Türkiye’nin ilk ve tek uluslararası çocuk ve bebek sanat festivali olma özelliği taşıyan Atta Festival, birçok performansa ev sahipliği yaparak bu yıl dördüncü kez sanatseverlerle buluşacak. Biz de festivalin Kurucu Ortağı Hakan Silahsızoğlu ile festivalin içeriğini ve çocuklara ne vadettiğini konuştuk.
2016’dan bu yana çocukları dünyanın özgün örnekleriyle buluşturan Atta Festival; danstan tiyatroya, atölyelerden interaktif performanslara kadar birçok farklı disiplini çocukların ve yetişkinlerin beğenisine sunuyor. Birleşmiş Milletler çocuk haklarına dair sözleşmede yer alan: “Taraf Devletler çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence (etkinliklerinde) bulunma ve kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanırlar.” maddesinden yola çıkan festival, Türkiye’nin ilk ve tek çocuk ve bebekler için sanat festivali olma özelliğini taşıyor.
Her yıl Dünya Çocuk Hakları Günü (20 Kasım) etrafında gerçekleşen festival, yurt dışında ses getirmiş birçok projeyi çocuklarla tanıştırıyor. Çocuk demişken, buna bebekler de dahil! Uzman pedagoglarla çalışan birçok uluslararası ekip bebekler için de sanat üretmekten geri kalmıyor. Klasik sanat ve performans biçimlerinin yanı sıra interaktif ve teknolojik içerikleriyle de kendinden söz ettiren festival, bu yıl 18 Kasım-8 Aralık tarihleri arasında çocuklar ve ebeveynlerine keyifli bir deneyim yaşatacak. Peki çocukları bu festivalde neler bekliyor? Festivalin Kurucu Ortağı Hakan Silahsızoğlu ile merak ettiklerimizi konuştuk.
Atta Festival kuruluş hikayesini ve yaptıklarını biraz anlatabilir misiniz?
İstanbul özelinde, Türkiye'de sadece çocuklar için uluslararası bir festivalin olmaması bizi Atta Festival’i hayata geçirme aşamasına getirdi. İstanbul gibi bir metropolde daha önce yapılmayan, tiyatrodan dansa müzikten enstelasyona türlü sanat dallarını çocuklara sunabilen ve kaliteli içeriğiyle ailelerin çocukları ile keyifli vakit geçirebilecekleri bir festival oluşturma çabası ile ortaya çıktı. Atta Festival; Berlin, Londra ya da New York'taki bir çocuk hangi kaliteli etkinliği izliyorsa onu Türkiye'deki çocukların da izlemesi için çalışan bir kültür sanat festivali. Ayrıca ürettiği içerikler ve ortaklıklarla da yıl boyunca farklı etkinliklere yer veriyor.
Festivale projeleri ve oyunları seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Atta Festival'de gösterilecek performans ve projeler için her yıl 10-12 arası yurt dışı festival veya showcase etkinliğine katılıyoruz. Bu ziyaretleri genelde Avrupa'ya olmakla birlikte hali hazırda Amerika, Kore, Kanada, Avustralya gibi dünyanın farklı yerlerinde de gerçekleştiriyoruz. Burada bizim için seçilen yaş grubu ve çocukların tepkisi çok önemli. Gösterinin bir hikaye anlatması, o işi seçerken önem verdiğimiz bir noktalardan biri. Yine konusu, oyunculukları, dekoru, müziği, seyirci kapasitesi gibi birçok kıstas mevcut. En önemli hususlardan biri ise o projeyi izlerken seyircilerin tepkilerini canlı olarak görmek. Çocuklar bir işi beğenip beğenmeme konusunda asla yanıltmazlar.
Yurt dışındaki işlerle Türkiye’deki projeleri kıyasladığınızda ne gibi farklar görüyorsunuz?
Yurt dışındaki işler, çocuğu bir birey olarak ciddiye alan, dekorundan ses ve ışığına kadar profesyonel anlayışla çalışılmış işler oluyor. Oyunda bir çocuk karakter bile olsa o karakteri oynayan sanatçının sesini bir çocuğa dönüştürmediği işleri görmemiz gerekiyor. Türkiye’de çocuk tiyatrosuna bakış maalesef biraz daha farklı.
Çocuk tiyatrosuna alışkınız ama bebek izleyici kulağa biraz ilginç geliyor. Bu festivali hazırlarken çıkış noktanız ve motivasyonunuz neydi?
Festivali hazırlarken çıkış noktamız, bebeklerin ve çocukların bir birey olarak ciddiye alınması ve her şeyden önce seyirci olarak kültür ve sanata erişimlerinin olması gerektiğiydi. Tabii bu erişimle birlikte nitelikli bir iş yaratmak da önemli.
Bebek dediğimiz kategori hangi yaş grubu? Mesela iki aylık bebeklerin de izleyebileceği bir oyun olabiliyor mu?
