Pandemi süreci, toplumsal hayat ve kültürel alışkanlıklarımızda pek çok değişime neden oldu. Bu değişimler “Yeni bir dünya düzeni mi başlayacak?” sorusunu da akıllara getiriyor. Bazı meslekler işlevini yitirirken yeni sektörlerin ortaya çıkması da olası. Peki salgın sonrası nasıl bir iş dünyası bizi bekliyor? Yapılan araştırma ve değerlendirmelere göre beklentileri derledik.
Koronavirüs salgını sebebiyle alınan önlemler, dünya genelinde uzun süredir devam ediyor. Bu önlemler ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda yeni düzenlemeler getirilmesine yol açtı. Uzmanlar, bu değişimden sonra artık normale dönmenin, bildiğimiz anlamda “normal” olmayacağını, beraberinde birtakım yenilikler ve değişimler getireceğini ön görüyor. Alışkanlıklarımız ve önceliklerimiz değişirken iş hayatı ve meslekler yeniden şekillenecek.
Yaşanan gelişmeleri analiz eden bazı uzman ve filozoflar iyimser tablolar sunarken kimileri ise kötü senaryolar düşünüyor. Fransız filozof Edgar Morin, koronavirüsün toplumlarda giderek azalan dayanışmayı güçlendiren bir yaklaşıma neden olabileceğini söylerken Sapiens ve Homo Deus kitaplarının yazarı Noah Harari ise uzun vadede en büyük sorunun, gelecekte insanları gözetim altında tutacak bir süreci getireceğini vurguluyor.
Kendilerini "vizyoner stratejik danışman ve düşünce liderleri" olarak tanımlayan Foresight Canada şirketinin Genel Müdürü Ruben Nelson, insanların daha az hürmetkar, benmerkezci ve nefsine düşkün hale geldiği ve yaşadığımız dönemin insanlık tarihine kazınacağı görüşünde.
Bu öngörüler ışığında hem sektörel hem de alışkanlıklar bakımından yaşanacak gelişmeleri ve bunun sonucunda ortaya çıkacak iş kollarındaki değişimleri derledik.
Teknolojinin önlenemez yükselişi
Bu dönemde en büyük gelişmeler teknoloji alanında gerçekleşti. Örneğin, Çin'de polisler kızılötesini kullanarak ateş ölçen kasklarla dolaşıyor. Detroit'teki Aloft Hotel, müşterilerine robot personelle hizmet veriyor. Botlr adlı robot odalara su, havlu, sabun ve atıştırmalık servisi yapıyor.
Her sektörde teknolojik uygulamaların öne çıktığı bu süreçte, yazılım ve teknoloji dünyası çalışanları, giderek daha da aranan iş gücü haline geliyor. Endüstri 4.0 olarak tanımlanan yeni düzende, “Yeni Nesil Yazılım ve Donanım”, bugünün klasik donanımlarından daha düşük maliyetli, daha az enerji harcayan ancak bir o kadar da yüksek güvenilirlikle çalışıyor olacak. Eğer Endüstri 4.0 stratejisi gerçekleşirse fabrikalarda üretim miktarı ve kalitesi artacak. Bu gelişmelerin yansıması olarak da özellikle mavi yakalı çalışanlar yerine robotların kullanımının yaygınlaşması söz konusu olabilir. Yani bir taraftan işsizlik artarken yazılım ve bilişim sektöründe oluşacak yeni iş kollarında yeni pozisyon fırsatları doğacak.
Sağlık sisteminin önemi giderek artıyor
Sağlık sektörünün önemi, her geçen gün artıyor. Birçok ülke pandemi döneminde sağlık sistemi konusunda hazırlıksız yakalandı ve hastane kapasitesi, cihaz temini, doktor ve diğer sağlık çalışanlarının yeterliliği bakımından sorunlar yaşadı. Küresel anlamda sağlık sistemiyle ilgili köklü reformlar yaşanacağı ön görülürken mesleki anlamda da rağbet gören bir alan olacağı beklentisi var. Tıp her zaman talep gören bir bölüm oldu. Buna ek olarak hemşirelikten teknisyenliğe kadar pek çok pozisyona sahip bu alanda çok sayıda personel ihtiyacı oluşabilir.
