Koronavirüs salgını nedeniyle evlere kapandık ve birçoğumuz da evden çalışmaya başladı. Düne kadar hayal gibi gördüğünüz bu duruma uyum sağlamakta zorlanıyorsanız, bu yazıyı okuyun!
Bundan birkaç ay önceki günlük rutininizi hatırlayın. Sabah kalk, kahvaltını et, yola koyul, işe git, çalış, öğle yemeği için ara ver, yine çalış; belki bir iki kahve molası ve akşam işten çıkıp eve gel. Bugün ise beyaz yakalıların çoğu evden çalışıyor ve doğal olarak hayli zorlanıyor çünkü “iş hayatı” deyince iliklerimize kadar yerleşen her ne varsa birdenbire ortadan kalktı.
Uyum sağlamak istiyoruz ama başaramıyoruz çünkü her birimiz altüst olan o düzen içinde çalışmaya, üretmeye alışmışız. Daha da kötüsü evde çok fazla baştan çıkarıcı etken var... Sosyal medyada vakit geçirmek, film izlemek, telefonda sohbet etmek, canınız ne zaman isterse kalkıp bir şeyler atıştırmak ve istediğiniz zaman yatıp istediğiniz zaman kalkmak bu baştan çıkarıcıların önde gelenleri. Çünkü şu sıralar aslında kimse “evden” çalışmıyor, “evdeyken” çalışmaya çabalıyor. Örneğin büyük bir çoğunluk bir iş takvimi oluşturmadı bile. Kimse “şu gün ve şu saatte işi teslim edeceğim” derdinde değil. Ya da kimse “çalıştığını” fark etmedi, işten istenen bir şeyleri yerine getiriyor sadece. Katılmıyor musunuz? Peki, o zaman yatmaya giderken giydiğiniz eşofman takımı neden bütün gün üzerinizde?
Öz disiplin verimi artırır
Evet, biz bunu başarmakta hayli zorlanacağız gibi görünüyor ancak neyse ki bu süreçte işin içine psikologlar, danışmanlar, sosyal bilimciler de dahil oldu ve bize evden çalışırken yaptığımız yanlışları göstermeye başladı. Bu uzmanlara göre yaptığımız en büyük hata öz disiplinden uzak olmak!
İlk adım olarak iş başı yaptığınız saati baz alarak uyanıp kahvaltınızı yapmak sizi hayli motive edecektir. Üzerinizde de evde olduğunuzu hissettiren eşofman takımı yerine bir pantolon ve sweatshirt olabilir örneğin. Uyanın, saçınızı tarayın / hafif bir makyaj yapın, deodorantınızı sıkın ve kahvaltınızı da yaptıktan sonra tamamdır; çalışmaya hazırsınız! ABD’li zaman ve üretkenlik koçu Clare Evans da bu konuda hemfikir ve en önemli tavsiyesi ise bireysel disiplini kurup bundan taviz vermemek! Örneğin gün içinde dört ya da beş saat çalışmanız mı gerekiyor? O halde işin başından kalkıp televizyona göz atmayın, çamaşırları katlamayı sonraya bırakın, sürekli mutfağa gidip kendinize atıştırmalık bir şeyler hazırlamayın. Siz aslında iş yerindesiniz! Bunu unutmayın.
İkinci adım olarak evde kendinize bir çalışma köşesi ayarlayın. Bu, bir oda olmayabilir ama sizi olabildiğince iş ile baş başa bırakan bir yer olmasına dikkat edin. Örneğin laptop’u alıp yatağın içine girmek verimli bir tercih olmayacaktır. Onun yerine bir masa başında olmayı seçin. Günde beş saat çalışmanız gerekiyorsa beş saat çalışın ve kaytarmayın! Evde çocuklar varsa onlara anlayacakları bir dille durumu anlatın. Eşiniz de evden çalışmak zorundaysa dönüşümlü olarak çocuklarla ilgilenin.
Telekonferansın nimetlerinden faydalanın
Evet, belki evdesiniz ama bu yaptığınız işle ilgili olarak “her şeyin üstesinden gelen bir süper eleman” olduğunuz anlamına gelmiyor. Farklı bir ifadeyle evde belki yalnızsınız ama kendinizi yalnız hissetmeyin. İş arkadaşlarınızı arayın, takıldığınız konularda yardım isteyin, üzerinde çalıştığınız her ne ise o konuyla ilgili fikir alışverişinde bulunun. Herkes evinde çalıştığı için bu sayede hem birbirinizi motive edersiniz hem de işinizi kolaylaştıracak şekilde yardım alır, yardım edersiniz. Telekonferans, kendinizi işe daha hızlı adapte etmenin en iyi yollarından biri. Her gün için belli bir saat belirleyip mesai arkadaşlarınızla telekonferans görüşmeleri yapmak, hem işlerin akışı hem moral hem de motivasyon açısından son derece yararlı olacaktır.
