Kedi ile köpek farklı ihtiyaçları olan iki ayrı tür. “Hayatıma bir hayvan katayım ama hangisini?” diye bir soru meşgul ediyorsa zihninizi, katalogdan tip beğenmek veya arkadaşların hayvanlarına özenmek yerine kendi yaşam tarzınızın ve ritminizin hangisinin ihtiyaçlarıyla daha iyi örtüştüğünü tespit edin.
Ne yaşam alanı olarak doğadan nispeten kopmakla birlikte yüzlerce yıldır yatağını kedi ve köpekle paylaşan Batılı şehirliler gibi modern olabildik, ne de kedisi ve köpeğinin yanı sıra çiftlik hayvanlarıyla aynı çatı altında uyuyan göçmen veya köylü atalarımız gibi gelenekten doğanın parçası kalabildik. Biraz bilinçlenip çevremizin düşmanımız değil doğal yaşam alanımız olduğunu yeniden keşfettikçe her şeyle olduğu gibi hayvanlarla da yakınlaşıyoruz.Veyahut da Hollywood filmlerinde gökdelenin 75. kat dairesinde fonda bir an beliren keyifli bir kedi veya köpek görünce özeniyoruz! Nedenimiz veya altyapımız farklı olabiliyor. Fakat neticede, hâlihazırda hayvanlarla iç içe bir ortamdan gelmiyorsak, büyürken hepimiz, en korkağımız bile hayatımıza bir hayvan katma hayali kuruyor; bir gün bir hayvana sarılıp uyuma ihtimalimizi seviyoruz! Şahane bir fikir elbette. Gerçekleştiğinde insana sağlık anlamında her bakımdan getirisi de oluyor. Yeter ki, hayatımızı kiminle paylaşacağımızı heveslerimizin yönlendirmesiyle değil mantığımızla belirlemeyi bilelim. Diğer türlü, “Aaa, bu acıkıyor!”, “Amanın, yemek yiyince tuvaleti geliyor!” gibi tepkiler vererek aldığı robot bozuk çıkmış gibi davranan ve hayvanını yarı yolda bırakan cahil takımına döneriz.
Kedi insanı
Kedi, günlük ritim açısından belgesellerdeki “büyük model” kedilere benzer: Her gün uzun saatleri uyuyarak geçirir. Akşamlarını battaniye altında geçirmeyi seven evcil insanlar için ideal ev arkadaşıdır. Ama bu demek değil ki hımbılın tekidir. Tamam, kabul, hımbıl versiyonları da var, ama adı üzerinde hımbıl diyoruz biz onlara, kedi değil! Köpekten farklı olarak, yine tıpkı büyük kediler gibi hızlı ama kısa süre koşar. Kısa mesafe koşucusudur yani. Oyun saatleri geldiğinde evin bir ucundan diğerine uçarken düz duvara bile tırmanır. Ve de sakardır! Dolayısıyla, evinde incik cıncık biriktirmeye meraklı olanların kedi almaları halinde ya bu tutkularına gem vurmaları ya da kıymetli eşyalarını dolaplarda emniyete almaları tavsiye olunur.
Aynı durum evinde bitki yetiştirmeye meraklı olanlar için de geçerli. Öncelikle, bazı bitkiler kedi bünyesinde zehir etkisi yaratır (evet, çiçeklerinizi kemirme ihtimali yüksek), ayrıca kedi doğası gereği saksılarınızdaki toprağı eşelemekten zevk alacaktır.
Pencerelerinizin mutlaka üzerine uçulduğunda açılmayan ve yırtılmayan sinekliklerle donatılması da aynı koşu ve sakarlık özellikleri bakımından son derece önemlidir.
Bir de tırmalama ihtiyacı duyan tırnaklar var, hesaba katılması gereken. Dışarıda gözlem yaparsanız, kedinin sık sık ağaç gövdelerinde tırnaklarını törpülediğini tespit edersiniz. Uzayınca attığı eski tırnaklarını değiştirmek için mütemadiyen bu hareketi yapar. Evde de mobilyalarınızda tırnağını rahat geçirebildiği doku ve yerleri seçerek, bu işini görecektir. Doğası öyle. Mobilyalarınızın değeri hayat sıralamanızda epey aşağılarda gelmeli. Kediden bunu yapmamasını istemek, su çiçeği olmuş çocuğa kaşınma demek gibi faydasız ve hadisenin özüne aykırı bir müdahale olur. Hiç dışarı çıkmayan bir kedi olacaksa, düzenli olarak tırnaklarının kesilmesine alıştırabilirsiniz ama her kedi izin vermez. Böyle bir planla kedi sahiplenmemelisiniz.
Bu ayrıntılar dışında kedi, günlük bakımı genel itibariyle son derece kolay bir hayvandır. Köpek gibi önüne konulan mamanın tümünü bir oturuşta yemeyeceğinden, yaş mama gibi bozulabilir bir şey olmadığı sürece günlük mamasının tamamını tabağında bırakıp çıkarsınız, o gider gelir yer. Suyu her gün tazelensin, tuvalet kumu temiz tutulsun ister; bu konularda titizdir. Çok seyahat eden biriyseniz, mecbur kaldığınızda bir iki günlük seyahatlerinizde sağlıklı kediyi yeterince su, mama ve temiz kumla evde yalnız bırakabilirsiniz. Daha uzun seyahatlerinizde de eve her gün uğrayıp ihtiyaçlarını giderecek ve onunla biraz hoşbeş edecek bir yakınınız hayat kurtarmaya yeter. Zaten kedi mekan değiştirmeyi sevmez, yaşam alanının dışına çıkarıldığında kendini güvende hissedemez, huzursuz olur.
Köpek insanı
Köpeğin hayatı boyunca, yani ortalama 15 yıl süresince her gün sabah ve akşam tercihen birer saat yürüyüş yapması sağlığı açısından üzerinde pazarlık yapılamayacak bir gerekliliktir. Elbette köpeğin yaşına, boyutuna ve cinsine göre yürüyüş süresi biraz azalıp çok uzayabilir! Dolayısıyla, köpekle yaşamayı seçen insanların kedi sahiplenecek olanlardan çok daha aktif olması beklenir. Yürüyüş yapmayı seven ve iyi günde kötü günde sorumluluktan kaçmayacak yapıda olmalısınız.
Sık ve uzun seyahatlere çıkmanız gerekiyorsa, bu ayrılıkların köpeği kediden çok daha fazla etkileyeceğini bilmelisiniz. Köpek, mekana değil insana bağlıdır. Evden çıktığında huzursuz olmaz, çıkmak ister hatta. Hele sizinle! Siz neredeyseniz köpeğin evi orasıdır. Bir yakından rica etme ve köpek bakıcısı tutma seçenekleri var, fakat hayatınızdaki bu seyahat hali bir süreklilik arz ediyorsa, köpeğin iyi bir seçim olmayabileceğini düşünmelisiniz.