TÜİK’in hazırladığı rapora göre Türkiye’deki tiyatro seyirci sayısı günden güne artıyor. Sezonun en iddialı tiyatro oyunlarına bilet bulabilmek için bilgisayar başında saatler geçirmek gerekiyor ama bu rapor gerçeği ne kadar yansıtıyor?
TÜİK, Kültür İstatistikleri raporunda, tiyatro seyirci sayılarındaki artışa vurgu yapıyor. 2016 yılında tiyatro seyirci sayısı 6 milyonun üzerindeyken, bu rakam 2017 yılında 7 milyonu aşmış durumda.
Tiyatro, müzik, sinema eleştirmeni Yaşam Kaya, tiyatroya hızlı bir ilgi artışı olduğunu söylüyor. Dizilerde oynamayan dizi oyuncularının, tiyatro salonlarında boy göstermesinin tiyatronun popülaritesinde ciddi bir artış yarattığı inancında: “Evinde televizyonlara bağımlı insanların akşamları salonları doldurduğuna tanık oluyoruz. Hatta bazı televizyon programlarındaki teatral skeçler insanların bilinçaltına tiyatro sevgisini aşılıyor. Ayrıca, toplumsal alanda aydınlanan beyinlerin çoğaldığını da unutmayalım. İnsanlar son yıllarda okumaya, izlemeye, düşünmeye ve eleştirmeye daha çok yoğunlaştı. Bunun meyvelerini sanata, özellikle tiyatroya olan ilgiyle almaya başladık.”
“Veriler herkesin güvenebileceği yöntemlerle edinilmeli”
Yönetmen Kemal Aydoğan, tiyatroya olan ilginin arttığından çok emin olmadığını ve bunun için yeterli verinin olmadığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Birkaç yıl önce TÜİK yılda 5 milyon tiyatro bileti satıldığını açıklamıştı. Bu veri şimdi 7 milyon mu olmuş? Güvenebileceğimiz araştırmalar yapılmadan, bu tip yargılardan emin olamayız. Bilgiler herkesin güvenebileceği yöntemlerle edinilmeli, ardından kamuoyuyla paylaşılmalı. Sonra da sonuçları üzerinden fikirler üretilmeli.”
Aydoğan, büyük sermaye merkezli tiyatroların artış gösterdiğini gözlemlediklerini belirterek, “Bence tiyatrodaki artış izlenimini büyük sermaye merkezli tiyatrolar yaratıyor. Birtakım popüler, ünlü oyuncu ya da celebrity içeren prodüksiyonlara sermayenin ilgisi araştırmaya değer bir konu. Tiyatroda her zaman kapalı gişe oynayan oyunlar oldu. Fakat buna bakarak tiyatronun yükselişte olduğunu söylemek sadece dogmatik bilgi üretmektir” diyor.
“Gelişen teknolojiler tiyatroya olan ilgiyi artırabilir”
İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü öğrencilerinden ve aynı zamanda tiyatro ekiplerine dramaturjik destek sağlayan Meriç Küpçü, Türk tiyatrosunun son 10 yılına bakıldığında sahne sayılarının 2000’li yılların başına oranla neredeyse iki katına çıktığını söylüyor ve şöyle ekliyor: “Tiyatroya geçmişe göre daha yüksek bir arz olduğu yadsınamaz ve bu arzın talepten ayrı düşünülmesi pek de mümkün değil. Artık tiyatro toplulukları sosyal medya ve internet üzerinde yapılan PR çalışmaları sayesinde daha geniş kitlelere kolayca ulaşabiliyor. Ayrıca biletlerin internet üzerinden alınması gibi teknolojilerin günümüzde yerleşmesi bile tiyatroya olan ilgi artışına katkı sağlayabilir.”
