İlkokulda lastik ayakkabıyla başladığı yarış serüveninde, ismini dünya üçüncülüğüne kadar taşıyan Ardahanlı Gülcan Palavan, hayatın karşısına çıkardığı zorluklara inat yılmadan koşuyor. Üniversiteye hazırlanmak için İstanbul'a gelen genç sporcu; çalışıyor, dershaneye gidiyor ve aynı zamanda 25 Nisan'daki Balkan Şampiyonası'na hazırlanıyor.
Ardahan'ın Göle ilçesine bağlı Samandöken köyünde yedi çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya gelen Gülcan Palavan, hayatın karşısına çıkardığı onca zorluğa rağmen, takılıp düşmeden azimle başarının peşinden koşan milli bir atlet. Gelecekte atletizmde Türkiye'nin adını çok iyi yerlere taşımak için gece gündüz çalışan 20 yaşındaki sporcunun yeteneği, henüz ilkokul beşinci sınıftayken okulda kara lastikle koştuğu yarışta ortaya çıktı. Yarışı birincilikle tamamlayan ve eğitmeni Halil İbrahim Yılmaz'ın desteğiyle atletizme yönlenen Gülcan, bugüne kadar sayısız madalyanın sahibi oldu. Öyle ki şu ana kadar kazandığı madalyaların sayısını bilmiyor.
Köyde çobanlık yaparak ailesini geçindiren, babasına yük olmak istemeyen genç kız bir yandan hayallerinin peşinden koşarken diğer yandan da üç ayrı işte birden çalıştı. Azmi ve disiplini sayesinde 2015'te Bulgaristan’da dünya üçüncüsü olan Gülcan Palavan, bu sıralar İstanbul'da. Çalışıp para kazanıyor, üniversiteyi kazanmak için dershaneye gidiyor ve 25 Nisan'daki Balkan Şampiyonası'na hazırlanıyor. Tüm koşuşturmaya rağmen kalbi ailesi için atan Gülcan'ın ilk isteği ise babasının artık çobanlığı bırakması. “Babam başını artık taşlara değil yastığa koyup uyusun” diye dilek tutan Gülcan Palavan “Hayat tüm zorluklarına rağmen çok heyecan verici” dediği hikayesini anlattı.
BABASINA YÜK OLMAMAK İÇİN ÜÇ İŞTE ÇALIŞTI
İlkokuldaki antrenörün sendeki yeteneği fark etmesiyle muhtemelen “uzun bir hayat koşusu” başladı senin için. Nasıl çalıştın? Kaç madalya biriktirdin?
Bugüne kadar çok sayıda yarışta koştum. 2017 yılında liseden mezun olduktan sonra ise hem çalışmam hem de antrenmanlara hazırlanmam gerekiyordu. Ben de öyle yaptım ama üç işte birden çalıştım. Her sabah erkenden kalkarak, ailemle birlikte ahırdaki hayvanlara yem ve su veriyordum, sonrasında ise eşofmanlarımı giyip Göle ilçe merkezine kadar 13 km'lik yolu koşuyordum. Burada önce gazete dağıtıyordum ardından da bir restoranda garsonluk yapıyordum. Tabii bir yandan da üniversite sınavlarına hazırlanmam gerekiyordu. Bu tempoda sınavda başarılı olamadım ama bu yıl başaracağım.
Hayat tüm zorluklarına rağmen benim için çok heyecan verici. Hiç yılmadan çalışıyorum senelerdir. Kaç madalya kazandım bugüne kadar bilmiyorum hatta çoğunu öğretmenlerime ve arkadaşlarıma hediye ettim. Bir yandan da artık hayatı öğrendim ve zorlukları öğrendim. Şimdi de her gün bu engelleri aşmak için neler yapmam gerektiğini öğreniyorum. Büyüdükçe daha çok hırslanıyorum. Kendime ve aileme faydalı olmak istiyorum. Üzerimde büyük bir yük var biliyorum ama yarışlarda daha çok derece yaparsam bizi daha güzel bir gelecek bekliyor olacak.
SAKAT KOLLA DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜ OLDU
2015'te Bulgaristan'daki Dünya Dağ Kros Şampiyonası'nda neler yaşandı?
