Türkiye’nin en uç noktasında bulunan Ağrı iline bağlı Doğubayazıt ilçesi, Türkiye’nin en yüksek dağı Ağrı Dağı’na, ünlü İshak Paşa Sarayı’na, Doğubayazıt Kalesi’ne ve Nuh’un Gemisi efsanesine ev sahipliği yapıyor. Kesinlikle görülmeye değer.
En değerli hazineleri, en uzun yolların sonunda bulursunuz. Kültür ve doğa sporları turizminin en değerli unsurlarını bünyesinde barındıran Doğubayazıt İlçesi, Türkiye’nin İran sınırındaki çok önemli bir değer.
Özellikle dünyanın en ünlü mitlerinden biri olan Nuh’un Gemisi Efsanesi’ne ev sahipliği yapan ve 5137 metrelik yüksekliğiyle Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı, bölgenin en önemli turizm cazibesi.
Doğubayazıt, Ağrı ilinin küçük bir ilçesi. Ancak turizm potansiyeli ve iklim koşullarının daha yumuşak olması nedeniyle Ağrı iline göre daha fazla rağbet görüp, daha fazla turist çekmeyi başarıyor. İlçenin gelişmiş olmasının en büyük nedeni İran’la komşu olması ve bununla beraber oluşan sınır ticareti. Gürbulak Sınır Kapısı’na en yakın yerleşim bölgesi olan Doğubayazıt’ın sınır ticareti nedeniyle nüfusu 113 bine ulaşmış durumda. Doğubayazıt’ta konaklanacak oteller oldukça iyi şartlarda hizmet veriyor. Yoğunluğun fazla olduğu yaz aylarında bile otel bulmak sorun değil.
Türkiye’nin çatısı
Doğubayazıt’ın yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret edilmesindeki birinci neden Ağrı Dağı. 5137 metre yüksekliğindeki Ağrı, her yıl yüzlerce dağcıyı kendine çekiyor.
İlk tırmanış 1829 yılında Frederik Von Parat tarafından gerçekleştirilmiş. 1970 yılında Dağcılık Federasyonu Başkanı ve dönemin en ünlü Türk dağcısı Bozkurt Ergör, dağa tırmanan ilk dağcı oldu.
1990 yılında, yabancı turistlerin teröristler tarafından kaçırılması, terör tehlikesi nedeniyle Ağrı Dağı’nın tırmanışa kapatılmasıyla sonuçlandı. Böylece Doğubayazıt’ın doğa turizmi alanındaki en önemli gelir kaynağı bir anda kesildi. 1999 yılında bölgedeki terör olaylarının kontrol altına alınmasıyla Ağrı Dağı yeniden tırmanışa açıldı. O tarihten beri efsanevi dağa, yerli ve yabancı yüzlerce dağcı tırmanış organizasyonları düzenliyor. Ancak son iki yılda bölgedeki tehlikelerin yeniden artması nedeniyle tırmanışların çoğuna izin verilmiyor.
Ağrı Dağı’na tırmanmak isteyenlerin ilk yapması gereken Ağrı Valiliği’nden ve Doğubayazıt Jandarma Komutanlığı’ndan izin almak. Dağa tırmanmak isteyen grupların her türlü bilgiyi, çıkış-dönüş tarihlerini bu birimlere bildirmesi gerekiyor.
Ağrı Dağı’na tırmanış
Ağrı Dağı’nın Güney Rotası dağcılar tarafından en çok kullanılan rota. Özellikle yaz aylarında yapılan tırmanışlarda kullanılan tek rota burası. Ağrı Dağı tırmanışı için rehber almak isteyenlere Doğubayazıt’ta birçok seçenek sunuluyor. İlçedeki çeşitli turizm acentelerinden Ağrı Dağı’na tırmanmak için rehberlik, ulaşım, yük taşıma ve yiyecek seçenekleriyle hizmet veren turlardan yararlanabilirsiniz.
Tırmanış için önce Doğubayazıt’tan özel araçlarla 2200 metredeki Çoktin Çiftliği’ne gidiliyor. Kış aylarında, yoğun kar nedeniyle araçlar Topçatan Köyü’nün biraz üstüne yani 1800 metre’ye kadar ulaşabiliyor. Çoktin Çiftliği’nden başlayan ve stabilize yoldan yapılan rahat bir yürüyüşle yaklaşık 2.5 saatte 3200 metredeki Yeşil Kamp’a ulaşılıyor. Tırmanış turları, malzemeleri taşımak için katır kiralıyor. Böylece ağır tırmanış yüklerini taşımak zorunda kalmıyorsunuz.
