Şecere bulma uzmanı, gömlekçi, ot yetiştiricisi, koku uzmanı, fıstık teknikeri… Bunlar öyle her gün ismini duyduğumuz meslekler değil ama yapana ciddi paralar kazandıran meslekler. Tanımaya hazır mısınız?
Bilinen gerçek: Bazı meslekler için okulda eğitim almak gerekmez, çekirdekten yetişmek gerekir. Bizim geleneksel usta-kalfa-çırak sistemindeki gibi. Bazı meslekler için ise size has bir farklılığınızın olması gerekir. Mesela son derece hassas bir buruna sahip olmak gibi. Bazıları için ise kişiliğinizdeki bir özellik önemli, örneğin hayvanları çok sevmek gibi. Ve elbette bu özelliklerinizi paraya çevirmeniz de mümkün. Evet, az bilinen mesleklerin az bilinen uygulayıcılarından söz ediyoruz. Bu mesleklerin çoğunu bilmiyorsunuz; bazılarının ayrıntılarını bu yazıda öğreneceksiniz bazılarını da ilk kez duyacaksınız. Eğer sizin için de benzer bir özellik, ayrıcalık, yetenek vb. geçerliyse belki daha da çok para kazanabilirsiniz. Tanımaya başlayalım mı?
Şecere bulma uzmanı: Hepimizin soyu sopu, kökeni bir yerlere dayanıyor ancak pek azımızın nesiller boyu tutulmuş nüfus kayıtları var. Genellikle de dedelerimizden ya da dedelerimizin babasından öncesine ulaşamıyoruz. Şecere bulma uzmanları işte tam da bu işi yapıyor. Kendi başınıza araştırırsanız ilk nüfus sayımının yapıldığı 1904 yılında kayda geçmiş dedenizin doğum tarihi olan (diyelim) 1850’lere kadar uzanabiliyorsunuz. Şecere bulma uzmanları ise ondan da eski tutulmaya başlanan tapu kayıtları, mahkeme kayıtları (yani şer'iyye sicilleri) arasında araştırma yaparak şöyle bir 50-60 yıl daha eskiye ulaşabiliyor. Bir ipucu yakaladıkları takdirde, Ortaçağ’a kadar bile uzanabilirler. Yalnız onun öncesi (kabul edelim) çok çok zor. Bazılarının dedektiflik bürolarında faaliyet gösterdiği şecere bulma uzmanlarına başvurursanız, aylar süren araştırmalarının karşılığı olarak epey bir para talep edeceklerdir. Soyunu sopunu tanımak için değer doğrusu.
Gömlekçi: Bu işin bildiğiniz gömlekle ilgisi yok. Borsa jargonunda kendi adına işlem yapan trader’lara gömlekçi deniyor. Gömlekçiler, mevzuat gereği önce bir aracı kurumla anlaşıp o aracı kurumun trader’ı gibi al-sat işlemleri yapıyorlar. Tek fark, kendileri için çalışıyorlar. Aslında gömlekçilerin çelik gibi sinirlere sahip olması gerekiyor çünkü bir anda milyon dolarlar kazandıkları gibi bir anda kazandıklarının iki katını da kaybedebiliyorlar. Bilmeyenin uzak durması gerek, orası kesin.
Fıstık teknikerliği: Burada “fıstık”tan kasıt, Antep fıstığı… Amaç da ziraat mühendisinin nezaretinde fıstık rekoltesini artırmak ve fıstık işleme tekniği ile fıstığın pazarlaması gibi konularda işletmelere yardımcı olmak. Yalnız bu iş için iki yıllık üniversite eğitimi almak şart.
Aktüerlik: Bizde pek yaygın değil ancak ABD ve AB’de iyi kazandıran meslekler arasında yer alan aktüerlik için risk ölçme, değerlendirme ve yönetme uzmanı diyebiliriz. Hemen her meslekte aktüer de var üstelik: Sigortacılık, bankacılık, yatırım, inşaat, işletme ve daha nice alan… Dünyalar kadar iş sahasında çalışabildikleri için nadiren işsiz kalıyorlar ve iyi de kazanıyorlar.