Küpçü bu konuda asıl tartışılması gereken sorunun, nicelik yönündeki yükselişin niteliğe olan etkisi olduğunu belirterek şöyle diyor: “Yüksek talep, oyunları hızlı tüketim öznesine dönüştürüp daha özensiz bir hale mi getiriyor? Ya da tam tersi, Şinasi’nin Şair Evlenmesi oyunundan beri bir kimlik sorunu yaşayan Türkiye tiyatrosunun beden bulmasına yeni bir olanak mı sağlıyor? Tartışılması gereken asıl durum bu bana göre…”
Tiyatroya olan ilgi gerçek bir ilgi mi yoksa popüler kültür ürünü mü?
Yaşam Kaya tiyatroya son dönemdeki ilginin popüler kültür ürünü olduğunu ve ayrıca bir tepki olduğunu şöyle açıklıyor: “Sabah akşam evin içinde gözümüze sokulan dizilerden insanlar bıktı. İmkanı olanlar artık kendilerine vakit ayırmak adına, televizyonun sömürüsünden kaçıyor. Fakat bu durum yeni bir tiyatro kitlesi yaratıyor. Sonuçta insanların ayağı, kalbi ve beyni tiyatroya alışıyor. Tabii topyekün kitleyi popüler kültür deyip elimizin tersiyle bir kenara itmemiz de mümkün değil.”
Meriç Küpçü ise tiyatroya olan ilginin sadece popüler kültürle sınırlı olmadığını şu sözleriyle ifade ediyor: “Seyirci istatistiklerini kapsayan büyük çoğunluk popüler tiyatro oyunları olsa da, her geçen gün alternatif sahnelere ilgi artıyor. Bunun yeterli olup olmaması başlı başına farklı bir tartışma konusu fakat sadece sahte ilgiden dolayı bu kadar çok alternatif sahne açılacağını düşünmüyorum. Bunun yanında ana akımın bu kadar baskın olması bazı izleyicileri istemsizce farklı bir arayışa, deneysel, alternatif sahnelemelere yönlendiriyor ve bu kitleyi popüler tiyatro kitlesine kıyasla daha sadık buluyorum. Fakat bu kitlenin sürekliliğini ancak zaman gösterebilir.”
“Star oyuncular ön plana çıkıyor”
Meriç Küpçü, seyircilerin ya da tüketicilerin her zaman tanıdık oyunlara gitme eğilimi olduğunu ve bu yüzden, oyunun ve metnin içeriğinden ziyade “star” oyuncuların ön plana çıkarak, seyircilerin tiyatroya ilgisinin artmasında payı olduğunu şöyle açıklıyor: “Star oyuncular, tiyatrolarda o kadar çok ön plana çıkıyor ki, bazı oyunlar oyun isimleriyle anılmak yerine oyuncuların isimleriyle anılıyor. Tabii buradaki önemli unsur, tiyatroyu belli kişiler üzerine inşa edip, çok fazla gösterim sunup, ticari başarı elde etmekten ziyade, star oyuncuları tiyatronun kolektif dünyası içerisinde, ışıkçısından yönetmenine bütün tiyatro ekibiyle harmanlayıp, bütünlüklü ve nitelikli bir eser sunmak olmalıdır.”
Star oyuncuların varlığı, salonlardaki doluluk oranı için önemli bir unsur olduğunu belirten Yaşam Kaya, ayrıca sahnede kalitesiz bir oyunculuk varsa seyirci kesinlikle hükmünü verip o oyuna gitmiyor diyor: “Star dahi olsanız başarılı olmak zorundasınız, star olan her oyuncunun hayatı tiyatro sahnesinden geçmeli. Nicole Kidman geçtiğimiz yıl Fotoğraf 51 oyunuyla Londra’da sahnedeydi. Keza Al Pacino, Los Angeles’ta Shakespeare oyunlarında her sene mutlaka rol alır. Televizyon starı olsanız dahi, tiyatroda rol almak büyük yürek ister. Saydığınız oyuncuların teatral uğraşları büyük alkışı hak ediyor.”