Hızlı ve yoğun programlarla değil, gezdiğiniz destinasyonları daha yavaş ve keyif alarak keşfetmeyi mi düşünüyorsunuz? İşte size uyan bir gezi tarzı: Yavaş Seyahat! Bu makalede, yavaş seyahatin ne olduğunu, püf noktalarını ve nasıl başlayabileceğinizi öğrenmek için arkanıza yaslanın ve okumaya devam edin.
Yavaş seyahatin kökeni “yavaş hareketi”
Yavaş hareketi, 1980'lerde bir İtalyan aktivistin McDonald's'ın Roma'daki varlığına karşı duyduğu öfkeyle başladı. Hızlı yemeğin yükselişi, her şeyin hızlandığı, yaşamın bir yarışa dönüştüğü bir dönemin işaretiydi, ancak o dönemde herkes bitiş çizgisini nereye çektiğini bilmiyordu.
1999'da Geir Berthelsen, zihinsel bir kolektif olan Dünya Yavaşlık Enstitüsü'nü kurarak yavaşlamayı kucaklamaya çalıştı. Ardından, 2004'te Carl Honore "Yavaşlığa Övgü" adlı bir kitap yayımlayarak hız kültürüne karşı bir başkaldırı başlattı. Bu kitap, insanların yaşamı daha nitelikli hale getirmeye başladığı bu kültürel hareketi hızlandırdı.
Yavaş seyahat hareketi
Yavaş hareketinin pek çok farklı alana yansıması oldu. Seyahat ve turizm bu hareketten nasibini alan alanlar arasında yer alıyor. Yavaş seyahat en iyi şekilde, A noktasından B noktasına ulaşmada zamanın ve mümkün olduğunca az kullanılmasının en büyük öncelik olduğu post-endüstriyel kolaylık takıntımıza karşı kolektif bir tepki olarak anlaşılabilir. Örneğin 2010 yılında, koronavirüs salgınının trekking, bisiklet ve yurt içi gezilere olan ilgiyi hızla artırmasından on yıl önce, Birleşik Krallık'tan iki turizm araştırmacısı Janet Dickinson ve Les Lumsdown, yavaş seyahatin "insanların varış noktalarına daha yavaş seyahat ettiği, daha uzun süre kaldığı ve daha az seyahat ettiği, hava ve araba yolculuğuna alternatif sunan yeni bir kavramsal çerçeve" olduğunu yazdı.
Elbette, bir tür radikal düşünceyle başlayan her trend gibi yavaş seyahatin tanımı da sorduğunuz sorular arttıkça zorlaşıyor. Ya o tren yolculuğunda Instagram’da gezinmekten başka bir şey yapmazsanız? Ya gerçekten tanımak ve öğrenmek istediğiniz yer ve insanlar, başka yükümlülükler, para ya da bir engel nedeniyle uçağa binmeden ulaşılamayacak kadar zorsa? Bu sizi diskalifiye eder mi? Google'da yavaş seyahatle ilgili bir arama yaptığınızda, el değmemiş kumsallardaki güzel insanların görüntüleri ve "yavaş seyahat" deneyimleri için "sahip olunması gereken" kontrol listeleriyle karşılaşabilirsiniz. Peki ya iki haftalık yat gezilerini, lüks tren yolculuklarını ve kendilerini yavaş seyahat düşkünlüğünün en üst noktası olarak pazarlayan vahşi doğa tatillerinin beş haneli fiyat etiketlerini karşılayamıyorsanız bu sizi yavaş seyahatin tanımı dışında mı bırakır? Tabi ki de hayır!
