2017’de dizi sektörüne damgasını vuran İspanyol yapımı suç dizisi La Casa De Papel Türkiye’de öyle bir ses getirdi ki, Samsun’da bu diziye özel temalı, konsept bir kafe açıldı.
İspanya’nın ulusal kanallarından birinde yayınlanan La Casa De Papel, Netflix’te yayınlanmaya başlayınca tüm dünyanın severek izlediği bir dizi olup geniş kitlelere ulaştı. Türkiye’de de çok sevildi. Hatta dizi İspanya’dan sonra en çok Türkiye’de izlendi.
Hâl böyle olunca sosyal medyada büyük bir La Casa de Papel akımı başladı ve Türkiye’de yabancı dizi uyarlamalı konsept kafelere bir yenisi daha eklendi. Samsun’da bir grup genç girişimci, ekrana taşınan bu soygun hikayesini kafeye uyarlamaya karar verdi. Proje, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Yaşam Merkezi bünyesinde mart ayında “La Cafe De Papel” adıyla hayata geçirildi.
“Sosyal medyada ciddi bir şekilde gündeme geldik”
Bu kafede, La Casa De Papel’e dair tüm detaylar düşünülmüş. Çalışanların kıyafetlerinden takma adlarına, menüden çalan şarkılara kadar birçok tanıdık şeye denk gelebilirsiniz. La Cafe De Papel’in işletmecisi Ali Kemal Taner’le konsept üzerine konuştuk.
Açılış sürecinde Ali Kemal Taner konsept kafe konusunda arkadaşlarıyla fikir alışverişinde bulunduğunu anlattı. Fakat konsept ve görselleri hayata geçirme konusunda tek başına çalışmış: “Aklımda kafe açmak gibi bir düşünce yoktu açıkçası. OMÜ'deki işletme benden bir isim bulmamı rica etti. İsim bulma sürecinde birtakım isimleri alt alta koyduk. “La Cafe de Papel” isminin dikkat çekeceğini düşündük. Konsepti de diziyi yansıtacak şekilde oluşturunca sosyal medyada ciddi şekilde gündeme geldik.”
“Mizahı ön plana çıkardık”
La Cafe De Papel, iyi-kötü birçok tepki aldı. Ciddi destek verenlerin de, kafe adından utananların da olduğunu söyleyen Taner, “Reklamın iyisi kötüsü olmaz, sosyal medyadaki tüm tepkiler bizim için motivasyon kaynağı” diyerek anlatmaya devam ediyor: “İsim fikri ortaya çıktığında az çok bu tepkileri kestirebiliyorduk. Dikkat çekeceğinin de farkındaydık. İnsanların farklı şeylere ilgi göstermesinin bir sonucu diyebiliriz. Karakter isimlerini kullanarak da bir nevi kendimizle dalga geçtik. Mizah unsurunu ön plana çıkarmamız bence insanların dikkatini çekti.”
“Her çalışana, soyguncuların ismini verdik”
Kafenin Ondokuz Mayıs Üniversitesi şubesinde ciddi bir yoğunluk olduğunu belirten Taner, “Sahil bölgesinden yeni açtığımız şubede biraz zamana ihtiyacımız var. Lanetli bir bölgeye açtık diyebiliriz. Hedefimizde İstanbul ve İzmir var. Maddi gücümüzle orantılı şekilde hızlanacak hedeflerimiz bunlar tabii ki… İlk şubemizde beş kişiydik. Beş kişi olmanın verdiği avantajla dizi karakterlerini uyarlayabildik. Her bir çalışana, dizideki soyguncuların adını verdik. Sahil şubesinde ise iki kişiyiz. Profesör (ben) ve Berlin.”
Slogan: Çay Bella
Bu kafede çalışanlar, dizide olduğu gibi kırmızı tulum giyiyor ve maskeler takıyor. Ali Kemal Taner bu durumu şöyle açıklıyor: “Konsepti tamamen yansıtmak istedik. Diziden ne kadar espiri çıkarırsak o kadar etkili olacağını düşündük. Sloganımız: Çay Bella. Burada, dizide de söylenen Bella Ciao şarkısından esinlendik. Çalışanlarımızdan Tokyo'ya bu şarkı eşliğinde çay dağıttırıyorum. Baya ilgi görüyor. ‘Bu kafe bir sanat eseri’ şeklinde yorum aldık. Menümüzde Berlin'den spesiyaller, Profesör'ün elmalı şarabı gibi diziden esinlendiğimiz ürünler var. Görsel olarak da Profesör'ün Seat Ibiza'sı, darphane maketi gibi sürprizlerimiz de var. Müşterilerimize Dali maskesi ve kırmızı tulum giyerek fotoğraf çektirme imkanı tanıyoruz.”