Ot yetiştiricisi: Ot deyince aklınıza başka bir şey gelmesin, bildiğiniz bitkiden söz ediyoruz. Ot yetiştirip de zengin olanlar iki grupta yer alıyor. İlki laboratuvarlar, araştırma merkezleri hatta üniversitelerde yapılan çalışmalar için nadir bulunan bitkilerin habitatını oluşturup yetiştirenler, ikincisi ise yine nadir bulunan, az yetişen bazı bitkileri oluşturduğu seralarda yetiştirenler… İlk grup için bu laboratuvar ve araştırma merkezleri ile bağlantı kurmanız gerekebilir ama ikinci grup sanki daha kolay. Aynısafa, yoğurt otu, kakule, kuşkonmaz, safran, entele gibi kimi çiçekli bitkileri yetiştirmek için küçük de olsa bir arazinizin olması gerekiyor. Bu bitkilerin ortalama kilo fiyatı ise 1500 TL civarında.
Koku uzmanları: Aslında yaptıkları iş basit ama kabul edelim, herkes yapamaz: Koku uzmanları, genellikle deodorant firmalarında ya da ilgili laboratuvarlarda çalışıyor ve yaptıkları iş de ter koklamak! Deodorant firmasının ürününü kullananların tek tek koltuk altlarını koklamak zorunda bu uzmanlar. Böylece ürünün etkili olup olmadığını veya kimde neden etkili olmadığını belirliyorlar. “Ne var bunda, ben de yaparım” diyebilirsiniz ama o kadar kolay değil çünkü son derece hassas bir burun gerekiyor ki mesela yarım saatte bir o deodorant etkisini ne ölçüde koruyor anlaşılabilsin.
Sommelier: Okunuşu somölye… Bu işi yapan kadınsa sommelière (okunuşu somelyer) elbette. Kısaca restoranlardaki “şarap” merkezli uzman olarak tanımlamak mümkün ancak bu kadar basit değil. Somölye’nin yaptığı işlerin sadece bir kısmını şöyle sıralayabiliriz: Şarap tadar, o günkü menüye en uygun şarabı seçer, restoran için bir şarap menüsü hazırlar, şarapların uygun koşullarda saklanmasından, şarap servis ekipmanlarından hatta kadehlerin sayımı ve bakımından da sorumludur. Yemek esnasında misafirlere verdikleri siparişle uyumlu şarabı tavsiye eder ve seçilen şarabı da o servis eder. Masada şarap içmek isteyen yoksa diğer içkilerle ilgili tavsiyelerde de bulunur. Personeli şarapla ilgili olarak eğitir ve müşteriden gelecek bazı sorulara yanıt verecek seviyeye getirir. Yeri gelir sipariş alır, masa temizler, tepsi taşır ve karşılamaya yardımcı olur ama dediğimiz gibi, asıl işi şarap odaklıdır. Bizde bu iş biraz el yordamıyla yürüyor ama ABD’de sertifikalı bir somölyenin maaşı, tecrübesine bağlı olarak ayda 28 bin ila 170 bin USD arasında değişiyor.
Hava trafik kontrolörü: Aslında sorumlulukları çok ağır. Havayolu trafiğinin ve seyahatin güvenliğinden sorumlu olan hava trafik kontrolörlerinin kullandıkları ekipmanlara yenileri eklendikçe ya da kullandıkları sistemler değiştikçe hızla uyum sağlamaları gerekiyor. Elbette hava trafik kontrolörleri “kule”de görevli olduğu için, en başta uçaktaki pilot kabiniyle iletişim halindeler. Yalnız, dünyanın en stresli mesleklerinden biri olduğu biliniyor. Uçaktaki, meydandaki, iletişim hatlarındaki, hava durumundaki ve bunun gibi daha onlarca noktadaki sorunla baş etmek ve kimseyi heyecanlandırmadan sorunu çözmek zorundalar. Ana dilleri ve İngilizceye tam hakim olmaları da şart. Türkiye’de hava trafik kontrolörü olabilmek için Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu’ndan mezun olmanız gerekiyor. Bir de üstüne KPSS var tabii. Kazandıkları para ise ayda ortalama 10-15 bin TL aralığında.
