Lise son sınıf öğrencisi Alperen Berberoğlu, geçmişteki nükleer facialardan zarar görmeden, sağ çıkan hamam böceklerinden esinlenerek radyasyon zırhı üretti ve adından uzun bir süre söz ettirdi. Berberoğlu gibi, dünyanın daha iyi bir yer olması için var gücüyle çalışan gençlerin projelerini inceledik.
Balıkesir Fen Lisesi’nde son sınıf öğrencisi Alperen Berberoğlu’nun hamam böceklerinden esinlenerek ürettiği zırhla ilgili haberleri hatırlarsınız. Berberoğlu, iki yıldır sürdürdüğü çalışmasında, Çernobil gibi nükleer facialardan sağ çıkan hamam böceklerinin kabuklarındaki kitosan maddesi ve bor bileşiminden yararlanarak bir radyasyon zırhı yapmıştı. Üstelik piyasadaki radyasyon yelekleri yaklaşık 600 TL’ye satılırken, Alperen’in yaptığı yelek 20 TL civarında ve radyasyona karşı yüzde 98 koruma sağlıyor.
TÜBİTAK’tan destek alan bu projenin yanında dünyada da birçok genç bilim projeleri üretmeye devam ediyor. Genç bilim insanlarının Google Bilim Fuarı’nda sergiledikleri projeleri mercek altına aldık.
Muz kabuğundan plastik yapılabilir mi?
2013 Google Bilim Fuarı’nda “Scientific American Science in Action Award” (Amerikan Uygulanabilir Bilim Ödülü) ve “Voter’s Choice Award” (Jüri Ödülü) kazanan 16 yaşındaki Elif Bilgin, plastiklerin çevreyi ciddi oranda kirletmesine karşı bir çözüm üretti. Petrol dışındaki maddelerden elde edilen ve doğada çözünen bir plastik türü olan biyoplastik zaten kullanılıyordu. Bilgin, biyoplastiğin de geliştirilebileceğini düşünerek muz kabuğundan plastik üretmeye karar verdi. Muzların kabuklarını metabisülfit çözeltisine batırdı ve püre kıvamına gelene kadar kaynatarak bir macun elde etti. Hazırladığı macunu pişirmek için petri kabına aktardı. Böylece muz kabuklarından plastik elde etmeyi başardı. Organik bir malzeme tasarlayarak dünyamızın nesiller boyu daha güzel bir yer olma şansını güçlendirdi.
El feneri pilsiz çalışır mı?
Google Bilim Fuarı’nın 15 - 16 yaş grubu kategorisinin kazananı Kanadalı Ann Makosinski’nin bilime büyük bir merakı vardı. Ann, elektriksizliğin dünya çapında milyonlarca kişiyi etkileyen bir sorun olduğunu öğrenince bu konuya ekonomik bir çözüm bulma kararı aldı. Ann’in aradığı çözüm avucunun içindeydi. İnsan vücudunun 5,7 mW/cm2 elektrik yaydığını hesapladı. Yaptığı bu hesap, insanların harika bir kullanılmayan enerji kaynağı olduğunu ortaya çıkardı. Yaptığı araştırmalar ve deneyler sonucunda, eldeki ısının parlak bir LED ışığı oluşturmak için yeterli olduğunu kanıtladı. Ann’in tasarladığı el feneri 20 dakikadan uzun bir süre, sabit bir ışık demeti üretilebiliyor. Ann, fikrini gerçeğe dönüştürerek ışığa ulaşamayan insanlara yönelik çözümün bir parçası olabileceğini umuyor.
Güneş kremi ve kalemlerle dünyayı temizlemek mümkün
16 yaşındayken Google Bilim Fuarı’nın küresel finalistlerinden olan Samuel Burrow, kirden arındıran su bazlı bir boya geliştirdi. İngiltere’de yaşayan Samuel, kirliliğin toplumdaki en büyük sorunlardan biri olmasından yola çıkarak, ekosistemi kimyasal kirleticilerden arındırmanın bir yolunu arıyordu.
Grafit yapraktan ve güneş kremlerinin önemli bileşenlerinden olan titanyum dioksitten yararlanarak ucuz, şeffaf boyaya benzer bir kaplama üretti. Bu kaplama malzemesi, güneş ışınlarıyla bir araya geldiğinde, ortamda bulunan büyük molekülleri bileşenlerine ayırıyor ve hava veya sudaki kirleticileri ortadan kaldırıyordu. Samuel yaptığı araştırmalar sonucunda, bu kaplamanın iç mekanlarda, hastane gibi mikropların çok fazla bulunduğu ortamlarda kullanılarak ortamdaki bakterilerin yok olmasını sağlayabileceğini gösterdi.
Meyve sineğinden esinlenen uçan robotlar
15 yaşındayken 2014 Google Bilim Fuarı’nın 13-14 yaş kategorisindeki yarışmasını kazanan ve Bilgisayar Bilimi Ödülü’nün sahibi olan Mihir Garimella robot teknolojilerine ilgi duyuyor. ABD’nin Pittsburgh kentinde yaşayan Mihir, ailesiyle gittiği bir tatilin ardından eve döndüğünde, evinin meyve sinekleriyle dolu olduğunu gördü. Sinekleri kovmak için çaba harcarken, sineklerin çok başarılı bir şekilde kaçtığını gözlemledi. O sıralarda uçan robotlarla ilgili yazılar okuyan Mihir, meyve sinekleriyle uçan robotların çalışma mantıklarının benzer olduğunu fark etti. Uçan robotların kurtarma görevlerinde ve çökmüş binalar gibi ortamlarda kullanılabilmesi için işe koyuldu.
Meyve sineklerinin ilkel görme sistemlerinden esinlenen bu proje, yaklaşan bir tehdidin konumunu ve yönelimini tahmin edebilmek adına hafif bir sensör modeli barındırıyor. Bu uçan robotlar, tıpkı meyve sineklerinin kaçış davranışlarını taklit ederek tehditleri gözlemleyerek, özel tasarlanan kaçış algoritmaları sayesinde ortamdan hızlıca uzaklaşabiliyor.