Marangozhaneye kadın eli değdi

Marangozhaneye kadın eli değdi

Cevizin ruhuna inmek, iskarpela ile oyarak içindeki güzellikleri görmek… Bu cümle marangozluğa giriş eğitimi veren Cümle Ahşap Kapısı’nın amacını özetliyor. Belki de bu yüzden kadınların daha çok ilgisini çekiyor.

Cümle Ahşap Kapısı, Sanayi Mahallesi’nde marangozluğa giriş niteliğinde eğitimler veren marangoz atölyesinin adı. Kadınların yoğun ilgi gösterdiği atölyenin kurucusu Cengiz Holoğlu ile ve katılımcılarla söyleştik.

Cümle Ahşap Kapısı Atölyesi'nin hikayesini kısaca anlatır mısınız?

Cümle Kapısı Ahşap Atölyesi, biraz ihtiyaçlardan, daha çok kendimize ve çevremize bir alan açma derdinden doğdu diyebiliriz. Her ''iş''in piyasa koşullarına göre yapıldığı bir kentte daha çok dayanışma-paylaşma üzerinden kendimizi tanımlamadan öyle olmaya çalışalım dedik. Eski bir marangozhaneyi alıp ciddi bir tadilattan geçirdik. Başlangıçta düşüncemiz masif imalatlar yapmak, temel marangozluk atölyeleri düzenlemek, eski mobilyaları yenilemek-restore etmek ve kullanılmış ahşap malzemeleri dönüştürmekti. Öyle de devam ediyoruz. Marangozluğa dair kadim bilgileri öğreniyor ve paylaşıyoruz. Eski teknikleri öne çıkaran bir yaklaşım içerisinde kalmaya gayret ediyoruz. Doğal ahşap, keten tohumu yağı, balmumu, gomalak gibi doğal malzemelerin kullanımını öneriyoruz. 

Atölyeye ilgi oldukça yoğun görünüyor, sizce neden?

Atölyelere ilgiyi öncelikle daha önce böyle bir atölyenin olmamasıyla açıklayabilirim. Diğer taraftan kente sıkışan insanların kendi doğalarına dönme isteğinin bir yansıması olarak da değerlendiyorum.

Katılımcıların profili nasıl?

Kentli, eğitimli, eşitlikçi, entelektüel, muhalif, kadın ağırlıklı, orta ve üzeri gelire sahip kişilerden oluşmakla beraber istisnalar da oluyor.

Marangozluk genelde erkek işi olarak görülür oysa sizin atölyeye kadınların daha çok ilgi gösteriyor olması dikkatimi çekti.

Sizin de belirtiğiniz gibi kadın katılımcı oranı genel olarak yarıdan hep fazla oldu. Erkek egemen bir alana kadınların çok yoğun ilgi göstermesi kişisel olarak beni çok şaşırtmadı, ama beklentimin de biraz üzerinde olduğunu itiraf etmeliyim.

“Kadınlar işin peşini bırakmıyorlar”

Kadınların ve erkeklerin ilgileri, becerileri nasıl ayrışıyor? Derse yaklaşımları nasıl?

Doğrusu bu konuda belirgin bir ayrışmaya şahit olmadım. Ama şunu belirtebilirim; kadınlar işin peşini birakmıyorlar.

Atölyeye gelenleri neler bekliyor? İki günün sonunda neler yapabiliyor oluyor katılımcılar?

Atölyeye gelenleri ilk olarak güzel bir kahvaltı, çay ve kahve bekliyor. İlk gün yoğun teorik bilgilendirme, ikinci gün projeleri uygulamayla geçiyor.

Sadece giriş dersleri mi veriyorsunuz, ilerlemek isteyenlere ne öneriyorsunuz?

Katılımcıya herhangi bir yetenek geliştirme garantisi vermiyoruz ama atölye sonunda herkes ‘Ben bunu yapabilirim’ diyor. Şimdilik giriş dersleri veriyoruz. İlerlemek isteyenlere atölyemizin kapısını açık tutuyoruz.

Atölyenizle ilgili gelecek projeleriniz var mı?

Evet ahşap oyma üzerine bir atölye yapmak istiyoruz. İranlı göçmen bir sanatçı çift öğreticilik yapacaklar. Ahşapla ilgili daha özel alanlara dair de atölyeler düşünüyoruz. Ayrıca çocuklara ahşap atölyesi yapmayı da istiyoruz.

