Dikkat ekonomisi ismi verilen yöntem ile teknoloji şirketleri kullanıcıların dikkatini çekerek daha fazla zaman ekran başında zaman geçirmelerini sağlıyor. Sürekli olarak dijital cihazlarla bağlantıda olan ve bilgi bombardımanına maruz kalan bireyler ise dijital stresle riski ile karşı karşıya. Dijital stres yaşadığınızın göstergeleri neler olduğuna ve bu stresle nasıl baş edebileceğinize gelin birlikte bakalım.
Dijital stres nedir?
Dünya teknolojiye, dijital platformlara ve internete giderek daha fazla bağımlı hale geliyor. Teknolojiye olan bu artan bağımlılık, 'dijital stres' olarak bilinen bir kavramın hayatımıza girmesine neden oldu. Ancak bu durum yeni bir şey değil.
Terim ilk olarak 1980'lerde ve 1990'larda 'tekno-stres' olarak ortaya çıktı. 1986 yılında Brod tarafından ortaya atılan bu stres türü, yeni teknolojilerle sağlıklı bir şekilde baş edememeye neden olan modern bir adaptasyon hastalığı olarak tanımlandı. Daha yakın zamanlarda, çalışmalar bu terimi sosyal medya platformları ve akıllı telefonların kullanımı da dahil olmak üzere modern dijital yaşamın diğer yönlerini de kapsayacak şekilde genişletti.
Dijital stress terimi kapsamında, ergenlerde ve yetişkinlerde dijital etkileşimlerin etkileri kapsamlı bir şekilde inceleniyor. Ancak yetişkin ve profesyonel demografilerde daha fazla araştırmaya ihtiyaç var gibi gözüküyor. Özellikle de üretkenlik üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle, stresin küresel ölçekte giderek büyüyen bir endişe kaynağı haline geldiği bilinen bir gerçek. Birçok çalışma, uzun süreli ekran süresi ile fiziksel aktivitenin azalması, depresyon, obezite ve stres arasındaki korelasyonları da kanıtlıyor.
Dijital kaygı ve stres hakkında gerçekler
- FOMO ve diğer sosyal medya kaygıları
- Japon balığı etkisi (Goldfish Effect)
İnsanlar hem bilgi hem de eğlence için akıllı telefonlara aşırı derecede bağımlı hale geldi. Telefonlarımızın ve sosyal medyanın zengin bir bilgi kaynağı olduğu doğru ancak aynı zamanda duyularımızı aşırı yükleme eğilimindeler. Sorun şu ki aşırı bilgi yüklemesi unutkanlığa ve yorgunluğa neden oluyor, dikkat süremizi kısaltıyor ve kendimizi giderek daha fazla Japon balığı gibi hissetmemize neden oluyor. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, uzun süre konsantre olma yeteneğimizin azaldığını ortaya koydu. Ortaya çıkan Japon balığı etkisi ezberleme ve öğrenmede sorunlara yol açıyor, bu da bizi kaygı ve strese karşı daha duyarlı hale getiriyor.
- Yalan haberlerin etkisi
Hayatlarımız artan bir hızla çevrimiçi ortama taşınırken, çeşitli haber kaynaklarına giderek daha fazla erişimimizin olması şaşırtıcı değil. Günümüzün bu haber döngüsünde gezinmek en hafif tabirle yorucu ve endişe verici olabiliyor. Her gün haber bombardımanına tutuluyoruz, ancak parmaklarımızın ucunda bu kadar çok bilgi varken neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt etmek zorlaşıyor. Sahte haberlerle ilgili endişeler giderek artıyor ve ruh sağlığımızı ciddi şekilde etkiliyor.
- Siber Güvenlik
Hayatlarımız yavaş ama emin adımlarla gün geçtikçe daha dijital hale geliyor: çevrimiçi çalışıyor, alışveriş yapıyor ve eğleniyoruz. Doğal olarak, siber güvenlik bugünlerde herkes için şu ya da bu şekilde ön planda. Dijital benliklerimizi güvende tutmak önemli, ancak aynı zamanda bir endişe kaynağı da olabiliyor. Araştırmalara göre insanlar kişisel bilgileri internette ifşa olduğunda genellikle anksiyete, depresyon ve hatta travma sonrası stres bozukluğundan muzdarip oluyor.
Dijital stres yaşadığınızın göstergeleri neler?
- Depresyon
FOMO, çok miktarda dijital uyarana maruz kalma ve sahte haberler, siber güvenlik ve çevrimiçi zorbalıktan kaynaklanan streslerin bir kombinasyonu, sonunda depresyon gelişimine yol açabilecek sürekli kaygı ve strese neden olabiliyor.