Yeşil Kamp, onlarca çadırın kurulabileceği, adı gibi yemyeşil bir düzlük. Ancak kalabalık çadır topluluğunun bulunduğu düzlükteki en büyük tehlike hırsızlık. Bu yüzden çadırlara ve özel malzemelere çok dikkat etmek gerekiyor.
Sabah erkenden Yeşil Kamp’tan bin metrelik bir irtifa alınarak 4200 metredeki son kampa ulaşılıyor. 4200 kampı, taşlık ve küçük bir düzlükte kurulmuş bir kamp alanı. Yüksek irtifanın etkileri ilk burada görülüyor. Gece başınızın ağrıması olası bir durum. Sabah günün ilk ışıklarıyla yapılan zirve tırmanışı yaklaşık beş saat sürüyor.
Ağrı Dağı’nın Güney Rotası’nın tırmanışı 4900 metredeki buzul geçişine kadar bir sırt tırmanışı şeklinde devam ediyor. Özellikle kış aylarında buzul geçişi çok tehlikeli. Cam buz halindeki parkurdan kışın emniyet sistemleriyle geçmek şart. Ayrıca krampon ve kazma kullanmayı da çok iyi bilmek şart. Zirve, buzul geçişi yapıldıktan sonra 200 metre uzakta. Zirve platosu geçilip 5137 metrelik ana zirveye ulaşılıyor. Zirveden sonra aynı gün Yeşil Kamp’a inilebiliyor.
Nuh’un Gemisi Efsanesi
Büyük tufandan sonra Nuh Peygamber tarafından yapılan geminin Ağrı Dağı’na oturduğu kutsal kitaplarda sıkça sözü edilen bir konu. Örneğin, Tevrat’ta Nuh’un Gemisi’nin tufandan sonra Ağrı Dağı’na oturduğu yazıyor.
Ağrı Dağı eteklerinde, İran transit yoluna 3.5 km mesafede bulunan Üzengili Köyü yakınlarındaki gemi iskeleti, araştırmacıların ve turistlerin ilgisini çekiyor. Nuh Tufanı sonucunda karaya oturan geminin burada olduğu öne sürülüyor.
13. yüzyılda Marco Polo da bu konuda araştırma yapmış ve seyahatnamesinde Nuh’un Gemisi’nden bahsetmiş. 1983 yılından itibaren kutsal geminin kalıntılarını arama çalışmaları hızlanmış. Başta James Irwin olmak üzere Amerikalı araştırmacılar burayı çok yönlü bir şekilde incelemiş. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 17 Eylül 1987’de gemi kütlesinin korunması yönünde karar alıp, burayı doğal sit alanı ve açık hava müzesi olarak koruma altına almış.
Görkemli İshak Paşa Sarayı
1784 yılında Çolak Abdi Paşa tarafından yapımına başlanan ve İshak Paşa tarafından bitirilen yapı Doğu’nun en görkemli Osmanlı Sarayı. Saray, Doğubayazıt’ın yedi kilometre güneydoğusunda, eski Doğubayazıt kayalıkları üzerinde.
Sarayın ikinci avlusunda kendi adını taşıyan türbede yatan Osmanlı sancak beylerinden Çolak Abdi Paşa’nın denetiminde, sarayın yapımına başladığını kabul ediliyor. İshak Paşa Sarayı, saraydan öte bir külliye. Doğubayazıt tarafından Ağrı’ya tırmanmak isteyenlerin öncelikli olarak ziyaret ettikleri bir mimari harikası.
Sarayın restorasyon çalışmaları birçok eleştiriye maruz kalmıştı. Çevreciler, Türk tarihi uzmanları ve gezginler restorasyon çalışmalarının sarayın ruhuna aykırı olduğunu savunup bir hayli tepki gösterdi. Bu eleştiriler basında geniş yer buldu.
Doğubayazıt Kalesi
İshak Paşa Sarayı’nın tam karşısından görülebilen Doğubayazıt Kalesi yörenin gezilmesi gereken tarihi yapılarından bir diğeri. Doğubayazıt şehrinin 7 km. güneydoğusunda, sarp bir kayalık üzerinde kurulan kalenin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmiyor. Ancak kaledeki Urartu Kaya Mezarları ve antik çağlara ait kalıntılar, kalenin antik bir yerleşke olduğunu gösterir nitelikte. Kalenin hemen alt kısmında yer alan Bayazıt Cami de bölgenin önemli mimari yapılarından.