Bir e-spor incelemesi: Artısıyla eksisiyle dijital oyunlar!

Bir e-spor incelemesi: Artısıyla eksisiyle dijital oyunlar!

Bilgisayar oyunları günden güne yaygınlaşırken, dünyanın her yerinden milyonlarca oyuncu online oyun sektörünü büyütüyor. Oyun sektörünün gelişimine, insana faydasına-zararına bir bakalım istedik.

Çağımızın hastalıkları teknolojinin gelişimiyle birlikte artıyor, farklılaşıyor. Çeşitli fiziksel ve ruhsal rahatsızlıkların da ötesinde, dünyanın birçok ülkesinde oyun bağımlılığı yüzünden gençler, bilgisayar başında hayatını tüketiyor. Ülkemizde de durum pek iç açıcı değil. İstanbul’daki İnternet Bağımlılığı Polikliniği’ne başvuran kişi sayısı her geçen gün artıyor. Saatler boyu bilgisayar başında oturan çocukların hayatla bağlantısı kesiliyor ve bu durum aileleri de kaçınılmaz olarak tedirgin ediyor.

Peki internet çağına doğan yani dijital yerli dediğimiz bu nesli, nasıl bir gelecek bekliyor? Oyun oynamak çocuk ve gençler için gerçekten bu kadar zararlı mı yoksa kontrol edilebildiğinde gelişimlerine olumlu katkısı olabilir mi? Tüm bu soruları ve fazlasını, yıllardır oyun oynayan Dijital Sporlar kurucusu İlker Karaş, Gaming İstanbul Dijital Eğlence ve Oyun Fuarı Direktörü Cevher Eryürek, Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yard. Doç. Dr. Nüket İşiten ile konuştuk.

Oyun pazarı 2020’de iki milyar dolara ulaşacak

Öncelikle Türkiye’deki tabloya bir bakalım. Gaming Turkey, Türkiye’deki oyun sektörüne dair 2016 yılında bir rapor yayımladı. Bu rapora göre Türkiye, harcanan toplam oyun süresi bakımından Rusya ve Polonya’dan sonra üçüncü sırada. 29 milyon oyuncu var ve internet kafelerinde her ay 7,5 milyon kişi oyun oynuyor. Oyun pazarı her yıl yaklaşık yüzde 7 büyüyor ve şu an 464 milyon dolar olan pazar hacminin, 2020’de iki milyar dolara ulaşması bekleniyor.

İlginiz olmasa bile League of Legends, Minecraft gibi isimleri en az bir kez duymuşsunuzdur. Bu tür oyunların şiddet içerikli olması yıllar içinde çokça tartışıldı. Kimileri oyundaki şiddet unsurunun çocuklara haz ve keyif verdiğini söylerken kimileri de bu oyunların yaratıcı olduğunu ve çocukların zihinlerini geliştirdiğini düşünüyor. Bu alanda önemli çalışmaları olan Türkiye Oyun Geliştiricileri Derneği, son olarak çocukların dijital oyunlardaki güvenliği konusundaki çalışmaları hızlandırdığını belirten bir açıklama yayımladı.

“Çocuk, gerçek ile sanalı ayırt ederken bizim gibi düşünemez”

Video oyunlarıyla 6 yaşında Amiga ile tanışan İlker Karaş, Türkiye’nin ilk 360 derece elektronik spor içerik ve etkinlik ekibi Dijital Sporlar’ın kurucusu ve KarıKoca Gaming’in de sahibi. Karaş, oyun oynamaktan çok, oyun oynayan kişiler için nitelikli projeler ve içerikler üretiyor. 2000’den bu yana profesyonel olarak oynadığını ve bu işe yatırım yaptığını söylüyor. LEVEL dergisinde yazmaya başlayana kadar strateji ve tarih bazlı oyunlardan rol aldığını söyleyen Karaş, dergide her türlü oyunları yazması gerektiği için farklı tarzda oyunlar da oynamış. 