İnsanlar belirgin bir neden olmaksızın depresyon ve düşük üretkenlik yaşadıklarında, uzun süreli dijital stresten yaşamaları oldukça mümkün.
- Baş Ağrıları, Mide Ağrıları ve Diğer Açıklanamayan Belirtiler
Dijital stres yaşayan pek çok kişi sürekli baş ağrısı, mide ağrısı, genel vücut ağrıları ve mevcut bir tıbbi durumla açıklanamayan diğer semptomlar yaşıyor. Bu belirtilerden bazıları depresyonla aynı.
- Anksiyete ve Panik Ataklar
Dijital stres yaşayan bireyler, bu modern durumun semptomları olarak anksiyete ve panik atak yaşayabiliyor. Bu anksiyete, dijital platformların ve teknolojilerin uzun süre kullanılmasıyla daha da kötüleşebiliyor ve genellikle ekran süresi sınırlandırıldığında veya tamamen durdurulduğunda azalıyor.
Dijital stresle nasıl başa çıkabilirsiniz?
- İş yerinde sınırlar çizin
Toluna ve Vtech tarafından yapılan bir anket, iş amacıyla sürekli erişilebilir olmanın birincil dijital stres kaynağı olduğunu ortaya koydu. E-postaları kontrol etmek, telefon aramalarını yanıtlamak ve uzaktan çalışmak için sürekli ulaşılabilir olmak cazip gelebiliyor ancak, ruh sağlığınızı korumak için iş stresinden uzaklaşmak ve kendinize biraz zaman ayırmak çok önemli.
Özellikle uzaktan çalışıyorsanız, iş yerinde sınırlar çizin. İş arkadaşlarınıza yalnızca belirli saatlerde müsait olacağınızı bildirin ve mesai saatleri dışında telefonunuzu kapatın. Hoşlandığınız şeyleri yapmak için zaman ayırın ve rahatlamak için zaman yaratın. Mesai saatleri dışında mesajlarınızı kontrol etmeniz gerekiyorsa, bunun için belirli aralıklar belirleyin ve yükümlülüklerinizi tamamladıktan sonra telefonunuzu tekrar kapatın. Kişisel zamanınızdan ödün vermeden üretkenliğinizi artırmak için stressiz üretkenlik gibi kanıtlanmış metodolojileri kullanmak faydalı olabilir.
- Daha fazla yüz yüze görüşme yapın
Dijital olarak iletişim kurmanın en önemli sorunlarından biri, biriyle yüz yüze konuşurken ton ve anlamı aynı şekilde algılamanın zor olabilmesi. Bu durum kolayca çatışmalara ve yanlış anlaşılmalara yol açabiliyor ve yanıt beklemek sürekli stres ve endişeye neden olabiliyor.
Mümkünse insanlarla önemli konuşmaları yüz yüze yapın ve e-postaları/mesajları önemli bilgileri iletmek yerine toplantılar düzenlemenin bir yolu olarak kullanın.
- Dijital detoks yapın
Birçoğumuz her gün saatlerce mesajlaşıyor, e-posta gönderiyor, sosyal medya kullanıyor ve internette geziniyoruz. Bu hizmetler hayatımızda değerli bir rol oynasa da, yüz yüze sohbetler ve doğada yürüyüşler gibi günlük keyif kaynaklarını kaçırmamıza neden olabiliyor.
Dijital detoks, değerli ve keyifli aktivitelere daha fazla zaman ayırarak hayatınızdaki dijital stresi azaltmaya yardımcı oluyor. Bir öğleden sonrayı, bir günü, hatta bir haftayı teknoloji kullanmadan geçirin ve bunun yerine gerçek dünyayı keşfedin. Dışarı çıkın, manzaranın tadını çıkarın, arkadaşlarınızla yürüyüşe çıkın ya da kitap okuyun; bu size kalmış. Masanıza geri döndüğünüzde, daha iyi üretkenliğin ve daha düşük stres seviyelerinin keyfini çıkarabilirsiniz.
- Uykudan önce teknoloji kullanmaktan kaçının
Yatmadan hemen önce teknoloji kullanmak ruh halinizi etkileyebiliyor ve sirkadiyen ritminizi bozabiliyor. Bu durum uzun vadede stres, anksiyete ve hatta depresyonun artmasına yol açabiliyor ve zamanla bağışıklık sisteminizi zayıflatma potansiyeline sahip. Uyku kalitenizi ve ruh halinizi iyileştirmek için yatmadan en az bir saat önce tüm cihazlarınızı bir kenara bırakın.
Kaynaklar:
facilethings.com, ErişimTarihi:12.09.2023
nordpass.com, ErişimTarihi:12.09.2023
researchgate.net, ErişimTarihi:12.09.2023