Kütahya'da milli takım seçmelerinde üçüncü olduktan sonra, Bulgaristan'a gitmeye hak kazandım. Yarış çok heyecan vericiydi ama yarışa giderken benim kolum sakattı. Ağrı bandı takarak 10 km dağ koşusunda yarıştım ve orada da üçüncü oldum. Sakat olmasaydım belki şampiyon olabilirdim.
2018 yılında sakatlanmanın ardından tedavi için İstanbul'a geldin. Tedavi sürecinde sana burada kimse destek oldu mu?
Sakatlandığım sırada Kayseri'de Beşiktaş kulübü adına koşuyordum. İkinci derece adale yırtığı oluştu bacağımda. İki ay süren tedavi masraflarımı Beşiktaş Kulübü karşıladı. Ama İstanbul'da yaşamak Ardahan'a göre çok farklı. Tedavinin haricinde başka ihtiyaçlarım da oluyordu. Yol masrafları bana aitti. Ailem bu süreçte çok zorlandı, babam borca girdi. Zaman zaman köydeki büyüklerimiz harçlık gönderiyordu.
Yeniden yarışlara katılabilecek misin?
Tedavim iki ayda tamamlandı ama bir süre sonra ağrılarım tekrardan başladı. Ardahan'a geri döndüm. Bu süreç de çok sıkıntılarla geçti ama ben pes etmedim. Genç sporcular genelde sakatlandığı zaman koşmayı bırakıyorlar ama ben pes etmedim. Antrenmanlarıma devam ettim. Bu yıl Eylül ayında dershaneye gitmek için İstanbul'a geldim. Çünkü üniversitede eğitim almak istiyorum. İstanbul'da Necla Arslan'ın verdiği bursla dershaneye gidiyorum. Bir yandan da atletizmde yükselmek için çalışıyorum. Şu anda önümde Türkiye Atletizm Federasyonu'nun düzenlediği 1 Mart Olimpik Deneme Yarışı var Ataköy'de. 25 Nisan'da ise Balkan Şampiyonası'na katılacağım. Uzun süredir deyim yerindeyse yemeyip içmeyip Balkan yarışına hazırlanıyorum.
HER GÜN DERSHANE, İŞ, ANTRENMAN
Şu anda İstanbul'da neler yapıyorsun? Bize bir gününü özetleyebilir misin?
Sabah saat 10.00'da derslerim başlıyor. Saat 14.00'da ise dersten çıkıp antrenmana gidiyorum. Akşam saat 20.00'da ise işe geçiyorum. Sonra ertesi gün yine aynı tempo. Dershane yardımı dışında kimseden destek almıyorum. Çok yoruluyorum ama aileme de yük olmak istemiyorum. Başarmak için çok çalışmak zorundayım.
Üniversitede hangi alanda eğitim almak istiyorsun?
Üniversitede beden eğitimi bölümünde eğitim almak istiyorum.
Atletizmde gelecekte kendini nerede görüyorsun? Örnek aldığın bir sporcu var mı?
Yarışlarda daha çok derece yapmak ve Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum. Örnek aldığım sporcular ise Özlem Kaya, Elvan Abeylegesse ve Usain Bolt.
YETER Kİ BABAM BAŞINI TAŞA KOYUP UYUMASIN
Ünlü bir sporcu olduğunda ilk yapacağın şey ne olurdu?
Babamın artık çobanlık yapmasını istemiyorum. O da her baba gibi evinde otursun istiyorum. Buz gibi havalarda başını taşa koyup uyumasın, hasta olmasın istiyorum. Yani ilk yapacağım şey, ailemin hayat şartlarını düzeltmek olurdu.
Melis Alphan'ın başarılı genç kızları anlattığı Ben İstersem isimli kitabındaki dikkat çekici isimlerden biri de sensin. Aldığın onca madalyadan sonra küçüklerine bir mesaj vermek ister misin? Hayaller sen istersen gerçek olur mu?
Küçüklerime önerebileceğim tek şey sabır. Başarmak için mücadele etmek gerekiyor. En ufak bir sıkıntı kimseyi yıldırmamalı. Hepimiz hırslı olmalıyız ve bol bol dua etmeliyiz. Kısacası pes etmek yok yola devam.