Kilonuza dikkat edin
Evde bulunduğunuz süre içerisinde hareketsiz bir hayat sürmeye başlıyorsunuz ve canınız sıkıldıkça yiyecek bir şeyler arıyorsunuz. Bütün bu gerekli gereksiz atıştırmaların size diyabet, yüksek tansiyon, kalp-damar hastalıkları, sindirim sistemi ile ilgili sorunlar vb. olarak geri dönmesi hayli yüksek bir ihtimal. Gardırobunuzdaki giysilere sığmamak da cabası. Bu yüzden düzenli egzersizler de evden çalıştığınız bu günlerin ayrılmaz bir rutini olmalı. Kan akışını düzenleyen düzenli egzersizin bir süre sonra işe adapte olmada ve verimli çalışmada da en büyük yardımcınız olduğunu göreceksiniz.
İşler beklesin, siz çalışıyorsunuz
Covid-19 pandemisi sebebiyle Almanya’da da çoğu kişi evden çalışmaya başlayınca Deutsche Welle’in konuyla ilgili sorularını yanıtlayan ve büro organizasyonu konusunda Almanya'nın önde gelen danışmanlarından biri olan Jürgen Kurz, kurallar koymanın ve ritüeller oluşturmanın önemine dikkat çekti. Kurz’un önemli bir uyarısı daha var: “Bir işi yapmak üzere bilgisayar başına oturduğunuzda o işi yapın, dikkatinizi dağıtmayın. Makineye yerleştirilecek bulaşıkları, asılacak çamaşırları, tamire ihtiyacı olan eşyaları görmeyin! Hatta daha da önemlisi zamanınızı akıllıca kullanın. Örneğin işi üç gün sonra yapmanız gerekiyor ama o gün bol bol vaktiniz var. Üç gün sonrasını beklemeden işinizi yapın. Kalan süreyi de canınızın istediği gibi değerlendirin” diyor.
Her 25 dakikada bir mola verin
Bütün bunları yaparken yemek yemeyi, çay-kahve molası almayı da asla ihmal etmeyin. Öğle yemeği için ofiste çalışırken bir saat mi mola veriyordunuz? Yine bir saat yemek molası verin. İşten, ekrana bakmaktan sıkıldıkça kalkıp kendinize çay demleyin, bir fincan kahve için ya da balkona çıkıp bir nefes alın. Bütün bu kısa molaların sizi hem dinlendireceğini hem zihninizi rahatlatacağını hem de elinizdeki işi daha seri tamamlamanıza yardımcı olacağını unutmayın. Özetle ara vermekten değil, yaptığınız işin atmosferinden kopmaktan korkun. Araştırmalara göre sık ve kısa molalar alarak çalışmak, iş açısından daha verimli sonuç veriyor. Pomodoro Teknik denen bu yönteme göre her 25 dakikada bir beş dakikalık mola almak ideal.
Yardımseverlik takdir edilen bir davranış ancak ölçüyü kaçırmamaya dikkat edin. Yaşlı komşunuzun alışverişini yapabilirsiniz ama bu bir süre sonra göreviniz haline de gelebilir. Kimsenin mağdur olmaması için yapacağınız iyiliğin gününü ve saatini siz belirleyin. Alışverişe üç günde bir akşam saatleri mi çıkıyorsunuz, yaşlı komşunun alışverişini de o zaman yapın.
Bu ekipman ne kadar da eskiymiş!
Eve çekilip de home office çalışmaya başladığınızda ilk fark ettiğiniz ne oldu? Harddisk’i dolmak üzere bir bilgisayar, eski model tuşları yüzünden doğru dürüst kullanamadığınız bir klavye, jakı bozuk bir kulaklık, hepsi bir yana sürekli sorun çıkaran bir internet bağlantısı… Neden? Çünkü siz evinizdeki donanımı sadece hafta sonlarında sosyal medyaya takılmak ve online birkaç film izlemek için kullanıyordunuz! Evden çalışmak bu konuda da miladınız olsun. Öncelikle eksiklerinizi belirleyin ve tamamlayın. Teknolojik açıdan verimli çalışmanıza yardımcı olacak tüm aletleri, hatta çalışma masanızı ve evde kullandığınız ofis sandalyesini de yenileyin.
Verimliliğin düşmanı can sıkıntısı
Karantina günlerinde evden çalışmanın en yıpratıcı yanı ha deyince dışarı çıkamamak. Bu durumun ise evden çalışmaya başlayanların üzerinde olumsuz bir etkisi var: Can sıkıntısından her işi bir anda yapmaya kalkıyorlar, geçici işkolik oluyorlar. Vanderbilt Üniversitesi’nin araştırmasına göre aynı anda birden fazla işle ilgilenenler her iş için yüzde 30 daha fazla zaman ve emek harcıyorlar ve yine her bir iş için iki katı daha fazla hata yapıyorlar. Bu yüzden, aynı işle tekrar tekrar uğraşmak istemiyorsanız elinizdeki işlerle teker teker ilgilenin.
Sağlığınız asıl şimdi önemli!
Belki de hepsinden önemlisi bu zorlu günlerde sağlığınıza mutlaka dikkat edin. Düzenli uykunun bağışıklık sistemini güçlendirdiğini hatırlayın. Akşamları TV karşısına geçip dizi seyrederken “bir bölüm daha” diyerek sabahlara kadar oturmayın. Çünkü çalışmaya devam ediyorsunuz ve erken kalkmanız gerekiyor, bunu unutmayın!