Türkiye’de “Almancı” Almanya’da “yabancı”

Türkiye’de “Almancı” Almanya’da “yabancı”

Avrupa’daki Türk nüfusu her geçen gün artıyor. Pek çok meslek grubunda çalışan Avrupalı Türkler, bulundukları ülkeye uyum sağlama sürecinden geçiyorlar. Entegrasyon sürecinin nesilden nesile değiştiği de göz önünde bulundurulduğunda, Avrupalı Türk kimliği sürekli bir değişim halinde. Avrupa’daki en fazla Türk nüfusuna sahip Almanya’daki durumu orada bulunan Anadolu Wuppertal derneğinin başkanı ile konuştuk.

Sayısı 6 milyona yaklaşan Avrupalı Türkler, Avrupa’nın farklı ülkelerinde ikamet ediyorlar. En fazla Türk nüfusuna sahip Almanya’yı, Fransa, Hollanda, İngiltere, Avusturya, İsviçre ve İsveç izliyor. Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklerin en az yarısı bulundukları ülkenin vatandaşı. İşçi göçüyle başlayan göç süreci, bugün hizmet sektöründen finans sektörüne, sağlık sektöründen girişimciliğe kadar birçok alana yayılmış durumda. Her meslekten Avrupalı bir Türk ile karşılaşmanın mümkün olduğu günümüzde, jenerasyon farklılığı ve entegrasyon süreci hâlâ tartışılıyor. Entegrasyon süreci nesilden nesile farklılık gösterirken Avrupa’daki dernek ve topluluklar entegrasyon sürecinde önemli bir konumda bulunuyor. Avrupalı Türklerin nabzını tutmak için Almanya’nın Wuppertal şehrinde bulunan Anadolu Wuppertal e.V. derneğinin başkanı Erol Çelik ile Almanya’da yaşayan Türkler üzerine konuştuk.

Derneğinizden ve yaptığınız çalışmalardan kısaca bahsedebilir misiniz?

1978 yılında Türk göçmenler tarafından kurulan Anadolu Wuppertal e.V., şehrin ilk göçmen derneklerinden biri. Dernek kurulduğunda temel amacı, Anadolu'dan gelen gençlerin spor faaliyetlerinde bulabilecekleri bir buluşma yeri yaratmaktı. Aynı zamanda, birinci kuşak göçmenlerin bir araya gelmesini sağlayan bir işlevi vardı. Sonrasında günlük yaşamdaki sorunlara değinen, çözümler arayan bir dernek haline geldi. Bugün derneğin öncelikleri arasında eğitim ve kültür faaliyetleri yer alıyor. Gönüllü çalışmaya odaklanan dernek, Wuppertal'da birlikte yaşamı geliştirmeyi amaçlıyor. Ev ödevi ve özel ders desteği ya da Almanca dil ve bütünleme kursları, derneğin sağladığı hizmetlerden yalnızca birkaçı. Buna ek olarak veliler için de düzenli olarak eğitim üzerine etkinlikler düzenleniyor. Kültürel faaliyetler arasında halk oyunları, saz ve ebru kursu gibi etkinlikler yer alıyor. Bu farklı kültür ve eğitim etkinlikleri ile dernek, Wuppertal’da yaşayan Türklerin Alman toplumundaki sosyal hayata katılımını kolaylaştırmaya ve güçlendirmeyi hedefliyor. 

Anadolu Wuppertal e.V., 2018 yılında 40’ıncı yılını kutladı.
Anadolu Wuppertal e.V., 2018 yılında 40’ıncı yılını kutladı.

“AVRUPALI TÜRKLER İKİ KÜLTÜR ARASINDA KALIYOR”

Avrupa’da yaşayan çok fazla Türk var. Sizin çevrenizdeki Türkler en çok hangi meslekleri icra ediyorlar?

Artık Almanyalı Türkler için spesifik olarak şu sektörlerde çalışıyor diyemiyoruz. Doktordan avukatına, dönercisinden kuaförüne kadar pek çok farklı sektör ve iş kolu burada yaşayan Türklerin geçim kaynağı olmuş durumda. Fakat en az nerede diye sorarsanız, buna kolaylıkla devlet kurumlarında diyebiliriz.

3 milyona yakın Türk nüfusu Almanya’da nasıl bir entegrasyon sürecinden geçti?

Almanya’daki Türklerin genel itibariyle Almanya’ya ayak uydurduğunu söylemek mümkün. Fakat Türkiye’ye olan bağları hâlâ çok kuvvetli olduğu için iki kültür arasında kalabiliyorlar. Bu kültür farklılıklarından dolayı maalesef bir kısım hâlâ günlük hayatlarında ayrımcılık ile karşı karşıya kalabiliyor. Tabii bu durum herkes için geçerli değil. Alman kültürüyle Türk kültürünü bir arada yaşayan yani entegrasyon sürecini tamamlamış insanlar da var. Bunun yanı sıra Alman halkı arasında da pek çok kişi de bize ve kültürümüzün Almanya’ya katmış olduğu çeşitliliğe alışmış durumda. 

Derneğin gerçekleştirdiği etkinliklerden biri.
Derneğin gerçekleştirdiği etkinliklerden biri.

