikle savaşa katılan askerlerde ağırlıklı olarak gözlenen TSSB için Amerika’da yeni tedavi denemeleri de devam ediyor.
ABD Gaziler İşleri Bakanlığı, genellikle gülme gazı olarak bilinen azot oksidin, travma sonrası stres bozukluğu, ağrı ve depresyondan muzdarip gaziler için bir tedavi olarak kullanılıp kullanılamayacağını görmek için küçük bir çalışmaya sponsor oldu. Bu sonbaharda VA Palo Alto Sağlık Sistemi bünyesinde gerçekleştirilecek olan çalışmanın, travma sonrası stres bozukluğu gösteren 104 gazi üzerinde yapılması planlanıyor. Gazilerin yarısına gaz halinde azot oksit ve oksijen karışımı verilirken diğer yarısına plasebo verilecek.
Stres bozukluğuna ne iyi gelir?
Duygusal sağlığınızı korumak büyük önem taşıyor. Duygusal sağlığınıza dikkat etmek, net düşünebilmenize, kendinizi korumak için acil ihtiyaçlara tepki vermenize yardımcı olacaktır. Bu nedenle stres bozukluklarında ilk adım olarak psikolojik destek almak olmalı. Psikoloji alanında uzmanlığı olan bir profesyonelden destek alabilir, online terapi seçeneklerini değerlendirebilirsiniz.
Sosyal medya da dahil olmak üzere haberleri izlemek, okumak veya dinlemek için ayırdığınız zamanı azaltın. Tekrar tekrar aynı kötü haberlere maruz kalmak psikolojinizi etkileyebilir. Fiziksel sağlığınıza iyi gelecek aktiviteler, psikolojik sağlığınızı da olumlu etkileyecektir. Düzenli egzersiz yapmak, iyi beslenmek, nefes egzersizleri veya meditasyon yapmak stres seviyenizi aşağı çekecektir. Alkol kullanımını azaltmak ve uyku düzeni oturtmak da büyük etkiler yaratabilir. Sosyal izolasyonun duygusal yan etkilerine karşı dikkatli olmak da önem taşıyor. Sevdiklerinizle fiziksel olarak mesafeyi koruduğunuz bu dönemde onları aramak ya da görüntü konuşmak, kendinizi daha iyi hissettirecektir. Güvendiğiniz kişilerle endişeleriniz hakkında konuşun, destek almaktan çekinmeyin.