Aşklar dijital ortamlarda başlayıp, aynı şekilde bitmeye başlayınca sinema ve dizi sektöründe geleceğe yönelik karamsar yaklaşımlar ortaya çıkıyor. Oysa uzmanlar aşkın gelecekte de değişmeyeceği görüşünde.
Tutkulu aşklar Yeşilçam nostaljisine dönüşmeye başladı; zira âşıklar artık tutkudan değil “sürümden” kazanıyor. Yanlış anlamayın, uygulamaların yeni sürümlerinden! Dünyanın dört bir yanında insanlar sanal dünyada tanışıyor, birbirlerini yazışarak tanımaya çalışıyor ve profiller uyarsa evlenerek ilişki durumlarını “upgrade” ediyor.
Tinder'ın diji-mürüvvetini arayan 50 milyonu aşkın kullanıcısı var ve artık o, dünyaca kabul gören bir ilişki uzmanı. Evlenmek isteyenler Türkiye'de hâlâ Siberalem sitesinde kısmetini bekliyor. Dijital müzik servisi Spotify bile aynı müzik türlerini dinleyen kullanıcıları eşleştiren bir çöpçatanlık sistemi geliştireceğini açıkladı. Artık insanlar Instagram'dan birbirini like'layarak flörtleşiyor. Bunların hepsi akıllı cihazlar sayesinde oluyor. Onlar yokken aşk neydi, hatırlayan var mı?
Beyazperdede teknoloji aşka karşı
Sinema ve dizi dünyası çoktan tutkulu aşk senaryolarını bıraktı, gelecekte aşkların nasıl olacağını anlatıyor. Mesela, yönetmen Ryan Turner ve yazar Matthew Hart, A Date in 2025 adlı kısa filmlerinde tam da bu konuya değiniyor. Günlerdir dışarı çıkmayan, kendini yapay zeka aşklarına ve teknolojinin hantallığına kaptırmış bir adamın, Siri'ye benzer bir yapay zeka asistanını dışarı çıkarma ve bir kızla yüz yüze buluşma çabasını ele alıyor. Black Mirror'ın birçok bölümü teknoloji ve ilişkiler üzerine kurulu. Hang the DJ adlı bölümde insanları eşleştiren ve ilişkilerin ne kadar süreceğini önceden belirleyen bir çöpçatanlık uygulamasına sıkışmış insanları anlatıyordu. Westworld yapay zeka aşklarının imkansız olamayacağını söylüyor. Keza başrolde Joaquin Phoenix'in olduğu her filmi de yapay zekaya âşık olan yalnız bir adamı anlatıyor. Bu yapımların hepsi aşk konusunda açıkça karamsar anlatımı tercih ediyor. Peki gerçekten durum bu kadar vahim mi? Gelecekte nasıl flört edeceğiz ve aşkın anlamı değişecek mi?
İlişkileri idare eden uygulamalar var
Aslında flört yöntemleri ve ilişkiler çoktan yeni sürüme geçti. Tinder, Instagram gibi uygulamalarda birbirine âşık olanların sayısı az değil. Ancak bu aşk da yalnızca dijital olabilir. GlobalWebIndex’e göre Tinder kullanıcılarının yüzde 42’sinin hâlihazırda bir ilişkisi var ve bunların yüzde 30’u evli! Kadın-erkek oranlarına bakacak olursak yüzde 62’ye yüzde 38 oranında bir erkek üstünlüğüyle karşılaşıyoruz. İngiliz ilişki psikoloğu Dr. Max Blumberg, "Yüz yüze görüşmek insanlara güven vermemeye başladı. Instagram'ı olmayan biri adeta sabıkalı gibi. İş ilişki yürütmeye geldiğindeyse çabuk sıkılıyorlar, yürütemiyorlar" diyor.
