Yaşam şartlarının zorlaştığı günümüz toplumunda, kendimize hobi edinmemiz de pek kolay olmuyor. Ancak İstanbullular, kendilerini yaşamın stresinden kurtaracak ve doğayla baş başa kalmalarını sağlayacak bir hobi alanına sıklıkla rağbet ediyor: Balıkçılık…
İstanbul’un vazgeçilmez olmasının bir nedeni de insanlarının denizle olan bağı... Boğaz’ın ve diğer kıyı şeritlerinin İstanbul halkı üzerindeki pozitif etkisi çok büyük.
Sadece denizi seyretmeyip, bunu bir hobiyle renklendirenlerin sayısı da bir hayli fazla. Önceleri ciddi geçim kaynaklarından biri olan olta balıkçılığı, günümüz koşullarında İstanbulluları iş streslerinden arındıran çok etkili bir hobi konumuna geldi.
İstanbul kıyılarında olta balıkçılarının mekan tuttuğu birçok bölge var. Bunlarda en gözde olanları, Beykoz-Çubuklu-Kanlıca sahilleri, Kandilli-Vaniköy-Kuleli sahilleri, Sarayburnu, Galata-Unkapanı köprüleri, Üsküdar-Şemsipaşa sahili, Arnavutköy Akıntı Burnu, Kartal-Maltepe-Pendik sahilleri, Albatros-Gürpınar-Büyükçekmece sahilleri, Şile-Ağva sahilleri ve Adalar.
“Bana çok iyi geliyor”
Eskiden pahalı bir hobi olan olta balıkçılığı şimdilerde çok ucuza yapılabiliyor. Teknolojinin gelişmesi, pazarın büyümesi ve uzak doğudan ucuz malzemenin gelmesi olta takımlarının maliyetini bir hayli düşürmüş. Şu anda, bir marketten 30 TL’ye bir olta takımı satın alıp balık tutmaya başlayabiliyorsunuz.
Üç yıldır olta balıkçılığı yapan 37 yaşındaki Yusuf Bilal, genellikle Kuleli ve Vaniköy’de balık tuttuğunu ve çok keyifli vakit geçirdiğini söylüyor: “Otomotiv ticareti işindeyim. Buraya sadece kafa dağıtmak için geliyorum. İşten çıktığımda bir saatliğine bile olsa mutlaka balık tutuyorum. Çünkü oltaya takılacak şey harici hiçbir şey düşünmüyorum ve bu bana çok iyi geliyor. Mesela bugün çok ciddi bir yağmur vardı. Ama yağmurdan saklanmadan, yerimi kaybetmeden balık tutmaya devam ettim. Emekliliğimde yapmayı düşündüğüm tek iş bu. Tuttuğum balıkları taze taze, çıtır çıtır yemek dışında da bir beklentim yok.”
Usta balıkçıların tek sorunu acemi balıkçılar
İsmail Şerbetçi 37 yaşında bir kombi tamircisi ve 25 yıllık usta bir olta balıkçısı. “Olta balıkçılığını hobi amaçlı yapıyorum. İş kendimin olduğu için buraya gelmem de sorun olmuyor. Ancak genelde, hafta içi sabahları ya da akşam geliyorum. Bende balık tutmak bahane, daha çok deniz tutkum var. Balık olsa da olmasa da mutlaka denize yakın olmak istiyorum. Eşimi de bazen yanımda getiriyorum.”
Şerbetçi’nin genel bir şikayeti de var. O da acemi balıkçıların sayısının artması ve bundan kaynaklı yaşadıkları sorunlar; “Hafta sonlarını pek tercih etmiyorum, çünkü balık tutma bölgeleri çok kalabalık oluyor. Acemilerden ötürü pek keyif alamıyorum. Balık tutmanın inceliklerini bilmeyenler bizi de etkiliyor. Olta atmanın ve çekmenin kurallarını bilmeyenler yüzünden olta iplerimiz karışıyor. Böylece hem zamanımız boşa harcanıyor, hem de tuttuğumuz balık sayısında büyük kayıplar yaşıyoruz. Yeri geldiğinde bu sorunlardan ötürü yedi-sekiz adet takım olta koparıp 50 TL masraf edip, balıksız eve döndüğümüz bile oluyor.”
Kazanç sağlamak çok zor
1980 ve 1990’lı yıllarda boğazda oltayla kasalarca balık tutanların öyküleri artık güzel bir anı olarak anlatılıyor. İstanbul kıyılarındaki kirlenme ve balık türlerinin azalmasından dolayı olta balıkçılığı artık iyi bir kazanç yolu olmakta çıkmış durumda.
