Ahşaba fısıldayan adam Muzaffer Sağır, kullanılmış ve işe yaramayan ahşap parçalara yeniden hayat veriyor. Çocuklarla birlikte ortaya çıkardığı eserler onların hayal güçlerini, el becerilerini ve kendilerini keşfetmelerini sağlıyor.
Yolda yürürken sürekli ahşap parçalarına gözü takılan Muzaffer Sağır, onları günlerce gözlemlemiş. İnsanların tahta parçalarına tekme attıklarını, üstünden arabaların geçtiğini, yağmurlu ve karlı havalarda ıslanarak çürüdüklerini görmüş ve acı çektiklerini düşünmüş. Adeta ağaç parçalarıyla iletişime geçtiğini ve onları hissettiğini belirten Sağır, o günden sonra ahşaba olan ilgi ve sevgisinin arttığını ve oyuncak yapmaya bu şekilde başladığını ifade ediyor.
OYUNCAK YAPMAYI ÇOCUKLARA DA ÖĞRETİYOR
İstanbul, Ümraniye’de Kültür Bakanlığı onaylı Ahşap Oyuncak Atölyesi açarak, sokaklardan topladığı ağaç ve ahşap parçalarını, oyuncaklara dönüştüren Muzaffer Sağır, uzun yıllar Anadolu’da zor koşullarda öğretmenlik yapıp çocuklara ahşap oyuncak yapımı konusunda eğitimler vermiş. Emekli olduktan sonra İstanbul’a yerleşen ahşap ustası, özel kolej ve devlet okullarında seminer ve eğitimler vermeye devam ediyor.
Artvinli Muzaffer Sağır, kendisini “Ahşabın göz yaşlarını silen usta öğretmen” olarak adlandırıyor. O, yok olmaya yüz tutmuş Anadolu yaşam tarzını, gelenek ve göreneklerini yeniden canlandırmak ve gelecek nesillere aktarmak için mücadele veriyor. Gelin şimdi onun ağzından zamanın acımasızlığına olan öykünmesini hep birlikte dinleyelim.
Ahşaba olan ilginizin altında yatan felsefe nedir?
Ben Anadolu’ya hayran, yaşadığımız toprakların özel ve kutsal olduğunun farkında olan biriyim. Anadudu, yaba, dirgen, düven, kağnı gibi Anadolu’ya has el aletleri, çok değil 50 yıl öncesine kadar aşina olduğumuz, bildiğimiz isimlerdi. Bugün ise yaşı 40’ın altında olan çoğu kişi bunların ne olduğunu bilmez, bilenlerin çoğu da görmemiş, sadece duymuştur. Zaman çok hızlı akıp gidiyor. 50 yıl çok uzun bir süre değil aslında! Teknoloji ve zaman bir araya geldiğinden beri hayatlarımızda inanılmaz bir hız ve uçurumlar oluştu. Hiçbir şey bu kadar hızlı değişmemeli! Çocuklarla yaptığım çalışmalarda klasik oyuncakların yanında bu tarz el aletlerini yapmaya da özen gösteriyorum. Zamanın yarattığı bu acımasız değişim karşısında çocuklara bir an bile olsa vakit kazandırmak, Anadolu gibi medeniyetler beşiği bir coğrafyada yaşadıklarının bilincinde olmalarını sağlamak ve kuru kuruya bir hayat sürmemelerine bir nebze de olsa katkıda bulunmak istiyorum. İşte bu benim yaşam felsefem.
Ahşap oyuncak yapımı ve çocuk gelişimi konusunda nasıl bir bağlantı kurdunuz?
Tarih boyunca oyun ve oyuncak her zaman vardı, var olmaya da devam edecek. Oyuncaklar doğal ağaçtan üretilen, çocukların kendilerini keşfetmeye, el becerilerini ve hayal güçlerini ortaya çıkarmaya yönelik olmalı. Çocukların bebeklik dönenimde tanıştıkları oyuncaklar ise gelişimleri için büyük önem taşıyor. Beslenmeye ne kadar ihtiyaçları varsa, oyun oynamaya ve oyuncak yapmaya da o kadar ihtiyaç duyuyorlar.
Bugün şehir hayatında oyun ve oyuncaktan uzak yaşayan çocuklar, kendilerinden de uzaklaşarak asosyal bir kimliğe bürünüyorlar. İnternet başında geçirdikleri zamanlarda gerçek olmayan, sanal oyunlarla vakitlerini harcıyorlar. Genellikle bu oyunlar onların psikolojilerini bozmaya yönelik, şiddet ve savaş içerikli simülatif oyunlar oluyor. Daha çocuk yaşta karakter ve kişilik zehirlenmesi yaşayan bu taze beyinler, doğru yönlendirilmedikleri takdirde bencil, duygu yoksunu, sevgisiz robotik bir yaşamın sahibi oluyorlar.
Ahşap oyuncak yapımının çocuklar üzerindeki etkileri nelerdir?
Ahşapla uğraşan çocuklar kendilerini daha yakından tanıyarak, yeteneklerini keşfederler. Zihinleri sürekli çalışır, yaratıcı düşünmeyi öğrenir, el ve göz koordinasyonları güçlenir. Düşünme, algılama, tanıma, soyutlama, kavram geliştirme, akıl yürütme, problem çözme gibi pek çok alanda gelişim sergilerler. Neden sonuç ilişkileri, benzerlik, parça-bütün ilişkilerini kurarak veya onları belli bir özellik ya da oluş sırasına göre düzenleyerek zihinsel yeteneklerini artırırlar. Çocukların, doğal ahşap malzemelerle gerçekleştirdikleri deneyimler yaratıcılık ve el becerilerini geliştirir. Atölye çalışmaları gruplar halinde yapıldığından daha sosyal bireyler olarak, stres ve kaygıdan uzak yaşarlar. Doğal ürünlerle kendi hayal güçlerinden oluşan oyuncakları üretirler, paylaşmayı, yardımlaşmayı öğrenir ve insani yönden gelişmiş kişiler olurlar. Başladığı işi sürdürme ve sonuçlandırma becerisi kazanır, doğaya ve canlılara olan sevgi ve saygıları artar.
Son olarak ahşapseverlere söylemek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Tahta oyuncaklar çocukluk yıllarımızda çeşitli yöntemlerle yaptığımız belki de tek lüks eğlencelerimizden biriydi. Bazen arkadaş gruplarıyla bazen de dedemizle yapardık. Teknolojinin gelişmesiyle tahta oyuncakların yerini maalesef, plastik oyuncaklar ve bilgisayar oyunları aldı. Tahta oyuncakların sağlığa uygun olması, plastik oyuncaklara nazaran bakteri barındırmaması çocuklarımız için oldukça ideal. Doğal ham maddeden yapıldığı için ömrünü tamamladığında doğaya zarar vermeden dönüşmektedir, tamir ve onarımı gayet kolaydır. Ahşap oyuncak yapımı devlet tarafından desteklenerek, Milli Eğitim müfredatına girmelidir.
MUZAFFER SAĞIR KİMDİR?
1957 yılında Artvin’in Yusufeli ilçesinde dünyaya geldi. Lise eğitimini dışarıdan bitirdi. 1979 yılında İstanbul Ortaköy Eğitim Enstitüsünden mezun oldu. Aynı yıl öğretmen olarak Isparta Yalvaca’ya atandı ve öğretmenlik mesleğine başladı. Anadolu’da çalışmalarına başladığı ve adını “Halı ve Kilim Desenleri Cam Altı Çalışması” koyduğu eserleriyle toplam sekiz kişisel sergi açtı.