O zaman yavaş seyahat etmenin ne anlama geldiğine dair çok daha karmaşık bir tanım ortaya çıkıyor. Yavaş seyahat etmek, kendi arka bahçenizi keşfetmek, mümkün olduğunca çevreye zarar veren ulaşım araçlarından kaçınmak, birçok yerde az zaman geçirmek yerine tek bir yerde çok zaman geçirmek anlamına gelebiliyor; ancak bu aynı zamanda içsel bir süreç. Zamanla ilgili kendi yerleşik, koşullanmış takıntılarımızı bastırmak ve dünyanın biraz daha yavaş hareket etmesine izin vermek anlamına geliryor aslında, böylece onu gerçekten fark edebiliriz. Yapılacaklar listesi olmadan bilmediğiniz bir mahallede gezinerek veya bir rota ve bir torba atıştırmalıktan başka bir şey olmadan bir parkı keşfederek geçirilen bir gün yavaş seyahat olarak değerlendirilebilir. Her şey, içinde hareket ederken dünyayla nasıl ilişki kurduğunuza bağlı.
Yavaş seyahat kimler için?
Yavaş seyahat, herkes için uygun bir seyahat tarzı ancak özellikle şu gruplar için daha cazip:
Stresten kaçmak isteyenler: Hızlı şehir hayatının getirdiği stres ve koşuşturmacadan uzaklaşmak isteyenler için yavaş seyahat, sakinleştirici bir seçenek olabilir.
Kültürü ve yemeği keşfetmeyi sevenler: Yavaş seyahat, yerel kültürü ve mutfağı daha derinlemesine keşfetmeyi sevenler için ideal. Bir ülkenin ya da bölgenin gerçek ruhunu yakalamak isteyenler için harika bir fırsat.
Doğa severler: Yavaş seyahat, doğayı ve çevreyi daha fazla takdir etmeyi seven doğa tutkunları için mükemmel bir seçenek.
Neden denemelisiniz?
Yavaş seyahat, yavaş yaşamda olduğu gibi yolculuğun deneyimiyle ilgili aslında. Bunu yapabilmek için seyahat etmenin bildiğiniz halinden uzaklaşmanız gerekiyor. Mesela bir yere olabildiğince hızlı varmaya çalışmak, olabildiğince çok şeyi bir zaman aralığına sıkıştırmak ve sonra işe geri dönmek için zamanında eve koşmak gibi.
Yavaş seyahat, her şeyi planlamak veya sizin için planlanmasına izin vermek yerine, her andan aldığınız keyfi en üst düzeye çıkarmakla ilgili. Bu seyahat entegrasyon, kabullenme ve öğrenmeye yönelik bir kültürü barındırıyor. Yavaş seyahat edenlerin çoğu, turist tuzaklarından uzak durulması konusunda uyarıda bulunabilir ve dünyanın orada yaşayanlara ait otantik bölgelerini keşfetmekten daha fazla keyif alınabileceğini söyleyebilir. Bu; diğer kültürleri, onların yemeklerini, müziklerini, yaşam biçimlerini kucaklamakla ama sadece kucaklamakla kalmayıp, onları takdir etmek ve daha da önemlisi anlamak için zaman ayırmakla ilgili.
Yavaş seyahat herkese hitap etmeyebilir. Daha geleneksel bir tatilin tadını çıkarmakta yanlış bir şey yok ancak bu siyah beyaz dünyada yaşamak zorunda da değilsiniz. İster gezegenin diğer ucunda tatilde olun, ister kendi şehrinizde, her yerde siz de bir miktar yavaş seyahat edebilirsiniz. Sadece yavaşlayın, etrafınıza bakın ve gözlerinizin, kulaklarınızın ve hatta burnunuzun sizi nereye götürdüğünü görün.
Nasıl Başlanır?
Yavaş seyahate başlamak için aşağıdaki adımları takip edebilirsiniz:
İlk adımı atın: Acele etmeden ve fazla plan yapmadan bir yere gitmeye karar verin. Hedefinizi belirleyin ama ayrıntılarını sadece temel düzeyde planlayın.
Çantanızı hazırlayın: Sadece temel eşyaları alın ve ağırlığı minimumda tutun. Hafif seyahat, yavaş seyahatin bir parçası.
Yolculuğun tadını çıkarın: Acele etmeyin, her anın tadını çıkarın. Hızlı tempolu bir turist gibi değil, bir gezgin gibi hissedin.
Kaynakça:
https://www.cntraveler.com/story/what-does-slow-travel-mean