Sevgili Max Blumberg, teknoloji onun da çaresini buldu! Broapp, erkekler için tasarlanmış bir uygulama ancak kızlar da kullanabilir. Sloganı şu: “It’s your clever relationship wingman.” Yani "İlişkinizi idare eden akıllı kankanız." Sevgilinizin numarasını uygulamaya veriyorsunuz, o da gün içerisinde otomatik sevgi sözcükleri yolluyor. Yani ilgisizlik sorunu çözüldü. Her şeye rağmen yürütemiyor ve ayrılık konuşmasından kaçınıyorsanız, hiç dert etmeyin. Bir diğer uygulama olan Binder verdiğiniz numaraya anında ayrılık mesajı atıyor ve geri mesajı engelliyor. Gözyaşı yok, suçlamalar yok, duygu yok…
Eğer sizi Tinder'la ikna edip Binder'la kapıya koyan birine denk geldiyseniz ve uzun soluklu ilişki arıyorsanız, “âşık” yapay zekalar hizmetinizde. Mina adlı uygulama, sevgilisi olduğu kişiye gün içinde mesajlar atıyor ve günde en az dört görüntülü arama yapıyor. Insivible Girlfriend ve Invisible Boyfriend uygulamalarıysa kullanıcısına üç farklı sevgili modeli sunuyor. Tarifeler şöyle: 10 dolarlık sevgili sadece sohbet ediyor ve “Seni özledim, seviyorum” gibi mesajlar atıyor. 30 dolarlık sevgiliyle sosyal medyada ilişki durumunuzu güncelleyebiliyor, geliştirilen yapay zekâ sayesinde sesli aramalar yapabiliyor ve her sabah mesajlarla uyandırılıyorsunuz. Son olarak 50 dolarlık sevgili size nişanlınızmış gibi davranıyor. Ailenizi arıyor, sizin ödemeniz yükseldikçe adresinize hediyeler yollanıyor ve daha birçok küçük sürprizler!
Aşkta her şey mümkün mü?
Uzmanların konu hakkında bir sürü görüşü var. Love 2.0 adlı kitabında psikolog Prof. Barbara Fredrickson, aşka “Pozitifliğin çınladığı mikro-anlar” diyor. Şunu demek istiyor: Aşk, gün boyunca temas halinde olduğunuz herhangi bir kişiyle paylaştığınız pozitif duyguların taşmasıyla şekillenen bir bağlantı. O yüzden dijital ortamda ya da yapay zekayla da gerçekleşmesi mümkün.
Uygulamaların işe yaradığını ancak ilkel bir güdüye hizmet ettiğini savunan Dr. Blumberg’e kulak verelim: “Neticede bugünkü durumun evrimsel bir temeli var. Genlerimiz üremeye odaklı. Kadınlar için en iyi strateji, mükemmel tohumların sahibini bulmak değil midir? Ya erkekler? Onların da tek derdi mümkün olduğunca fazla kadınla seks yapıp tohumlarını mümkün olduğunca fazla kişiye saçmak değil mi? Genlerin bu durumunda hiçbir değişiklik yok ki!” Dolayısıyla artık şartlar müsait, herkes bu kadar ulaşılabilirken; kadınlar doğru erkeği ararken, erkeklerse bir duraktan ötekine geçerken uzun uzun vakit kaybetmek istemiyor.”
Uzmanlar “aşk değişmez” diyor
Gerçi tek gecelik aşklar, sanal seranatlar insanları hafiften sıkmaya da başladı. Yakın zamanda 21-65 yaş arası 5 bin 200 kişiyle görüşen match.com yetkilileri, Amerikalı erkeklerin de ilk görüşte aşka ve aile kurmaya kadınlardan daha yakın olduğunu söyleyerek erkeklerin bağlanma korkusunun bittiğini gösteriyor. Bugün ortalama evlilik yaşı kadınlarda 34’e erkeklerde 36’ya çıktı. Zira aynı araştırma, pek çok kişinin tek eşlilik ve evlilikten yana olduğu halde doğru kişiyi bulamadığını düşündüğünü söylüyor. İşler biraz sarpa sarıyor...
Gelecekte flört ve ilişkiler hâlâ uygulamalar ya da yapay zekalar üzerinden ilerleyebilir. Her geçen gün yeni tanışma uygulamaları yükleniyor. Bugün sayısı 100'ü geçti. Dünyada, özellikle de Amerika'da robotlara âşık olan bir güruh da var. Ancak kimi uzman bu durumu aşktaki dijital yozlaşma olarak nitelendiriyor ve birkaç yıl sonra eskisi gibi olacağını varsayıyor.
Dünyaca ünlü ilişki uzmanı Helen Fisher bir konuşmasında bu tezi savunuyor, "Teknolojinin flört etme biçimimizi değiştirdiği şüphesiz. Mesajlaşma, duyguları ifade eden emojiler, like'lamak... Bunlar flörtün yeni kuralları. Fakat eş seçiminde beynin ve hormonların karar verdiği doğal kalıplarımız var. Yani modern teknoloji, kime âşık olacağımızı değiştirmeyecek. Bu dürtüler yaklaşık 4.4 milyon yıl önce gelişti ve Tinder'da parmağınızı sağa ya da sola kaydırınca değişemez." Fisher bilimi arkasına alıp konuşuyor ancak saniyede 2 binin üzerinde Tinder profili görüntüleniyor. Çok uzağa gitmeye gerek yok, ülkemizde internette okey oynarken tanışıp evlenen bir sürü çift var.