Şiropraktör: Kas ve kemiklerde var olan ya da sonradan ortaya çıkan bozuklukları elle veya bazı aletler yardımıyla düzelten kişi diyebiliriz. Hemen “kırıkçı çıkıkçı” diye bakmayın; öyle sektörler var ki çalışanların sağlığı, iş ve işçi güvenliği hatta işyerindeki aygıtların bile güvence altında olması için şiropraktör kullanmayı tercih ediyorlar. Şöyle düşünün: Üretim bandında günde hiç ara vermeden altı saat hep aynı hareketi yapan işçinin beden sağlığı için masaj yapmak demek hem işin sürekliliğini hem işçinin sağlığını hem de kullandığı aygıtı güvence altına almak anlamına geliyor. Şiropraktörler çok farklı, örneğin kimi sadece çocuklar kimi sadece yaşlılar ve engelliler hatta evcil hayvanlar üzerinde uzmanlaşmış. Başlangıçta ayda beş-altı bin lira civarında kazanıyorlar ama uzmanlaştıkça bu miktar 16-20 bin liraya kadar çıkıyor.
Profesyonel sıra tutucu: Bu iş kolu(!) en çok Japonya’da faal. Zamanınız dar ve yapacak işiniz çok diyelim. Bir orada bir burada ve özellikle belediye, devlet daireleri gibi yerlerde çok işiniz var. Hemen bu profesyonel sıra tutucularla iletişime geçiyorsunuz ve siz bir kuyrukta beklerken o da sizin yerinize diğer kuyrukta bekliyor. Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde bu işi ciddiye alan küçük şirketler var ancak ABD’de, kurumlar genellikle evsizlere bu yolla üç beş kuruş kazandırmayı hedefliyor. “Oradan gelecek paranın nesi çok” diyebilirsiniz ama düşünün: Ne eğitime ne uzmanlığa ihtiyaç var! Kuyruk bekleme başına 50 TL alsanız ve günde sadece bir kez kuyrukta bekleseniz bile ayda en az 1200 TL kazanırsınız. Yalnız bunun yazı, kışı, yağmuru, karı, soğuğu da var, unutmamak lazım.
Etik hacker: Şirketiniz bir yazılım geliştirdi ve satışa sunacak. Ya da sektörünüze uygun bir program var fakat ne gibi açıkları var, bilmiyorsunuz. İşte o zaman devreye bu etik hacker’lar giriyor. Amaç aslında basit: Kötü niyetli bir hacker’ın bulabileceği güvenlik açıklarını bulup herhangi bir tehdit veya istismarın önüne geçmek… Özetle sizin için ve sizin şirketinizin güvenliği için çalışan bilgisayar korsanları bunlar. Önce güvenlik açıklarını bulurlar, bu açıklarla elde ettikleri bilgileri ne için kullanabileceklerini not alırlar. Sistem içinde ulaşmayı hedefledikleri bir yer belirleyip (örneğin şirketin muhasebe kayıtları) oraya girmeye çalışırlar. Sisteme genel bir saldırı düzenleyip bu saldırı dışarıdan fark edildi mi, ona bakarlar. Bu arada, bilgisayar yazılım firmalarının bu etik korsanlar sayesinde pek çok programları için yamalar çıkardığını da biliyoruz. Etik hacker’ların ABD ve diğer batılı ülkelerde sertifikalı olması gerekiyor. Ücretleri ise saatte 50-450 dolar arasında değişiyor. Saatte 50 dolar, diyelim bir ana okulunun sistemini, 450 dolar ise bir holding sistemini incelerken kazanılıyor.