Bu dönemde 65 yaş üstü kişilerin bakım ve ihtiyaçları ön plana çıktı. Bu da beraberinde özel ilgiye ihtiyaç duyanlar ya da belli yaştaki kişiler için çalışan toplulukların sayısını artırabilir. Bu sektör hem gelişime uğrayabilir hem de iş kolu olarak rağbet görebilir. Benzer sebeplerle hijyenik ürünlere artan talep doğrultusunda bu sektördeki üretim ağında yer alan iş gücüne ihtiyaç da giderek yoğunlaşabilir.
Evden çalışma modeli kalıcı olabilir
Başlarda herkes için sıra dışı gelse de artık evden çalışma modeli kanıksanmış durumda. Evden ve esnek saatlerde çalışma sisteminin devam edebileceğine dair görüşler mevcut. Bu sistemi ayakta tutan ise elbette canlı yayın platformları. Yayıncıların yayın yaptıkları sırada arka planını dekore etmeye yönelik uygulamalar hayata geçirilerek yeni bir sektörün daha kapısı açılmış oldu. Telekonferans uygulamalarının yaygınlaşması şehir ve yurt dışı iş gezilerini kalıcı biçimde sınırlandırabilir. Bu da hem havacılık ve ulaşım hem de otelcilik ile lokantacılık iş kollarını etkileyebilir.
İş yerinde kısmi zamanlı çalışma sonucu daha küçük ofisler, odaları / masaları dönüşümlü kullanma modeli yaygınlaşabilir. Çalışma günleri ve saatlerinin azaltılarak mevcut işlerin paylaştırılma durumu ortaya çıkabilir.
Kültürel ve sosyal alanda yeni adımlar atılacak
İnsanların bir araya geldiği kültürel ve sanatsal faaliyetleri üstlenen iş kolları en çok olumsuz etkilenen sektörler arasında. Netflix benzeri kesintisiz hizmet veren platformlar; sinemaya, tiyatroya, konsere gitme alışkanlıklarını sınırlayabilir. Buna karşın sektörün varlığını sürdürebilmek için her yerde ateş ölçen sistemlerin devreye gireceği konuşuluyor. Restoranlarda tek kişilik yemek yeme bölümleri ve robot garsonlar, beklenen gelişmelerden sadece birkaçı. Spor salonlarında ise özel ya da sanal dersler gerçekleştirilecek. Gece kulübü girişlerinde ya da uçakla seyahat öncesinde sağlık raporu istenecek. Tiyatro salonları sosyal mesafeyi sağlamak için koltuk sayısını azaltacak.
Alışverişte yeni dönem
İnternet üzerinden alışveriş yapmaya, siparişlerimizin kapımıza kadar gelmesine alıştık. Artık temelden en lüksüne kadar pek çok ihtiyacımıza eve teslim yöntemiyle sahip oluyoruz. Birçok şirket bu yöntemi kalıcı hale dönüştürecek adımlar atabilir. Bunun sonucunda dondurulmuş ya da sıcak ürün teslimatı gibi belli alanlarda uzmanlaşmış dağıtım sistemleri ortaya çıkacak ki buradan yeni sektörlerin doğması gayet olası.
Tüm bu değerlendirmeler, bir taraftan bazı iş kollarında iş hacmi daralacağı için işsizlik oranı artarken dijital becerilerin önemini daha fazla öne çıkarmasıyla bu sektörlerde çok fazla işgücü ihtiyacı yaşanacağını gösteriyor.
Bugünden bakınca geleceğe dair bu tahminler gayet olası gözüküyor. İrlanda'daki Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nden Pete Lunn da eski düzene dönmeyeceğimizi savunanlardan. Lunn, “Alışkanlıklarımızda ve değerlerimizde kalıcı değişikliklerin olacağı bir dönemi yaşıyoruz” diyor. “Hayatlarımızın birçoğu alışılmış kalıplara sahiptir. Bu alışkanlıklar bizim çalışmamıza, ailelerimize bakmamıza ve hedeflerimize ulaşmamıza yardımcı oluyor. Alışkanlıkları değiştirmek sistemde bir şok etkisi yaratır. Bu da insanların yeni alışkanlıklar edinmesine neden olur” diye belirten Lunn’a göre bu alışkanlıkların oluşması için uzun süre gerekmiyor, birkaç hafta veya bir ay kadar kısa olabilir.