“ENTEGRASYONU REDDEDENLER HAYATTAN DIŞLANIYOR”

Entegrasyonu reddeden bir kesimin de olduğu biliniyor. Bu kesim hayatını nasıl idame ettirebiliyor? Ne gibi zorluklarla karşılaşıyorlar?

Yaşadıkları en büyük problem aslında hayattan dışlanmaları. Bunun sonucunda da iyi bir okul ve meslek eğitiminden de mahrum kalıyorlar. Sisteme ayak uyduramadıkları ve sistemi tanımadıkları için de günlük hayatta birçok imkandan yararlanamıyorlar. Sosyal hayattan ve kültürel faaliyetlerden uzak kalarak kendi kabuklarına çekilmeyi tercih ediyorlar.

İkinci ve üçüncü nesil Türkler arasında bulundukları bölgeye entegrasyon açısından önemli farklılıklar bulunuyor. Bunun sizce sebepleri neler olabilir?

● Dil yeterliliği

● Almanya’da doğup büyümüş olmaları

● Eğitimi Almanya’da almış olmaları

Birçok Avrupalı Türk Avrupa’da Türk, Türkiye’de ise gurbetçi olarak biliniyor. Bu kimlik karmaşasında Avrupa’da yaşayan Türkler kendilerini nasıl sınıflandırıyor?

Daha önce belirttiğim gibi Avrupalı Türkler hep iki kültür arasında kalıyor. Almanyalı Türklerin Türkiye’de “Almancı” olarak ve Almanya’da hâlâ “yabancı” olarak tanımlanmaları kimlik sorunlarını ortaya çıkarıyor. Bu durumun yani iki kültür arasında kalmışlığın ne demek olduğunu bilmeyen ya da anlamak istemeyen insanlar tarafından yapılması da bir hayli üzücü. Aslında bu da her yönden ırkçılığa yol açıyor. 

Anadolu Wuppertal, çocuklar için pek çok atölye ve eğitim düzenliyor.
Anadolu Wuppertal, çocuklar için pek çok atölye ve eğitim düzenliyor.

Sizin gibi derneklerin genellikle birinci ve ikinci nesle hitap ettiği biliniyor. 3’üncü nesil olan, Türkiye’den uzak yetişmiş nesille çalışmalar yapıyor musunuz?

Evet yapıyoruz. Yaptığımız çalışmalardan birkaçını şu şekilde sıralayabilriim:

● Özel ders ve ev ödevi yardımı

● Etkinleştirme ve farkındalık kursu

● Dil ve okuma desteği

● Erken müzik eğitimi

● Ebru kursu

● Saz kursu

● Halk oyunları

● Tiyatro

● Spor dersleri (Aerobik, Zumba vs.)

● Dikiş nakış kursları

● …

“EĞİTİM SAYESİNDE FARKLI KÜLTÜRLERE SAYGI VE HOŞGÖRÜ ARTIYOR”

COVID-19 salgını süresince bütün insanlar evlerinden çıkmadı ve ülkeler de sınırlarını kapandı. Ancak normalleşmeyle beraber Avrupa Birliği içerisinde seyahat serbestleşti. Türkiye’yi ziyaret etmek isteyen Almanya’daki Türkler bu süreçte ne gibi zorluklarla karşılaştı?

Türkiye, Almanya tarafından hala riskli bölge olarak tanımlandığı için Türkiye seyahatleri için sınırlamalar mevcut. Riskli bölge olarak tanımlandığından Türkiye’ye seyahat edilmesi durumunda dönüşte karantina zorunluluğu var. Şirketler ve iş verenler, evden çalışmanın mümkün olamadığı durumlarda maaş ödemesini askıya alabiliyor hatta işten bile çıkartabiliyor. Ancak Türkiye seyahatleri sadece tatil amaçlı olmadığı, aynı zaman aile ziyaretlerini de kapsadığı için buradaki vatandaşlar için oldukça zor bir durum.

Türkiye’den Avrupa’ya göç devam ediyor. Almanya’ya ya da Avrupa’ya yerleşme planı içerisinde olanlara neler tavsiye edersiniz? Nelere dikkat etmeliler?

Öncelikle gidilecek ülkenin dili mutlaka öğrenilmeli. Çünkü yaşadığınız yerin dilini bilmezseniz orada yaşamanız zorlaşacaktır. Bunun dışında kültür farklılıklarının olabileceğini öngörerek gelmeleri gerekiyor. Bazı durumlarda yerleşilen ülkedeki kültürel farklılıklara alışmak zor olabiliyor. Bu yüzden bunları bilerek, kendilerini hazırlayarak gelmeleri çok önemli. İyi bir eğitim almış olmak da bir diğer önemli husus. Eğitim konusu sadece Türkiye’den gelenler için geçerli değil, herkes için geçerli. Eğitim sayesinde yalnızca farklı kültürlere kapılar açılıp imkanlar sunulmuyor, aynı zamanda öngörü, anlayış, empati, farklılığa saygı ve hoşgörü artıyor. Bu değerler ne kadar yayılırsa o kadar anlayışlı ve huzurlu bir birliktelikte yaşanılıyor.