Bebek dediğimiz zaman aslında henüz yeni doğmuş bir bebeği de kastediyoruz. Her performansın çalışıldığı özel bir yaş skalası olmakla birlikte bebekler için gerçekleşen performanslar genellikle üç ay ve üzeri bebekleri kapsıyor. Bununla birlikte 18-36 ay yaş aralığında yapılan birçok etkinlik de mevcut.
Bebekler için tiyatro Türkiye’de henüz yaygınlaşmamış bir alan. Bu alanda getirdiğiniz işler Türkiye’de nasıl karşılandı? Türkiye’de bebek tiyatrosu yapan ekip var mı?
Bu alan aslında dünyada da çok bilinen bir alan değil. Türkiye'de aileler gayet sıcak karşıladı ve bebekler için yapılan tüm etkinlikler tam kapasitede oynadı ve oynamaya devam ediyor. Türkiye'de bebeklere yönelik düzenli performanslar sergileyen bir ekip veya kurum yok. Atta olarak çocuk alanındaki öncü tutumumuzu bebekler için tiyatro konusunda da sürdüreceğiz.
Bebeklere yönelik oyunlar nasıl bir hazırlanma sürecinden geçiyor? Oyunların bebeklerin ilgisini çekeceği ya da çektiği nasıl anlaşılıyor?
Tıpkı çocuklar veya yetişkinler için sahnelenen oyunlar gibi, bebekler için gerçekleşecek performatif eserler de uzun bir prova sürecinden geçiyor. Alanına hakim pedagoglar veya erken çocukluk dönemi uzmanlarının da yardımıyla üzerine çalışılan fikir, prova sürecine giriyor ve prova sürecinde de yine uzmanların yardımıyla sahneye taşınıyor. Oyunların bebeklerin ilgisini çekip çekmediğini anlamak diğer seyirci gruplarına göre daha zor. Ancak burada ebeveynler önemli bir rol oynuyor. Bebekleri oyunun içerisine çekebilmek ve ilgisini toparlayabilmek konusunda sanatçılara destek vermeleri gerekiyor.
Geçen yılki festivalden aklınızda kalan ilginç/eğlenceli bir anı paylaşabilir misiniz? Çocuklar, bebekler ya da aileleriyle ilgili oyun anında ya da oyun sonrasında aldığınız geri dönüşler nasıl?
Aslında çok var, çocuklarla birlikte iş yaptığınız zaman onların heyecanını ve tepkisini o anda gözlemleyebiliyorsunuz. Atta Festival’in ilk senesinde İspanya’dan Papirus adlı bir performans getirmiştik. Oyunu izlemeye babasıyla birlikte bir çocuk geldi ve oyun daha başlamadan ağlamaya başladı ve çıkmak istedi. Babasının da çıkış kapısının yanına oturmaya ikna ettiği çocuk, oyun başladıktan sonra oyunu sevdiği için yavaş yavaş sahneye yakınlaşmaya başladı. Önce seyirci koltuklarında orta taraflara geçti, sonrasında da önlere doğru gitmek istedi. Bir de geçen sene Tavşan Aranıyor oyunumuzu izleyen bir kız çocuk, oyun anında ağlamaya başlamıştı. Çünkü oyunda “Laleler mahvolmuş, hepsi kemirilmiş” diye bir replik var. Kızın da adı Lale’ymiş meğer, bu repliği duyunca feryat figan ağlamaya başladı. Daha sonra annesinin oyunda bahsedilen lalenin kendisi olmadığını açıklamasıyla konu tatlıya bağlandı :)
Bu yıl Atta Festival’de bizi neler bekliyor?
Bu yıl kimi ilkler söz konusu. Örneğin, ilk kez bir açık hava etkinliğimiz olacak. Dansın tarihini ailecek dans ederek öğreneceğimiz Happy Manif performansı ile doğanın içinde seyircilerini küçük bir gezintiye çıkarıyor. Bunun yanı sıra İskoçya'dan sekiz yaş ve üzeri çocuklar için İngilizce Story of Macbeth de söz konusu. Bebeklere özel iki farklı klasik müzik konserinin de yer aldığı festivalde, ayrıca dijital dünyayı sahneye taşıyan Ann-Droid adlı keyifli bir oyun da mevcut. Atta Festival'in Hollanda'dan BonteHond Tiyatrosu ile ortak prodüksiyonunu gerçekleştirdiği ve bugüne kadar Türkiye'de ve yurt dışında birçok şehre turne yapan Tavşan Aranıyor da dikkat çeken oyunlardan.
Daha sonraki yıllar için ne gibi hedefleriniz var?
Atta Festival’in yıl boyunca gerçekleştirdiği nitelikli ve kaliteli etkinlikleri artırmak, en büyük hedefimiz. İstanbul'un yanı sıra diğer şehirlerde yaşayan çocuklarımıza da ulaşmak hedeflerimizden birkaçı. Her yıl festivali daha da büyütüp daha fazla çocukla buluşmak istiyoruz.