Bunca yıldır oyun oynayan biri olarak oyunların çocuklar üzerindeki etkisini soruyoruz, Karaş şöyle yanıtlıyor: “Çocuk dediğimiz birey yaşının gereği gerçek ile sanalı ayırt ederken bizler gibi düşünemez. O nedenle ebeveynin ‘çocuk eğitimi’ üzerine düşmesi gerek. Malumunuz bu çocuklar Instagram’da kare olsun diye dünyaya getirilen süs eşyası değiller. Doğru eğitimler ve doğru uygulamalar ile video oyunları çocukların gelişimine fevkalade etki sağlar. Özellikle ilerleyen safhalarda takım bazlı oynanan multiplayer oyunlar çocukların birlik olma ve sorunları birlikte aşma kısmında deneyim kazanmasını sağlıyor. Örneğin aynı içerik ‘Gamification’ adı altında büyük şirketlere eğitim olarak sunuluyor ve ekipler arasındaki uyumsuzlukları ve buzları kırmayı amaçlıyor.”

Nasıl para kazanılıyor?

Oyun oynayarak para kazanma konusunu ise Karaş, “İçerik üreten insanlar” ve “Progamer olarak tabir ettiğimiz elektronik spor dünyasının mensupları” olarak ikiye ayırıyor. “İlk gruptakiler streamer, YouTube yayıncıları, web sitesi sahipleri, dergi ve köşe yazarlarını kapsıyor. Burada kişinin kazanacağı parayı, konusuna ne kadar hakim olduğu belirliyor. İkinci grupta ise, futbol gibi bir dünya bizi karşılıyor. Bu insanlar her gün saatlerce antrenman yapıyor, taktik çalışıyor ve başarıya giden yolda taşları deviriyor. 100 binlerce dolarlık turnuvalarda mücadele ediyor.”

Oyunların PEGI ratinglerine dikkat

Hal böyle olunca, son yıllarda epey dikkat çeken bir fuardan da söz etmeden olmaz. Şimdiden dünyanın en önemli oyun fuarları arasına giren Gaming İstanbul Dijital Eğlence ve Oyun Fuarı, bu yıl ikinci kez düzenlendi ve dünyanın farklı ülkelerinden 82.417 kişiyi ağırladı. Fuarın Proje Direktörü Cevher Eryürek, oyun sektörünün film ve müzik sektörlerini geride bıraktığını söylüyor. Kendisi de bir oyuncu olan Eryürek, 4 yaşındaki oğlunun oyunla olan ilişkisini şöyle anlatıyor: “Oyunla gerçek hayat dengesini kurup oyunun öğretici öğelerinden faydalanacak şekilde onu yönlendirmeye çalışıyoruz. Analitik düşünmeye, problem çözmeye yönlendiren oyunların, zarardan çok faydası olduğu bir gerçek. Özellikle yaşına uygun (PEGI vb. standartlarına bakarak) oyun tercih etmek de tüm aileler için önemli”. Gaming İstanbul’da da bu konuya çok önem verip Türkiye’de bir yaptırım olmamasına rağmen katılımcı tüm firmaların PEGI ratinglerini oyunu sergiledikleri alanda bulundurmasına özen gösteriyorlar.

Psikiyatrist Yard. Doç. Dr. Nüket İşiten: “Oyun ciddi bir iştir”

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yard. Doç. Dr. Nüket İşiten, çocuğun gelişiminde oyunun yerinin çok büyük olduğunu şu sözlerle anlatıyor: “Çocuk oynayarak hem dünyayı hem kendini keşfeder. Sorunları fark etme, kendi gücü ve sorun çözme davranışı, kendini keşfetme ve yatıştırma, özdeşimler ve kimlik gelişimi vb. tüm bu yaşantıları oyun etkinliği içerisinde deneyimler. Oyun, çocuğun iç ve dış dünyası arasında bir köprüdür ve dönemsel çatışmalarını bu şekilde çözümler. Sağlıklı ilişki kurma ve sosyalleşme, yaşamın kuralları, özdeşimler, ödül ve ceza sistemi, hayatın döngüsü oyun içerisinde işlenir ve öğrenilir. Kısaca, oyun ciddi bir iştir”.

Bilgisayar oyunlarına baktığımızda ise bu oyunların niteliği, süresi ve içeriğinin önem kazandığını aktaran İşiten, ailelere şu tavsiyelerde bulunuyor: “İnternetin evin açık kapısı olduğunu fark etmeniz, evin kapısından kimleri içeri alıyorsanız internette de aynı seçiciliği yapmanız gerektiğini unutmamanız gerekir. Oyunun içeriği ve çocuğunuza ne kazandıracağını değerlendirmeniz gerekir. Kendinize ‘Benim çocuğum bunu oynadığında ne öğrenip ne kazanacak?’ diye sormanız yeterli. Unutmayın; burada kural koyucu sizsiniz.”