İşte statü yükseldikçe sorumluluklar ve sorunlar artıyor, içinden çıkılmaz bir hale geliyor. Yazar ve yönetici danışmanı Eddi Anter, iş hayatıyla ilgili ihtiyacımız olan her şeyi sizler için cevapladı.
Kişisel yönetici danışmanlığı ne demektir? Detaylıca anlatır mısınız?
Kişisel yönetici danışmanlığı dediğimizde, “vaktim yok, sabrım yok ve ihtiyacım yok” düşüncesinde olan üst düzey yöneticilere sunulan psikolojik danışmanlık hizmetinden söz ediyoruz. Genel anlamda kişinin iş hayatı, ev hayatı veya özel hayatında yer alan sorun ve soruları gözden geçirerek birlikte çözümler üretiyoruz. Bu program aslında yöneticilerin iletişim ilişkilerini güçlendirmek amacıyla hazırlandı.
Genelde toplu halde yapılan kişisel gelişim seminerlerinde katılımcılar, kendi dertleri olmayan konuları da dinleyerek kendi işlerine yarayacak kısımları ayıklamak durumunda kalıyorlar. Etkisi de çok kısa sürüyor bu seminerlerin. Örneğin hafta sonu alınan eğitimlerde yükselen motivasyon hafta başında hemen sönüyor.
Kişisel yönetici danışmanlığı adı altında bireysel hizmet vererek direkt olarak danışan sorunlarına odaklanıp etkisinin daha uzun sürmesi sağlanıyor. Çalıştığım şirketlerde “yönetici danışmanlığı” alan yöneticilerin performans ve motivasyonunda gözle görülen artışlar olduğunu söyleyebilirim. İşveren açısından bakıldığında performans ve motivasyon artışı ölçülebilir olduğundan sonuç odaklı çalışan bir danışmanlık programı.
Peki siz yönetici danışmanlığına nasıl başladınız?
Bu içsel yolculuğa başlamadan önce kendi işimin sahibi, üst düzey bir yöneticiydim. Yöneticiliğin stresli, insanı tüketen yollarından ben de geçtim. Hayat yolculuğunda kendi öğretilerimi, mesleğimi ve tecrübelerimi birleştirerek pek çok kişiye danışmanlık yapmaya karar verdim. Bunlardan çoğu yönetici pozisyonunda, CEO, CFO unvanlarına sahip, stres ve iş yükü ile boğuşan kişilerdi.
Yönetici danışmanlığı ne zaman ya da hangi durumlarda alınmalıdır?
Yönetici danışmanlığı ne zaman alınmalı sorusuna cevabım “her zaman”. Bunun için özel bir zaman yok. Tükenmişlik sendromu çağımızda çok görülen bir sorun. Ancak oluştuktan sonra çaresini bulmaya çalışmak daha zor ve uzun bir süreç. Esas olan problemleri büyümeden önce beraberce çözebilmek. Kişinin tükenmişlik sendromu yaşamayı beklemesi gerekmiyor.
İlginç olan nedir biliyor musunuz? Kabul etmesi zor olsa da herkesin her zaman danışmanlık desteğine ihtiyaç olduğu. Yardım istemek zayıflık değil aksine bir güç göstergesi. Bu yüzden şirket bütçesi müsait olduğunda bu danışmanlık hizmetinin alınması en uygun zamandır, diyebilirim.
Üst düzey yöneticiler statülerini nasıl koruyabilir? Takım çalışması veya yardım almak tam olarak bunun neresindedir?
Statü korumak, başarıyı sürekli kılmak, satış hedefleri, kotalar, ekonomik krizler…Tüm bunlar yönetim kadrosundakilerin en büyük problemleri. Aslında statüyü korumaktan öte mevkiyi yükseltmek, daha fazla maaş kazanabilmek hedef olduğunda kişinin de bu zorlu rekabet içinde farklılık göstermesi icap ediyor.
Herkes lider doğmayabilir fakat herkes kendi potansiyelini maksimum düzeyde kullanabilmeli. Bunun için zihnin kısıtlayıcı odalarından çıkmak gerekiyor. Zihinde oluşan bazı bilgi ve öğretiler doğrultusunda kişi kendi sınırlarını, yani kapasitesini belirler. Çoğu zaman da bunun farkına varmaz. Danışmanlık hizmeti verilirken bu kayıtları bulmak ve değiştirmek asıl amacımız. Birey motive olduğunda performansı yükseliyor ve bu motivasyon takımını da etkiliyor. Birinin başarısı diğerini de tetikliyor. Bu yüzden tüm takım elemanlarına aynı süreçte bu kişisel danışmanlık desteğini vermeyi tercih ediyorum.