Profesyonel uykucu: Araştırmalara göre “tembel insanların en çok faaliyet gösterdiği” mesleklerden biri profesyonel uykuculuk… Bizde henüz yok ancak pek çok firma, farklı sebeplerle profesyonel uykuculara başvuruyor. Uykucular, uyku deneyimlerini rapor ederek para kazanıyorlar. Yatak, yorgan, yastık üreticilerine hizmet veriyorlar örneğin. Oteller, moteller, konaklama tesisleri hatta hastaneler bile profesyonel uykucularla çalışmayı tercih ediyor. Yalnız işin bazı kuralları var: Çay, kahve gibi uyku kaçıran şeyler yiyip içmemeniz, alkol veya uyku veren ilaç almamanız ve sağlıklı bir bünyeye sahip olmanız gerekiyor. Profesyonel uykucuların yıllık ortalama geliri 15 bin dolar civarında ama bu uzmanlaştıkça artan bir rakam.
Bulut bilişim uzmanı: Cep telefonunuzun veya bilgisayarınızın hafızası dolmuş olabilir. Yapacağınız şey, bulut bilişim teknolojisinden yararlanmak Bulut bilişim uzmanı da işte bu depolama hizmetlerini gören kişi oluyor. Yalnız önce yazılım ve programcılıkla ilgili eğitim almış olmanız gerekiyor. Bir bulut bilişim uzmanının aylık geliri, batıda aylık üç ila dört bin dolar civarında.
Ayaklı billboard: Karmaşık bir şey değil aslında, tek yapmanız gereken şey vücudunuza reklam almak ve o reklamı belirlenen süre boyunca taşımak! ABD ve AB’de, özellikle üniversite öğrencisi gençlerin tercih ettiği bu iş iki farklı şekilde uygulanabiliyor: Ya markanın logosunu, ismini, web adresini veya QR Code’unu taşıyan tişört, sweat shirt, şapka, sırt çantası vs. taşıyorsunuz ya da yine markanın logosunu, ismini, web adresini geçici dövme ile vücudunuza işletiyorsunuz. Türkiye’de de bir süredir üniversite öğrencilerinin tercih ettiği bir iş bu. Genellikle gün içinde uzak mesafeler kat eden, yürüyen, toplu taşıma araçlarını kullanan ve kalabalık ortamlarda bulunanlar için ideal.
Profesyonel yabancı: Çin’de yaygın olarak uygulanan bir meslek bu. Hiçbir eğitimi filan da yok. Oturup kalkmayı, şık giyinmeyi, iş ortamlarında, iş yemeklerinde usulüne uygun davranmayı ve bir yabancı dili bilin yeter. Pek çok batılının Çin’de bu sayede ekstra para kazandığı da biliniyor. Mesele şu: Çinliler, şirketlerinin imajları için bu profesyonel yabancıları kiralıyor. Siz, Çinli iş insanlarının davet ettiği etkinliklerde boy gösterip iş insanı bazen de şirketin ortağı gibi davranıyorsunuz, sonra da paranızı alıyorsunuz hepsi bu. Çinliler, özellikle birbirleriyle rekabet içinde olan şirketlerle bir araya geleceklerse bu yabancıları kiralıyor. Garip bir yöntem ama para kazandırdığı kesin.
Köpek gezdirici: Evcil köpeğiniz olduysa bilirsiniz: Köpekler günde iki kez, sabah ve akşam gezdirilmek ister çünkü tuvalet ihtiyaçlarını böyle giderirler. Öte yandan milyonlarca insan köpek beslemek istediği halde haftanın yedi günü sabah-akşam köpek gezdirme düşüncesi onları köpek edinmekten alıkoyuyor. Köpek gezdiriciler de böyle türemiş işte: Yoğun iş temposu, yorgunluk, hastalık hatta yaşlılık sebebiyle köpeğinizi gezdiremiyorsanız, bu gezdiricileri buluyorsunuz. Ülkemizde genellikle bu işi öğrenciler yapıyor ama emekli olmuş 50-55 yaş civarı için de mükemmel bir mecburi egzersiz imkanı… Aslında mesele biraz da köpekleri sevmeyi ve ne kadar iri kıyım olsa da köpeklere hükmetme konusunda uzman olmayı gerektiriyor. Öyle ya, herkesin terrier’i yok, bazılarının da Sibirya Kurdu veya Alman Kurdu var!