Bilim şimdiye kadar ağırlıklı olarak işin deney ve mama üretimi kısmına hizmet için araştırma yapıyordu bu konuda. Yeni araştırmalar ve kendi bireysel gözlemlerimiz, binlerce yaştaki dinlerle aynı şeyi söylüyor artık: Evet, bizim gibiler; aynı!
1932’de ABD’de yeni açılan bir hayvanat bahçesinde “sergilenen” makak, ziyaretçilerin gözü önünde ipin bir ucunu ağaca bağlamış, diğer ucunu ilmek yapmış ve kendini asmış. “Maymunun intiharı” başlığıyla gazetelere manşet olmuş olay; depresyonda mıydı diye uzun uzun tartışılmış. Fakat aklından neyin geçtiği, kendisini nasıl hissettiği konusunda elde aslında hiç veri yokmuş. Bu bilgisizlik halinden bugün ancak yeni yeni sıyrılmaya başlıyoruz.
Charles Darwin’in hayvan bilinci üzerine ta 1872’de makale kaleme almış olmasına rağmen, yakın zamana kadar hayvanların iç dünyalarına ilişkin kayda değer bir çalışma yapılmadı. Son 20-30 yılda yapılmaya başlanan çalışmalar da deney hayvanlarının şartlarını düzenlemeye veya mama üreticilerine fikir vermeye yönelikti. Faydacı bir noktadan yola çıkılıyordu. Aynı zamanda, bilimsel olarak tespiti daha kolay olan acı gibi negatif duygular üzerine yoğunlaşılıyordu.
Primatlarla insanların her konuda inanılmaz bir benzerliğe sahip olduğu epeydir biliniyor. Köpek, at, koyun, fare, tavşan gibi anatomileri birbirlerinden ve insandan farklı hayvanların da duyguları olduğu, en azından kendimizde üzüntü, mutluluk, beklenti, acı, can sıkıntısı, korku gibi biçimlerde isimlendirdiğimiz hallere denk durumlar yaşadıkları, hatta bunları yüz ifadelerine yansıttıkları yeni nesil araştırmalarla, şimdi şimdi “bilimsel veri” olarak kamuoyuna sunuluyor. İnsan kendi özelliklerini hayvana yansıtarak bilimin nesnelliğinden halel getirmesin diye, çalışmalar kapsamında hayvanların mutluluk ve benzeri hallerine “pozitif duygular”, acı, üzüntü gibi hallerine “negatif duygular” adı veriliyor.
Kadim dinler aynı şeyleri söylüyor
Anima isimli yeni bir kısa film çekildi ABD’de. Kızılderili inanışlarından Budizme, Müslümanlıktan Hıristiyanlığa, Yahudilikten Zerdüştlüğe dünya nüfusunun büyük kısmını peşinden sürükleyen dinlerden 12 söz sahibi kişiye dinlerinin hayvanlara bakışını sormuşlar. Bazıları on binlerce yıl öncesine dayanan dinlerin kurum yetkilileri de aynı şeyleri söylüyor: Hayvanlar bizim gibi duyguları olan canlı varlıklardır.
Gözlem boyutunda destek vermek için biraz kendi arşivimi, biraz arkadaşlarımın herkese açık Facebook arşivlerini karıştırdım. Fotoğraf manipülasyona son derece açık, saliseyi yansıtan bir görüntü olduğu için bu konuda güvenilir bir kaynak kabul edilmeyebilir. Mesela öksürürken yakalanırsanız ağız dolusu küfür ediyor gibi çıkabilirsiniz! Fakat seçtiğim fotoğraflar ya kendi evlerimizden manzaraları ya da sahiplendirmek için ilan açtığımız hayvanları içeriyor. Yani hikayelerini az çok biliyor ve o andaki duygularını gözlemlediğimiz psikolojilerine dayandırarak adlandırabiliyoruz.
Üzüntü, keder
Hektor, Maltepe’nin orman tarafında Karabaş Doğal Yaşam Derneği (KARDO) gönüllülerinin desteğiyle yaşamını sürdüren “şehir artıklarından” biriydi. İlk fotoğrafı, arabanın çarptığı, kemiklerinin dağıldığı ve kendini son gayretle su oluğuna attığı gün; ikincisi, haftalar süren tedavi ve bakımdan sonra çekildi.
Mutluluk
Burada da Arda ile Asya’nın birkaç yıl önceki hallerini görüyorsunuz. Sokaktan kurtarılan Asya köpek ile Arda’nın babası Bülent Bayrak, iş dünyasında olduğu kadar hayvan kurtarmada da büyük bir insan. Çocuklarının ikisi de aynı gülmüyor mu?
Güven kaynaklı huzur
İki bebeğin huzurlu uykusunun fotoğrafını arkadaşım Dürdane Dönmez çekmiş.
Endişe
“Bize ne yapacaksınız?” der gibi bakmıyorlar mı? İkisi de yuva arayan ürkek sokak bebekleri.
Suçluluk
Arkadaşımız Ceylan Nasır Alemdar’ın gözünün önünde trafik kazası geçiren, tedavisini olup pansiyonda yuvasını beklerken sürekli kanepe kemiren Sahil’in işittiği azar üzerine yüzünün aldığı ifadede bir çocuk görmüyor musunuz siz de?
Beklenti
Yıllardır her gün kilometrelerce orman gezen gazeteci Deniz İzgi’nin gün ağarmadan başlayan mesaisine eşlik eden bir sokak köpeği. Sadece bir merhaba da bekliyor olabilir, poğaçanızdan kendi göz hakkını da. Bizce ikisini birden hak ediyor.
Çaresizlik
Yabancı ortamda ürkmüş ama kendini savaşacak güçte hissetmeyen bir canlının çaresizlikle teslimiyeti var bizce bu fotoğrafta, sizce?
Korku
Tokat çöplüğünden çok hasta halde alınan annenin ürkek bebeklerinden biriydi bu arkadaş. Yaşam Hakkına Saygı Derneği tarafından İstanbul’daki bir kliniğe alındıklarında insan eliyle yeni temas ediyorlardı. Derneğin kurucu başkanı Özgün Öztürk ile yuva ilanı için süsledik, öptük, fotoğraflarını çektik. Kaskatıydı, dehşet boyutuna ulaşan bir korku duyuyordu o gün. Bugün, kardeşiyle birlikte Ayşe Nur Kanuni dostumuzun köpeği ve gayet rahat, neşeli.
Sevgi