İş yaşamımızda başarıyı yakalamak için neler yapmalıyız? Nasıl bir yol izlemeliyiz?
Başarının tanımı herkes için farklı olabilir. Kimisi için para, mevki, statü, saygınlık kimisi için de mutluluk, huzur ve rahatlıktır örneğin. Bu kişisel tanıma bakarak bireysel ihtiyaçları belirlemek, ona göre bir yol haritası çizmek en akla yatkın olandır. Birine verilecek tavsiye diğer bir kişiye uymayabilir. Bir gruptaki her birey için geçerli tek bir cevap yok maalesef.
Uzun süredir “Farkındalık Hapı” ve “İş’te Farkındalık” gibi danışmanlık programları yürütüyorsunuz. Bu programlardan bahsedebilir misiniz?
İş yerinde farkındalık yaratmak kişiyi uyandırmakla başlar. Pek çok üst düzey yönetici vaktini en iyi şekilde değerlendiremiyor. Mesai bitiminde pili bitiyor ve yeniden nasıl şarj olması gerektiğini bilmiyor. Hazırladığım programlarda adlarından da anlaşılacağı gibi esas mesele “farkındalık” yaratmak. Kişi sorunlarının farkına varınca çeşitli yöntemlerle onları çözmesini sağlıyorum. Programdan hap diye söz edilmesi az, öz ve etkili oluşundan. Uyguladığım tüm programlarda çok kısa süren üç dakikalık meditasyonlar, düşünceleri yavaşlatarak aralarını nasıl açabileceğini gösteren pek çok süreçten oluşuyor. Bunlar yöneticiye zihnini nasıl idare etmesi gerektiğini, toplantılar arasında zihnini nasıl boşaltabileceğini, sabırlı olmayı, odaklanmayı, öfkeyi kontrol etmeyi içeren sade ve basit bir dille anlaşılır kılınan yöntemler içeriyor. Bunlar dijital çağda sürdürülebilir başarı için hepimizin ihtiyacı olan becerilerdir.
Bu program gruplarındaki bireyler genellikle kimlerden oluşuyor ve size ne zaman danışma ihtiyacı hissediyorlar?
Genel anlamda danışanlar CEO, CFO, CIO, COO, CMO, CTO gibi yönetim kurulu üyeleri, icra kurulu üyeleri ve fabrika müdürlerinden oluşan bir kitle. Sorumluluk büyük olunca stres ve sorunlar da buna bağlı olarak artıyor. En çok ihtiyacı olan bu kişiler yardım almak konusunda ne yazık ki gönüllü olmuyor veya ihtiyacı fark etmeden hayatın akışına kapılıyorlar.
Program genellikle beş veya altı seans sürüyor. Her seans 50 dakika olup haftada bir yapılıyor. Bu görüşmelere ara verilmiyor. Etkisi hemen ilk iki haftadan sonra ortaya çıkıyor. Pek çok danışandan “Hayatım birden değişti”, “Elinizde gizli bir sihirli değnek mi var?” gibi yorumlar duyuyorum. Kişi değişince tüm dünyası da değişiyor.
Gelecekte farklı programlar da hazırlamayı düşünüyor musunuz?
Uyguladığım program zaten kendi içinde değişim ve dönüşüm halinde. Çok hızlı değişen iş dünyasında rekabet de yoğun olunca kişinin kendini yenilemesi de şart oluyor. Arzu ve istekler doğrultusunda esnek olmakta fayda var. O yüzden Üst Düzey Yönetici Danışmanlığı programı sürekli değişim içinde.
Sevgili Eddi Anter son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Herkesi dinlemek söylenenleri yapmak demek değildir elbet. Ancak farklı bir fikir gelme olasılığını da düşünerek davranan kişi uzun vadede mutlaka daha az hata yapacaktır. İlişkilerin ve iletişimin iyi olması bu kapıları açacaktır. Yönetici pozisyonundakiler sadece dinleten değil, dinleyen olduğunda daha efektif çalışıyorlar. Daha çok kişinin bu farkındalığa ulaşmasını ve adım atmasını temenni ederim.