İşin bilinmediğini düşündüğünüz yanlarıyla ilgili eklemek istedikleriniz neler?

Tüm toplumda, evlerde kullanılan sunta-mdf 'den imal edilmiş mobilyaların zararlarının boyutu hiç bilinmiyor. Buna dikkat çekmeyi isterim.

Şimdi de katılımcılara kulak verelim.. 

“İlk işimi yapınca kendimle gurur duydum”

“Büyüdüğüm evin yanında marangoz atölyesi vardı. Hep içeri girmek isterdim tehlikeli diye izin verilmezdi. Talaş kokusuna bayılırdım. Ahşapla çalışmayı hep istedim. Kursu duyunca hiç düşünmeden koşa koşa gittim” diyor Lamia Karaali. Hep birlikte çalışmanın güzelliğini vurgulayan Karaali, işe odaklanmanın ve dikkatli olmanın önemine dikkat çekiyor. Herkesin kendi becerisine ve fiziksel kapasitesine göre iş bölümü yapılıp yardımlaşılabildiği için de iyileştirici buluyor böyle ortamları.

Atölyede yaptıklarını evde zevkle kullandığını belirten Karaali, ahşaba doya doya dokunmaktan çok mutlu olduğunu ve ilk işini tamamlayınca gururlandığını söylüyor. Uygun bir zamanda tekrar atölyeye gitmek istediğini de eklemeden geçmiyor. 

“Maharet en az kas gücüyle en yüksek verimi almak”

Atöylenin katılımcılarından Ceren Gökçen, özellikle beyaz yakalı çalışanların böylesi bir yaratıcı aktiviteye katılmalarının iş yaşamını sürdürebilmede hayati bir rolü olduğuna dikkati çekiyor. “Tam donanımlı bir marangozhanede bulunmak çok güzeldi. En temelinden başlayarak, tüm aletleri ustanın gözetiminde deneyimledik. Hangi ağacın doğaya dost bir şekilde nasıl değerlendirilebileceğimizden tutun gomalak gibi doğal cilayı, inci tutkalı gibi doğal yapıştırıcıları öğrendik. Endüstriyel kimyasal ürünü olan ruhsuz vernikleri neden tercih etmemiz gerektiğini bilmiyorduk.”

Kadınların varlığının mekanı nasıl dönüştürdüğünü sorduğumuzda: “Kadınların ağırlıkta olduğu bir atölyede nasıl güç temelli değil de estetik ve akıl temelli bir şekilde aletlerin kullanıldığını görüyorsun. Aslında maharet en az enerjiyle kas gücüyle en yüksek verimi almak. Pek çok malzeme detayına ilişkin de soru soruldu. Erkeklerin bu kadar detaycı olduğunu düşünmüyorum. Kadınlar biraz sabırsız gibiydiler ve sanki birbirleri arasında rekabet var gibi geldi. Etrafta sürekli not tutan, her bilgiyi daha sonra kullanırım diye kendisine katan bir kadın grubu olması ilginçti.”

“Suntanın hayatımıza girmesiyle kanser oranı artmış”

Cümle Ahşap Kapısı atölyesindeki deneyimine zehrabural.com.tr adlı blogunda yer veren Zehra Bural, genelde erkeklerin kullanabileceği düşünülen pek çok aleti nasıl kullanabileceğini ve zor gibi görünen pek çok ürünü gerçeğe dönüştürmenin hiç de zor olmadığını söylüyor. “Suntanın bir fabrika adı olduğunu, asıl malzemenin adının yonga levha olduğunu biliyor muydunuz? Aslında bazen keşke ben de öğrenmeseydim diyorum. Çünkü suntanın (ya da yonga levhanın) hayatımıza girmesiyle kanser oranı çok artmış. Bu malzemenin dolgu malzemesi amonyak, üre ve nişasta; bu da sağlığımızı olumsuz etkiliyor. Eve yeni mobilya aldığımızda hoşumuza giden ‘yeni mobilya kokusu’ bu kimyasallardan kaynaklanıyor. Daha sonra bizim burnumuz bu kokuya alışıyor ama aslında koku gitmiyor. MDF ise yine amonyak, üre ve nişastanın yüksek basınçta sıkıştırılması, bu malzeme neme dayanıklı olduğundan suntanın yerini alıyor. Maalesef bu da tamamen kimyasal ve zehir!”