Asil Özbay, çocukluğundaki bisiklet tutkusunu büyüyünce motosiklet tutkusuna dönüştürmüş. Şimdilerde özgürlüğü yollarda arıyor. Hatta “Dünya bitmedikçe yolculuklarım da bitmeyecek” diyor.
Bir kadın bir başına yola düşer... Başka bir kadının dediği gibi “iklim değişir”… Dünya dönüşür… Cesur ve özgür bir kadın yola çıkar ve kendi hikayesini kendisi yazmaya karar verir… Asil Özbay’dan bahsediyoruz. İstanbul Gedik Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde öğretim görevlisi olan Asil Özbay, motosikleti ile dünyayı keşfetmeye çıkan ve yolda olmayı seven özgür bir kadın...
Yolda olmayı varoluş biçimi olarak benimsemiş; kendi içsel yolculuğunun yanında özgür bir kadının görünürlüğünü sağlamayı da değerli buluyor. Asil Özbay, “Kadınlara Özgürlük Yakışır” sloganı ile yollarda… Kız Kulesi’nden yola çıkarak başladığı yolculukları var; Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk, Karadağ, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Slovenya, Avusturya, İtalya ve Bulgaristan, Fransa, İspanya, Fas, Gürcistan, Rusya, Moğolistan ve İran’a... Yol hikayelerini sosyal medya belgeseli tadında dikizaynamdadunya.com blogundan ve “Asil Özbay” instagram hesabından takipçileri ile paylaşıyor.
Motosiklet ile gezme tutkunuz ne zaman ve nasıl başladı?
Çocukluğuma dair anılarımı hatırladığımda, kendimi çoğunlukla bisiklet sürerken buluyorum. Çok özgür hissettiğim zamanlardı. Uzun yıllar bisikletin üzerinden inmedim. Daha uzaklara ve daha çabuk bir şekilde gitmek istediğimde ise motosiklet girdi hayatıma. Giriş o giriş.
Yolda olmak kavramının elbette felsefi bir arka planı var. Peki sizin için yolda olmak ne demektir?
Bence zihnin düşünebildiği her an bir yolculuk. Seyahat etmek ise benim için bedenimi bir noktadan diğerine götürmek değil. Dünyaya bakmak da değil. Çok uzaklara gitmeme de gerek yok. Etrafıma ruhumla, kalbimle, vicdanımla ve aklımla bakabildiğim her anı bir yolculuk gibi hissediyorum.
Motosikletli bir kadın olarak tek başınıza dünyayı gezmenin zorlukları var mı?
Mutlaka oluyor. Fakat yollara çıkmama engel olacak kadar değil.
“1 Kadın 1 Motosiklet 3 Kıta” projesi ile kadınlara ilham veriyorsunuz. Bu proje fikri nasıl ortaya çıktı?
Yaptığım tüm yolculuklar yeni yerler görmekten ziyade yeni bir “ben” ile buluşma arzusu taşıyor daha çok. Hikayeler biriktirmek ve değişerek, dönüşerek evime dönme hayalleri ile çıkıyorum yola. Fakat tüm bu bireysel arzularımın yanında bir taraftan da tek başına da bir kadın olarak neler yapılabileceğini göstermek ve özgür bir kadının görünürlüğünü sağlamak da çok değerli geliyor.
Mahpus kadınlardan ilhamla...
“Kadınlara Özgürlük Yakışır” sloganını kullanıyorsunuz. Peki kadınlardan bu proje hakkında nasıl tepkiler geldi?
Bundan dört sene önce, beş ay kadar, Kadın Ceza İnfaz Kurumu'nda çalışmıştım satranç antrenörü olarak. Kadın mahkumlarla günde sekiz-dokuz saat geçirdim, haftada beş gün... Cezaevinde yatan kadınların çoğu kendini korumak için bir adama zarar vermek zorunda kalmıştı. Oradaki hikayelerden çok etkilendim. Sanırım “Kadınlara Özgürlük Yakışır” sloganının doğuşu orada oluşan yaralarımdan kalma...
Yolculuklarınıza Kız Kulesi’nden başlamanızın özel bir sebebi var mı?
Tüm masallarda ve efsanelerde kadınlar özel bir alan ile sınırlandırılıyor. Rapunzel’in kulesi gibi, Külkedisi’nin gece olmadan önce evine dönmek zorunda kalması gibi. Tıpkı bu hikayeler gibi Kız Kulesi efsanesi de böyle bir mesaj taşıyor. Yaptığım her yolculukta başlangıç noktam Kız Kulesi’nin önü oldu. Benim hikayemde ise tekerimin dönmesi ile birlikte oradaki kızın özgürleşmesini simgeliyor.
Gelecekteki projelerinizden biraz bahsedebilir misiniz?
“Dikiz Aynamda Dünya” projesini tamamlamak istiyorum. Her gittiğim ülkede dikiz aynama yansıyan o ülkenin figüratif bir karesi oluyor. Dikiz aynama yansıyan fotoğraflar gibi... Bu yüzden dünya bitmedikçe yolculuklarım da bitmeyecek. Hiç bitmesini istemediğim bir macera aslında.
Son olarak motosiklet kullanıcıları için verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir?
16 yıldır motosiklet kullanıyorum. Uzun rotalar, farklı ve zor koşullar ile farklı iklimlerde sürdüm. Fakat hâlâ evden çıkarken bugün düşecekmişim gibi düşünüp ekipmanlarımı giyiyorum. Bence trafikteki en tehlikeli şey ego. Kazalar üzerinde yapılan araştırmalar da gösteriyor ki sürüş yılımız arttıkça, araç hakimiyetimiz geliştikçe daha riskli araç kullanma ve daha fazla kaza yapma eğiliminde oluyoruz. Yani trafikte yenilik arayışı... Bir de uykusuzluk çok önemli bir konu. En az alkollü araç kullanmak kadar tehlikeli.