Depresyon, günümüz dünyasının belki de en sık rastlanan problemi. Türkiye’de başta depresyon olmak üzere birçok psikolojik problem nedeniyle her 10 kişiden biri antidepresan kullanıyor. Dünyada da durum çok farklı değil. Ancak depresyonun pek çok fark edilmesi güç nedeni olabiliyor.
Biyolojik saatin (Sirkadiyen ritim) bozulması
Herkesin bir biyolojik saati -sirkadiyen ritmi- var. Bu ritmin uzun uçak yolculukları, gece vardiyaları, uykusuzluk, melatonin hormonunun salgılandığı gece saatlerinde ışığa maruz kalma veya kalitesiz hayat tarzı gibi faktörlerle bozulması, depresyonu bile tetikleyen ciddi problemlere yol açıyor. Biyolojik ritmin bozulmasıyla eş zamanlı olarak stres artıyor, melatonin hormonu azalıyor, yorgunluk, halsizlik, bitkinlik gibi şikayetler baş gösteriyor. Bu nedenle, biyolojik ritmi bozulan kişilerin depresyona yakalanması işten bile değil. Aman dikkat! Depresyon nedeniniz biyolojik saatinizin bozulması ise, tedavi yönteminizin de bu doğrultuda belirlenmesi gerekiyor.
Genetik faktörler
Depresyonun biyolojik, çevresel veya psikolojik pek çok nedeni var. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar genetik faktörlerin, depresyon riskini artırdığına vurgu yapıyor. Çünkü ailesinde depresyon gözlenen kişilerin hastalığa daha meyilli olduğunu gösteren araştırmalar söz konusu. Depresyonun yüzde 40 genetik, yüzde 60 oranında ise çevresel faktörlerden etkilendiğini iddia eden bilim insanları da var. Özetle, genetik faktörler, çevresel ve sosyal faktörlerle bir araya gelince hastalık daha kolay ortaya çıkıyor.
Tiroit bozuklukları
Depresyon belirtileriyle psikiyatri kliniğine başvuranların birçoğu aslında tiroit hastası olduğunu bilmiyor. Çok veya az çalışan tiroit bezinin, vücuttaki bütün hormonların dengesini bozduğunu söyleyebiliriz. Aşırı çalışan tiroit bezi (hipertiroidi); uykusuzluk, sabırsızlık, kötümserlik, huzursuzluk ve iştah problemlerine neden oluyor. Az çalışan tiroit bezi (hipotiroidi) ise kendini ilgisizlik, unutkanlık, konsantre olamama, yavaşlama ve keyifsizlik gibi belirtilerle gösteriyor. Görüldüğü üzere tiroit bozukluklarının belirtileri depresyon ile hemen hemen aynı. Bu nedenle son yıllarda depresif şikayetlerle psikiyatri kliniğine başvuran hastalar antidepresan tedavisine başlamadan önce tiroit testlerine tabi tutuluyorlar.
B12 vitamini eksikliği
En önemli vitaminlerden biri olan B12, vücudun hayati fonksiyonları yerine getirmesinde büyük önem taşıyor. B12 vitamininin bağırsaklarda yeteri kadar emilmemesi ya da kırmızı et, yumurta ve yoğurt gibi protein kaynaklarının yetersizliği beraberinde B12 eksikliğine neden oluyor. Halsizlik, çarpıntı, iştahsızlık, hafızada zayıflık, gerginlik, kulak çınlaması, keyifsizlik gibi belirtilerle ortaya çıkan B12 vitamini eksikliği, depresyonun fark edilmesi zor nedenleri arasında en önemli olanlardan biri. Çünkü B12 eksikliği Türkiye’de ciddi sağlık sorunları arasında yer alıyor ve hastaların şikayetleri kimi zaman depresyonla karıştırılıyor…
Omega-3 eksikliği
Omega-3 yağ asitleri, sinir hücrelerinin daha sağlıklı olması için çalışıyor. Vücutta üretilmemesine rağmen yaşam için çok çok önemli olan omega-3, bağırsak sağlığını da koruyor. Hücre zarı ve bağırsak sağlığının ruhsal durum üzerindeki etkileri göz önüne alınırsa omega-3 eksikliğinde depresyon gibi psikolojik hastalıkların yaşanması da kaçınılmaz. Ayrıca Harvard Üniversitesi’nde 2015 yılında gerçekleştirilen bir çalışmaya göre sekiz hafta boyunca omega-3 verilen depresyon hastalarında büyük oranda iyileşme görüldü. Yani hem depresyondan korunmak hem de depresyonla mücadele etmek için düzenli olarak balık yağı tüketmekte fayda var.
Önemli not:
Depresyonun gizli nedenleri, yapılan bilimsel çalışmalar ve sıkça karşılaşılan vakalar dikkate alınarak yukarıdaki şekilde listelenmiştir. Unutmayın ki depresyon çok karmaşık ve zor bir hastalık. Bu nedenle hazırladığımız listeden hareketle hayat tarzınızı değiştirmeden veya çeşitli takviyeler kullanmaya başlamadan önce doktora gitmelisiniz. Tahmin edilmesi zor nedenlerle bile uzun yıllar boyunca depresyonla mücadele etmek zorunda kalan bireyler var. İlaç tedavisiyle birlikte devam eden psikoterapi, yukarıdaki gibi biyolojik nedenlerden ötürü meydana gelmeyen depresyonların tedavisi konusunda oldukça önemli.