Şimdi karınlarını doyurmak için yapanlar daha fazla. Aldıkları oltalarla akşam yemeklerini çıkartmak ve ailelerine yiyecek götürmek isteyenleri de sahillerde görebiliyorsunuz. Özellikle Suriyeli fakir aileler için olta balıkçılığı yiyecek bulmak yönünde oldukça uygun bir alan.
26 yaşındaki Emrah Zehiroğlu çekirdekten olta balıkçısı. Balıkçı olan dedesi ve amcasıyla sekiz yaşından beri balık tutuyor ve olta balıkçılığından kazanç sağlamanın günümüzde çok zor olduğunu söylüyor; “Dedem balıkçıydı, onunla avlanmaya çıkardık. 14 yaşından sonra ise kendi başıma, kendi setlerimi kurarak bu hobiyi devam ettirdim. Olta balıkçılığı benim için bir hobi, bundan bir kazanç sağlamıyorum. Olta ürünleri genelde dolar üzerinden geldiği ve dolar da çok yükseldiği için herhangi bir kâr etme durumunuz olmuyor. Ayrıca balık çıkarma limitleri de düştüğü için buradan para kazanmak çok zor. Yine de buralardan kazanç sağlayan arkadaşlarımız var. Ama ben kaynak ustasıyım. Bu işi sadece hobi olarak yapıyorum.”
İstanbul yakınları çok cezbedici
Özellikle olta balıkçılığını bir tukuya dönüştürmüş kişileri sadece İstanbul kıyıları tatmin etmiyor. Buldukları her fırsatta İstanbul dışına çıkıyor ve daha tenha ve balığın bol olduğu bölgelere gidiyorlar.
Tekirdağ, Çanakkale, Edirne, Yalova, Bursa ve Kocaeli, İstanbulluların günübirlik veya hafta sonunu balık tutarak geçirebilecekleri İstanbul yakınlarındaki balık meraları.
Emrah Zehiroğlu, İstanbul dışında çıkmayı çok sevdiğini ve arkadaşlarıyla birlikte her fırsatta otomobillerine atlayıp balığın bol olduğu bölgelere günübirlik geziler yaptıklarını söylüyor. “Evim yakın olduğu için Kandilli en çok geldiğim yer. Ancak balık bolluğuna ve akıntı durumuna göre uygun olan her yere gitmeye çalışıyorum. Darıca, Ankara Yeşilöz Gölü, Kırklareli Kayalı Barajı, İzmit Gölkaya Parkı sıkça gittiğim yerler. Bu bende artık bir hastalık gibi. Haftada iki kez mutlaka balığa çıkıyorum. Ayrıca hafta sonları ve tatil zamanlarımda arkadaşlarımla şehir dışındaki bölgelere seyahatler yapıp zamanımı buralarda geçiriyorum.”
Galata-Unkapanı köprüleri
Özellikle Tarihi Yarımada’da oturan balıkseverlerin uğrak yeri, Galata ve Unkapanı köprüleri. Belki de dünya üzerinde bu köprüler kadar güzel manzara sahip bir balık tutma alanı yok. Tüm malzemelerinizi yakındaki Karaköy Hırdavatçılar Çarşısı’ndan temin edebiliyorsunuz. Burada balık tutmak için uykunuzdan fedakarlık etmeniz şart. Sabah ezanından önce bu köprülere gelip balık tutmaya başlayanların sayısı oldukça fazla. Öğlen vakti buraya geldiğinizde yer bulmanız hemen hemen imkansız.
Akıntı Burnu (Arnavutköy)
Akıntı Burnu, Boğaz’ın en dar ve en rüzgar alan yeri. Göç sırasında balıkların kıyıya yanaşması sebebiyle av yapmak nispeten daha kolay. İstavrit, lüfer, izmarit ve gümüş balıkları en çok tutulan balıklar arasında. Olta balıkçılarının en dikkat etmesi gereken nokta, teknelerin kıyıya yakın geçmesi sonucu olta takımlarının tahrip olması.
Kandilli-Kuleli-Vaniköy Sahilleri
Anadolu Yakası’nda ikamet eden balıkçılarının en çok rağbet ettiği yerlerden biri Kandilli-Kuleli-Vaniköy Sahilleri. Bu sahiller Boğaz’ın dar kısımlarında bulunduğu için göç eden balıkların kıyıya daha fazla yanaşması sonucunda gayet verimli avlanmalar mümkün. Çoğunlukla istavrit, sardalya, gümüş, eşkina, izmarit, zargana ve kefal gibi balıklar avlanabilir. Bu sahil şeridinin en büyük dezavantajı hafta sonları hınca hınç dolu olması.